Türk Kadınının Çalışma Hayatındaki Yeri - I

TAKİP ET

Sosyal Güvenlik ve İş Güvenliği Uzmanı Zafer Özbek'in Türk kadınının çalışma hayatındaki yerini ele aldığı yazı dizisinin ilk bölümü okuruyla buluşuyor

Sosyal Güvenlik ve İş Güvenliği Uzmanı Zafer Özbek'in Türk kadınının çalışma hayatındaki yerini ele aldığı yazı dizisinin ilk bölümü okuruyla buluşuyor. Beş başlıktan oluşacak yazı dizisinde Özbek, meselenin özellikle hukukî boyutunu analiz ediyor. Kadınların iş hayatında yaşadıkları önemli problemler, hukukî düzenlemeler ve Özbek'in çözüm önerileri...

Son yıllarda Türkiye’de çalışan kadınların sayısı hızla artmaya başladı. Kadınlar, karşılaştıkları pek çok soruna rağmen, başarılarıyla iş dünyasında yükselmeye çalışıyorlar. Ne var ki bu büyüyen rakamlara rağmen kadın, birçok açıdan iş yaşamında büyük zorluklarla karşılaşmakta. ILO (Dünya Çalışma Örgütü) raporları, Türkiye'de kadınların düşük ücretlerle, sigortasız ve kötü çalışma koşullarında istihdam edildiğini net bir şekilde gözler önüne seriyor. Kadın, her ne kadar istihdama katılmak istese de halen başta sosyo-psikolojik olmak üzere birçok sebep/bahane gösterilerek, kadının iş yaşamındaki konumu zorlaş(tır)ıyor. Biraz daha detaya inersek, ülkemizde kadın iş gücünün istihdama katılımını; eğitim, teknolojik gelişmeler, mesleki eğitim, ekonomik, sosyo-kültürel faktörler etkilemektedir.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl yayınlanan Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre; 2018 yılında Türkiye, 149 ülke arasında, "Kadınların ekonomik katılımı ve fırsat eşitliği" konusunda 131. sırada yer alırken, eğitimde 106. sağlıkta 67. ve politik katılımda 113. sırada görünüyor. Türkiye’nin arkasında kalan ülkeler: Fildişi Sahili, Bahreyn, Nijerya, Togo, Mısır, Moritanya, Fas, Ürdün, Umman Sultanlığı, Lübnan, Suudi Arabistan, İran, Mali, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Çad, Suriye, Irak, Pakistan, Yemen. Kadın nüfusunun 37,2 milyon olduğu Türkiye'de,15 yaşın üzerinde olup da çalışabilecek durumda olan kadın sayısının 27,9 milyon olmasına karşın çalışan kadın sayısı sadece 7,6 milyonda kalıyor. Türkiye’de kadının işgücüne katılım oranı yüzde 30'da bulunurken, bu oran erkeklerde kadınların iki katından fazladır. Bu durum kadınlarımızın çalışma yaşamına girmesinde önemli engeller olduğunu ortaya koyuyor, ayrımcılığın çalışma yaşamında var olduğunu gösteriyor. Kadınlar ve erkekler arasındaki uçurum işsizlik boyutunda da kendisini gösteriyor. 2004 yılında kadınlarda yüzde 11 olan işsizlik oranının 2018 yılında yüzde 13,9'a yükseldiği gözlenirken, 2004 yılında yüzde 10,8 seviyesinde olan erkek işsizlik oranının 2018'de yüzde 9,5'e düştüğü görülüyor.

Türk Kadının Çalışma Hayatındaki Yeri

Türk kadınının çalışma hayatındaki yeri konusunda yapılan araştırmalara göre, günümüzde Türk kadınının ancak üçte biri çalışma hayatında yer almaktadır. Sektörlere göre tekstil, öğretmenlik, tıp ile ilgili meslekler kadınların çoğunlukta olduğu alanlar olarak göze çarpmaktadır. Çalışan kadınlar, uzmanlık gerektirmeyen mesleklerde yoğunlaşırken, işgücü piyasasındaki kadınlar, genelde kısmi süreli çalışma, geçici süreli çalışma ve evde çalışma gibi atipik ve kayıt dışı istihdam biçimlerinde ağırlıklı olarak yer almaktadır. Bu tür emek-yoğun işlerin başında dokumacılık, konfeksiyon ve evde yapılan parça başı işler geliyor. Kadınlar kentlerde düşük, kırsal alanda oldukça yüksek oranlarda çalışıyorlar. Kırsal alanda “ücretsiz aile işçisi” olarak çalışan genç kız ve kadınların oranı % 62.6 düzeylerinde bulunmaktadır. Kadın istihdamının sektörel dağılımına baktığımızda; hizmet sektöründe kadın işgücü oranı % 57 ile en ön sırada yer almaktadır. Kadınlar, bilimsel ve teknik alanda çalışanların % 24’ünü, üst kademe yöneticisi olarak çalışanların % 1’ini, idari personel olarak çalışanların % 23’ünü, ticaret ve satış personeli olarak çalışanların % 4’ünü, hizmet işçisi olarak çalışanların % 13’ünü, tarım sektöründe çalışanların % 9’unu oluşturmaktadır. Tarım dışı üretim işçisi olarak çalışanların arasında kadınların oranı ise % 25 düzeyinde bulunmaktadır.

Kadınların istihdama katılımını engelleyen ve sosyal dışlanmaya neden olan önemli unsurlardan biri de, genel eğitim ile mesleki eğitimin yetersizliğidir. 2018 Türkiye’sinde her 100 kadından 6’sı okuma yazma bilmemektedir. Yani 2,5 milyon kadın okuma-yazma bilmemektedir. Kadınların, mesleki ilerlemeyi sağlayan ileri seviyede öğretime katılımı düşüktür.