Tutuklu Türk Milliyetçisi Gazetecilerin Yargılandığı Davada Tahliye Kararı Verildi

TAKİP ET

Türk milliyetçisi gazetecilerin davası başladı.

Sığınmacılarla ilgili haber yaptıkları için tutuklanan Türk milliyetçisi gazetecilerimn yargılandığı dava başladı. 

Ajans Muhbir editörleri Süha Çardaklı ve Serkan Kafkas'ın da yargılandığı dava Ankara Adliyesi'nde görülüyor.

Davaya çok sayıda Türk milliyetçisi, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İYİ Parti Milletvekilleri Buğra Kavuncu ve Selcan Taşçı Hamşıoğlu da katıldı. 

Dava kimlik tespitiyle başladı. 

Tutuklu milliyetçilerden Adem Enes Gezer savunmasında "Duvarlara Arapları öldür diye bir yazı yazılmış bunun benim tarafımdan yazıldığı iddia ediliyor. Bu doğru değil, buna dair kanıt da yok. Arap çölüne dön yazısını ben daha önce yaptırdım. Tek başıma yapıştırdım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bir yıl önce asıldı bu afiş, gündemden düşmüş bir şeydi." dedi. 

Adem Enes Gezer'in avukatı, Suriyeli Mahmut D.'nin Adana'da öldürülmesine ilişkin haberlerin davaya dahil edilmesinin bir dezenformasyon olduğunu belirtti. 

Tutuklu milliyetçilerden Eray Ertürk savunmasında, "Ben Eray Ertürk olarak Burdur Milletvekili adayıydım. Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy'un "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" düsturu vardı. Biz bu fikirle büyütüldük. İddianamede deniliyor ki canımızı verecek kadar sevdiğimiz milletimizi fitneye fesata sürüklemiş oluyoruz. Bu bize yapılmış en büyük zuldür. Ben Şırnak'ta askerlik yaparken de "Hudut Namustur" anlayışıyla görev yapmış biriyim. Bu iddianın böyle olmasını kabul edemiyorum. Bunu okuduğunuz zaman bile tüylerim diken diken oluyor. Bir topluma yapılacak en büyük kötülük fitneye sürüklemektir. Bu yapıda yetişmiş bir adam değilim. Annem beni bu vatana faydalı olamayacaksan Allah kahretsin olacaksan ömrüne ömür katsın diye yetiştird. İddianamede ne var? LDP'nin eski Genel Başkanı Cem Toker'in paylaşımını almışım bakın bizimle aynı fikirde demişim. Yazdığım makaleler Türk milletini aydınlatmaya yönelik makalelerdir. Yaklaşık 13 yıldır sosyal medya kullanıyorum hiç kimseden hakaret davası dahi almadım. Nasıl bu noktaya geldik ben de şaşırdım. Söylemek istediğimiz şudur; ensar-muhacir meselesi üzerinden Suriyelileri aldık ülkemize biz de nasıl ki Medineliler Mekkelilerin öz yurtlarına kavuşması için savaştıysa biz de aynısını yapmalıyız dedim paylaşımlarımda. Bunun milli güvenlik meselesi olduğunu biliyordum. Orada meydana gelen boşluk PKK tarafından dolduruluyor. AB'ye yönelik attığım tivitlerde siz Türkiye'yi göçmen hendeğine çeviremezsiniz, Ortadoğu sınırını Hatay'dan Edirne'ye kaydırıyorsunuz, gelin Türkiye'yle ortak projeler yapın bu iş çözülsün dedim. Zaman zaman meydana gelen provokatif hareketlerde de halkı teskin ederek bunlara katılmayın, güvenlik güçlerine yardımcı olun Türkiye Suriye olmasın. Gözaltına alınmadan önceki Özgür-Der adlı ucube kurum sözde ırkçılık karşıtı paylaşımlar yapıyordu. Ben de o zaman hesaplarımdan Türk gençlerini uyararak kanlı 1 Mayıs'a atıfta bulunarak sakın buraya katılmayın diye paylaşımda bulundum. Nitekim çok az sayıda genç gitti demek ki bu paylaşımlar işe yaramış. Savunmakta zorlandığım konu şu; suç olmayan şeyin neyini savunacağız? Yatarı olmayan bir suçtan 4 aydır tutukluyum. Milli vicdanı kanatan bu hadiseyi tedavi etmek de yüce mahkemenin görevidir." dedi.

Tutuklu milliyetçilerden Hüseyin Dicle, Afgan bir kaçak tarafından öldürülen Ayşegül Aydın'dan da bahsettiği savunmasında kumpas davalarında yargılanan komutanlardan bahsederek "İddianamede son dakika olarak verdiğimiz haberler var, bunlar haber. Neler var? Siyasetçilerin açıklamaları var. Bunları halkı bilgilendirmek için paylaşmışız. Biz bütün genel başkanların söylemiş olduğu, devletimizin milli güvenliğini ilgilendiren tüm hususları paylaşmışız. Diğerleri yok ama sadece Sayın Ümit Özdağ'ın Suriyelilerin ülkesine geri dönmesiyle ilgili sözleri cımbızla alınmış ve suç unsuru kabul edilip iddianameye konulmuş. Ben Adıyamanlıyım depremde 45 yakınımı kaybettim, ailem konteynerde, 104 gündür tutukluyum ailemle 104 gündür konuşmadım. İddianamedeki haberler, 'bu insanları nasıl kodese tıkarız' diye cımbızla alınmış sözler." dedi.

Tutuklu milliyetçilerden Murat Erkek savunmasında, "Diplomalı Türkçüyüm diye tivit attım. Bunu da suç unsuru saymışlar. Bunun neyi suç unsuru bunu anlamakta zorlanıyorum." dedi.  

Güney Azerbaycan Türkü Ramin Saedi "Ben doğduğum ülkede çocukluğumdan beri Türk olduğum için çok aşağılandım. İran'da Türkler hep aşağılandı. Böyle bir psikolojiyle büyüyen bir insan için Türkiye Cumhuriyeti nedir? Bir kaledir. Orada 30 milyon Türk var. Türkiye Cumhuriyeti yıkılırsa bizim gibi milli aktivistlerin başına ne geleceğini kimse bilmez. Oraya bir Atatürk gelmedi, sizin gibi hakim yok bir molla oturuyor. Ancak Türk milliyetçisi olduğumuz için İran'da sorun yaşıyoruz, Türkiye'ye geliyoruz burada da aynı sorunları yaşıyoruz. Çok garip bir durum. İddianameyi sanki İran savcısı hazırlamış. Ümit Özdağ'ın yanında durduğum için içerideyim. Türkiye Türk'tür Türk kalacak dediğim için içerideyim, ne mutlu Türk'üm diyene dediğim için içerideyim. İsterseniz İran'a deport edin orada idam edileyim." dedi.

Tutuklu Türk milliyetçilerden Serkan Kafkas savunmasında, "Hakim bey huzurunuzda bir gazeteci olarak bulunuyorum. Dosyadaki haberlerin hepsi ulusal medyada yer almış haberlerdir. Haberleri incelediğimizde bana en komik gelen Yeni Şafak gazetesinin Euronews'e dayandırdığı bir haber var. Bildiğim kadarıyla Yeni Şafak'tan ya da Euronews'ten kimse yok. Haberlerimiz kaynaklı olduğu halde biz neden tutukluyuz bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Haberler içerisinde bizim tutuklanmamıza neden olan şey sanırım Suriyeli, Afgan ifadelerini kullanmamız. Bunları kullanmamıza neden olan şey haberciliğin altın kurallarından 5N 1K'yı uygulamaktır. Burada ırksal ayrım, ırksal nefretten söz edilmesi mümkün değil. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Savcı beyin hazırladığı iddianamede "Şahsi hesabında milliyetçi paylaşımlar yapıldığı görülmüştür" şeklinde bir ibare vardı. Bundan gurur duyuyorum. Çıktığım zamanda da milliyetçi paylaşımlar yapacağım." dedi.

Tutuklu Türk milliyetçilerinden Süha Çardaklı savunmasında "Bir gazeteci olarak halkın haber alma hakkını halka sunmuşuz, bunun neresi suç oluyor bunu anlamıyorum. Kızılay'da hırsızlık yapan Türk'ün de Suriyelinin de haberini yapıyoruz. Biri suç oluyor biri olmuyor. Yaptığımız haberlerde yorum yoktur. 42 haberin 42'sini de bizzat girdim. Hepsinin arkasındayım. Yalanlanmış tek bir haber yok. Haberlerin hepsi videolu, görselli. İlk habere bakabilirsiniz, TRT'de yayınlanmış. Bu haber yalansa TRT Yayın Yönetmeni neden burada yok? Bu haberle ilgili bir gün sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğünden şahsı ziyarete gittiler, haber yalan olabilir mi? 10 yıldır gazetecilik yapıyorum, gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Haberlerin hiçbirinde suç yok. Biz sadece mesleğimizi yaptık. Başka hiçbir şey yapmadık." dedi.

Tutuklu milliyetçilerden Ümit Yasin Perincek savunmasına Hüseyin Nihal Atsız'dan alıntıyla başladı. Perincek, Atsız'ın "Yeni binanın adı Cumhuriyet'tir, bu binanın temelinde kan ve iman vardır. Biz bu binanın yıkılmayacağına inanmışız" sözüyle başladı. "Arap çölüne dön" stickerının yapıştırılmasıyla ilgili yargılanan Perincek, X hesabından paylaştığı "etnik mikroplar" sözünün ırkçılık içermediğini belirtti. Aldıkları haberleri ulusal medyadan aldıklarını belirten Perincek, eğitim durumunun da tutuklu olmasından dolayı etkilendiğini belirtti. Sticker konusunda ise mevcut stickerların daha önce yapıştırıldığını belirten Perincek, kendilerinin yeni sticker yapıştırmayı sadece düşündüğünü ve teşebbüs aşamasında bile olmadıklarını belirtti. 

Savunma avukatları, iddianamede isnat edilen toplu suçun olmadığını belirterek dosyada tefrik kararı verilmesini talep etti.

Savcılık tutukluluk halinin devamını istedi. Duruşmaya ara verildi, hakimin kararı bekleniyor.

Hakim tahliye kararı verdi. 

süha çardaklı gözaltı serkan kafkas türk milliyetçisi gazeteciler