Virüse Yakalanan İşçiye Vermedikleri Yıllık İznin Parasını Ölünce Verdiler

TAKİP ET

Gaziantep'te bir tekstil atölyesinde çalışan ve Çin virüsüne yakalanan iki işçi üç gün arayla hayatını kaybetti.

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'ndeki Çelikaslan Tekstil'de çalışan Kadir Uçar 6 Haziran 2020'de, Recep Sağlam ise 9 Haziran'da Çin virüsüne yakalanarak hayatını kaybetti. Ölümlerin ardından ailelere bir zarf içinde yıllık izin parası ödendi ve konu yargıya gitti. Ölümlerin iş kazası olarak sayılmaması üzerine ailelerin avukatı kanuna mugayir olarak çıkarılan genelgeye göre işlem yapam SGK yetkililerini dava etti.

Geçtiğimiz yıl Ramazan ayı sonlarında peş peşe vaka haberleri gelen söz konusu fabrikada çalışan arkadaşları, Kadir Uçar'ı arayarak kendi bölümlerde vakalara rastlandığını ve teste gideceklerini söylediler. Test için örnek verdikten sonra  tahlil sonuçları dahi beklenmeden işe çağırılan Kadir Uçar, doktorların 10 günlük karantina önerisine rağmen çıkarılan izin kağıdı ile işe çağrıldı. Eşinin işe gitmesini istemeyen Kadir Uçar, borçları olduğu için işe gitmek zorundaydı. Patronların "gelmek istemeyen işten ayrılabilir" demesi üzerine işe giden Kadir Uçar'ın bölümlerinde vakaların çıkmasının devam etmesi üzerine tekrar verdiği testler üzerine yine covid pozitif çıktı. Tekrar karantinaya girmesi söylense de çalışmaya devam eden Uçar bir süre sonra fenalaştı. Ayaklarında ağrı, yüksek ateş şikayetiyle Akademi Hastanesine giden Uçar'a film çekilince ciğerlerindeki leke ortaya çıktı.

Aysel Uçar, eşinin ölümünü “Bize testin sonucunu söylememişlerdi. Kendisi de karantina sürecinde sadece durumu bana söyledi. Hastaneye kaldırıldığında 4 gün özel hastanede kaldı. Ardından 16 gün yoğun bakıma girdi” sözleriyle anlattı.

Kadir Uçar'ın ölümünden 3 gün sonra hayatını kaybeden iş arkadaşı Recep Sağlam da aynı acı süreci tecrübe etmeye zorlandı. Sağlam'ın kızı'nın “O zamanlar PCR testi 16.00’ya kadar yapılıyordu. Test yapılmadı, o yüzden serum takıldı. Bunun ardından gece vardiyasına iş için gitti. Sabah geldiğinde belirtiler daha da arttı ve tekrar hastaneye gitti. Tomografisi çekildi ve bulgulara rastlandı. 3 günlük bir rapor yazıldı. 19 Mayıs’ta geri işe başlayacaktı. Sabah geldiğinde hepimiz test verdik sadece babam pozitif çıktı. Binada, komşularda ilk vaka babamda çıktı. Fabrika dışında bir yerde bulaşması çok zor. 9 Haziran’da hayatını kaybetti” sözleriyle anlattığı süreçte Sağlam'ın eşi, Recep Sağlam'ın hastaneye yattığında fabrikadan kendilerine bin lira para verildiğini, eşi vefat ettiğinde de hastalığında vermedikleri yıllık iznin parasını ölünce verdiklerini aktardı.

Aile ile irtibat kuran insan kaynakları müdürünün, konu ile ilgili haberler yapıldığında aileyi aradığını aktaran Sağlam'ın eşi,  “Bize ulaşarak ‘Çabuk bu haberi kaldır, patron sinirlendi, size hiçbir yardım da bulunmayacak’ dedi. Biz de evi yeni almıştık, borcumuz vardı. Onun için haberi kaldırdık. Eşimin vefatının üzerinden iki hafta geçince İK müdürünü yeniden aradık. Bana patronun bayramlarda bizlere bir miktar yardım yapacağını söyledi. Eşim 6. ayda emekli olmuştu. Eşimin 1 yıllık tazminatını sordum. Eşimin tazminatı olmadığını, getirdiği 2 bin TL’nin tazminatı olduğunu söyledi. Önce cenaze masrafı için olduğunu söylerken sonra tazminat olduğunu söyledi. Ben günlerce eşime işe gitmemesi gerektiğini söyledim. Fabrikaya çok kötü olduğunu söylemesine rağmen çalışanların eksik olduğu gerekçesiyle işe çağrıldı” dedi.

Hükümetin uyguladığı kısıtlamaların aksine işçi sayılarının yarı yarıya indirilmediğini ve altı ay bir maskeyle idare etmelerinin söylendiğini belirten Sağlam'ın kızı, “Bir maske verdiler. 6 ay boyunca bu maskeyi kullanmaları gerektiği söylenmiş. Oysa günde 3-4 defa maske değiştirmek gerekir. Ayrıca cerrahi bir maske bile değil bez bir maske. 600-700 kişinin çalıştığı bir fabrika. Tuvalet, soyunma odası, yemekhane ortak, servis ortak. Yasaklarda bile bazı gıda fabrikaları bile kapatmışken bu fabrika çalıştı. Kaldı ki iplik fabrikası. Bu süreçte iplik üretsen ne üretmesen ne! İşçilere burada olanlar için dışarıya bilgi verilmemesi yönünde telkinde bulunmuş. Fabrika sahibi fabrikaya dahi gelmiyormuş. İnsanları fabrikaya koyuyorlar ama kendileri dahi gelmeye korkuyor” dedi.

Merhum Sağlam'ın çevresinde hiçbir kişide virüse rastlanmadığını, bu yüzden hastalığa fabrikada yakalanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirten Avukat Dr. Sami Narter, durumu belgelediklerini, tanık ve belgelerle SGK'ya başvurduklarını belirtti. “Biz bunun iş kazası olduğunu ve soruşturma yapılması gerektiğini ifade ettik. Fakat SGK, bu başvurumuzu hiç değerlendirmeden, hiçbir inceleme yapmadan reddetti. 2020/12 sayılı bir genelge var. Bu genelgeye dayalı olarak reddediyor ancak bu genelge 5510 sayılı Kanun’a aykırı bir genelge. Bu genelgeye karşı bizim Danıştayda açtığımız dava da var. Bu dava devam ederken Danıştay başsavcılığa bir görüş bildirdi. Danıştay başsavcılığı da bizim dediğimiz gibi ‘Bu kanuna aykırı bir genelgedir, genelgeler bir üstteki kanuna aykırı olamaz’ diyerek bunun iptal edilmesi yönünde görüş bildirdi. Biz bu görüşü de ekleyerek SGK’ye tekrar başvuru yaptık. Kanuna aykırı hareket ettiklerini ve buna dayanarak işlem yapamayacaklarını belirttik. Aksi taktirde savcılığa suç duyurusunda bulunacağımızı söyledik” diyen Narter, SGK hakkında kanuna aykırı işlem yapmaları nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.

Narter, “SGK yaklaşık 25 yıl boyunca iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primi tahsil etmiş. Yurttaşın başına bir kaza gelince iş kazası ve meslek hastalıkları sigortasından yardım yapması gerekirken 1 TL bile yardım yapmıyor. Böyle bir sosyal sigorta, böyle bir sosyal devlet mantığı olmaz. Kanuna aykırı genelgeye göre işlem yapan SGK yetkilileri hakkındaki şikayet, bu konuda sanıyorum Türkiye’de bir ilk oldu” şeklinde konuştu.

Virüse Yakalanan İşçiye Sağlığında Vermedikleri Yıllık İznin Parasını Ölünce Verdiler