Yeneroğlu İstifasının Düşündürdükleri

TAKİP ET

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, partisinden istifa ettiğini açıkladı

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, partisinden istifa ettiğini açıkladı. Aynı zamanda AKPM üyesi olan Yeneroğlu’nun istifası normal bir siyasi sürtüşme ya da farklı bir çıkar kaygısından ziyade; parti işleyiş sistemindeki aksaklığın, fikir hürriyetinden çaldığı kolektif bilinç kaygısının bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Bu normal işleyiş düzeyinin dışına çıkmayan istifa aslında AKP hükûmetinin devlet işleyiş politikasını da yansıtabilir mi? Burada bunlara dikkat çekmeye çalışacağım.

Mustafa Yeneroğlu daha önce de birçok konu ile ilgili Twitter adresinden yaptığı paylaşımlar ile dikkat çekmişti. Bu paylaşımlar genel olarak diğer partili aktörlerin söylemlerinden uzak; gerek kendi partisine yakın gazeteleri eleştirmesi, gerekse muhalif siyasi aktörlere ılımlı yaklaşımıyla dikkat çeken bir isimdi.

Aslında takip eden birçok insanın böyle bir istifanın gelebileceğine dair fikirleri vardı ancak bu yazıyı kaleme almama sebep olan neden ise, Yeneroğlu’nun istifa açıklamasındaki kurduğu cümlelerin, topluma yayılmış fikir ve zikir meşrebinin karanlık bir alanda tutulma kaygısının aslında parti içinde nasıl bir siyasi strateji haline gelip, büyütülüp, tüm ülkeye yansıması olduğunu düşünmem.

Yeneroğlu bugün 15 dakikalık yaptığı bir basın toplantısı ile istifasını açıkladı. Öncelikle konuşmasına “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine” siyasete girdiğini vurgulayarak başladı. Zannımca bu vurgunun altında yatan alt metnin kendisini popülist bir linç kültürü haline gelmiş “Cumhurbaşkanı’nın kuyusunu kazan adam” modelinden soyutlamaktı, ki bunu yapması için geçmiş yaşanmışlıklardan haklı sebepleri oldukça var.

Açıklamanın dikkat çeken kısmı; Yeneroğlu’nun “Ne birileri bize haksızlık yapsın, insan haklarını ihlal etmesin, ne de biz birilerinin hakkını ihlal etmeyelim ve bunu kurumsal yapıda kurumlarıyla güçlü, kişilerin üzerinde olan herkesin ve her şeyin üzerinde olan hukuk sistemiyle inşa edelim”, “Birbirimizi ötekileştirmeden, birbirimizi düşmanlaştırmadan, birbirimizi yıkıp geçmeden birlikte bir Türkiye inşa etmenin alternatifi olmadığı bilinciyle bundan sonra ki siyaset sürecini takip ederiz” gibi dilekler de bulunmasıydı. AKP hükûmetinin başlıca kurulduğu günden itibaren evrildiği Erdoğan>AKP şiarını birinci cümle özetler nitelikte. Parti içi totaliter karar alma mekanizması, oluşabilecek çatlak sesler ve tekelden karşı koyma politikasını yıpratacağından, Yeneroğlu yapısında bir siyasetçi kurum içi tehlike arz eden kişi modeline sokulması kaçınılmaz olmuş diyebiliriz.

İkinci cümlesindeki çağırışım ise; AKP’nin özellikle son belediye seçimlerinden önce özellikle strateji olarak benimsediği topluma pompaladığı “Korku, endişe” kalıplarının parti içi bir ağızdan dolaylı olarak eleştirmesi. Şayet “Bizi seçmezseniz Belediye sayaçlarını PKK, DHKP-C militanları okuyacak” diyen bir yapının ötekileştirip, ya onlardansın ya bizden şiarı ile korku dinamiğinin oy ile bütünleştirmeyi simgeleştirdiği dönem içerisinde böyle bir cümle ile sahneye çıkan vekilinin, parti içinde istenmemesi, bu düşüncelerin artık tamamen nesnel bir delil olmaya evrildiğini bize gösteriyor.

Yeneroğlu’nun bir diğer iddiasına göre AKP içinde birçok kurmayın onun gibi düşündüğünü söyledi. Türkiye’nin geleceği noktasında rahatsızlıklar ve Adalet ve Özgürlük kavramlarının kurumsallaşması esasında derin sıkıntıları olduğunu yineledi.

Bu iddianın doğru olduğunu varsayarsak bu kişilerin aynı çizgide duruma müdahale etmeden beklemesi parti içi Erdoğan kültünün eleştirilmesi eşittir ihanet ve benzeri ağır ithamların odak noktası haline gelme çekincesine delalet edebilir mi? Son yıllarda özellikle 2 aşamalı seçim sisteminin nur topu gibi bir ittifak anlayışı doğurması ile topluma "biz vatanseveriz, onlar vatan haini" yaftasının vurulmasının başlangıç evresinin, parti içi eleştirilememe noktasından çıktığı ve bunun alışkanlık haline gelerek topluma yansıdığı söylenebilir.

Son olarak aslında Yeneroğlu gibi kamuoyu önünde bilinen ve iki kesimden de ılımlı tepkiler alan bir ismin de bizzat Erdoğan’ın isteği ile partiden istifasının istenmesi dolaylı yoldan parti içi güçlü bir mesajdı. Bu kadar kamuoyu önünde olan bir kişinin bile bir kalemde partiden koparılması diğer çatlak ses olabilme ihtimali olan kişilere verilebilecek en iyi mesajdı diye düşünüyorum.

Peki, bir soru ile yazımı bitireceğim.

Mustafa Yeneroğlu hukukun üstünlüğünden, kurumların güçlendirilmesinden bahsederek istifa etti. AKP’nin değerlerine uymayan Yeneroğlu mu, yoksa bu kavramlar mı?

Yusuf Ayberk Enişte