Yerli Otomobilin Gözleri

TAKİP ET

Birkaç gündür yerli otomobil yahut TOGG adıyla bilinen, bana Jet Fadıl'ın 'İmza'sını hatırlatan bir furya dönüyor

Birkaç gündür yerli otomobil yahut TOGG adıyla bilinen, bana Jet Fadıl’ın “İmza”sını hatırlatan bir furya dönüyor. Maaşlı trolleri zaten umursamıyorum, ancak gönüllü troller ve iyi niyet kurbanları da bu konunun üzerine atlayınca gözümüze gözümüze sokuldu. İyi niyet kurbanlarının çoğu otomobilin “gözlerine” takmıştı; farları kurda benzeteni mi ararsın, köşeli far dizaynını sarkık bıyığa benzeteni mi… Bu farın göze benzetilmesi meselesi çok önemli. Hepimiz küçükten beri otomobil farlarını göze benzetmişizdir. Hatta kimi otomobillerin görünüşü bize itici bir insan suratı gibi geldiğinden, otomobilin performansı çok iyi olsa dahi satışlar olumsuz etkilenir. Bu fenomen beynimizin örüntü tanıma özelliğinden kaynaklanıyor ve “ : ) “ ifadesini gülen insan suratına benzetmemizle aynı mekanizmanın ürünü. Bu yüzden pazarlamada oldukça sık kullanılır. Bu kullanımların herhalde en ilginç örneği, Clotaire Rapaille’in “Kültür Kodu” kitabında anlattığı bir pazarlama başarı öyküsü. Kültür Kodu teorisiyle kültürel arketiplere ve kodlamalara eğilen Rapaille, bir dönem Jeep markasıyla çalışmış. Düşmekte olan satışları yükseltmek isteyen firma, yapacağı yeni değişikliklerde Rapaille’e ve onun yöntemine başvurmaya karar vermiş. Rapaille yaptığı mülakat ve gözlemler sonunda, çok basit bir değişim önerisinde bulunmuş: Jeep farlarını tekrar yuvarlak yapın. Kültür kodu konseptine göre, her kültürde belli nesne ve kavramlar, başka nesne ve kavramlara eşlenir, bu şekilde kodlanır. Rapaille, Amerikan toplumunun Jeep’i özgürlük, macera gibi kavramlarla ve bir hayvan olarak “at” ile özdeşleştirdiğini fark etmiş. Firma, farları köşeli modeller üreterek aslında bu doğal ve güçlü konumlandırmasını kendi elleriyle baltalamaktaymış. Yeniden yuvarlak hatlı, dolayısıyla “at gözlerine daha çok benzeyen” Jeep modelleri üretilince, satışlar yeniden artmış. Büsbütün bir seçim çalışması, bir halkla ilişkiler kampanyası, bir gündem belirleme operasyonu olarak gördüğüm bu yerli otomobil zırvasında hemen “kurt gözü” şeklinde yorumların piyasaya salınması, yine sarkık bıyık çağrıştıran yardımcı far tasarımının dikkat çekmesi, bu işin de bir pazarlama öyküsü olduğunun delillerinden biri bence. Hiçbir somut malzeme sunamadıkları için sundukları saçma sapan hamasi argümanlardan bir tanesi, “bizim mahalle”de en çok tutulanı. Otomobilin tamamen Çin malı bir tasarımdan çalıntı olduğu, ortada bir fabrikanın olmadığı, yandaş medyanın belli aralıklarla yerli otomobil furyası kopardığı bellidir. Hal böyleyken, iyi niyetlilerin, iyi niyetli muhaliflerin “aman canım bu konuda muhaliflik olmaz, yerli otomobilimiz olsun” demelerini anlamıyorum. Çünkü yerli otomobilimizin olmasını engelleyen zihniyet iktidardadır. Tasarım çalarak, üç beş paraziti daha da besleyerek nasıl otomobil üreteceğiz? Hikaye, hükumete yakın holdinglerin ve “işini bilen” tiplerin maddi açıdan desteklenmesi ve halka heyecanlı bir vaat iletilmesinden ibaret. Bunun bir çıkmaz yol olduğu aşikar, bu çıkmaz yolun tanıtım kampanyasını desteklemek de, yerli otomobilimizin olmamasına hizmettir. Kaldı ki, günümüzde “yerli otomobil”den bahsetmek de biraz abes. Büyük motorlu araç üreticilerinin hiçbiri merkezlerinin bulunduğu ülkede “yerli” değillerdir. Ucuz işgücünün olduğu yerde üretim, montaj yaparlar, bileşenleri başka ülkelerden getirirler ve ilahiri ve ila… Türkiye’de üretim yapan yabancı markalar var, neden onlarınkini ucuza alamıyoruz acaba? Otomobillerden parazit beslemek için alınan vergilerin kesilmesi, ÖTV, MTV gibi soygunculuk maskelerine son verilmesi, araba sahibi olabilecek gelir fazlasına ve ihtiyaca sahip orta sınıf vatandaşların tamamını araç sahibi yapar. Bu konuşulmuyor da, çalıntı tasarımın üfürükten ibaret kampanyası konuşuluyorsa, vatandaş çok daha uzun bir süre yerli, ucuz ve güvenli bir araca binemeyecek demektir. Son olarak, otomobilin farları çekik göz ve sarkık bıyığa benziyor, evet. Fakat çekikliği Çinli çekikliği, bıyığı da Fu Manchu bıyığıdır. Bizim badem gözümüz, bizim hilal bıyığımız değil. Ortada kurt yok, Çinli tilkiliği ve şark kurnazlığı var.

Bahadırhan Dinçaslan M. Bahadırhan Dinçaslan muhammed bahadırhan dinçaslan