Yüksek Riskli Petrol Diplomasisi OPEC+ İttifakının Geleceğini Riske Atıyor

TAKİP ET

OPEC+ grubunun yaptığı toplantıda anlaşmaya varılamamasıyla birlikte belirsizlik devam ediyor.

Suudi Arabistan liderliğindeki 13 üyeli Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ile Rusya'nın başı çektiği OPEC dışı enerji üreticisi ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun 18. Bakanlar Toplantısı gerçekleştirildi. Piyasa koşullarını değerlendirmek ve ağustos ayı itibarıyla uygulanacak üretim politikasını görüşmek amacıyla bir araya gelinen toplantıda, anlaşmaya varılamaması üzerine toplantı 5 Temmuz'a ertelendi. 

OPEC+ grubunun anlaşamamasıyla petrol piyasasındaki belirsizlik devam ederken, Bloomberg'de yayımlanan bir analiz yazısında yüksek bahisli bir petrol diplomasisi oyununun, Suudi Arabistan'ı uzun süredir müttefiki olan Abu Dabi ile karşı karşıya getirdiğine değinildi. Tarafların mücadelesi neticesinde gelecek yıl için petrol fiyatının değil, küresel enerji endüstrisinin geleceğinin de şekillendirileceği ifade edildi. 

BAE, Rusya ve Suudi Arabistan'ın üretimi artırmak için hazırladığı ve kendisi için daha iyi şartlar talep ettiği bir OPEC+ anlaşmasını engelledi. İki gün süren sert müzakerelerin ardından bakanlar, petrolün enflasyonist yükselişini varil başına 75 doların üzerine çıkarmaya devam etmesiyle piyasalar belirsizlik içerisinde kaldı. Diplomatik görüşmelerin devam etmesine rağmen BAE'nin taleplerini yinelemesi ile birlikte soğukluk devam etti.

BAE'nin, müttefiklerine 'ya isteklerimi kabul et ya da OPEC+ ittifakını çözme riskini göze al' dayatması müttefiklerini zor bir duruma sokuyor. Bir anlaşmaya varılamaması durumunda hali hazırda sıkı olan bir piyasanın daha da sıkışması ve potansiyel olarak ham petrol fiyatlarının keskin bir şekilde yükselmesi bekleniyor. Tarafların anlaşmazlıklarını bir adım öteye taşıması durumunda ise OPEC+ birliğinin tamamen bozulması ve bir kriz yaşanması olası görünüyor.

BAE'nin tavrının bir blöf unsuru olduğu da söylentiler arasında yer alırken, geçtiğimiz yılın sonlarında OPEC'ten ayrılma fikrinin dahi gündeme getirildiği biliniyor. BAE, bu tehdidi tekrarlamamış olsa da müzakerelerin başarısız olması durumunda ne olabileceğinden kimse emin değil.

BAE, üretim kapasitesini artırmak için milyar dolarlar harcadıktan sonra daha fazla petrol pompalama amacı güdüyor. İttifaktaki diğer ortakların Abu Dabi'nin yeni statüsünü tanımak zorunda kalması ve daha fazla petrol pompalamasını sağlamak için angajman şartlarını yeniden çizmesi de olasılıklar arasında yerini aldı.

IHS Markit Ltd. adlı şirketin petrol analisti Roger Diwan, konuyla ilgili "BAE, bu toplantıyı fazla kapasitelerinin tanınması ve tekrar çevrimiçi hale getirilmesi için kullanmak amacıyla bu noktada çok zorlayacak" yorumunda bulundu.

OPEC Matematiği

Her ülkenin üretim kesintilerini veya artışlarını bir taban çizgiye göre ölçtüğü bilinmektedir. Bu sayı ne kadar yüksek olursa bir ülkenin petrol pompalamasına o kadar fazla izin verilir. BAE, Nisan 2020'de günde yaklaşık 3,2 milyon varil olarak belirlenen mevcut seviyesinin çok düşük olduğunu ve 3,8 milyon olması gerektiğini dile getiriyor.

Washington'da bulunan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Ben Cahill, "Bu kaçınılmaz bir kavgaydı. Farklılıklar vardır ve BAE daha yüksek bir taban çizgisine ulaşana kadar ses çıkarmaya devam edecek" değerlendirmesini yaptı.

Mevcut OPEC+ üretim anlaşması, her ülkenin kendi temel çizgisini yeniden müzakere edebileceği Nisan 2022'de sona eriyor. Fakat Suudi Arabistan ve Rusya, OPEC+'daki herkesin desteğiyle anlaşmayı gelecek yılın sonuna kadar uzatmayı amaçlıyor. BAE ise taban çizgisi değiştirilmediği sürece anlaşmayı uzatma fikrini reddetti ve Moskova ile Riyad'dan uzatılan eli itti.

Enerji Bakanı Suhail Al-Mazrouei, Bloomberg'e verdiği bir demeçte "BAE, üretimde koşulsuz bir artıştan yana ancak anlaşmayı 2022'nin sonuna kadar uzatma kararının şimdi alınmasının gereksiz olduğunu düşünüyor. Bu anlaşmada hala sekiz ila dokuz ayımız var ve bu, daha sonraki bir aşamada konunun tartışılması için bolca zaman demek" yorumunu yaptı.

Fransız petrol devi Total Energies SE de dahil olmak üzere yabancı şirketler ile yoğun anlaşmalara yapan BAE, İran'ın nükleer bir anlaşmaya varması durumunda petrol piyasasına geri dönmesi ihtimaline karşı pozisyon almak istiyor.

BAE, geçtiğimiz yıl, fazladan varillere sahip olduğunu günde 3,84 milyon varil ile rekor pompalama yaparak kanıtladı. Günde 4 milyon varilden fazla üretim yapabileceğini belirten BAE, müzakerede elini güçlendiren bu varillere sahip olduğunu kanıtlayabilir.

BAE'nin önerisinin Suudi Arabistan açısından da faydası olsa da bu olasılıkta en büyük kaybeden olan Rusya'ya ihtiyacı olan Riyad, öneriyi reddetti.

Kötü Zamanlama

1990'larda Venezuela'nın devlete ait şirketi olan Petroleos de Venezuela SA, agresif bir kapasite artışıyla piyasada öne geçti. Petrol talebinin de artmasıyla Karakas ve Riyad çatıştı ve bu kavga 1998'de Brent ham petrol varil fiyatının 10 doların altına düştüğü bir savaşı tetikledi.

2000'lerde Cezayir ulusal enerji devi Sonatrach SpA aynısını yaptı ancak daha iyi bir zamanlamadan yararlandı: Çin'in artan petrol talebi. Bu durum Sonatrach SpA'in 1996'dan 2006'ya kadar üretimini yüzde 60 artırmasını sağladı.

Bu sefer yaşanan çatışmayı kimin kazanacağının ise blöflere ve kimin OPEC'in çözülmesinden kaybedecek çok seyi olduğuna bağlı olabileceği konuşuluyor.

opec opec+ birleşik arap emirlikleri bae suudi arabistan rusya moskova riyad abu dabi çekişme çatışma çıkar toplantı 18. bakanlar toplantısı anlaşmazlık üretim kapasitesi bloomberg yazı analiz petrol ham