2021’in başlarında Türkiye’nin uzay yolculuğuna başlandığı ve bu doğrultuda Türkiye Uzay Ajansı kurulduğu söylenmişti. Bu söylem şahsen bana biraz abartı gelmişti. Keyif çayı içmelerini ve içerken de başkalarının kafalarına atmamaya dikkat etmelerini rica ediyorum. Biz ise gelin hayal dünyasından gerçeklere geçelim.
Orman Genel Müdürlüğü 2021 yılının sadece 28-30 Temmuz arasında 79 orman yangını çıktığını açıkladı. Şu an başta Antalya’daki yangın dahil olmak üzere Muğla, Denizli, Aydın, Isparta, Adana ve Elazığ’da olmak üzere toplam 7 ilde günlerce sürmekte olan yangın, etrafındaki canlı cansız her şeyi yok etmekte. Ben bu yazıyı yazarken bunların arasına bir yenisinin dahi eklenmesinin ihtimali bulunmakta. Peki neden bu yangınlar söndürülemiyor sorusuna en güzel cevaplardan birini Cumhuriyet gazetesi yazarı Sayın Tuncay Mollaveisoğlu “Orman Bakanlığı, yangın söndürme işini THK’den almış ve yerine özel şirketleri getirmişti. Bunun sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin çok değerli bir kurumu, AKP tarafından içi boşaltılarak çürümeye terk edildi.” diyerek cevaplıyor. Aynı zamanda Eski Türk Hava Kurumu Başkanı Erdoğan Karakoş, sürmekte olan orman yangınlarına karşı THK'nın başarısızlığına ilişkin Türk Hava Kurumu'nun sahip olduğu 19 uçak ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sahip olduğu 6 uçakla birlikte "2002 yılında kullanıma hazır 25 uçak vardı" diyen Karakuş kendi dönemlerinde 3-4 uçağın havada sürekli devriye gezdiğini ve duman gördüğü anda suyla müdahale yaptığını belirterek, "Bunu özel şirket yapmaz. Çünkü yapılan anlaşma şöyle; helikopter yerde durduğu sürece bin lira alıyorsa havalanıp müdahale ettiğinde 10 bin lira alıyor" diyerek açıklama yapmıştır. Buna ek olarak Mollaveisoğlu bir önce bahsettiğim yazısında orman yangınlarında helikopterlerin uçaklardan daha etkili olduğunu söyleyen Orman Bakanlığı’na “Buna yanıt bile vermiyorum. Çünkü bilimsel değil. Yerli yabancı tüm yangınla mücadele uzmanları tersini söylüyor.” diyerek cevap vermiştir. Bu konuşmalardan çıkardığım sonuç ise uçaklar kasıtlı olarak kaldırılmıyor ki birilerinin akrabasının helikopteri havalanıp müdahale edince daha çok para kazansın. Aynı zamanda bir uçak kadar su taşıma kapasitesi olmayan bu helikopterlerin gidiş gelişleri de daha çok olacağı için daha çok para kazanma hedeflenmiş olabilir. Bir de üstüne yanan yerlere rezidansları döşedik mi….
Bunlara ek olarak AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, THK’nın elinde buralarda rahatlıkla kullanılabilecek uçak yok” sözlerini, THK Gökçen Havacılık’ın resmi sitesi "yalanlıyor". THK Gökçen Havacılık’ın sitesinde yer alan bilgilere göre THK’nin filosunda, 11 adet M-18 Dromader ve 9 adet CL-215 Bombardier tipi yangın söndürme uçakları bulunuyor. Ayrıca yangın bölgelerinde konuşlandırılmış 11 adet de döner kanat helikopter bulunuyor. Sitede filo, “Avrupa’nın en büyük özel yangın söndürme filosu olma özelliğini taşıyor” ifadeleri ile tanıtılıyor. Aynı zamanda sosyal medyada navigasyon uygulamalarındaki THK hangarlarında bekletilen uçakların uydu görüntüleri paylaşılınca, uçakların bekletildiği alan Türkiye sunucularından nedense birden sansürleniyor.
Bunların yanında Dünyanın refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan Kanada’da bile başbakanın kullandığı sadece iki tane uçak varken, Ankara’daki sarayında oturanın 13 tane uçağı var ve bu 13 uçaktan sadece birini satarak 40’a kadar varan yangın söndürme uçaklarından alınabildiğini biliyor muydunuz? Bizim Galaktik Tayyip eğer lütfedip bir tanesini satıp 12 uçakla idare edebilseydi belki de bunların hiçbiri olmayacaktı. Gerçi itibardan da tasarruf olmaz, sen ver mehteri!
Tüm bunlar olurken RTÜK tarafından tehdit edilen yerel basın, orman yangınları hakkındaki gerçeklerde üç maymunu oynuyor. Bunların hepsinden haberdar olan Türk halkı ise devletten ve yerel medyadan ümidini kesip yabancı basına ve dış ülkelere sesini duyurarak yardım toplamaya, Twitter’dan hashtag çalışmalarıyla ve yabancı dillerde videolar çekerek dünya gündeminde yankı bulmaya çalışıyor. Sosyal medyadan başlatılan bu yardım çığlıkları dış basında büyük derecede başarılı olmasına ise AKP’ye oy verenler tarafından ülke itibarını düşürmekle eleştiriliyor. Oysaki AKP’liler yazın başladığı sıralarda Hitler’in Yahudilere zorla taktırdığı kol bandı gibi takılan “enjoy! I’m vaccinated!” maskesini takmak için yanıp tutuştuklarını unuttular. Gerçi bizim de eskiden bir köpeğimiz vardı. Biri yanına yaklaşmaya korkunca “Korkma, aşıları tam sevebilirsin!” derdik. Demek ki gerekli de oluyormuş, keşke biz de köpeğimize maske taksaymışız da uğraşmasaymışız…
E. Haktan Altın