Adem-i merkeziyetçilik, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda belirtildiği üzere 21. yüzyılın gereği olarak modern bir belediyeciliktir ve federasyondan farklıdır. Adem-i merkeziyetçilik, yerel yönetimlerin idari ve mali yönden güçlendirilmesini savunurken, federasyon siyasi özerklik anlamına gelmektedir.
Federasyonun yani siyasi özerkliğin Ortadoğu coğrafyasında bize verebileceği zararları anlatmaya gerek yoktur. Aşırı merkeziyetçilik, günümüzde Türkiye’nin kaynaklarının yerinde, verimli ve etkin kullanılmasının önünde en büyük engel olarak durmaktadır. Bu nedenle aşırı merkeziyetçiliğin “Merkezden Yönetim” ilkesindense, adem-i merkeziyetçiliğin “Yerinden Yönetim” ilkesi, merkezi yönetimin özgürlüklere engel olacak şekilde yetki tırpanında bulunmasına engel olacak ve şehirlerin haksız kazanç ve yolsuzluk, çevre ve ulaşım gibi; bugünlerde sistemi tıkayan sorunlarının yerinden tespitiyle daha doğru çözümlerin bulunmasına fayda sağlayacaktır.

Son olarak söylemekte fayda var: Türkiye’de bir etnik siyasi etnik Kürtçülük sorunu ve terör sorunu bulunmaktadır. Türkiye’de liberal demokratlar ve muhafazakar demokratlar, bu konuyu kendi çıkarları için istismar etmekte ve adem-i merkeziyetçiliği etnik ve kültürel sorunlara çözüm olarak göstermektedir. Bu nedenle konunun istismar edilerek ülkemize zarar vermemesi için siyasi etnik Kürtçülük sorunu ve terör sorunu kökünden çözülmeden uygulanması mümkün değildir.
Görüldüğü gibi özgürlük ve demokrasi adına savunulan siyasi etnik Kürtçülük ve terör sempatizanlığı, her şeyden önce kendileri özgürlük ve demokrasimize en büyük darbeyi vurmaktadır. Etnik siyasi Kürtçülük ve terör sempatizanlığı bitmeden ne özgürlük ve demokrasi ne de adem-i merkeziyetçilik gibi modern dünyanın gerektirdiği çözümler uygulanamayacaktır.
Egemen Kardaş
Federasyonun yani siyasi özerkliğin Ortadoğu coğrafyasında bize verebileceği zararları anlatmaya gerek yoktur. Aşırı merkeziyetçilik, günümüzde Türkiye’nin kaynaklarının yerinde, verimli ve etkin kullanılmasının önünde en büyük engel olarak durmaktadır. Bu nedenle aşırı merkeziyetçiliğin “Merkezden Yönetim” ilkesindense, adem-i merkeziyetçiliğin “Yerinden Yönetim” ilkesi, merkezi yönetimin özgürlüklere engel olacak şekilde yetki tırpanında bulunmasına engel olacak ve şehirlerin haksız kazanç ve yolsuzluk, çevre ve ulaşım gibi; bugünlerde sistemi tıkayan sorunlarının yerinden tespitiyle daha doğru çözümlerin bulunmasına fayda sağlayacaktır.

Son olarak söylemekte fayda var: Türkiye’de bir etnik siyasi etnik Kürtçülük sorunu ve terör sorunu bulunmaktadır. Türkiye’de liberal demokratlar ve muhafazakar demokratlar, bu konuyu kendi çıkarları için istismar etmekte ve adem-i merkeziyetçiliği etnik ve kültürel sorunlara çözüm olarak göstermektedir. Bu nedenle konunun istismar edilerek ülkemize zarar vermemesi için siyasi etnik Kürtçülük sorunu ve terör sorunu kökünden çözülmeden uygulanması mümkün değildir.
Görüldüğü gibi özgürlük ve demokrasi adına savunulan siyasi etnik Kürtçülük ve terör sempatizanlığı, her şeyden önce kendileri özgürlük ve demokrasimize en büyük darbeyi vurmaktadır. Etnik siyasi Kürtçülük ve terör sempatizanlığı bitmeden ne özgürlük ve demokrasi ne de adem-i merkeziyetçilik gibi modern dünyanın gerektirdiği çözümler uygulanamayacaktır.
Egemen Kardaş