Aşk, nefret ve fanatizm gibi kuvvetli duygular insanların davranışlarına yansır. Özellikle âşık olma dürtüsü insanoğlunun en ilkel ama en kalıcı duygularından bir tanesidir. DNA’sını yeni nesle aktararak misyonunu tamamlamaya çalışan insan bunun için sebepler aramıştır. Toplu tecavüzlere varan sapkın akımları saymazsanız bunu daha barışçıl yöntemlerle denerler. Aşk bunlardan biridir mesela, çocuk sahibi olmayı istemek ya da aile kurmak. 21. yüzyılda ise temel sebep aslında yalnızlık korkusudur. Farkında olmadan birçok insan bu korkunun esiri olarak evlenmeyi arzu eder. Bunun kökenine indiğimizde ise aslında ölüm korkusu yatmaktadır. Tanatofobi de denilen aşırı ölüm korkusu belki de prevalansı en yüksek fakat en az umursanan rahatsızlıktır. Çünkü her insan hayatını kaybedecek, birtakım cenaze işlemlerinden geçtikten sonra tek başına uğurlanacaktır. Elbette Eski Çin İmparatoru Çin Şi Huang’ın ölümünden sonra eşlerinin ve cariyelerinin de kurban edildiğini saymazsanız. Bununla birlikte insanların önemli bir çoğunluğu bu fikrin tartışılmasından dahi korkar. Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı türünün insan olduğu bilindiğinden bu korku anlamsız değildir. Komodo ejderlerinin, fillerin ya da kedilerin bu bilinçte olduğu iddia edilse de henüz delil yok. Ölmek üzere olan hayvanların başında bekleyen akbabalar ise tamamen güdüsel olarak orada bulunmaktadır.
Her yönüyle evlilik, insan hayatını düzene sokan ve sevgi bağı kurulduğunda iyileştiren bir etkiye sahip. Evlenmeden de kurulabilen bu bağa ulaşamayan insanlar, toplumdan uzak ve depresif olabilirler. İlaveten dokunma, farklı açılardan temas ya da seks gibi etkileşimlerden uzak kalmak buna benzer bir etki yapabilir. Cinsel yönden bazı sorunlar yaşayanların bireylerin eğilimlerinin değiştiği gözlemlenmiştir. İlk başta akla gelen durum genellikle psikolojik yıkım neticesinde görülen sinirli ruh hâlidir. Bu davranış biçiminin benzerini Incel (incel: involuntary celibate, yani istemsiz bekarlık) erkeklerde de görürüz. Incel, belirli nedenlerden dolayı otuzlu yaşlarına kadar evlenmemiş erkeklerde rastlanan bir rahatsızlıktır. Öfkeli, sitemkâr ve tepkisel bazı davranışların temelinde bekar kalma korkusunun yatması mümkündür. Bu nedenle geleneksel aileler arasında söylenegelen "Bekarlık sinir yapar" sözünün kısmen doğru olduğu belirtilebilir.
Incel erkeklerin yaş ortalaması 30 olarak bilinse de çok erken yaşlarda bu sorun gözlemlenebilir. Bunun en acı örneği 2014 yılında gerçekleşen, Isla Vista Cinayetleri olarak adlandırılan bir saldırıdır. Elliot Rodger isminde 22 yaşında bir genç kadınların kendisine ilgi duymamasını saplantı haline getirmişti. Her türlü imkâna ve güzel araçlara sahip olmasına rağmen hâlen bakir bir erkek olmasını içine sindiremiyordu. Bu nedenle My Twisted World isimli 144 sayfalık bir manifesto yayınladıktan sonra California’da bir üniversite yerleşkesine saldırdı. 6 kişiyi öldürdü, 7 kişiyi yaraladı ardından da intihar etti. Birçok psikiyatr beyin loblarının yeterince bağlantı kuramadığını öne sürerek Asperger Sendromundan mustarip olduğunu söyledi. Rodger’ın daha önce etrafındaki bazı çiftlere içki fırlatarak saldırdığı söyleniyor. Çevresinin kendisiyle sıkça alay ettiği ve aşağıladığı da bilinenler arasında. Bu olaya karşı yaklaşım ikiye ayrılıyor. İnsanların bir kısmı kendisinin klinik bir vak’a olduğunu ve tedavi edilmediği için bu hale geldiğini savunurken diğer kesim ise gerekçeleri haklı olmasa dahi onun da mağdur edildiği fikrine sahip. Ancak 6 kişinin canına mal olmuş birinin toplum nezdinde makbul gösterilmeye çalışılması ayrı bir inceleme konusudur. Suçlulara olan ilgi duyma hâli ise bir sonraki yazımızın konusu.
Bir diğer incel katil ise Jake Davison. Aralarında üç yaşında bir kız çocuğu olan beş kişiyi öldürüp iki kişiyi yaralayan adam sonunda silahı kendisine çevirdi. Hem Elliot Rodger’da hem de Jake Davison’da rastladığımız suç sonrası intihar aslında yabancı bir kavram değil. Özellikle yakın çevresini öldüren bazı katillerin duyduğu suçluluk hissi nedeniyle özkıyıma sürüklendiği biliniyor. Fakat Rodger’ın ölümü bundan biraz daha farklı. O da ailesini öldürmeyi planlamıştı. Buna karşın çok sayıda insanı kısa zamanda öldürmeye kalkınca başarısız oldu. Muhtemelen bu his nedeniyle intihar ettiği düşünülüyor. Ailesinden bazı insanları katleden Davison ile ilgili tartışmalar ise hâlen sürüyor. Onun da tıpkı Rodger gibi Asperger sendromu vardı. Fakat derin araştırmalar yapıldığında, özellikle Reddit platformunda kadın düşmanı beyanlarının olduğu belirlendi. Hatta cinayetlerine başlamadan bir gün önce bu yazıları sebebiyle hesabı askıya alınmıştı. Annesine karşı öfkeli olduğu, homoseksüellere karşı bazı nefret söylemlerinde bulunduğu ve hiperaktivite (DEHB) teşhisi konulduğunu da biliyoruz. Üzülerek belirtmek gerekir ki ne Rodger ne de Davison seri katil sınıfında değerlendirilemiyor. Çünkü seri katil tanımında belirtildiği üzere cinayetlerinin arasında soğuma evreleri yok. Bu yüzden cinnet getiren ya da ardı ardına cinayet işleyenlere "seri katil" tanımı yapılması doğru değil.
Elliot Rodger yaptığı saldırı ile ünlenmekle kalmadı. Birçok yalnız ve genç erkek için rol model oldu. Farklı suçlardan yakalanan Tres Genco da bunlardan biri. Ohio’da kız yurdunu içine alan bir alanda 3000 kişiyi öldürmek maksadıyla toplu saldırı planladığı ortaya çıkınca tutuklandı. Evinde yapılan araştırmada silah ve mühimmatlar, birtakım zırh ve başlıklar bulundu. Kendisini polise ihbar eden kişi can korkusu yaşayan annesiydi. Genco’nun bazı çiftlere saldırdığı biliniyor. Yapılan derin kapsamlı araştırmalarda ise Elliot Rodger’a özendiği, onun yolundan gitmeye çalıştığı anlaşıldı. Katillerin ya da diğer suçlardan içeride bulunanların rol model seçildiğini biliyoruz. Hatta film ve dizilerin bazı insanlar üzerinde etki yaptığı tartışılıyor. Örneğin 2004 yılında bir Cadılar Bayramı’nda vizyona giren Saw (Testere) filmi birçok insanı etkiledi. Tobin Bell’in canlandırdığı mühendis John Kramer (Jigsaw) karakterinin soğukkanlı hâli ve kullandığı kuklanın oldukça ikonik görünmesi de bu etkiyi arttırdı. Buna benzer cinayetler işlemek için adam kaçırmaya teşebbüs eden ya da kurbanları ile oyun oynamaya kalkışanların olduğunu biliyoruz. Ancak suç bilimine dair diziler için bu söz konusu değil. Hatta Crimewatch, People Magazine Investigates ya da ülkemizdeki tek örnek olan Kanıt gibi yapımlar özendirmekten ziyade caydırıcı etkileriyle öne çıkar. Çünkü bunları izleyen birisi cinayet planlamanın ne denli zor ve yakalanmanın ne kadar kolay olduğunu anlayacaktır. Hele hele günümüzdeki teknolojinin geldiği nokta baz alındığı zaman. Zira dokunduğunuz bir tabak bile 7 kez yıkansa dahi Touch DNA aracılığı ile suçunuz ispat edilebilir.
Incel olmak nasıl bir tercih değilse yalnızlık da öyle olmayabilir. İnsanların yönelimleri bazen yalnızlığın temel unsuru olabilir. Örneğin toplumdan kendisini gizleyen eşcinsel bireyler evlenmek istemeyebilir. Bir önceki yazımıza konu olan Jeffrey Dahmer da bir dönem gizli eşcinseldi. Yalnız kalmak istemesinin ve insanlara karışmayışının sebebi buydu. Buna karşın bastırmaya çalıştığı duyguları farklı şekillerde ortaya çıkmış, önce teşhircilik ardından zorla ilişkiye girme teşebbüsü olmuş sonrasında da cinayetler peşi sıra gelmişti… Sonu kötü biten bu hikâyenin kurbanı olan 17 kişi ne yazık ki artık haklarını savunabilecek durumda değil. Bununla birlikte değinilmesi gereken başka bir husus da var. Evlilikle ilgili maalesef ciddi bir toplumsal baskı olduğu gerçeği. Özellikle eğitim seviyesi düşük ülkelerde genç bireylere yönelik bu yönlendirme korkunç boyutlara ulaşabilir. Ailelerin çocuklarının arkasında durması bunu bir ölçüde kırsa bile ne yazık ki toplum üçüncü şahsın hayatına karışmakta beis görmez. Buna karşın herkesin kendi yaşamını kontrol etme hakkı vardır ve buna kimsenin müdahil olmaya hakkı yoktur. Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesi uyarınca birisinin huzurunu bozmak için çaba göstermek suçtur. Hatta bu insanlara cebir uygulamanız halinde hapis cezası dahi alınması mümkündür. Bu maddeyi okuyanlar çoğunlukla telefonla taciz ya da komşu kavgalarını baz almaktadır ancak maddenin kapsamı epey geniştir. Suçun işlenme biçimine göre 115. ve 122. maddeler de burada devreye girebilir. Bu nedenle insanların yalnız kalmaya hakları vardır ve bu durumu da kimseye açıklama konusunda yükümlülükleri yoktur.
Yalnız olmak kimi zaman kişisel tercihtir. Fakat yalnızlığa itilen insanların elinden tutmak vicdani bir sorumluluktur. Böylece belki de potansiyel bir katilin önüne geçebilirsiniz, belki ölüme yürüyen birini uçurumun kıyısından çevirebilirsiniz. Yahut çehresini hüzün bulutları kaplamış birine yeniden hayat öpücüğü verebilirsiniz. Bunu yapmadığınız takdirde toplumsal bozulmanın bir parçası da siz olursunuz. Hele hele entropinin sekmeden işlediği şu dağınık düzenin içinde…