Son günlerin önemli konularından biri Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un "Fransa İslamı” sözleri...
Bu sözleri Türk devleti yeni duymuş olabilir ya da Macron’un bu günlerde hortlayan Türkiye düşmanlığı üzerine, gündeme getirilmiş bir konudur.
Almanya da yıllar önce “Almanya İslamı” fikrini ortaya atmış ve Türkiye’den gelen cami imamlarının asimilasyonu engelliyor diyerek, Türkiye’den imam getirilmesini engellemek için bazı eyaletlerde bu kanunu çıkartmıştı.
Eski Frankfurt Belediye Başkanı Roland Koch, Türkiye’den gelen öğretmenler ve imamların asimileyi engellediğini bunun mutlaka önüne geçilmesini öne sürmüştü.
Hatta Türk gazeteleri ve Türk futbol takımlarının bile engellenmesini istemişti.
Almanya; camilerde din dersinin Almanca verilmesini ve cuma hutbelerinin yine Almanca verilmesini talep etmişti.
Bu konular batılılarla birlikte kimin işine geliyordu, tabii ki Almanya’da faaliyet gösteren bazı Türk cemaatlerinin...
Süleymancı ve Fetocu cemaatlerin ve Avrupa İslam toplumu denilen, tabanı olmayan fakat Almanya’daki sivil toplum kuruluşları için yapılan yardımlardan nemalanan kuruluşların..
Bu kuruluşlar çocukken alıp yetiştirdikleri imam adaylarına her türlü imkanı sağlayarak, oturdukları ülkelerin dilini bilen ve kendisini oturduğu ülkenin vatandaşı olan ve maddi manevi bütün imkanlardan yararlanan insanlardan oluşturmaktır.
Avrupa’nın büyük bir kısmı Türkiye’den öğretmen gelmesini kanunlarla engelledi, artık Alman okullarında Türkçe diye bir ders yok.
Türkçenin içinde öğretilen din dersi de yok.
Aslında bu tartışmayı ilk önce Avrupa Milli Görüş Teşkilatı açmıştı ve Ali Yüksel’i Almanya Şeyhülislam seçmişti.
Avrupalılar bu konunun yıllardır altyapısını oluşturmakta ve “Türk Müslümanlığı” gibi Alman Müslümanlığı veya her Avrupa ülkesinin kendi Müslümanlığı şeklinde yapmaya çalışıyorlar.
Avrupa’daki Müslümanların sayısının artması ve kendi vatandaşlarından Müslümanların çoğalması üzerine böyle bir yola giriyorlar.
Eğer bunu becerebilirlerse, Yunanistan’daki gibi kendilerinin seçeceği müftülerle Avrupa’daki Müslümanları denetim altına almak istiyorlar.
Son olarak şunu da ekleyim:
AKP’nin camileri siyasi partinin şubeleri gibi kullanması ve her camide Tayyip Erdoğan’ın resminin olması, Batılıları da rahatsız ediyor. AKP iktidarına kadar camiler bağımsız ve sadece ibadet yeriydi.
Devamını yazacağım...
Habib Yalçın