Epey uzun bir zamandır İslamcı cenahta kalem oynatan, köşe döşenen yahut da tweet atan bazı zevat gülsek mi ağlasak mı, yoksa öfkeden köpürüp saçı başı yolsak mı diye karar veremediğimiz saçmalıkları paylaşıp duruyor.
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun "üniversiteler fuhuş yuvası" sözleri tam da bu tip bir saçmalık...
Adama ki adam demek yerinde midir bilmiyorum, uysak, “kardeş üniversiteler fuhuş yuvası ise sen orada ne iş görüyorsun, bu dümenin neresindesin” diye sorsak, başımız ağrır...
En iyisi uymamak, zaten kendi cenahından da epeyce ağır bir tepki aldı, eminim hakkında resmi işlem de başlatılır.
İşin açığı asıl konuşmamız ve çözmemiz gereken husus bu kafa yapısındaki bir adam nasıl üniversitede okudu, nasıl akademik kariyer yaptı ve bunu kim hoca yaptı?
Bu arkadaşı kim bu kadar zehirledi ve bu arkadaş kimleri nasıl zehirledi/zehirliyor sorusuna da yanıt bulmamız gerekiyor elbette...
Gelelim fuhuş meselesine;
Fuhuş hem bireysel ve hem de toplumsal etkiler ile ortaya çıkan, ekonomik ve fiili olarak zayıf durumda olan bireyin güç sahiplerince suistimaline yol açan, esasen insanlık suçu da sayılması gereken bir dramdır. Bir toplum herhangi bir bireyini fuhuş bataklığına sürüklenmekten koruyamıyorsa, o toplumda çok ciddi bir sorun var demektir.
Fuhuşu salt kadın ahlakına bağlı ve resmi nikah olmadan para karşılığı cinselliğin yaşandığı bir sorun olarak görmek, konuyu hafife almak idrak edememek demektir. Bir manada mute nikahı ve çocuk gelinler gibi gelenekler konusu dahi esas olarak bu kategoride değerlendirilebilir...
Malum fuhuş para karşılığı bir insanın başka bir insana cinsel hizmet sunmasıdır, biliyoruz ki fuhuş dünyanın en eski mesleklerindendir ve fuhuş ile geçinme, fuhuş ile cinsellik ihtiyacını giderme yolunu tercih eden insanlar her yerde, her cemiyette bulunabilir.
Lakin üniversite denilen kurumlar insanların fuhuş için değil, bilgi edinmek için geldikleri birer bilim yuvasıdır.
Yaşamını fuhuş ile kazanmak zorunda kalan insanlar çoğunlukla geçinmek için etini satmaktan başka çaresi olmayan, cahil ve yoksul insanlar arasından çıkar. Türkiye şartlarında bir çocuk eğitim hayatında üniversite aşamasına kadar gelebildiyse ne yoksuldur ve ne de cahil bu yüzden de fuhuş ile geçinmek zorunda kalması çok ama çok düşük bir olasılıktır.
İşin toplumsal boyutuna bakarsak fuhuş hemen hemen daima çaresizliğin sonucunda ortaya çıkan bir eylemdir. Fuhuşa sürüklenen insanların çoğu zaman ailevi sorunları vardır, birçoğu ensest mağdurudur, önemli bir kısmı yakın aile bireyleri tarafından hatta bazen eşleri tarafından fuhuşa zorlanmaktadırlar. Daha çocukluğunda tecavüze uğrayanların sayısı fuhuş yapanlar arasında çok yüksek bir orandadır.
Uyuşturucu bağımlılığı da insanları fuhuş bataklığına sürükleyen diğer bir önemli sorundur. Takdir edersiniz ki bu tip sorunları olan bir insanın okuyarak liseyi bitirmesi ve üniversite sınavlarını kazanarak, üniversiteye başlaması pek mümkün değildir.
Dar gelirli aile çocuklarını üniversitede yok yoksul bırakarak, onların istismarına yol açan bir toplum ve devlet var ise, bu da asla kabul edilemez.
Hiçbir insan keyif için gönül rızası ile fuhuş yapmaz, bir toplum için önemli olan tek bir bireyinin bile fuhuş bataklığına sürüklenmesini engellemektir.
Bütün bu hususlar dikkat alınırsa üniversitede okuyan öğrencileri fuhuş yapmak ve üniversiteleri fuhuş yuvası olmak ile itham etmek hem saçmalığın daniskasıdır ve hem de bütün üniversite camiasına, üniversitede çocuk okutan bütün ailelere ve üniversitede okuyan bütün öğrencilere aleni iftira atmak ve hakaret etmek demektir.
Üniversite kavramını böyle bir iftira ile kirleten birinin asla üniversite çatısı altında barındırılmaması gerektiği muhakkaktır.
Elbette bu suçun bu zevat için ciddi sonuçları olacak, bu toplum bu zata ciddi bir bedel ödetecektir; kimse bu lafın altında kalmaz...
Murat Özbülbül