Türkiye hızla kaybetmeye devam ediyor...
Her şey perişan, çarşı perişan, pazar perişan...
Fırıncı perişan, nalbur perişan, toptancı perişan, perakendeci perişan...
İşci perişan, köylü perişan, çiftci perişan...
Hülasa devamlı kazananlar hariç, bütün kesimler perişan.
Ortada bir de perişan olup göstermeyenler perişan...
Göstermeyenler kimler?
AKP'nin yiyicileri şiddetle ortamı anlatmaya çalışırken perişanlar...
Ülkenin durumu iyi diyorlar, iyi olmadığını bildikleri halde partilerini sahiplenip savunurken perişanlar...
Yatağa düşen AKP iktidarına referandumdan bugüne desteğini veren MHP yöneticileri perişan.
Tabii ki “Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye" demiş atalarımız.
Dış politikadaki şartlar bunlara nefes aldırıyor..
Uzun süredir yaşadığımız pandemi süreci yolsuzlukların ve yoksulluğun üzerini kapatıyor, TÜİK filan onlara inanan bir Allah’ın kulu yok, ülkeyi yönetenlerde dahil!
Azerbaycan zaferi..
Mavi Vatan projesi..
Suriye, Irak politikaları sadece kamuflaj yapmaya yarıyor..
Gerçekten ülke perişan ve iyiye giden, ufukta bir şey görünmüyor.
Tek adam rejimine geçiş için borazanlık yaparak ülkeyi Ortadoğu'daki krallıklar ülkesi statüsüne geçirenlerin vebali çok bu işte.
Ülkede huzursuzluk çıkmıyorsa bunun sebebi Türk milletinin asaletidir.
Zaten kralımızın bir oğlu kokuşmuş Arap aydınları çalıştayı yapıyordu.
Diğer oğlu, pardon “Damat Berat Paşa" ekonomiden sorumluydu. Ne hikmetse milli savunma politikalarını dikkatle izliyor, kralımızın bütün dış temaslarında aktif rol alıyordu.
Ekonomiden sorumlu olmasına rağmen, ikide bir burası çok önemli ha diyerek, hem kendisi ile hem milletle kafa buluyordu.
Kralımız her gün yeni modern atmasyonlar yapıyor, artık bu atmasyonlara keskin bir de noteri var, hemen tasdikliyor.
Nereden nereye derken,
Kedi gibi kabaranlar gitmiş, melaikeye dönüşmüşler çaresizler, ne yapsalar olmuyor, olmaz da...
Neden olmaz?
Bu adamların çaresizliklerini kurtaracak parlementer sistem elimizden kuş gibi uçtu ve gitti.
+51 çaresizliği var, başarısızlık yukarıda değişimi meydana getirmiyor.
“Beceriksizlik devam etse de hiç bir şey ifade etmiyor.”
Eskiden bir hükümet gider ve yeni koalisyon görüşmeleri başlardı, iyi kötü yeni bir hükümet, belli zaman biriminde başarıyı getirir, topluma nefes aldırırdı, şimdi öyle bir şansımız da kalmadı.
Ülkenin yeni hukuk reformları, yeni ekonomik paketlere değil, yorulmuş artık işin içinden çıkamayan yönetimin yerine gelecek kadrolara ihtiyacı var.
Velhasıl velkelam, hani MARDİN MÜNİH hattı isimli dizi film vardı, en son sahnesi biz nerede hata yaptık var ya!.
Evet!.
Biz orada hata yaptık, referandumun EVET'i ülkeyi bu hale getirdi.
Başkanlık rejimine “EVET”derken, ülkenin geleceğine ipotek koydurduk..
Kralın krallığını sağlamlaştırdık, kölelerin bir alt lige düşmesini pekiştirdik...
Ülkede perişan olmayan kimse kalmadı.
Sonuç KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ!
Habib Yalçın