Anayasa Mahkemesi, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Düzenlemesini İptal Etti: Avukatlar Karara Ne Diyor?

TAKİP ET

Anayasa Mahkemesi'nin kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.

Resmi Gazete'de bugün yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) iptal edildi. 

Yapılan başvuru üzerine kanunu incelemeye alan Anayasa Mahkemesi HAGB'nin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vererek hükmü iptal etti. 

Karar 1 yıl sonra yürürlüğe girecek. 

"HAGB Toplum Vicdanında İnfiale Yol Açan Cezasızlık Uygulamalarının Bir Uzantısı Halini Almıştı"

Konuyla ilgili TamgaTürk'e konunşan Avukat Aykutalp Arıcı, HAGB nedeniyle hem mağdur tarafın hem sanık tarafının tatmin olmadığını ve bu durumun hak ihlallerine yol açtığını belirtti. Arıcı şunları kaydetti:

"Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararla, bir süredir hem mağdur tarafı hem de sanık tarafını tatmin etmeyen HAGB müessesesinin iptaline karar vermiş bulunuyor. Uygulamada yargının özensizliği sebebiyle ciddi hak ihlallerine yol açan bu müessesenin, en azından yeniden düzenlenerek yürürlüğe sokulması sonucunu doğuracak şekilde iptal edilmesini olumlu buluyorum.

HAGB esasen toplum vicdanında infiale yol açan cezasızlık uygulamalarının bir uzantısı halini almıştı. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde çok temel bir yer teşkil eden hak arama hürriyeti bu müessese ile ciddi anlamda zarara uğratılıyordu. HAGB gerek mağdurun haklarının temini açısından gerekse sanığın hak arama hürriyetinin korunması bakımından son derece büyük sakıncalar yaratıyordu. Umuyorum ki kanun koyucu bu konuda yeni bir düzenleme yaparak bu ihlale bir son vermiş olur. 

Af yasalarında da daha önce gündeme getirildiği üzere devletin kendisine karşı işlenen suçlarda sanığı cezasız bırakmayıp vatandaşa karşı işlenen suçlar da seni cezasız bırakmasına imkân tanıyan düzenleme az önce ifade ettiğim gibi kamu vicdanını yaralamaktaydı. Umuyoruz ki yapılacak düzenlemede vatandaşlara karşı işlenen suçlar kapsam dışında bırakılır ve devlete karşı işlenen suçlar HAGB kapsamına alınır. 

Öte yandan HAGB müessesesi sadece mağdurun haklarını ihlal etmekle kalmıyor. Ceza tehdidi altında olan pek çok sanık baskı altında kalarak beraatını sağlayacak koşullarda ısrarcı olamıyordu. Anayasa Mahkemesi kararında HAGB’nin sanık haklarını da ihlal eden yönlerine vurgu yapmış. Bu yönüyle de gerekçeyi olumlu buluyorum. Yargı uygulamasında deyim yerindeyse yargıçların kolaya kaçtığını ve sıklıkla gerçek bir hüküm kurmak yerine HAGB karar verdiğini görmekteyiz. Umuyoruz ki karar uygulanana kadar geçecek bir yıllık süre içerisinde yargımız Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını ve gerekçesini ciddiyetle ele alacak, kolaylıkla HAGB kararı vermek yerine gerçek yargılamalar küs yaparak gerçek hükümler tesis edecektir.

Son olarak Anayasa Mahkemesi gerekçesinde liberal hukuk sisteminin temel ayaklarından birisi olan mülkiyet hakkının da HAGB müessesesi ile, özellikle de müsaderenin uygulanma anı konusundaki belirsizlik sebebiyle, ihlal edildiğini tespit etmiştir. Temel bir insan hakkı olarak mülkiyet hakkının Anayasa Mahkemesi kararlarında bu şekilde ciddiyetle korunuyor olması da son derece olumlu."

"Siyasi Baskıdan Korkan Hakimler HAGB Verip Geçiyordu"

TamgaTürk'e konuyu değerlendiren başka bir avukat olan Emir Abbas Gürbüz de kararın kaldırılmasının doğru olduğunu belirtti. Gürbüz, avukatların da genel olarak bu durumdan rahatsız olduklarını belirterek şu ifadeleri kullandı: 

Yargılamalarda sanıklara hagb'yi kabul ediyor musun diye soruyorlar. Sanık kabul ediyorum derse ceza verilirse direkt HAGB veriliyor. Yani cezayı veriyor ve onu da erteliyor. HAGB'de de şöyle bir sıkıntı var, bunun istinaf mahkemesine oradan da Yargıtay'a gitmesi mümkün değil. HAGB kararına itiraz edilemiyordu sadece usulen bir itiraz yapılabiliyordu. 2 yıl önce Anayasa Mahkemesi bunun adil yargılanma hakkını engelleyen bir şey olduğunu belirten bir karara imza attı. HAGB 5 yıl sonra sicilden siliniyor ama insanlar 5 yıl boyunca bununla yaşamak zorunda değil, cezasının üst mahkemelerce incelenmesi ve onaylanabiliyor ya da bozulabiliyor olması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti, Meclis'e yeni düzenleme yap dedi. TBMM de yeni düzenleme yaptı. Ancak yeni düzenlemeye göre HAGB kararına sadece ağır ceza mahkemesinde itiraz edilebiliyordu.

Anayasa Mahkemesi son kararında bunu da yetersiz bulmuş. İstinaf ve Yargıtay yollarının tüketilmesi gerekir diyerek HAGB'yi iptal etmiş. 

HAGB'de Cumhurbaşkanı'na hakaret davalarında ve saire hakimler ceza vermek istemiyor ama ceza da vermek zorunda hissediyor. Alt sınırdan cezayı verip HAGB uyguluyor. Çünkü siyasi baskıdan korkuyorlar. O yüzden HAGB verip geçiyorlardı. Normalde adil bir yargılanmada suçsuz olacak bir insana HAGB verip geçiyorlardı. Buna da cezayı alan şahıs 5 yıl boyunca uslu duruyor, toplum ıslah ediliyor bahanesini sunuyorlardı.  

Açıkçası HAGB siyasi bir işe dönmüştü. En ufak olayda HAGB'yi veriyorlar, insanlar buna itiraz edemiyor, üst mahkemeye gidemiyor, nasıl olsa 5 yıl sonra sicilinden silinecek o süreçte de rahat dursun gibi bir anlayış hakimdi zaten yargıda. Şimdi bunu komple iptal ettiler ama bunun yerine yine bir ceza ertelemesi düzenleyecekler büyük ihtimalle. 2 yılın 3 yılın altındaki suçlara ilişkin bir düzenleme gelir. Burada HAGB cezası almış adamın yargı yollarına başvuramaması sebebiyle anayasal hakların ihlali diye karar alındı. 

HAGB Kanun Maddesinin İptal Sebepleri

Anayasa Mahkemesinin verdiği ve bugün Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre Hükmün Ertelenmesinin Geri Bırakılması (HAGB) kanun maddesi iptal edildi. İptal kararı 1 sene sonra yürürlüğe girecek. Bu kararla birlikte HAGB uygulamasıyla ilgili birçok soru akıllara takıldı.

Anayasa Mahkemesinin yayımladığı detaylı karar metninde HAGB kanun maddesi olarak da bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 231'inAnayasa’ya aykırılığı sebebiyle iptali için 3 husus ön plana çıktı.

Şu ana kadar kalıplaşmış prosedürde sanık henüz bir ceza almamışken sanığa HAGB’den yararlanıp yararlanmayacağı soruluyordu. Bu durum sanık üzerinde ‘ceza alabilirim’ baskısı yaratıyor ve doğal olarak sanık henüz ilk duruşmada HAGB’den yararlanacağını mahkemeye bildirmek zorunda kalıyordu. Bu durumda HAGB’nin kabulü istinaf hakkının düşmesine sebep olduğundan sanığın HAGB yerine hükmün esastan incelenip bozularak beraat almak için yapacağı istinaf kanun yolu kapanıyor. Anayasa Mahkemesi mezkur kararında bu durumun hak kaybı yarattığını belirtti. 

Kararda şu ifadeler yer aldı:

36. HAGB kararı verilen uygulamalar bakımından 5271 sayılı Kanun’un 231. Maddesinin 12 numaralı fıkrası uyarınca itiraz kanun yolu kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle istinaf kanun yoluna tabi olması öngörülen bir yargılama sanığın HAGB kararı verilmesini kabul etmesiyle itiraz yoluna tabi hale gelmektedir. Sanık, hakkında HAGB kararı verilmesini kabul etmekle birlikte istinaf kanun yoluna başvurma hakkından feragat etmektedir.”denildi.

38. … sanıktan henüz hüküm kurulmadan HAGB kararı verilmesini isteyip istemediğine yönelik iradesini ortaya koymasını istemenin kendisini güvenceye almak isteyen sanığın henüz deliller ortaya konulup tartışılmadan bir tür ihtimal hesabına girişmesine ve bilinmezlik içinde iradesini açıklamasına neden olabileceği, bu durumun da sanıkların temel hak ve özgürlükleriyle ilgili konularda henüz duruşmanın başında haksız bir baskı oluşturabileceği…”

HAGB ile müsadereye karar verilmesi halinde kamu otoritesi bu kararın belirsizliğinden yararlanarak cezanın infazını gerçekleştirebiliyordu. Bu durum malik açısından çok büyük hak kayıplarına neden oluyordu. Anayasa Mahkemesi, ceza yargılaması ile mülkiyetin kamuya geçirilmesi sonucuna yol açan müsadere kararlarında HAGB mekanizmasının işletilmesi sebebiyle istinaf yolunun kapanmasını adil dengenin bozulması ve mülkiyet hakkının ihlali olarak nitelendiriyor:

“48. … mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan sınırlamanın keyfi veya hukuka aykırı olup olmadığının ileri sürülebileceği bir yol olarak öngörülen istinaf kanun yoluna başvuru imkanının askıya alınarak HAGB kararı ile birlikte müsadere kararının infazına yol açabilecek şekilde infaz zamanında belirsizliğin olduğu ve yeterli güvencelerin sağlanamadığı dikkate alındığında kuralın maliklere aşırı bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir.”

HAGB’nin suç işlemeye yönelik caydırıcılığı ortadan kaldırdığı ve kamu otoritelerinin keyfi eylemlerini engellememesi sebebiyle ve özellikle kamu görevlisinin gerçekleştirdiği işkence ve kötü muamele suçları kapsamında HAGB’nin ‘cezasızlığa yol açması’, mezkur kanun maddesinin iptali için sayılan bir diğer sebep oldu:

“51. … İşlenen suç ile verilen cezalar arasında orantısızlık olması ya da hiç ceza verilmemesi durumunda bu tür eylemlerin önlenmesini sağlayabilecek caydırıcı bir etki ortaya koymaktan oldukça uzak kalınmakta, kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinin idari ve yasal mevzuat aracılığıyla korunması hususundaki pozitif yükümlülüğün yerine getirilememesi sonucu doğmaktadır.”

54. … kötü muamele iddiaları yönünden HAGB kurumunun uygulanmasının, sanığın infaz edilebilir bir ceza almaması sonucunu doğurduğu ve bu kurumun uygulanmasında mağdurun muvafakati veya mağdur açısından manevi bir telafinin sağlanmasının da aranmadığını dikkate alarak anılan geri bırakma kararının mağdur açısından yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığını değerlendirmiştir.

55. … işkence veya kötü muamele gerçekleştirdiği tespit edilen kamu görevlisi fiili olarak cezasız bırakılmamalıdır. HAGB kurumunun kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve Anayasa’nın 17. maddesi anlamında işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar bakımından uygulanmayacağına dair yasal düzenlemenin bulunmaması ve ceza mahkemelerinin bu sorunu çözmemesi…”  

İptal Kararı HAGB Denetim Süresinin Devam Ettiği Dosyaları Nasıl Etkileyecek? 

Anayasa Mahkemesi’nin mezkur iptal kararı bir yıl sonra yürürlüğe girecek. Yargıtay’ın ilgili ceza dairelerin vermiş olduğu kararlara göre Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesinin mümkün olmadığı ve fakat CMK’daki değişikliklerin derhal uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte iptal kararının, karar tarihi itibariyle nihai hükmün kesinleşmediği dava dosyaları açısından tatbikinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. (Av. Bedirhan Şimşek) Bu husus dikkate alınarak incelendiğinde, HAGB kararları nihai hüküm niteliğini haiz olmadığından, mezkur iptal kararı bu dava dosyaları açısından bir değişikliğe sebep olmayacak, denetim süresi bitiminde dava dosyası hakkında düşme kararı verilmesi gerekecektir.

İptal kararının yürürlüğe girmesinden itibaren hakkında ceza yargılaması sonucunda HAGB kararı verilen, denetim süresi sonunda düşme kararı verilmeyen ve/veya düşme kararı kesinleşmeyen kişiler; HAGB’yi kabul etmelerine rağmen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle TCK 7/2’ye binaen hükmü veren mahkemeden uyarlama talep edebilirler. Baskın görüşe göre HAGB hükümlerinin, ilgililerin talebi olmadan mahkemece re’sen kaldırılması mümkün değildir. Uyarlama ancak talep halinde yapılabilir.

anayasa mahkemesi hükmün açıklanmasının geri bırakılması hagb kararın iptali