Batı Trakya Türklerinin Unutulmaz Lideri: Dr. Sadık Ahmet

TAKİP ET

Sadık Ahmet 'Batı Trakya'da Yaşayan Türk Toplumunun Şikayetleri ve İstekleri' yazısını şu sözlerle bitirdi: "'Batı Trakya Türk'ünün de doğup büyüdüğü yerde insanca yaşama hakkına, ırkına diline, dinine, gelenek ve göreneğine, eşit vatandaş gibi yaşamasına saygı duyulmasını istiyor ve bekliyoruz."

Sadık Ahmet, 1947 yılında Gümülcine'nin Sirkeli köyünde doğmuş olan Türk azınlık hakları aktivisti, profesör, doktor ve siyasetçidir. İlköğrenimi kendi köyünde, orta öğrenimini ise il merkezinde bulunan Celal Bayar Lisesi'nde tamamlamıştır. Ardından 1966-1967 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördükten sonra Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. 1974 yılında hekim olarak mezun olduktan sonra, 34 ay Yunan ordusunda zorunlu askerlik görevini yaptı. Hemen ardından, bir yıllık zorunlu hekimlik hizmetini tamamladıktan sonra 1978 yılında Batı Trakya'ya dönüp cerrahlık ihtisasına başladı. Cerrah unvanını 1984 yılında edindi ve bu sırada Batı Trakya Türklerinin yıllardır yaşadığı toplumsal sorunlarıyla ilgilenmeye başladı.

 

1985'te Batı Trakya'daki Yunan mezalimine dikkati çekmek için bir imza kampanyası başlattı ancak 1988 yılında kampanya nedeniyle 30 ay hapis cezasına çarptırıldı.

25 Eylül 1987’de ise Selanik’e giderek, Demokrasi İnsan Hakları toplantısında Türk toplumunun sorunlarını ileten bir broşür dağıttı.

Birkaç yıl sonra Dr. Sadık Ahmet, 26 Ocak 1990’da Lozan Barış anlaşmasından doğan haklara uygun olarak Batı Trakya Türkleri’ne “Türk” dediği için hapis cezası aldı ve Selanik Dudullu hapishanesinde iki ay hapis yattı.

Hapse girmeden önce, "Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum Türk'üm ve öyle kalacağım." Şeklinde haykıran Dr. Ahmet'in Gümülcine'de görülen mahkemesine binlerce kişi akın ederek, Ahmet'e destek için binanın dışında "Biz Türk'üz" sloganları attı.

1995 yılında kaleme aldığı "Batı Trakya’da Yaşayan Türk Toplumunun Şikayetleri ve İstekleri" adlı yazısında Sadık Ahmet şunların altını çizdi:

"Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldığı günden beri Yunan yönetimleri daima Türk toplumlarını kendileri için bir tehlike olarak gördü. Bu düşünceden hareket edilerek uygulanan politika şu 2 ana başlık altında toplanıyor. Birincisi; Türk toplumunu göçe zorlamak, ikincisi ise; Göç olmadığı takdirde asimile edebilmek."

Yunanistan'ın Türk Kimliğini İnkârı

Dr. Sadık Ahmet yine aynı başlıklı yazısının “Türk Kimliğinin İnkarı” alt başlığında şu açıklamaları yaptı:

"Ana dilinin Türkçe olması, gelenek-görenekler, din ile milli varlıklar, azınlığın Türk olduğunu açıkça ortaya koyar. Yunan devlet yetkilileri ile yönetimin her kademesinde toplumun ırkı inkar edilerek yalnız Müslüman olduğu ileri sürülüyor. Daha da ileri gidilerek toplumun ırkının Yunan olduğunu dahi söyleme cüreti gösteriyorlar. Bu iddiaların savunulabilmesi için 1928’de kurulan ‘Gümülcine Türk Gençler Birliği’, 1936’da kurulan ‘Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’ ve daha sonra kurulan ‘İskeçe Türk Birliği’ kapatılarak, Batı Trakya’da Türk yok, Türk sadece Türk vatandaşlığını ifade eder fikrinden hareketle Bidayet, İstinaf ve daha sonra da Temyiz Mahkemesi kararları ile birliklerin kapatılmasını onayladı."

Yunan devletinin bu uygulaması ise İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 14’üncü maddesine aykırıydı.

1989 ve 1990 yıllarında Batı Trakya Türklerini Yunan meclisinde bağımsız olarak temsil eden Sadık Ahmet, 1991 yılında Batı Trakya Türklerinin ilk ve tek siyasi partisi, Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi’ni (DEB) kurdu. Yunanistan o dönemde Ahmet’in demokratik hareketini engellemek için hem siyasî partilere hem de bağımsız adaylara yüzde 3’lük bir seçim barajı getirdi. Dr. Sadık Ahmet henüz 48 yaşındayken Batı Trakya’daki Türk azınlığının haklarının güvence altına alındığı Lozan Barış Antlaşmasının imzalandığı 72. yıl dönümünde 24 Temmuz 1995 tarihinde Gümülcine’nin Susurköy mevkinde şaibeli bir trafik kazasında aracına traktör çarpması sonucunda yaşamını yitirdi. Kazanın üzerinden geçen 26 yılda ailenin ve Türk toplumunun tüm taleplerine rağmen yaşanan kazaya dair ciddi bir soruşturma yapılmadı. 2015 yılında Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Genel Merkezi’ne yapılan bir saldırıda kazanın gerçekleştiği aracın kimliği belirsiz kişilerce çalınması nedeniyle de teknik bir soruşturma yapılabilmesi imkansız hale geldi.

Hem DEP yöneticilerinin hem de Sadık Ahmet’in ailesinin aracın ve hırsızların bulunması için yaptıkları tüm başvurulara sessiz kalan Yunan makamları, 25 yıldır kazanın basit bir traktör çarpması olduğu iddiasında ısrar ediyorlar.

Sadık Ahmet “Batı Trakya’da Yaşayan Türk Toplumunun Şikayetleri ve İstekleri” yazısını şu sözlerle bitirdi.

"Batı Trakya Türk’ünün de doğup büyüdüğü yerde insanca yaşama hakkına, ırkına diline,dinine,gelenek ve göreneğine,eşit vatandaş gibi yaşamasına saygı duyulmasını istiyor ve bekliyoruz."

Yunanistan’ın “Türk” İnkârı Günümüzde de Devam Etmektedir!

Türk köylerine "Pomak köyleri", azınlık çocuklarına da "Yunan çocukları" denmekte. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2008'de Yunanistan aleyhine verdiği kararda, derneklerin isimlerinde "Türk" sözcüğünü taşıma hakları bulunduğunu hükme bağlamasına rağmen Yunanistan bu hakkı günümüzde Türklere hala tanımamakta direniyor.

Batı Trakya Türklerinin Unutulmaz Lideri Dr. Sadık Ahmet