Bir Annenin Hukuk Mücadelesi: Nevbahar Neden Yürüyemiyor?

TAKİP ET

Hande Sayın 3 Eylül 2010 tarihinde, İstanbul Bahçelievler Medicalpark Hastanesi'nde ikiz kızlarını doğurdu. Hande Sayın'a önce kızlarının sağlıklı olduğu ancak düşük doğum ağırlıklarına sahip oldukları için küvöze alındıkları ifade edildi. 

Daha sonra Hande Sayın'ın kızlarından Nevbahar'da solunum sıkıntısıyla doğduğuna ve canlandırma yapıldığına dair rapor düzenlendi. İddiaya göre anne Hande Sayın, 13 Eylül'de küvöz üzerindeki "Kranial usg çekilecek" yazısını farketmesiyle kızının sağlık sorunu yaşadığından ve bunun kendisinden gizlendiğinden haberdar oldu. Aile ancak 14 Eylül'de kızlarında "hidrosefali" olduğuna dair bilgilendirildi. Kranial usgnin ise 8 Eylül'den itibaren çekilmeye başlandığı ve bütün sürecin aileden gizlendiği ortaya çıktı. Ancak çocuklar daha sonra "sağlıklı" denilerek taburcu edildi.

Nevbahar Sayın'ın 6 günlükken küvözde çekilen fotoğrafı

Hastaneye yatış sırasında Hande Sayın'a onam formu imzalatılmadığı; onam formunun ancak 2 Ekim'de baba tarafından imzalandığı ortaya çıktı. Sağlıklı denilerek taburcu edilen Nevbahar Sayın ise bugün yürüyemiyor. 

Hande Sayın daha sonra hukuk mücadelesine başladı. İstanbul Çağlayan Adliyesi 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davaya atanan bilirkişilerin çoğu davalıların tanıdığı yahut çalışanı çıktı. İddiaya göre söz konusu bilirkişiler fotoğraf ve tomografi gibi delilleri değerlendirmeden davalı doktorun hazırladığı epikriz formunu esas alarak rapor düzenledi. 

Davada tanık olarak dinlenen doğuma giren doktorların ifadeleri şu şekilde: 

Doktorlar ifadelerinde çocukların doğdukları anda sağlıklı olduklarını belirtti. Ancak bir doktor "bebeklerden birinin daha sonra beyin kanaması geçirdiğini" ifadesinde söyledi. 

Davanın sürüncemede kalması sonrasında Hande Sayın, bir yakınının tavsiyesi üzerine Şebnem Korur Fincancı'ya giderek tomografideki görüntü hakkında rapor yazabilecek bilim insanlarına yönlendirmesini istedi. Sayın'ın aktardığına göre Fincancı önce Nevbahar'ın tomografisindeki kırığı gördü ve düşme ya da çarpma kaynaklı kırık ve kanama olduğunu söyledi. Fincancı aileyle yaptığı e-posta yazışmasında da kırık ifadesini kullandı. Fincancı, ancak kendilerine başvurulduğu takdirde rapor verebileceğini belirtti. 

Bunun üzerine aile dosyanın sevki için gerekli işlemleri yaptı. Ancak iddiaya göre  aileye kırık bulgusundan bahseden Fincancı daha sonra "kırık yok" raporu verdi. Fincancı'nın davaya doğum öncesinde anneyi muayene eden perinatoloğu ve bilirkişi yönetmeliğine aykırı olarak davalıların arkadaşı olan nöroloğu da dahil ettiği belirtildi. 

TamgaTürk'e konuşan anne Hande Sayın şu ifadeleri kullandı: 

3 Eylül 2010 tarihinde, İstanbul Bahçelievler Medicalpark Hastanesi'nde, normal doğumla, sorunsuz bir şekilde iki kız çocuğu doğurdum. İkisi de ağlayarak doğdu. Doğum 15 dakika sürdü. Diğer kızımın kilosu düşük olduğu için (1280gr.), Nevbahar'ı (2050 gr.) da hemen ayırmayalım kardeşinden dediler, o sırada tahlillerini de yaparız diyerek küvöze aldılar kızlarımı.

2 gün sonra, bebeklerimi ziyarete gittğimde küvözünde "Kranial usg çekilecek" yazıyordu. Bunu davalı doktor G. V. geçiştirerek "Bir şey yok" dedi. Ertesi günkü ziyaretimden eve döndükten sonra, hastaneden aradılar. Nevbahar'ın hidrosefali olduğunu, hastanede çocuk nöroloğu olmadığı için, ücretini karşılarsam hastaneye nörolog çağıracaklarını söylediler. Kabul ettim, nöroloğun geldiği sıralarda, benden izin almadan, hiçbir acil durum yokken, çocuğuma tomografi de çekmişler.

Sonrasında hidrosefaliymiş gibi, çocuğuma operasyon yapmak istediler. Dışarıdan bir nöroşirurji uzmanına danıştım, bir operasyona gerek yok dedi. Ben de operasyona izin vermedim.

2 hafta sonra, çocuğun çok iyi diyerek bebeklerimi taburcu ettiler (2 Ekim 2010).

Eve geldikten sonra, önce çocuğumun alnının solundaki iz dikkatimi çekti. Görüşebildiğim tüm doktorlara gösterdim izi, kimse anlam veremedi, yorum yapamadı. Bu esnada, çocuğumun fiziksel anlamda geri kalmasını da gözlemliyordum.  Nisan 2011'de ilk resmi şikayetimi BİMER (CİMER) üzerinden yaptım. Cevap gelmeyince, Eylül 2011'de tüm hastane evraklarını dava açması için bir avukata teslim ettim.

Avukat,tüm araştırmalarını yaparak davayı açacağını söyledi. Bu araştırması, tam 2 sene sürdü, araştırma dediği için gerçek sebebini bilemiyorum, şu anda da başka bir avukatla devam ediyoruz zaten.

Sonra duruşmalar başladı. Duruşmalar sırasında bir sürü delillere sahip oldum. Ben, delile ulaştıkça, birileri sürekli üzerini örtmeye çalıştı. Sürekli görmezden geliyorlardı,

Sonra çevremdeki kişilerden biri, bir avukattan fikir almamı önerdi. Gittim, bana Şebnem Korur Fincancı'yı önerdi. Ona ulaşmamı, onun korkusuz, gördüğünü olduğu gibi yazacak bir doktor önerebileceğini söyledi.

Gittim ve olayların seyri tamamen değişti ve daha da netleşti. 

Hande Sayın buradan sonrasını X hesabından anlatıyor: 

2018 yılında,bir avukatın önerisiyle,e-posta adresinden ulaşıp,randevu alarak görüşmeye gittim Şebnem Korur Fincancı ile.

Bana çekinmeden, kimseden korkmadan, gerçekleri yazabilecek bir meslektaşını önersin diye. Avukat bu cümleyle kendisine yönlendirdi beni.

Onunla görüşmeye gittiğim gün,  yanıma,kızımın BT görüntülerinin bulunduğu USB yi de aldım.

Kendisi görüntülere baktı ve bana dedi ki; "DÜŞME YA DA ÇARPMA KAYNAKLI KIRIK VE KANAMA MEVCUT". Ben ağladım! Ağladım o gün ben! 

Dolayısıyla, o günü unutamam ben. Konuşulanları da.

O gün, o cümleyi kurdu, beni kimseye de yönlendirmedi, sadece, onlara başvurulduğunda rapor verebildiklerini söyledi ve ben oradan çıktım.

Avukatımla görüştüm, dosyamızı, kendilerine sevk ettirmeye karar verdik. Şebnem Korur Fincancı'ya e-posta yazarak, bu kararımızı bildirdik.

Kendisi, e-postasında, KIRIK hakkında değerlendirmeyi yaptığını ve dosyamızı sevk ettirebileceğimizi yazdı.Mahkemeye talep dilekçesi verdik ve dosyamız ellerine teslim edildi. 

Kendisine, kızım Nevbahar ile muayeneye gittiğimizde, tomografide KIRIK olduğu görülen sol frontal bölgeyi elle muayene ederek, ölçüm dahi alarak, bu kırığı bu şekilde de tespit etti. 

Mahkeme, sadece Adli Tıp bölümünden rapor istediği halde, 3.Bilirkişi Raporu'muzda imzası bulunan Şebnem Korur Fincancı, o rapora, doğum öncesi gittiğim perinatoloğu (çocuğumu doğum öncesinden SORUNLU olarak göstermek için mi?) ve davalıların arkadaşı olan nöroloğu (Bilirkişi Yönetmeliği'ne aykırı) da dahil etti! Kendisini de fotoğraf uzmanı ilan etmişti o raporda! Çocuğumun küvözde çekilen ekimozlu fotoğraflarına yorum yapmıştı!

Ve KIRIK YOK raporu mahkemeye gönderildi. Mahkemede dosyamıza bakan 2. hakim, GÜLEREK davamızı reddetti (Aralık 2019). Hem de o yazılan Bilirkişi Raporu'nu bilimsel kaynaklarla ve somut delillerle de çürüttüğüm halde.

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını lehimize bozdu. 2 senedir de, 2. yargılama devam ediyor. 17 Ocak 2024 tarihinde, kopyala-yapıştır olarak, SAHTE epikrize ve 3. Bilirkişi Raporu'na göre hazırlanan 5. Bilirkişi Raporu da reddedildi. 6. Bilirkişi Raporu için sevk edildik.

Gayriresmi mücadelem 14 senedir, resmi mücadelem 11 senedir devam etmekte.

Bir de 2018'den beri devam eden, raporlarda sahtecilik yapılmasıyla alakalı bir soruşturma. Bu kadar.

Şebnem Korur Fincancı'nın 2020 yılında Hande Sayın ile Twitter'dan yaptığı tartışmada iddiaları inkar ettiği ancak anne Hande Sayın'ın son sorularına yanıt vermediği de görüldü. Fincancı'nın 26 Şubat tarihinde attığı e-postada "kırık ile ilgili değerlendirme yapmıştım" dediği halde sosyal medyada "e-posta ile ilettiğiniz tomografi açılmadığı için ancak mahkeme üzerinden geldiğinde görebildik" dediği görülüyor. Şebnem Korur Fincancı'nın tivitlerindeki iddiasına göre aile kendisine tek bir görüntü getirdi ve ailenin gönderdiği e-postadaki görüntüler açılmadı. Ancak Fincancı 26 Şubat tarihli e-postasında "kırıkla ilgili değerlendirme yapmıştım" diyor:

 

 

Hande Sayın ayrıca Nevbahar'ın topuk kanıyla ilgili süreci de şöyle anlattı: 

Nevbahar'ın topuk kanı sonucu da resmi kayıtlara girilmemiş. Diğer kızımınki girilmiş. Suç duyurusunda bulundum. Bir savcı, hastaneden kayıtları talep etti. Hastane, resmi kayıttaki sonuçlardan farklı sonuçta rapor gönderdi. Nevbahar için bile sonradan rapor oluşturulmuş. Resmi Evrakta Sahtecilik tespit edildi. Dosya başka bir savcıya gönderildi. O savcı da usulsüz bir şekilde, dosyamıza Bilişim Hukuku Uzmanı yerine bir kimyager atayarak ve bu kimyager, "geçmiş tarihli rapor hazırlanamaz" dediği için dosyamızı kapatmaya çalıştı. Aynı şekilde sulh ceza hakimi de. İkisini de hem HSK'ya, hem de Anayasa Mahkemesi'ne şikayet ettim. Bu detay da önemli bir detay olduğu için ilettim.

Topuk kanı raporu ve 2018 yılında çocukları doğduğu tarihte 7 yaşında gösterdiği iddia edilen rapor:

 

Bugün 14 yaşında olan Nevbahar Sayın ne yazık ki yürüyemiyor. Anne Hande Sayın ise hukuk mücadelesinden vazgeçmedi.  Dosya 6. bilirkişi raporu için başka bir üniversiteye sevk edildi. Davanın bir sonraki duruşması 22 Mayıs'ta görülecek. 

nevbahar sayın hande sayın medicalpark şebnem korur fincancı prematüre prematüre doğum