Borçalı'dan Kars'a İki Oğuz Elinin Nefesi: Âşık İslam Erdener

TAKİP ET

Âşık İslam Erdener, Kafkasya'daki Türk toplulukları arasında örülen komünist demir perdeyi yırtan bir Türk avazı olarak tarihe geçti.

İslam Erdener, ailesinin bugün Gürcistan sınırları içerisinde yer alan Borçalı'dan Sovyet zulmü nedeniyle Kars'a göçmesinden iki yıl sonra, 1921'de, Kars'ın Kümbetli (eski adıyla Ladikars) köyünde hayata gözlerini açtı.

9 kardeşin en büyüğü olan İslam Erdener, 14-15 yaşlarında saz çalmaya başladı. 20 yaşında Âşık Şenlik'in oğlu Âşık Kasım ile tanışan Âşık İslam uzun yıllar boyunca ona çıraklık edecekti. Âşık İslam Erdener'in içinde bulunduğu çevre, Azerbaycan ve Türkiye'nin hem coğrafi anlamda hem de kültürel anlamda hududunda idi. Bu vesileyle Türkiye'de yaygın olarak bilinen Âşık Murat Çobanoğlu'nun babası Gülistan Dede, Âşık Şenlik'in oğlu Âşık Kasım gibi kişilerle hemhâl oldu. Âşık İslam, küçük yaşlarından itibaren Rus zulmü nedeniyle Borçalı'daki yuvalarını bırakarak Kars'a göçmek zorunda kalan ailesinden vatan hasretini dinledi, bu duyguyu hissederek büyüdü.

Gülzâde Hanım ile 1946 yılında evlenen Âşık İslam bu evlilikten 7 çocuk babası oldu. Erdener, ilk iki çocuğunun erken vefatı ile evlat acısını da tattı. 11 yaşında hayata gözlerini yuman oğlu Sadi için şu şiirleri yazdı:

"Nevcivan balamın gam efkârınnan
Gırıldı gametim tarumar oldu
Gahra hemdem oldu döndü devranım
Ağzımın lezzeti zehrimar oldu

Ne ilgarım ne de ahdım gülmedi
Saatim dakikam vahtım gülmedi
Ne talihim ne de bahtım gülmedi
Her saat ağlamak bana kâr oldu

Çekti imtihana biden can aldı
Dedi guvvetliyem şöhret şan aldı
Zalım felek bizden intikam aldı
İslam diyer günüm ah u zar oldu"

"Felek hışma saldı körpe balamı
Kesildi dünyadan payı Sedi'nin
Can cesetten ruh bedenden süzüldü
Gara geldi günü ayı Sedi'nin

Sanarsan ki garip gonağhdı getti
Bafasız dünyaya tez bağhdı getti
Ağzınnan burnunnan kan ağhdı getti
Kesildi nefesin sayı Sedi'nin

İslam bu fanide gülebilmedi
Ağhan çeşmin yaşın silebilmedi
Tabipler derbine çare bilmedi
Gör ne tez sulandu suyu Sedi'nin"

Âşık Şenlik'i görmemiş olsa da onu unutulmazlar arasına katan Âşık İslam'dır. Öyle ki Âşık Şenlik'in şiirlerinden birinin bilmediği 3 kıtasını öğrenmek için Artvin Şavşat'a yürüyerek gitmiştir. Bu 3 kıtayı bilen kişiyi burada bulan Âşık İslam, ilk gidişinde yalnızca bir kıtayı öğrenebildi. Sırf bu 3 kıtayı öğrenebilmek için Şavşat'a 3 defa yürüyerek gidip geldiği rivayet edilir. Tek eseri de Âşık Şenlik Divanı'dır. Bu Divan, 1960 yılında basıldı.

Adem Balkaya'nın Âşık İslam'ın oğlu İsa Erdener'den aktardığına göre, Âşık İslam Borçalı'daki hısımlarını görmek için 1972'de yola düştü. Burada akrabalarıyla görüşen Âşık İslam, bölgede yaşayan âşıklarla kurulan meclislere iştirak etti. Yolculuğun henüz başında trende iken bir Rus askeri tarafından soyulma tehlikesi geçiren Âşık İslam, Keşeli’de kızkardeşi Anahanım ve yeğenlerine kavuştu. Ancak bu alelade bir akraba ziyaretinden çok daha fazlası olarak tarihe geçecekti.

Türk İmparatorluğu’nun çöküşü ve Sovyetlerin Azerbaycan’ı işgali ile birlikte Azerbaycan ve Türkiye arasına, iki Oğuz halkı arasına bir demir perde çekildi. Bu komünist demir perdesini yırtan, Âşık İslam Erdener oldu. Âşık İslam’ın bugün Gürcistan sınırları içerisinde olsa da Türk kültür sahası içinde yer alan Borçalı’ya gelişi vesilesiyle Türkiye, İran, Gürcistan ve Azerbaycan’da onlarca kitap ve makale yazıldı, Kafkasya’daki Türk toplulukları arasında Sovyetler döneminde örülen kültürel duvarlar yıkıldı. Ziyaretinde Âşık İslam, bölgede mukim Türk âşıklarıyla bir araya geldi. Bu sayede âşıkların Türkiye’deki durumdan haberdar olmasıyla Sovyetlerin Kafkasya’da sürdürdüğü Türkiye ve kapitalizme yönelik kara propaganda çöktü.

Bunların yanı sıra Âşık İslam ile birlikte Sovyetler Birliği tarafından yasaklanmış birçok şiir Anadolu’ya, Anadolu’dan birçok şiir Kafkasya’ya taşındı ve 20. yüzyılın başından itibaren Kafkasya’dan Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan Türklerin durumu hakkında bilgiler bölgede kalan akrabalarına aktarılabildi. Sovyetlerin dışa kapalı baskıcı rejiminin tutumu nedeniyle zorlukla alınabilen vize yalnızca Gürcistan’la sınırlı olduğu için Âşık İslam Kuzey ve Güney Azerbaycan’a gidemedi ve ziyareti sınırlı kaldı.

Bu ziyaretinin en önemli yönlerinden biri Âşık İslam'ın, Âşık Azaplı Mikail ile tanışmasıdır. Azaplı Mikail Azerbaycan’ın Tovuz ilçesinden kalkıp Âşık İslam için Keşeli’ye geldi ve birlikte şiirler söylediler. Âşık İslam döndüğünde, defterinde bulunan Azaplı Mikail’e ait birçok şiirle Türk yurduna gelecekti.

İki aya ulaşan ziyaretin bitişinde Âşık İslam şu şiiri yazdı:

"Eziz gardaş sabret sığhma gelbini
Gemi gem üstüne düzüp ağlama
Yerin göyün saahapların sahabı
Belki özü bele yazıp ağlama

Minde biri tapar sıdk-ı sadık yar
Mehebbet bağını yolup intizar
İçinde incisi dürdanesi var
Dahi üreğini üzüp ağlama

Azaplı azaptan gaçan kişi var
Garanlığa ışık saçan kişi var
Bir yandan bağlayıp açan kişi var
Umudunu Hakk'tan üzüp ağlama"

Âşık İslam Türkiye'ye döneceği gün Âşık Azaplı Mikail ise şu şiiri yazmıştır:

"Eziz gardaş ayrılıktı kamın Perverdigara
Huda Hafız seni verdim zamın Perverdigara
Barilahım rahmeylesin bir de gördüm yüzünü
Gönüllere ışık salsın şamın Perverdigara

O felektan incinmişem bana çekip dağ günü
İstiyirem dostlarıma uzun ömür sağ günü
Halkımıza nasip olsun geceleyin ağ günü
Sındırmasın üreymizin, namın Perverdigara

Azaplıdan selam olsun gardaşa arkadaşa
Arzumuzun pak vicdanı dokunmasın sert daşa
Zaman gelsin ellerimiz yığılsınlar baş başa
Dünya İslam gardaş olsun amin Perverdigara"

Âşık İslam Erdener, Aşık Şenlik'in İran Seferi'ni anlatıyor:



aşık islam erdener borçalı kars aşık şenlik azaplı mikail