Doğu Türkistan'daki İnsan Hakları İhlallerinin Bir Diğer Boyutu: Kültürel Soykırım

TAKİP ET

Kadim Türk yurdu Doğu Türkistan'da yıllardır toplama kampları gibi insanlık dışı yöntemlerle sistematik bir soykırıma imza atan işgalci Çin Halk Cumhuriyeti'nin işlediği uluslararası hukuk kaideleriyle sabit insanlık suçunun bir diğer boyutu olarak kültürel soykırım gözardı ediliyor

Kadim Türk yurdu Doğu Türkistan'da yıllardır toplama kampları gibi insanlık dışı yöntemlerle sistematik bir soykırıma imza atan işgalci Çin Halk Cumhuriyeti'nin işlediği uluslararası hukuk kaideleriyle sabit insanlık suçunun bir diğer boyutu olarak kültürel soykırım gözardı ediliyor. Indiana'daki Ross-Holman Teknoloji Enstitüsü'nde Çin çalışmaları profesörü olan Timothy Grose'un yok edilen geleneksel Uygur evleri üzerine kaleme aldığı yeni çalışması işte bu noktaya dikkat çekiyor. Ethnic and Racial Studies'de soykırımın bu yönünü inceleyen Grose, geleneksel Uygur evlerinin bir süreç içinde ortadan kaldırılmaya çalışılırken bu çalışmada özellikle Supa adı verilen toprak minderlere yoğunlaşıldığını kaydediyor. Sünnet ve evlilik gibi dini törenlerin yapıldığı, bir nevi üstü açık misafirhane olarak kullanılan supanın yıkılması ve evlerdeki milli motiflerin yok edilmesi Uygurların milli-kültürel dokularının da silinmesi anlamına geliyor. Uygur evleri, adeta 40-50 cm yüksekliğindeki bu supaların etrafına konumlandırılıyor. Bunun yanı sıra bazı evlerde de Mekke'nin yönünü gösteren dini sembol veya eşyalar bulunduruluyor. İşte tıpkı içi döşenirken bir supanın merkez alınması gibi bu evlerin konumlandırılacağı yere de bir cami merkez alınarak karar veriliyor. ÇKP faşizmi bu geleneksel şehirleşme biçimini yok edebilmek adına tarihi Kaşgar şehrini yok etmeye çalışıyor. Grose, bu milli dokuyu katleden Çin'in faaliyetlerini kronolojik olarak ele aldığı çalışmasında supaları yok edilen Uygurlardan direnenlerin "aşırılıkçı" yaftası yiyerek toplama kamplarına gönderildiğini, ardından evdeki geleneksel eşyaların yerini Çin'de her evde bulunan standart masa sandalyelerin aldığını anlatıyor. Evin istenen standartlara göre düzenlenmesi mümkün değilse o ev yerle bir ediliyor ve Uygurlar, istenen şartlara uygun bir apartman dairesini taşınmaya mecbur bırakılıyor. Öte yandan Grose'nin makalesinde Çinli diktatör Xi Jinping'in başlattığı yeni yaşam tarzı, yeni atmosfer, yeni düzen şeklindeki 'Üç Yeni' adı verilen programının Doğu Türkistan'da işgalcilerin temsilcisi bir bürokrat tarafından şöyle izah edildiğini aktarıyor: "Yeni yaşam tarzı ile partiye teşekkür edin, partiyi dinleyin, partiyi takip edin ve Müslümanlara özgü törenleri, sünnetleri, düğünler ve cenazeleri bırakın. Yeni atmosfer, geleneksel evleri ve garip kıyafetleri ortadan kaldırmayı gerektirir. Yeni düzen dinin asla idareye, adalete, eğitime veya aile planlamasına müdahale etmesine izin vermemelidir." ÇKP'nin bu programı Uygurlar için bir tercih niteliğinde olmadığı gibi uygulanmadığı takdirde de ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalınması söz konusu. Parti yetkilileri, belli aralıklarla evleri gezerek istenen standartlara ulaşıp ulaşmadığını denetliyor. Onay alan evlerin sahiplerine kırmızı, alamayan evlerin sahiplerine siyah birer sembol veriliyor. Siyah sembol sahibi aileler, diğer köylülerin önüne çıkarılırak "kusurlarını" düzeltecekleri yönünde söz verdiriliyor. Tekrarlandığı takdirde ise toplama kamplarına gönderiliyorlar.

ÇHC Çin Komünist Partisi ÇKP Doğu Türkistan geleneksel Uygur evleri kültürel soykırım supa Timothy Grose toplama kampları üç yeni programı xi jinping