Dolarizasyona Adım Adım

Türk ekonomisi, başarısız siyasi yönetim nedeniyle adım adım çöküşe doğru ilerliyor.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın deneysel takılarak saçma hamlelerle Türk Lirası'nın değerini kasten düşürmesi vatandaşın ve ticari kuruluşların Türk Lirası'nı bırakıp dövize sığınmasına yol açıyor. Yerlilik ve millilik çığlıklarıyla yerli ve milli para birimimizi güvenilmez bir limana dönüştüren AKP, buna müdahale etmek şöyle dursun, teşvik ediyor. 

Bütün ekonomi teorilerine ters bir şekilde "benim alanım ekonomi" diyerek canı sıkıldıkça faiz indirme talimatı veren, Merkez Bankası başkan ve yöneticilerini görevden alan Erdoğan, banka mevduatlarında döviz miktarının artmasına neden oldu. Merkez Bankası verilerine göre, 2018 yılı Kasım ayında bankalarda toplam 1.02 trilyon Türk lirası, 976 milyar Türk lirasına karşılık gelen 188.5 milyar ABD doları eşdeğeri döviz cinsinden mevduat vardı. 2021 yılının Ekim ayında ise 1.88 trilyon liralık Türk lirası mevduatımız var, döviz mevduatı ise 262.2 milyar ABD doları eşdeğeri dövize ulaştı, bu da 2.4 trilyon Türk lirasına karşılık geliyor. 

Bu şu anlama geliyor: Türk bankalarındaki mevduatın yarısından fazlası (%56) döviz olarak tutuluyor. Bu da kısmi dolarizasyon anlamına geliyor. Vatandaşlar tasarruflarını daha güvenli ve istikrarlı gördükleri döviz cinsinde değerlendirirken, tüccarlar özellikle ithal girdisi olan ürünlerde zarar etmemek için ticareti dolar ve diğer döviz cinslerinden yapmaya başlıyor. 

Tayyip Erdoğan faizleri düşük tutarak özellikle inşaat ve otomotiv sektörünün satışlarını sürdürmelerini sağlamaya çalışsa da, TL'nin değersizleşmesi ve alım gücünün düşmesi, hemen her alanda ithal girdinin olduğu bu sektörleri kurtarmaya yetmeyecek gibi duruyor. Erdoğan'ın Enflasyon hesaplamasını sürekli değiştirerek, istatistik kurumlarına "ayar vererek", Merkez Bankası'nı deneysel meraklarına alet ederek nasıl güven sağlayacağı ise meçhul. Bunu başarması halinde Ekonomi alanında Nobel ödülünü almasına kesin gözüyle bakılıyor.