Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 52-Kaşıkçı Davası, Bir U Dönüşü Hikayesi

TAKİP ET

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermemek için sebepleri sizin için derliyoruz.

Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı. 

Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi. 

TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 48-Türk Askerlerinin Başına Çuval Geçirilmesi

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 51-Her Şeyin Katar'a Satılması

AKP istibdadı döneminde Türk toprakları yabancı istihbarat servislerinin adeta cirit attığı bir yere döndü. AKP istibdadı mensupları ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan aksini iddia etse de Türkiye'de birçok yabancı istihbarat operasyonu görüldü.

Şüphesiz ki bu operasyonların en korkuncu şeriatçı Suudi diktatörlüğüne muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda katledilmesi oldu.

Evlilik için gerekli belgeleri almaya giren Kaşıkçı, konsolosluktan çıkmadı. Kapıda bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz, Kaşıkçı'nın saatler boyunca çıkmaması üzerine AKP'li Yasin Aktay başta olmak üzere birçok kişiye haber verdi. Cumhurbaşkanlığı da durumdan haberdar edildi.

Suudiler ise Kaşıkçı'nın konsolosluktan birkaç saat içinde çıktığını savundu.

Yaşananlar ise Cumhurbaşkanlığı'nın elindeki istihbarat bilgilerinden, uluslararası ve zaman zaman da yerel basına sızdırılan haberlerden öğrenildi.

Sonunda Kaşıkçı'nın Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın verdiği ölüm emri üzerine konsolosluk binasında öldürüldüğü ve bedeninin parçalara ayrılarak yok edildiği öğrenildi. Bunları ve sorumluların cinayet sonrası ülkeden nasıl ayrıldığını dünyayla paylaşan Türk istihbarat elemanları oldu.

Söz konusu kanıtlar ve bilgiler belli aralıklarla basınla isimsiz şekilde paylaşıldı, Birleşmiş Milletler, CIA ve bazı insan hakları örgütlerinin raportörlerine de iletildi. Emri Selman'ın verdiği bilgisi de BM ve CIA raporlarında yer aldı.

Türk tarafının sızdırdığı haberlere göre Kaşıkçı, 28 Eylül'de konsolosluğa giderek belgeler için başvurdu. Kendisine 2 Ekim'de tekrar gelmesini söylediler. 1 Ekim'de Suudi Arabistan'dan istihbaratçılar ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın danışmanlarının da olduğu bir ekip İstanbul'a indi. Ekibin üyeleri Kaşıkçı'nın öldürüldüğü günün hemen ardından farklı uçaklarla Türkiye'den ayrıldı. Diplomatik dokunulmazlıkları da olan bu Suudi vatandaşlarının bir kısmının çantaları da aranmadı.

Kaşıkçı'ya ne olduğuna dair kanıt aramak için konsolosluğa girmek isteyen Türk polisine de önce izin verilmedi. 15 Ekim'de ise Türk ve Suudi ekipler konsoloslukta arama yaptı.

Bu gelişmeler üzerine Suudiler de ilk yaptığı açıklamanın aksine olacak şekilde olaydan yaklaşık 20 gün sonra Kaşıkçı'nın "Konsolosluk içinde yumruklu bir kavgada öldüğünü" ileri sürdü. Ardından kavga sırasında "boğulmuş olabileceğini" açıkladılar. Ancak Kaşıkçı'nın cenazesinin nerede olduğuna dair bir açıklama yoktu, sadece bir yerel işbirlikçiye cenazenin teslim edildiği belirtiliyordu.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise cinayete ilişkin Suudilere adeta ateş püskürüyor; ellerine gelen verileri detaylı şekilde anlatıp cinayetin planlı olduğu sonucuna vardıklarını söyleyerek "Unutulmamalıdır ki bu cinayet Türkiye toprakları içinde gerçekleşti. Kimse bu meselenin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin" diyordu.

Aynı dönemde dikkat çeken diğer gelişme ise Suudi Arabistan'ın Katar'a uyguladığı ambargoydu. Katar'ın en büyük destekçisi ise Türkiye'ydi.

Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ise Erdoğan'ın tavrı karşısında "Nişanlımın katillerinin davasında adaletin yerini bulacağı konusunda önce Allah'a sonra size güveniyorum. Türkiye'nin evladı olduğu için gurur duyuyorum" diyordu.

Suudi Arabistan'da 18 Kişi Tutuklandı

Olayla ilgili Suudi Arabistan'da 18 kişinin tutuklandığı açıklandı.

Bu sırada dönemin ABD Başkanı Donald Trump'la da konuyla ilgili devamlı temas halinde olan Erdoğan, 2 Kasım'da Washington Post'a yazdığı yazıda "Türkiye, yaşanan olayı tüm yönleriyle aydınlatmak için geçtiğimiz bir aylık süre zarfında elindeki tüm imkanları seferber etti. Bu gayretlerimiz neticesinde, tüm dünya Cemal Kaşıkçı'nın soğukkanlı biçimde bir suikast timi tarafından öldürüldüğünü öğrendi. Cinayetin önceden planlandığı kesin olarak ortaya çıktı" ifadelerine yer verdi.

Erdoğan aynı yazıda cenazenin nerede olduğunu sorup emrin Suudi hükümetinin en üst makamlarından geldiğini belirtti. Erdoğan, "Biz, hem Türkiye'de devam eden kriminal soruşturma hem de Cemal'in ailesi ve sevdikleri için büyük önem taşıyan bu soruları sormaya devam edeceğiz." dedi.

Türkiye'den sızdırılan haberler ve belgeler sonrasında 15 Kasım'da Suudi Arabistan başsavcı yardımcısı Shalaan al Shalaan'ın "Kaşıkçı'yı öldürme emrinin, kendisini ülkeye gerekirse zor kullanarak geri götürmek üzere görevlendirilen ekibin başındaki kişi tarafından verildiğini" açıklamasını yaptı.

Al Shalaan'ın açıklamasına göre ekipteki beş kişi suçunu itiraf edip Muhammed bin Selman'ın olayla bir ilgisi olmadığını söylüyordu.

Türkiye ise olayda Veliaht Prens'in rolü olduğuna dair bilgileri sızdırmaya devam ediyordu. Batılı ülkelerden Suudi Arabistan'a yönelik tepkiler ise sınırlı şekilde gelmeye başlamıştı.

Haziran 2017'de Veliaht Prens olan ve Suudi Arabistan'ı defakto şekilde yöneten Muhammed bin Selman, Müslüman Kardeşler örgütüne destek verdiği gerekçesiyle Türkiye ve Katar'a yönelik daha sert bir tutum almış; Ankara ile Riyad arasındaki gerilim artmıştı.

Kral Selman'la nispeten daha iyi ilişki içinde olan Erdoğan, cinayetten sonra bir süre isim vermeden de olsa Muhammed bin Selman'ı işaret etti.

Dönemin CIA Direktörü Gina Haspel'in Türkiye ziyaretinde, cinayette Veliaht Prens'in rolü olduğuna dair kanıtlar gösterildi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan da ABD'de bir grup senatörle aynı kanıtları paylaştı. Ardından ABD Senatosu'nda cinayetten Muhammed bin Selman'ı sorumlu tutan bir tasarı hazırlandı.

Erdoğan Selman'ı Suçladı

Türkiye'nin uyguladığı politikanın Veliaht Prens'e karşı bir tepki doğurması, Erdoğan'ı nihayet isim vermeye itti.

14 Aralık'ta konuyla ilgili konuşan Erdoğan, "Bunun failinin kim olduğu bana göre belli. Biz ses kayıtlarından şunu da öğrendik, gelenlerin içinde şu andaki Veliaht Prens'in en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi. Aldığı talimatı yerine getirenler orada. İpe un serdiler, bilgiyi İstanbul Başsavcısı'na vermediler. Çünkü fail ortada, bunu biliyorlar. Yardım yataklık yapan da yanında" dedi.

Erdoğan Kaşıkçı İçin "Şehit" Dedi

ABD'yle ellerindeki bilgileri paylaştıklarını belirten, Kaşıkçı için "şehit" ifadesini kullanan ve "Adalet yerini bulacak" diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etmişti:

"Veliaht Prens dedi ki, 'Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı'. Ya Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var. Bunlar dünyayı enayi zannediyor.

Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir ve tabii dedik ki biz herkese açığız. Suudi Arabistan kayıtları almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?"

İstanbul Başsavcılığı, cinayetle ilgili yürütülen soruşturmada 20 Suudi vatandaşı hakkında "tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme'' suçunun şüphelisi olarak kırmızı bülten çıkarılmasını talep etti. İnterpol bu talebi kabul etti ve arama kararı çıkarttı.

Suudiler ise ise 11 suçlunun Ocak 2019'da hakim karşısına çıktığını açıkladı ancak isimleri kamuoyuyla paylaşmadı.

BM Raporu

Suudi Arabistan'daki yargı süreciyle ilgili bilinmezlik sürerken Birleşmiş Milletler, Yargısız İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ı bu konuda bir rapor hazırlaması için görevlendirdi.

19 Haziran 2019'da Raportör Callamard'ın 101 sayfalık raporu yayımlandı. Raporda yargı süreciyle ilgili bilgiler de vardı.

Buna göre Suudi Arabistan'da yargılananlar arasında, Türkiye'nin asıl sorumlu olarak gördüğü isimler yoktu.

Raporda "Kaşıkçı, uluslararası hukuka göre Suudi Arabistan'ın sorumlu olduğu, kasten ve taammüden (tasarlayarak) gerçekleşen bir yargısız infazın kurbanı oldu" ifadeleri yer aldı ve "BM üyesi ülkelerin uygulaması gereken, Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin yaptırımlar Veliaht Prens ve onun yurt dışındaki kişisel mal varlıklarını da kapsamalıdır" denildi.

BM raporu Türkiye'de memnuniyetle karşılandı, yetkililer ve hükümete yakınlığıyla bilinen medya organları "Raporun Türkiye'nin haklılığını kanıtladığını" belirten açıklamalar yaptı.

Türkiye'deki Dava

İstanbul Başsavcılığı'nın hazırladığı, 20 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianame 11 Nisan 2020'de kabul edildi ve sanıklar firari olduğu için sembolik de olsa Türkiye'de de dava başladı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, altı yeni şüpheli hakkında 28 Eylül 2020'de ikinci iddianameyi hazırladı.

Konsolosluk çalışanı olan sanıklardan ikisinin ağırlaştırılmış müebbet, dördünün ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan beşer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Bu sırada Suudi Arabistan'da 11 sanığın yargılandığı dava da Aralık 2019'da sonuçlandı; beş kişiye idam cezası verilirken üç kişi toplam 24 yıl ceza aldı.

Üç kişi ise suçsuz bulundu.

Kaşıkçı'nın Ailesi Hükümlüleri Affettti 

Mayıs 2020'de, Muhammed bin Selman'ın da cinayetten sonra Kraliyet Sarayı'na çağırarak görüştüğü Kaşıkçı'nın ailesi, idam cezası verilen hükümlüleri resmen affettiğini açıkladı.

Bunun üzerine dosya yeniden açıldı ve aynı yılın Eylül ayında beş kişinin cezası 20'şer yıl hapis cezasına dönüştü.

ABD Raporu

2019'da büyük oranda CIA'in desteğiyle hazırlanan ancak Trump yönetiminin Suudi yönetimiyle gerilimi artırmamak için kamuoyuna açıklamadığı ABD istihbarat raporu, ABD Başkanı Joe Biden iktidara geldikten sonra 26 Şubat 2021'de yayımlandı.

Raporda "Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin, Türkiye'de gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın yakalanması veya öldürülmesine yönelik operasyonu onayladığını değerlendiriyoruz" deniliyordu.

Raporda"Muhammed Bin Selman'ın Suudi Arabistan'daki karar alma süreçleri üzerindeki kontrolü, önemli bir danışmanı ve korumalarının operasyona doğrudan katılması ve Veliaht Prens'in Kaşıkçı da dahil ülke dışındaki muhalifleri susturmak için şiddet içeren önlemler almasına dayandırıldığı" vurgulanıyordu.

Veliaht Prens Muhammed Bin Selman da, 2019'daki bir açıklamasında "Kaşıkçı cinayetini işleyenlerin kendi sorumluluğunda olduğunu" kabul etmiş ancak cinayetten haberi olduğu iddialarını yalanlamıştı.

Biden yönetimi, cinayette sorumluluğu olduğunu belirttiği 76 Suudi Arabistan vatandaşına yaptırım uyguladı açıkladı ancak açıklanan isimler arasında Muhammed bin Selman yoktu.

Biden raporun açıklanmasından saatler önce Suudi Arabistan Kralı Selman'la telefon görüşmesi yapmıştı.

Katar'la İyileşme Süreci

Öte yandan 2021'in Ocak ayında Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkeleri Katar'la anlaşma imzaladı ve ambargo kalktı.

Türkiye de Suudi Arabistan'ı da kapsayacak şekilde, bölgede gerilim yaşadığı Yunanistan, İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerle yakınlaşmak için görüşmelere başladı. 

CIA raporu ve yaptırımlar konusunda daha önce Suudilere ateş püsküren Ankara'dan üst düzey bir tepki ya da açıklama yüksek sesle dile getirilmedi.

Ankara Kaşıkçı cinayetiyle ilgili tonunu giderek yumuşatırken İstanbul'daki sembolik dava sürüyordu.

Ekonomik Kriz ve Suudilerle Yakınlaşma

Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayetinden sonra resmen olmasa da Türk ürünlerine boykot uyguladı; vatandaşlarına Türkiye'ye gitmemeleri ve Türkiye'den gayrimenkul almamaları çağrıları yapıldı.

Türk ihracatçılar da Suudi Arabistan gümrüklerinde kendilerine zorluk çıkarıldığını ve gecikmeler yaşandığını söyledi.

2020'de başlayan Çin Virüsü pandemisinde yasaklanan Hac ziyaretleri de, Türkiye dahil dört ülke dışında tüm ziyaretçilere açılırken Türk vatandaşlarına yasak olarak kalmaya devam etti.

Türkiye'nin Eylül 2021'de uygulamaya başladığı faiz indirme politikası, Çin Virüsü salgınının da etkisiyle Türk ekonomisinin çöküşüne yol açtı. Enflasyon hızla yükselirken Kasım ayında Türk lirası rekor seviyelerde değer kaybetti.

Bu sırada Suudi Arabistan'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden Birleşik Arap Emirlikleri'nin Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Ankara'yı ziyaret etti.

Türkiye'nin, Fetullahçı terör örgütünün 15 Temmuz 2016'daki kanlı terör olaylarını desteklemek ve finansörü olmakla suçladığı BAE'den bu üst düzey ziyaret, Körfez ülkeleriyle normalleşme için atılan adımların en büyüğü oldu.

Türkiye ile BAE arasında, 9 alanda Türkiye'ye doğrudan yatırım içeren anlaşmalar imzalandı. Türkiye ile BAE arasında yapılan anlaşmalar kapsamında 10 milyar dolarlık bir fon tahsis edildi.

Türkiye'de enflasyonun yükseldiği ve TL'deki tarihi değer kaybının devam ettiği bir dönemde, 3 Ocak 2022'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) toplantısının çıkışında kendisine "Sayın Cumhurbaşkanım, Suudi Arabistan'a ihracat çözümünü de bekliyorum" diye seslenen bir iş insanına, isim vermeden "Dur bakalım, şu anda Şubat'ta beni bekliyor, söz verdi. Ben de Şubat'ta Suudi Arabistan'a ziyaretimi yapacağım" yanıtını verdi.

Davanın Suudi Arabistan'a Devri

Bu açıklama sonrasında Suudi Arabistan, İstanbul'da süren 26 sanıklı Kaşıkçı cinayeti davasının devri için taleplerini yoğunlaştırdı.

31 Mart'taki duruşmada savcı yargılamanın durmasını ve dosyanın Suudi Arabistan makamlarına devrini talep etti. Mahkeme heyeti, savcının talebi hakkında Adalet Bakanlığı'ndan yazılı olarak görüş istenmesine karar verdi.

AKP'li Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın yanıtı gecikmedi. Bozdağ dosyanın Suudi Arabistan'a devri için İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne olumlu görüş bildireceklerini açıkladı.

7 Nisan 2022'de, sembolik de olsa Kaşıkçı'nın cinayetiyle ilgili yanıtsız soruları yanıtlaması ve adaleti sağlaması beklenen dava "sanıkların yabancı uyruklu olması nedeniyle yakalama emirlerinin yerine getirilemeyeceği ve ifadelerinin alınamayacağı" gerekçesiyle, cinayet için dava sürecinin çoktan sona erdiği Suudi Arabistan'a devredildi.

Erdoğan ise Nisan ayının sonunda Suudi Arabistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyarette Erdoğan ve Selman'ın sarılmaları dikkat çekti. 

Böylelikle Cemal Kaşıkçı'yı "şehit" olarak nitelendiren, Suudi Arabistan'ın şeriatçı diktatörlüğünü suçlayan, "adaletin yerini bulacağını" iddia eden AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihin en büyük U dönüşlerinden birini yaptı. 

Serimiz devam edecek...

erdoğan erdoğana oy vermemek için sebepler erdoğana oy vermek erdoğana oy verilir mi kaşıkçı cemal kaşıkçı Kaşıkçı Cinayeti Cemal Kaşıkçı kaşıkçı davası erdoğanın u dönüşleri