Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 57-Mavi Marmara Olayı

TAKİP ET

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermemek için sebepleri sizin için derliyoruz.

Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı. 

Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi. 

TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 55-Halkbank Davası

Erdoğan'a Oy Vermemek İçin 66 Sebep: 56-Atatürk Havalimanı'nın Yıkımı

Bu sebepler arasında, Türkiye'nin ulusararası kamuoyunda en küçük düşürüldüğü olaylardan biri olan Mavi Marmara da yer aldı. Yıllar boyunca yandaş medyada ve miting meydanlarında muhafazakar kitledeki anti-semitizmi tetikleyen AKP Genel Başkanı Erdoğan, Gazze şeridine yardım götürmek isteyen Türk vatandaşlarının güvenliğini sağlayamadı. İsrailli askerlerin saldırısı sonucunda 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti, Erdoğan ise "Giderken bana mı sordunuz" demekle yetindi.

Peki AKP'nin Mavi Marmara olayına kadar İsrail ve Filistin ili kurduğu ilişkiler neyi temel almaktaydı? Süreç nasıl gelişti?

AKP’nin İsrail ve Filistin’le İlişkileri

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren Türkiye’nin İsrail ve Filistin’le kurduğu ilişkiler, bölgesel ve uluslararası gelişmelere bağlı olarak değişiklik gösterdi. Tıpkı diğer ülkelerle olduğu gibi, bu iki ülkeyle de kurduğu ilişkilerde herhangi bir diplomatik olgunluk gösteremedi.

2002-2008: Yakınlaşma ve Gerilim

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye-İsrail ilişkileri, 1990’lı yıllarda yaşanan "altın çağ"ın ardından Soğuk Savaş sonrası değişen bölgesel dengeler nedeniyle bir gerileme sürecine girmişti. AKP, ilk yıllarında hem İsrail hem de Filistin ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Özellikle komşularla sıfır sorun politikası çerçevesinde Filistin sorununa çözüm bulunmasına katkı sağlamayı hedefledi.

Bu dönemde Türkiye-İsrail ilişkilerinde önemli gelişmeler şunlardır:

2004 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyarette Erdoğan, İsrail Başbakanı Ariel Şaron ile görüştü ve Filistin sorununa barışçıl bir çözüm bulunması çağrısında bulundu.

2005 yılında Türkiye, İsrail ile Suriye arasında dolaylı görüşmeler yapılmasına aracılık etti. Bu görüşmelerde Suriye’nin Golan Tepeleri’ni geri alması karşılığında İsrail ile barış yapması gündeme geldi.

2006 yılında İsrail’in Lübnan’a saldırması ve Lübnan Hizbullahı ile savaşması Türkiye-İsrail ilişkilerini olumsuz etkiledi. Türkiye, İsrail’in saldırılarını kınadı ve Lübnan’a insani yardım gönderdi.

2007 yılında Türkiye, Türk düşmanı mürteci örgüt olan Hamas'ın lideri Halid Meşal’i Ankara’da ağırladı. Bu ziyaret, İsrail tarafından tepkiyle karşılandı. Türkiye ise, Ermeni sevdalısı Hamas’ın Filistin’de seçim kazanan meşru bir siyasi aktör olduğunu savundu.

2008 yılında Türkiye, İsrail ile Suriye arasındaki dolaylı görüşmelerin dördüncü turunu gerçekleştirdi. Ancak bu görüşmeler sonuçsuz kaldı.

2008-2010: Kriz ve Kopuş

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren Türkiye-İsrail ilişkileri, bölgesel ve uluslararası gelişmelere bağlı olarak değişiklik gösterdi. Bu dönemde Türkiye, Filistin sorununa daha duyarlı bir yaklaşım sergiledi ve Hamas gibi Şeriatçı aktörlerle ilişkiler geliştirdi. İsrail ise Türkiye’nin bu politikalarını kendi güvenliğine tehdit olarak algıladı ve karşı hamleler yaptı.

2008 yılında İsrail’in Gazze’ye düzenlediği Dökme Kurşun Operasyonu, Türkiye’nin sert tepkisine neden oldu. Türkiye, İsrail’in Filistin'le olan çatışmalarında açıkça bir taraf tutarak, Tel Aviv yönetimini sivilleri katletmekle suçladı ve BM Güvenlik Konseyi’nde ateşkes çağrısı yaptı.

2009 yılında Davos Zirvesi’nde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e "One minute" diyerek tepki gösterdi ve salonu terk etti. Bu olay, Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu.

2010 yılında Mavi Marmara gemisine yapılan baskın, Türkiye-İsrail ilişkilerini kopma noktasına getirdi. İsrail askerlerinin gemiyi durdurmak için açtığı ateş sonucu 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Türkiye, İsrail’den özür ve tazminat talep etti ve diplomatik ilişkileri askıya aldı.

Mavi Marmara ve Erdoğan: Bir Tutarsızlık Hikayesi

Türkiye ile İsrail arasında 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara krizi, iki ülke arasındaki ilişkileri derinden etkiledi. Gazze’ye insani yardım götürdüğü iddia edilen gemiye İsrail askerlerinin saldırması sonucu 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Bu olayın ardından Türkiye, İsrail’den özür ve tazminat talep etti ve diplomatik ilişkileri askıya aldı. Ancak AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu süreçteki tutumu ve söylemleri, büyük bir tutarsızlık ve çelişki içeriyordu.

"Bu Bir Savaş Nedenidir"

Erdoğan, Mavi Marmara saldırısının hemen ardından İsrail’i sert bir dille kınadı ve “Bu bir savaş nedenidir” dedi. Erdoğan, İsrail’i “terör devleti” olarak nitelendirdi ve “İsrail’in barbarlığına karşı duracağız” dedi. Ayrıca İsrail’i “Filistin halkına karşı soykırım yapmakla” suçladı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.

2011 yılında BM’nin Mavi Marmara raporu yayınlandı. Raporda, İsrail’in Gazze ablukasının meşru olduğu ancak baskının orantısız olduğu belirtildi. Türkiye, raporu kabul etmedi ve İsrail’in özür dilemesini istedi. İsrail ise özür dilemeyi reddetti.

Erdoğan, Mavi Marmara gemisine katılan sivil toplum kuruluşlarına da destek verdi ve onları kahraman ilan etti. Erdoğan, gemiyi düzenleyen İnsani Yardım Vakfı (İHH) başta olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür etti ve “İnsanlığın vicdanından süzülen yardım gemileri silahla, zorbalıkla engellendi” dedi.

Erdoğan, 2013 yılında ABD Başkanı Barack Obama’nın aracılığıyla İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kendisini arayarak Mavi Marmara olayından dolayı özür dilediğini açıkladı. Erdoğan, bu adımın Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşme sürecinin başlangıcı olduğunu söyledi.

2014 yılında İsrail’in Gazze’ye düzenlediği Koruyucu Hat Operasyonu, Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir krize yol açtı. Operasyonda 2 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Türkiye, bir kez daha İsrail’in Filistin'le olan çatışmalarına karışarak, Tel Aviv yönetimini soykırım yapmakla suçladı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.

2015 yılında Türkiye ve İsrail arasında Mavi Marmara krizinin çözümü için müzakereler başladı. Taraflar arasında prensip anlaşmasına varıldığı açıklandı.

Aşdod Limanı Anlaşmasını Kabul Etti

Erdoğan, 2016 yılında Türkiye ve İsrail arasında Mavi Marmara krizinin çözümü için anlaşma imzalandığını duyurdu. Anlaşmaya göre İsrail, baskında hayatını kaybedenlerin ailelerine 20 milyon dolar tazminat ödeyecek, Türkiye ise İsrail’e karşı açtığı davaları geri çekecekti. Ayrıca Türkiye, Gazze’ye insani yardım göndermek için İsrail’in Aşdod limanını kullanacaktı.

"Bana Mı Sordunuz?"

Erdoğan, anlaşmayı onayladığı konuşmasında ise Mavi Marmara gemisine katılanlara sert çıkıştı ve “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten yardımı yaptık, yapıyoruz. Bunları da yaparken, gövde gösterisi olsun diye mi yapıyoruz?” dedi.

mavi marmara mavi marmara olayı recep Tayyip Erdoğan Erdoğana Oy Vermemek İçin 66 Sebep binyamin netanyahu israil Filistin Gazze İHH hamas Aşdod