Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı.
Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi.
TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.
Erdoğan'a oy vermemek için sıralanan skandallardan biri de Atatürk Havalimanı'nın yıkımı oldu. Türkiye’nin havacılık tarihinde önemli hava meydanlarından biri olan Atatürk Havalimanı, Atatürk’ün ismini silmek, değerli araziyi Katarlılara satmak ve rant elde etmek uğruna yıkıldı.
Atatürk Havalimanı’nın Yıkımı: AKP’nin Cumhuriyet Mirasına İhaneti
İstanbul’un en eski ve en işlek havalimanı olan Atatürk Havalimanı, 1912 yılında Yeşilköy’de askeri amaçla açılan bir hava meydanı olarak başladı. 1953 yılında uluslararası hava trafiğine açılan ve 1985 yılında Atatürk Havalimanı adını alan havalimanı, 2019 yılında İstanbul Havalimanı’nın faaliyete geçmesiyle yolcu uçuşlarına kapatıldı.
Atatürk Havalimanı'nın Kısa Tarihi
Askeri Meydandan Sivil Havalimanına
Atatürk Havalimanı’nın temelleri, 1912 yılında Yeşilköy’de açılan askeri bir hava meydanına dayanıyor. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında önemli bir rol oynayan meydan, 1924 yılında sivil havacılığa da açıldı. Türk Hava Kurumu tarafından işletilen meydan, Türkiye’nin ilk havayolu şirketi olan Devlet Hava Yolları’nın da merkezi oldu.
1944 yılında Chicago’da imzalanan Uluslararası Sivil Havacılık Anlaşması’ndan sonra, Yeşilköy’de modern bir havalimanı yapılmasına karar verildi. 1949 yılında başlayan inşaat, 1953 yılında tamamlandı ve Yeşilköy Havalimanı adıyla hizmete açıldı. Havalimanı, o dönemin teknolojisiyle uluslararası standartlarda bir pist, taksiyolları, yolcu terminali, bakım hangarları, radyo alıcı-verici cihazları ve yedek enerji santraline sahipti.
Gelişim ve Genişleme
Hava ulaşımının gelişmesi üzerine, Yeşilköy Havalimanı’nın kapasitesi artırılması gerekti. 1968 yılında yapımına başlanan ikinci bir pist, 1972 yılında tamamlandı. 1971 yılında ise havalimanı için bir master plan hazırlandı. Plan, iki pistin yanında, her biri yıllık 5 milyon yolcu kapasiteli dört terminal binası ve diğer tesisleri kapsamaktaydı.
Bu plan doğrultusunda inşa edilen Dış Hatlar Terminali, 29 Ekim 1983’te işletmeye açıldı. Bu terminalin mimarı Hayati Tabanlıoğlu idi. Aynı mimarın tasarladığı THY Hangar Tesisleri, Kargo Tesisleri, Hava Trafik Kontrol Kulesi ve Teknik Blok da bu dönemde hayata geçirildi.
1985 yılında ise Yeşilköy Havalimanı’na Atatürk Havalimanı adının verilmesine karar verildi. Bu isim değişikliği ile havalimanının modern görünümüne uygun bir kimlik kazandığı düşünüldü.
Yeni Yüzyıl ve Yeni Rekorlar
Atatürk Havalimanı, yeni yüzyılın başında yolcu trafiği açısından Türkiye’nin en büyük ve en yoğun havalimanı oldu. 2000 yılında 14 milyon olan yolcu sayısı, 2018 yılında 68 milyona ulaştı. Havalimanı, aynı zamanda dünyanın en işlek havalimanları arasında da yer aldı. 2015 yılı verilerine göre, Atatürk Havalimanı dünyanın 11. en yoğun yolcu trafiğine sahip havalimanıydı.
Artan yolcu trafiği nedeniyle, Atatürk Havalimanı’nın kapasitesi yetersiz kalmaya başladı. Bu nedenle, Yap-İşlet-Devret modeliyle yeni bir dış hatlar terminali yapılmasına karar verildi. Proje yarışmasıyla proje belirlendikten sonra, yapım ihalesi gerçekleştirildi. Yeni Dış Hatlar Terminali, TAV Havalimanları Holding tarafından inşa edildi ve 9 Ocak 2000 tarihinde hizmete girdi. Bu terminal, 1 milyar dolarlık bir yatırım ile 120 bin metrekarelik bir alana sahipti.
Yeni terminalin açılmasıyla birlikte, eski Dış Hatlar Terminali İç Hatlar Terminali olarak kullanılmaya başlandı. Ayrıca, gelişen hava kargo taşımacılığı nedeniyle 1993 yılında Kargo Terminali Tesisleri, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan bavul ticareti ve artan charter yolcu trafiğine hizmet amacıyla 7 Aralık 1995’te ise C Terminali işletmeye açıldı. C Terminali, 16 Ocak 2000 tarihinde yolcu hizmetine kapatıldı, 2002 yılında ise özel şirketlerin kargo operasyonları için kullanılmaya başlandı.
Son Uçuş ve Yeni Hayat
Yeni İstanbul Havalimanı’nın faaliyete geçmesiyle birlikte, Atatürk Havalimanı’ndaki yolcu uçuşları sona erdi. Atatürk Havalimanı’ndan son uçuş, Türk Hava Yolları’nın TK54 sefer sayılı Singapur uçuşu oldu. Bu uçuş, 6 Nisan 2019 tarihinde saat 02:44’te gerçekleşti.
Unutulmayacak Bir İhanet
Atatürk Havalimanı’nın kapatılması ve yıkılması, AKP iktidarının cumhuriyet miraslarına olan düşmanlığının ve ihanetinin en büyük göstergelerinden biri. AKP iktidarı, Atatürk Havalimanı’nın yerine Millet Bahçesi yapma bahanesiyle, havalimanının pistlerini ve terminal binalarını yıkarak hem tarihi hem de ekonomik bir değer olan havalimanının heba etti.
Yıkımın Bahanesi: Millet Bahçesi
AKP iktidarı, Atatürk Havalimanı’nın yıkımını gerekçelendirmek için Millet Bahçesi projesini ortaya attı. Bu proje kapsamında, havalimanının pistleri ve terminal binaları yıkılacak, yerine yeşil alanlar, göletler, bisiklet yolları ve spor alanları yapılacaktı.
Ancak AKP iktidarı, İstanbul gibi bir metropolde yeşil alan ihtiyacını karşılamak için tarihi ve işlevsel bir havalimanını yıkmanın akıl tutulması olduğunu idrak edemedi.
Yıkımın Arkasındaki Gerçek: Katarlı Ortaklar
Atatürk Havalimanı’nın yıkımının arkasındaki gerçek nedeni ise gizlemeye çalışan AKP'nin esas gayesi Atatürk Havalimanı’nın arazisini Katarlı ortaklarına satmaktı.
Şeker fabrikalarından limanlara, kağıt fabrikalarından madenlere kadar birçok kurum ve kuruluşunu Katarlı şirketlere peşkeş çeken AKP yönetimi, bu sefer de Atatürk Havalimanı’nın arazisini Katarlılara satmaya kalkmıştı.
Bu satışın amacı ise hem AKP iktidarının kasasını doldurmak hem de Katarlı ortaklarının rantını arttırmaktı. Zira İstanbul’un en değerli arazilerinden biri olan Atatürk Havalimanı’nın arazisi üzerinde Katarlı şirketlerin AVM, rezidans, otel gibi projeler yapması beklenmekteydi. Bu projeler hem İstanbul’un siluetini bozacak hem de AKP iktidarının Katarlı ortaklarına olan bağımlılığını arttıracaktı.
Ancak bilinenlere göre şu ana kadar böyle bir satış gerçekleşmedi.
Yıkımının Perde Arkası: Rekabet ve Garanti
Peki yıkımın perde arkasında neler yaşandı?
Rekabeti Ortadan Kaldırmak
AKP iktidarı, 2018 yılında Yeni İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla birlikte Atatürk Havalimanı’nın kapatılacağını duyurdu. Bu kararla birlikte, İstanbul’un Avrupa yakasında sadece Yeni İstanbul Havalimanı hizmet vermeye başladı. Bu durum, Yeni İstanbul Havalimanı’na rekabet avantajı sağladı.
Zira Atatürk Havalimanı, Türkiye’nin en işlek ve en büyük havalimanıydı. 2018 yılında 68 milyon yolcuya hizmet veren havalimanı, dünyanın en yoğun havalimanları arasında yer alıyordu. Ayrıca havalimanı, hem turizm hem de ticaret açısından önemli bir merkezdi.
Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasıyla birlikte, bu potansiyel Yeni İstanbul Havalimanı’na aktarıldı. Ancak bu aktarım sadece yolcu sayısıyla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda havayolu şirketleri de Atatürk Havalimanı’ndan Yeni İstanbul Havalimanı’na taşındı.
Bu taşınma sürecinde havayolu şirketleri ciddi sorunlar yaşadı. Zira Yeni İstanbul Havalimanı, Atatürk Havalimanı’na göre daha uzak ve daha pahalı bir konumdaydı. Bu da havayolu şirketlerinin maliyetlerini arttırırken, gelirlerini azalttı.
Özellikle düşük maliyetli havayolu şirketleri için bu durum büyük bir handikap oldu. Zira bu şirketler ucuz bilet fiyatlarıyla rekabet ediyorlardı.
Ancak Yeni İstanbul Havalimanı’nda uçak park ücretleri, yolcu servis ücretleri ve yakıt fiyatları daha yüksekti. Bu da havayolu şirketlerinin bilet fiyatlarını arttırmalarına ya da zarar etmelerine neden oldu.
Bu nedenle bazı havayolu şirketleri Yeni İstanbul Havalimanı’ndan çıkmak istediler. Ancak AKP iktidarı bunu engelledi. Zira Yeni İstanbul Havalimanı’nın işletmecisi olan İGA’nın ortaklarından biri olan Limak Holding, AKP iktidarına yakın bir şirketti.
AKP iktidarı, havayolu şirketlerinin taleplerini reddederek, Yeni İstanbul Havalimanı’na rekabeti ortadan kaldırdı. Böylece Yeni İstanbul Havalimanı’nın gelirini arttırırken, havayolu şirketlerinin ve yolcuların mağduriyetini göz ardı etti.
Garantiyi Sağlamak
AKP iktidarı, Yeni İstanbul Havalimanı projesinin finansmanını sağlamak amacıyla yolcu ve gelir garantisi verdi. İhale önceki projelerden farklı bir yöntemle gerçekleştirildi. İşletme süresi 25 yıl olarak sabitlendi.
Sözleşmeye göre İGA’nın DHMİ’ye ödemesi gereken yıllık kira bedeli 1 milyar 45 milyon euro. DHMİ’nin İGA’ya verdiği yolcu servis ücreti garantisi ise 2020 yılı için 333,8 milyon euro. Bu seviyenin altında kalırsa DHMİ İGA’ya, bu seviyeyi geçerse İGA DHMİ’ye ödeme yapmak zorunda.
2019 yılında 52 milyon yolcuya hizmet veren Yeni İstanbul Havalimanı, 2020 yılında pandemi nedeniyle 23,4 milyonda kaldı. Bu durumda DHMİ tarafından İGA’ya ödenmesi gereken para yaklaşık 230 milyon euro oldu. Bu rakam bugünkü kurla yaklaşık 2 milyar TL’ye denk geliyor.
Ancak AKP iktidarı, pandemi nedeniyle garanti ödemelerini erteledi. Böylece Yeni İstanbul Havalimanı’nın işletmecisine destek oldu. Ancak bu destek kamu kaynaklarının heba edilmesine neden oldu.
Zira garanti ödemeleri ertelense de iptal edilmedi. Bu da ileride kamu bütçesine daha büyük bir yük getirecek. Ayrıca garanti ödemeleri sadece 2020 yılı için değil, ilerleyen yıllar için de geçerli. Garanti ödemeleri kademeli olarak artacak ve 2030 yılında 689,8 milyon euroya ulaşacak.
İhanet derecesindeki bu yıkımın sebeplerini kısaca özetlemek gerekirse;
- Atatürk Havalimanı’nın adını değiştirmek ve Atatürk’ün ismini silmek.
- Atatürk Havalimanı’nın arazisini Katarlı ortaklarına satmak ve rant elde etmek.
- Yeni İstanbul Havalimanı’nın rekabetini ortadan kaldırmak ve geçiş garantilerini sağlamak.
- Millet Bahçesi projesiyle yeşil alan yapma iddiasıyla halkı kandırmak ve oylarını almak.
- Tarihi ve ekonomik bir değer olan havalimanını heba ederek ülkeye zarar vermek.
maddeleri sıralanabilir.