Fırtına Geatların Büyük Savaşçısı Beowulf Destanı 1. Bölüm: Beowulf'un Grendel'i Yenmesi

TAKİP ET

Mızraklı Danların büyük krallarından Hrothgar, bir çok savaşta kahramanlığını ve savaş sonrasında halkına karşı cömertliğini göstermiş, komşuları ile barışı sağlayıp halkına mutlu bir hayat sunmuştu

Mızraklı Danların büyük krallarından Hrothgar, bir çok savaşta kahramanlığını ve savaş sonrasında halkına karşı cömertliğini göstermiş, komşuları ile barışı sağlayıp halkına mutlu bir hayat sunmuştu. Hrothgar bir gün savaşçılarla birlikte bal şarabı içip onlara yiğitliklerinin karşılığı olan hazinelerle ödüllendirebileceği bir şato yaptırdı ve ailesinin sembolü olan erkek geyiğin adı olan Heorot ismi ile bu şatoyu onurlandırdı. Şatonun yapımının bittiği geceydi, kral Hrothgar kahramanları ile birlikte geç vakitlere kadar içip şarkılar söyledi ve onlara armağanlar dağıttı. Mızraklı Danlar krallarının huzurunda o gece olacaklardan habersizce arp sesi eşliğinde şarkılar söyleyip sarhoş oldular. Eğlenirken çıkardıkları gürültü soğuk çayırları geçip bataklığa kadar ulaşıyordu. Bataklığın korkunç canavarı habis ruhlu dev Grendel onların neşesinden rahatsız oldu ve sesin geldiği yöne ilerleyip Hrothgar şatosunu buldu. Grendel geldiğinde savaşçılar şarabın etkisi ile çoktan sızıp gitmişlerdi bile. Grendel, kıskançlık ve öfke ile Heorot şatosunu uzaktan izledi ve sonunda saldırdı. İlk önce kapıdaki nöbetçilerin kemiklerini un ufak edinceye dek kırdı sonra Heorot 'un güçlü kapısını kırarak içeriye daldı ve otuz kadar Mızraklı Dan savaşçısını daha dişleri ve tırnakları ile parçalayarak öldürdü. Ertesi sabah cömert kral Hrothgar şatosuna geldiğinde savaşçıların şen kahkahaları yerine ağlama ve inleme sesler duydu, içeriye girdiğinde ise görüntü bir eğlence salonundan çok domuzların boğazlandığı bir mezbahayı andırıyordu. Mızraklı Danlar korkunç Dev'in bıraktığı ayak izlerine bakarak onu tanıdılar ama peşinden gitmeye hiç biri cesaret edemedi, Grendel'in bir daha gelmeyeceğini sanıyorlardı ama yanıldılar. Grendel ertesi gece daha çok adamı öldürerek yine pis kokulu bataklığına döndü. Sonraki günlerde yine geldi ve her seferinde Heorot şatosunun salonu kahkahalar yerine kemik çatırtıları ve inlemelerle doldu, şarap yerine yiğit savaşçıların kanı aktı. Grendel, insan etinin tadını almıştı bir kere. Kral Hrotgar ve halkı sonunda toplanıp eski tanrılara kurbanlar sunarak dua ettiler ki bu habis ruhlu ifrit onların diyarını terk edip gitsin. Ama olmadı, sonraki on iki uzun kış boyunca Grendel Mızraklı Danların etleri ile beslendi. Yabanıl iştahı dinmek bilmiyordu. Grendel'in yaptıkları dilden dile gezerek komşu krallıklarda bile duyuldu, İsveç'in güney kıyılarında yaşayan Fırtına Geatları'da Mızraklı Danların başına gelenleri duymuşlardı. Sonunda Geatların en cesur savaşçısı Beowulf, yanında 14 yiğit savaşçısı ile yay karınlı drakkarına binip balina yolu üzerinden Dan ülkesine doğru yelken açtı. Danların ülkesinin kıyılarına varıp şakırdayan kılıç ve zırhları ile karaya ayak basıp yürüdüler. Uzaktan bir nöbetçi onları görüp atını sürdü ve yanlarına gelip böyle gösterişli kahramanların kim olduklarını sordu. "Biz Geatlarız ve kral Hygelac'ın dostlarıyız" dedi Beowulf, "Babam Ecgtheow dünyanın dört yanında şan almış, hafızası sağlam olan herkesin bildiği bir kahramandır. Buraya kralınız Hrotgar'la konuşup size düşmanlık eden o devi öldürmek için izin istemeye geldik" diyerek sözünü bitirdi. Kral Hrotgar, Beowulf'un geldiğini ve kendisi ile görüşmek istediğini öğrendiğinde buna çok sevindi. "Beowulf'un çocukluğunu bilirim, babası ailemin dostudur bir çok savaşta onunla birlikte kalkan duvarının ardında siper aldım ve kan döküp ganimet kazandım. Beowulf'u yıllardır görmesem de deniz aşırı insanlardan onun otuz adam kuvvetinde olduğunu ve şan almış bir kahraman olduğunu işittim" diyerek onları huzuruna kabul etti. Beowulf içeri girip kralı selamladı ve geliş maksadını açıkladı; "Bu güne dek yapılmış olan binaların en görkemlisi ve en neşelisi olan Heorot'un bir zebani eli ile yasa boğulduğunu duydum, kahramanların bendenlerinin biçilmiş otlar gibi savrulduğunu, karılarının dul, çocuklarının yetim kaldığını öğrendim. Şimdiye kadar beş devle dövüşüp yendim, deniz canavarlarına kılıcımın soğuk kara çeliğini tattırdım eğer izin verirseniz ben Beowulf, Grendel'i de öldüreceğim." Beowulf'un söyledikleri kral Hrotgar'ın hoşuna gitmişti. "Hoş geldin Beowulf, zor günde güvencim oldun, şimdi yeniden Heorot'u şenlendirelim, birlikte içip eğlenelim de bize Grendel hakkındaki planlarını anlat" dedi. Heorot şatosu yeniden savaşçıların kahkahaları ile dolup taştığında herkes oradayken kral Hrotgar'ın savaşçılarından Danlı Unfert'in kalbi Beowulf'a karşı hasetle dolmuştu ve birden Beowulf'a dönüp; "Soğuk denizde günlerce Breca ile yüzme yarışı yaparak hayatını tehlikeye atan meşhur Beowulf sen misin? Duyduğuma göre yedi gün onunla yarıştın ama kaybettin!" "Hayır" dedi Beowulf, "Anlatanlar seni yanıltmış, Breca ile yarıştığımızda henüz çocuktuk, ellerimizde keskin kılıçlarımızla beş gün boyunca başabaş yüzdük ama sonunda keskin kuzey rüzgarı ve azgın dalgalar beşinci gece bizi ayırdı, büyük bir deniz canavarı zırhımın parıltısını görüp beni denizin dibine çekti, orada tam dokuz canavar öldürdüm ve yeniden yüzerek Finlerin ülkesinde karaya çıktım. Peki ya senin adın nedir? Adını deniz aşırı getiren, keskin kılıcınla yaptığın kahramanlıkları anlatan hikayeciler görmedim. Eğer öyle bir savaşçı olsaydın Grendel ülkene bela getirmeyecekti". Beowulf, tüm savaşçıların gözü önünde kendisine sataşan Breca'ya iyi bir ders verince tüm salon yeniden kahkahalara boğuldu. Hava kararmaya başladığında Grendel'in yeniden geleceğini bilen Danlar ve Kral Hrotgar salonu terk edip istirahata çekildiler, Beowulf ve arkadaşları ise geceyi Heorot'ta geçireceklerdi. 14 savaşçı köşelere kıvrılıp uykuya daldı, büyük kahraman ise zırhını, miğferini ve kılıcını bir kenara attı ve biraz olsun gözlerini dinlendirmek için bir köşeye uzandı. Grendel silah kullanmayı bilmiyordu ve bir zırhı da yoktu. Beowulf onunla eşit şartlarda olmak yani zırhsız ve kılıçsız, kolunun kaba kuvveti ile dövüşmek istiyordu. Çok geçmeden uğursuz gölgelerin içinden süzülerek gelen devin homurtuları duyuldu, Heorot'un demirden yapılmış kapısı korkunç bir gürültü ile yıkıldı. Grendel içeride savaşçıların olduğunu görünce büyük bir mutlulukla kanlı baskınını gerçekleştirmek üzere içeriye daldı, gözlerinde aç kurtların şeytani parıltısı, tırnaklarının arasında insan etinin kokuşmuş artıkları vardı. Kapı girişindeki savaşçılardan birini yakalayarak bir anda parçalara ayırdı ve parçaları yuttu, ardından Beowulf'a yöneldi onu yakalayarak sıkıca kavradı fakat Beowulf onun elini yakaladı ve bir çekişte parmaklarını kopardı. Grendel karşılaştığı güç karşısında şaşkındı, tüm azgınlığı ve cesareti kırıldı, artık sadece kaçmak istiyordu. Beowulf bu kez onun kolunu yakaladı ve bir mengene gibi kavrayıp büktü. Savaşçılar kılıçlarıyla Grendel'e vurarak Beowulf'a yardım etmek istediler ama bu çabaları faydasızdı çünkü Grendel tılsımlarla korunuyor ve bu sayede etine kılıç işlemiyordu. Beowulf onun kolunu büktükçe kemikler çatırdadı, kaslar gerilip sonunda yırtıldı ve Grendel'in dev kolu gövdesinden ayrıldı. Grendel Kopmuş kolunu orada bırakarak puslu bataklıklardaki ininde son nefesini vermek üzere kaçıp gitti. Savaşçılar zaferin bir nişanesi olarak kopmuş kolu Heorot’un çatısına astılar ve kanlı ayak izlerini takip ederek Grendel’in peşine düştüler, izler bataklıkta bitiyordu onu bulamayınca şanlı zaferi kutlamak için Heorot şatosuna geri döndüler. Kral Hrotgar, Grendel’in kopuk kolunu gördüğünde onu kimsenin kurtaramayacağı bir beladan kurtarmış olan Beowulf’u oğlu olarak ilan etti ve ona birçok hazine bağışladı. Heorotun kavga sırasında çatırdamış kirişleri yeniden onarıldı ve o gece yine büyük bir şölen verildi. Bal şarabı ile sarhoş olan savaşçılar o gece olacaklardan habersizce uyuyup kaldılar. Grendel leş kokulu ininde yalnız değildi, onunla birlikte yaşayan annesi onun ölümü ile intikamın karşı konulmaz hırsı ile köpürdü ve geceyarısı tüm savaşçılar uyuduğunda Heorot’a kanlı bir baskın verdi. Birkaç adamı parçalayıp inine döndü, o gece Beowulf Heorot’da uyumamıştı. Günün ilk ışıkları ile Heorot’un kanlı manzarasını gören Beowulf, canavarların bir değil iki tane olduğunu anladı ve puslu bataklıklara doğru yanında Fırtına Geatları ve Mızraklı Danlarla birlikte at sürdü. İzler onları bir mağaraya getirdiğinde Beowulf oraya tek başına gireceğini söylediğinde daha önce onu kısmanmış olan Unferth kalbindeki kötü düşüncelerin hepsini söküp attı ve kendi kılıcı Hrunting’i Beowulf’a uzatarak "Benim kılıcımla şan alma onurunu bana bağışla Beowulf" dedi. "Hrunting bu güne dek sahibine ihanet etmemiş bir kılıçtır". Teşekkür ederek Unferth’in kılıcını alan Beowulf köpüren bataklık sularına dalarak mağaraya doğru yüzdü. Sonunda mağaraya ulaşıp içeriye girdiğinde Grendel’in annesi olan dişi devi oğlunun kokuşmuş cesedi başında inlerken buldu. Beowulf davranmadan dişi dev onun üzerine atılıp onu yakaladı ama yiğit savaşçı onun elinden kurtulup Hrunting’i onun boynuna savurmayı başarmıştı. Fakat dev hiçbir zarar görmedi, şanlı kılıç Hrunting ilk kez sahibini aldatıyordu. Canavar bir kez daha hamle yaptı ve Beowulf’u tutup mağara duvarına çarptı. Bu sırada duvarda asılı duran eski bir dev kılıcı takıldı Beowulf’un gözüne. Ancak devlerin kaldırabileceği ve ancak devlerin boynunu vurabilecek tılsımlı bir kılıç… Beowulf kılıcı duvardan alıp bütün gücü ile savurdu, öyle bir vuruş yaptı ki devin başı bir yana gövdesi ayrı bir yana düştü. Canavarın yakıcı kanı bu kılıcı eritip bitirdi, Beowulf’un elinde yalnızca altından kabzası kalmıştı. Dışarıda dokuz saattir bekleyen Danlar dişi devin Beowulf’u öldürdüğünü düşünüp üzüntü içinde Heorot’a döndüler. Yalnız Fırtına Geatları başbuğlarının döneceğinden emin bir gururla terk etmediler kayalıkları. Nice zaman bekledikten sonra Beowulf elinde dişi devin başı ve altın kılıç kabzası ile çıkageldi ve Fırtına Geatları’nı mutlu etti. Tam dört adam güçlükle Heorot’a taşıdı bu başı. Kral Hrotgar Beowulf’u bizzat karşılayıp ona sarıldı ve minnettar kaldığını söyleyerek hazinelerle ödüllendirdi. Ölen savaşçıların ailelerine gönderilmek üzere hazineler hazırlattı. Beowulf ülkesine döndüğünde kendisine verilmiş tüm hazineleri kendi kralına hediye etti çünkü bu hazineler ancak bir kraldan diğer bir krala armağan edilebilecek şeylerdi. Beowulf için ise şan alarak yaşamına devam etmekten daha büyük bir hazine olmayacaktı. ('Fırtına Geatların Büyük Savaşçısı Beowulf Destanı'nın 2. bölümü haftaya TamgaTürk'te)