Hürriyet Aşığı Bir Korbaşı: Abdülkadir İnan

TAKİP ET

Ömrünü Türk kültürü araştırmalarına adayan Abdülkadir İnan, 29 Kasım 1889 tarihinde Başkurdistan’ın Prime vilâyetine bağlı Ekaterinburg'un Şigay köyünde dünyaya geldi. Asıl adı Fethilkadir Mustafaoğlu Suleymanov olmasına rağmen pek çok müstear isim kullanmıştır. Babası Çelebi çevresi Başkurtlarından Ulu Katay boyunun Kazbörü (Gazi Börü) kolundan Süleyman Efendi oğlu İmam Musaffa Efendi, annesi Zekiye Hanım’dır. Köklü bir aile içinde yetişmiştir. Ailesi 1864 yılına kadar konar-göçer olarak yaşamışlar, iskân edildikten sonra da yaylaya çıkma geleneklerini sürdürmüşlerdir.

İlk öğrenimini Usûl-i Cedîd Mektebi’nde yaptı. Ardından Çilebinsk’teki Ahund Hekim Hazret Medresesi’ne devam etti. Rus-Başkurt Mektebi’nde görevli bir öğretmenden Rusça ve matematik dersleri de aldı. Rus okullarına gitmesine babasının razı olmaması üzerine Troiski şehrindeki yeni usul eğitim veren Resûliye Medresesi’ne kaydoldu. Bu yıllarda Rus üniversitelerinde okuyabilmek için bir yandan da Rusça’sını ilerletmeye çalıştı. 1914’te yüksek öğretmen okulundan mezun oldu. 1915’te müderris unvan ve diplomasını aldıktan sonra çeşitli okullarda öğretmenlik yapmaya başladı.

İlgisini sadece Türkiyat araştırmalarıyla sınırlamayan İnan, Türklerin bağımsız bir şekilde refah içinde yaşaması, politik karar alma süreçlerine katılması ve birlik sağlayabilmesi için hem fikri hem de fiili çabasını ortaya koymuştur.

1917’de Başkudistan Sovyeti başkanlığına ve Zeki Velidi Togan’ın önderliğinde kurulan Başkurdistan hükümetine bağlı Çilebinsk Halk Komitesi üyeliğine getirilen İnan, 18 Haziran 1917’de Başkurt gazetesini çıkarmaya başladı. Aynı yıl Moskova’da toplanan Sovyetler Kongresi’ne Başkurdistan delegesi olarak katıldı. Başkurt Maarif Vekâleti İlmî Heyeti’ne başüye tayin edildi. 1919’da Ufa’da Başkırdistan Tarih ve Etnografyasını Öğrenme Derneği’ni kurdu ve başkanlığını yaptı.

Devrimden sonra Rusya üzerinde denetimi iyice eline alan Bolşevikler, 1920 itibariyle Başkurtlar üzerindeki baskılarını artımaya  başlayınca diğer Başkurt önde gelenleriyle birlikte Türkistan’a giderek Türkistan Basmacı Hareketi’ne katıldı. Buradan Taşkent’e geçip Kazak-Kırgız ortaokullarında Abdülkadir Cılkıbay  adıyla müdürlük ve öğretmenlik yaptı. Zeki Velidi ile birlikte Türkistan Millî Birlik Komitesi adına Rusya’da Türkler’in yaşadığı çeşitli bölgelerde dolaştı.

İran, Afganistan, Hindistan, Paris ve Berlin’de çalışmalarını sürdürüp 20 Mayıs 1925’te İstanbul’a gitti. Çalışmaları Mehmed Fuad Köprülü tarafından beğenilince Türkiyat Enstitüsü’ne Türkoloji asistanı olarak tayin edildi. 1933’te Türk Dili Tetkik Cemiyeti ihtisas kâtibi, ertesi yıl cemiyetin kılavuz kolu üyesi oldu.

1936’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından takdirle karşılanmış ve  Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Doğu Türk lehçeleri profesörlüğüne getirilmiştir. O dönem tasfiye edilen pek çok Türkçü gibi, 3 Mayıs 1944’te Irkçılık-Turanclık davası nedeniyle Hasan Âli Yücel tarafından görevinden alındı. Bir süre sonra okutman olarak görevlendirildi. 1948 yılında fakültedeki işine son verildi. Durum TBMM’ye aksedince öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam etti. 1955’te emeklilik haklarından mahrum edilerek görevden alındı. Aynı yıllarda Türk Tarih Kurumu’nun aslî üyesi olan ve Türk Dil Kurumu’nda da başuzman olarak çalışan İnan’ın buradaki vazifesine de dilde tasfiyecilik hareketine taraftar olmadığı için son verildi.

1961 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere Heyeti’nde İlmî Eserleri İnceleme Komisyonu’nda, 1964’te Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nde görev aldı. Enstitünün Türk Kültürü ve Türk Kültürü Araştırmaları dergilerinde makaleleri neşredildi. 1 Ekim 1976’da Ankara’da yaşamını yitirdi. Kabri Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndadır.

Arapça, Farsça, Rusça ve Almanca’nın yanında bütün Türk lehçelerine hakim olan Abdülkadir İnan, çalışmalarında muazzam bir külliyattan yararlanmıştır. Bildiği diller, üretken kaleminin en önemli besleyicilerinden biri olmuştur.

Etnografya, Türk Folkloru, Türk Tarihi, Türkler'in dinleri ve inançları, Türk lehçeleri ve Türk filolojisi, etimolojisi ve Türk edebiyatına dair 350 kadar ilmî makale ve kitabı vardır.

Vakit gazetesindeki makalesinde Abdülkadir İnan, Ruslar'a toprak satışının, Türkler için büyük bir felâket olacağını yazmış ve şöyle sonuçlandırmıştı; “Başkurtlar’ın, ata ve babalannın kanları pahasına korudukları geniş topraklarını Ruslara satıp kendilerine ‘nadel-toprak payı’ adıyla bırakılan bir avuç toprakta yaşamalarına imkân yoktur. Sefalet içinde münkariz olacaklar ve bu nadelleri de kendilerine ancak mezar olacaktır” demişti.

Edindiği engin bilgisini kendine hapsetmemiş, Başkurtların gelenekleri ve adetleri başta olmak üzere Türklerin tarihini ve yaşayışlarını incelemiş, bu bilgilerini öğretmenlik mesleğiyle ve kitaplarıyla başkalarına da aktarmıştır. Engin bilgisini Türk milletine yol göstericilikle harcamış ve bulunduğu pek çok coğrafyada Türklerin çıkarını korumak için her türlü sorumluluğu alarak tam bir aydın profili çizmiştir.

Türk tarihi ve kültürü alanında çok saygın bir isim olan Bahaeddin Ögel, onun hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

"Kendisinin ancak birkaç sayı çıkabilmiş haftalık dergilerde bile keşif mahiyetinde önemli yazılarını görür ve bunların kaybolmasından korkarak üzülürdük. Bu da dergi sahiplerinin ricalarını kıramayıp, ne olursa olsun bir şeyler yazmak arzusundan ileri gelirdi. Üstadın yazılarını adım adım takip ederek toplamış bir hayranı olarak şu kanaate varmıştım: Prof. Abdülkadir İnan, bir gazete makalesinde bile yenilik getirmeyen bir yazıyı kaleme almak yaradılışında değildi."

Abdülkadir İnan’ın başlıca eserleri şunlardır:

Türkoloji Ders Hülasaları
Güneş-Dil Teorisi Uzerine Ders Notları
Tarihte ve Bugün Şamanizm / Materyaller ve Araştırmalar
Eski Türk Dini Tarihi
Mana Destanı
Makaleler ve İncelemeler
Hurafeler ve Menşeleri

abdülkadir inan basmacı hareketi türkistan komitesi korbaşılar şamanizm ttk türk tarih kurumu tdk türk dili kurumu