İYİ Parti'den 'Eşitlenen Türkiye' Sloganıyla 'İYİ Kalkınma Kongresi'

TAKİP ET

İYİ Parti, İYİ Kalkınma Kongresi'ni topladı.

İYİ Parti, "Eşitlenen Türkiye" sloganıyla İstanbul'da "İYİ Kalkınma Kongresi"nin ilk oturumunu yaptı.

Partinin yoksulluğa, işsizliğe ve ekonomik krizin vatandaşta yarattığı her türlü sorunlara ilişkin çözümlerinin ve Türkiye'nin bu ekonomik sorunlardan sosyal adalet içerisinden nasıl çıkabileceğine ilişkin vizyonunun açıklandığı kongre İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yaptığı kısa bir konuşma ile başladı.

Konuşmasında AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve partisinin liyakatsiz kadroları elinde Türkiye'nin tarihinin en derin ekonomik krizi içerisine düştüğünü hatırlatan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle oldu:


"Türkiye çok büyük bir potansiyeli olan güçlü bir ülke. Çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Tek eksiğimiz bu sorunların çözümü için tek gereken bu sorunları çözecek liyakatli bir iktidar.

İYİ Parti iktidarında kur ve faiz problemini doğru para ve maliye politikasında doğru bir şekilde çözeriz. Makro ekonomik iktidarı en geç bir buçuk yılda sağlarız. Doğru bir tarım politikasıyla enflasyonu süratle tek haneye, uzun vadede ise yüzde 5'e indiririz.

Bunların hiçbiri sorun değil. Beni asıl endişelendiren kronikleşen derin yoksulluk, fırsat eşitsizliği ve istihdam yaratamayan ekonomi. Bunları çözmek için acele etmek zorundayız. Çünkü zenginlikte eşitlenen Türkiye hedefimize varmanın yolu bunları çözmekten geçiyor.

Bu anlayıştan hareketle bugün İYİ Kalkınma Kongresi oturumlarımıza 'Eşitlenen Türkiye' sloganıyla başlıyoruz. Bu tema çerçevesinde ilk olarak sizlerle yoksulluk, kapsayıcılık ve istihdam alanındaki çözümlerimizi paylaşacağız. Sonrasında sizlerden alacağımız geri dönütlerle İYİ Parti iktidarında uygulayacağımız ekonomi ve kalkınma programımız ile 100 günlük, 300 günlük ve 500 günlük takvimimizi tamamlayıp kamuoyuna açıklayacağız.

3 Milyona Yakın İnsanımız Aç!

Bildiğiniz gibi 20 Ocak 2020'den beri ülkeyi karış karış geziyoruz. Bu gezilerde yüreğimizi parçalayan dertler dinliyor, inanmakta zorlandığımız hikayelere şahit oluyoruz. Gittiğimiz yerlerde gördüğümüz esnaf, emekli, anne, baba, genç, hatta çocukların yoksulluğunu anlatmak benim için çok zor. Bizim sahada gördüğümüz bu tabloyu istatistikler de doğruluyor. TÜİK verilerine göre yoksul insanlarımızın sayısı 2006 yılında 20 milyon 500 binken 2019 yılında yani pandemi öncesinde 23 milyona yükselmiş. Bu 2,5 milyonluk artışın yarısı son 3 yılda gerçekleşmiş. Türk-İş'e göre ise ülkemizde 3 milyona yakın insanımız aç! 54 milyondan fazla insanımız ise yoksul. Çocuklarımızın yüzde 46,5'i, gençlerimizin yüzde 34'ü, kadınların ise yüzde 30'u en yoksul yüzde 20'lik gelir grubundaki hanelerde yaşıyor.

Rüzgar Gülü Projesi ve İYİ Yaşam Gelir Modeli Projesi

İYİ Parti olarak bu yoksulluk döngüsünü kırmak, bağımlılık yaratmayan hak temelli bir sosyal yardım mekanizması yaratmak için çözüm önerilerimizi oluşturuyoruz. Bunlardan ilki okul çağındaki çocuğumuza kahvaltı ve öğle yemeğini sunmayı planladığımız Rüzgar Gülü Projesi idi. İkincisi ise 18-26 yaş arasındaki tüm gençlerimiz ve medyan gelirin altında kalan 4 milyon hanedeki kadınlara aylık 1000 lira destek geliri sağlamayı planladığımız İYİ Yaşam Gelir Modeli projesi idi.

Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın yoksullukla mücadelede gösterdikleri gayretleri takdirle izliyoruz. Eğer ben İzmit'in Gündoğdu köyünde doğan bir kız çocuğu olarak eğitimden akademisyenliğe, siyasette milletvekilliğinden bakanlığa birçok imkandan faydalanmış olarak karşınızdaysam bunu cumhuriyete borçluyum.

Akşener: Bugünkü Gençlerimiz Bizden Daha Yoksul

Ama bu iktidar zamanında kendine sağlanan imkanları vatandaşlarımıza sağlayamıyor. Bugünkü gençlerin bizden daha yoksul ve ümitsiz olduğunu görmek yerine onları her fırsatta itekliyor. Bakım ekonomisini geliştirerek kadınları toplumsal hayata dahil etmek yerine İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırıp onları eve hapsederek sosyal yardım yapıyor. Demografik profilimizin hızla değiştiğini görmezden gelip genç ve kadın istihdamında atılması gereken somut adımları bir türlü atmıyor.

Teknolojik dönüşümün ortaya çıkardığı avantajları görmediği gibi genç işsizliği, mesleksizlik gibi sorunları çözemiyor. İstihdamda ya da eğitimde olmayan gençleri gösteren oranı 10 puan aşağı çekerkek bunun ortaya çıkaracağı 66 milyar dolarlık milli gelir artışını göremiyor. Destekli istihdam modeliyle engelli vatandaşlarımızı iş gücüne katacak uygulamaları hayata geçiremiyor. Hatta yeni nesillerin hak ettikleri bir hayata başlamalarını sağlamak için ailelerine destek olmayı bile aklına getiremiyor.

Çünkü bu bir irade, vizyon, zihniyet meselesi. Ama kimse merak etmesin. AKP her zamanki çapsızlığıyla bunlara kayıtsız kalsa da İYİ Parti iktidara geldiğinde ki emin olun emin adımlarla geliyoruz, biz kayıtsız kalmayacağız.

Kongre'mizin son teması da istihdam. Türkiye maalesef bugün bir istihdam krizi ile karşı karşıya. Türkiye'de hem makro ekonomik istihdamı azaltmak hem de yoksulluğu azaltmak için çok büyük önem taşıyan bu problem tek bir panelle tartışılamaz. Kongre'nin gelecek oturumlarında istihdam sorununu yatay eksende devamlı olarak inceleyeceğiz. 

Ancak bugün eşitlenen Türkiye temamız çerçevesinde istihdam konusunu yoksulluk ve fırsat eşitsizliği döngüsünü kıracak bir faktör olarak inceleyeceğiz. 

Çalışan Sayımız Potansiyelin 10 Milyon Altında

Bakın bugün istihdam oranımızı aynı gelir grubunda yer aldığımız ülkelerin ortalamasına getirsek çalışan sayımız 10 milyon kişi artıyor. Yani çalışan sayımız nominal potansiyelimizin 10 milyon altında. Bugün tarım, sanayi ve hizmette düzgün denetim yolları kullanılmadığı için genç ve kadın çalışanlarımızın yerini daha kötü koşullarda ve güvencesiz çalışan sığınmacılar alıyor.

AKP ise bu işi çözmek yerine 'Suriyeliler olmasa Türk sanayisi çöker' deyip hem insanlık suçu işliyor hem de Türk işçilerinin yerini Suriyelilerin almasını sağlıyor.

İktidara gelirken özel sektöre dayalı bir istihdam modelinden söz ediyorlardı. Ama son dönemde bunu duymuyoruz. Çünkü son 4 yılda özel sektör istihdamı 340 bin azalırken kamu istihdamı 1,3 milyon kişi arttı. İşte size AKP'nin işsizlikle mücadele anlayışı. 

Bize göre işsizlikle istihdam yaratarak çözülür. Kamu istihdamıyla olmaz. Bu durumun bir örneğini bir başka sorunumuzda görüyoruz.

Türkiye artık asgari ücret cennetine döndü. Çalışanlarımızın neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor. Vatandaşlarımız her geçen gün asgari ücrette ve fakirlikte eşitleniyor. Türkiye bu iktidarla potansiyelini gerçekleştiremez.

Peki biz nasıl çözeceğiz? Beceri uyumsuzluğunu ortadan kaldıracağız. Bunun için Eğitim Politikaları Başkanlığımız, çok yakında İYİ Eğitim Politikaları Raporu'muzu, Kalkınma Politikaları Başkanlığımız da Ulusal Beceri ve Yetenek Strateji'mizi açıklayacak. Bu sayede mevcut eğitim sistemimizin neden olduğu beceri uyumsuzluğu ve yetenek açığını nasıl gidereceğimizi paylaşacağız. 

Beyin Göçünü Önleyeceğiz

Ayrıca bir de beyin göçü problemimiz var. Küresel ölçekte bakarsak firmaların ve ülkelerin, yeteneklerini kendi bünyelerinde tutmak için stratejiler geliştirdiklerini görüyoruz. Biz ise seyirci kalıyoruz. Genç yeteneklerimizi tutmak için girişimciliği özendirmeliyiz. Bugün Türkiye'de yeni ve nitelikli işleri, genç ve küçük ölçekli şirketler oluşturuyor. Onun için girişimcilik ekosistemini zenginleştirmek hem istihdam problemimizi hafifletecek hem de ekonomimizdeki katma değeri artıracaktır.

Bunun temel yolu da üniversiteleri binadan, desteği yetersiz nakit hibelerinden ibaret gören bu zihniyet yerine seçici bir inovasyon politikasını girişimcilik ekosistemini oluşturan tüm paydaşlarla beraber geliştirebileceğimiz bir ortamı oluşturmaktan geçiyor.

Tüm bunların ışığında biz İYİ Parti olarak yoksulluk, işsizlik döngüsünü kıracağız. Çalışanlarımızı asgari ücrette eşitlemeden işveren üzerindeki iş gücü maliyetlerini azaltan bir istihdam politikası izleyeceğiz. İyi ve yeni işler oluşturan şirketleri destekleyeceğiz. Üniversiteleri işsizliği öteleyen kurumlar olmaktan çıkaracağız. Daha önce TBMM kürsüsünden söyledim. Teknoloji kampüsleri, ikinci şans okulları, yarına hazırlık fonu ve yetenek yönetim merkezleri gibi projelerimizle ülkemizi bu vasatlıktan kurtaracağız.

İYİ Parti'nin çözümleri hazır. İYİ Parti iktidara hazır. İYİ Parti milletimizi hak ettiği refaha kavuşturmaya hazır. Biz buradayız, çözeriz."

Kongre Ümit Özlale'nin Sunumu İle Devam Etti

Kongre, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale'nin sunumuyla devam etti.

Özlale şunları söyledi:

"Türkiye'de yoksulluk azalmıyor. Derinleşiyor. Türkiye'nin yoksulluk problemi pandemiyle de başlamadı. Öncesinde başladı.

2008 küresel finansal krizinden sonra Türkiye'ye gelen sıcak parayla sağlanan hormonlu büyüme sona erdi. 2011-2019 arasında ise yoksulluğun ciddi bir şekilde arttığını görüyorsunuz. 



Dikkatinizi çekerim. Alttaki siyah kısımlar medyan, ortanca gelirin yüzde 40 altındaki kesim. Yani derin yoksullar. Ortanca gelir 5 bin ise bu kısım 2 bin liradan az alıyor. Türkiye'nin yüzde 8,9'u ki bu çok yüksek bir oran, derin yoksul. Bu derin yoksullar zaman içinde artarak karşımıza çıkıyor.



Türkiye'de sayısı artan yoksulların kaçı derin yoksul? 2019'da 1 milyon 533 bin yoksul vatandaşımız ortaya çıkmış. Yani 2006'dan 2019'a kadar 3 milyon vatandaşımız ve son 3 senede 1 milyon 500 bin yoksul vatandaşımız ortaya çıkmış. Ve bu yoksullarımızın 1 milyon 400 bini derin yoksul. Herhangi bir iş bulma ümidi yok, bir sosyal destek alamıyor, sosyal güvencesi yok, devletin unuttuğu kesim. 



Hanedeki her bireye aynı ağırlığı verirsek tablo hazinleşiyor. Bu durumda Türkiye'deki yoksul sayısı tablo daha ağır.  2006'dan 2019'a kadar 4 milyon 456 bin kişi...

TÜİK bildiğiniz gibi 4 kişilik bir aile için açlık sınırı açıklıyor. Orada 10,7 milyonu aç olmak üzere Türkiye'de 54,1 milyon yoksul insanımız var. Türkiye'nin en önemli problemi yoksulluk! 

Eşitlenen Türkiye dememizin bir anlamı var. Biz yoksullukta değil refahta eşitlenen bir Türkiye istiyoruz.
 
Sürekli yoksulluk ve sosyal hareketlilik. Ben Almanya'da doğdum. İlkokul mezunu, işçi bir anne babanın evladıyım. Annem ben 6 yaşındayken Alman eğitim sistemine güvenmeyip 'Hadi Türkiye'ye taşınalım' dedi ve İzmir'de başladım okula. Oradan Bornova Anadolu Lisesi, İzmir Fen Lisesi, ODTÜ ve Boston College'da ekonomi doktorası yaptım. Yazları da Harward'da kalkınma ekonomisi dersi veriyordum ve ben tek değildim. O dönemlerde 70'lerin sonu 80'lerin başında bu sosyal hareketlilik vardı. Bir üst gelir grubuna geçmek için devletin verdiği eğitim olanaklar sağlıyordu. Çalışkan bir çocuksanız üst gelir grubuna geçebiliyordunuz. Sosyal hareketlilik vardı. Artık yok!"





Ayrıntılar geliyor...

iyi parti ekonomik kalkınma kongresi iyi ümit özlale meral akşener