İYİ Parti Lideri Akşener: O Paraları 'Söke Söke' Erdoğan'dan Alacağım

TAKİP ET

İYİ Parti Genel Başkanı HaberTürk canlı yayınında Hülya Hökenek'in konuğu oldu.

Hülya Hökenek'in sunduğu programa konuk olarak gazeteci Muharrem Sarıkaya, Nihal Bengisu Karaca ve Kürşad Oğuz'un sorularını cevaplayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Sivas Madımak Katliamı ile ilgili olarak "28 yıl evvel üniversitede hocaydım. Bir gazetede haftalık yazı yazıyordum. 'Orada hepimiz birlikte yandık' başlıklı bir yazı yazmıştım. Keşke o hadiseler tekrarlanmaması için yeni nesillere anlatabilseydik. Müştereklerin çoğaltıldığı bir rejimdir demokrasi. Yıllarca böyle anlattım ben üniversitedeki derslerimde. Hakikaten kötü bir şeydi. Tekrarlanmasını umut ediyorum, bu tür hadiselerin" dedi.

Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'nden Çekilme Kararı

"Çok yalnız hissedeceğiz. İstanbul Sözleşmesi ister seküler, ister muhafazakar pek çok kadının kendisini güvence altında hissettiği kavram oldu" diyen Akşener, "İstanbul Sözleşmesi'ni sayın Erdoğan imzaladı, AKP imzaladı. Bütün kadınlar bu konuda iktidar partisini ne kadar eleştirirsek eleştirelim övmekten geri durmadık. Bir grup adamın, -tırnak içinde- "adamın" itirazıyla çıkıldı. Birçok kişi müracaat etti. Ben de müracaat ettim. Danıştay benim itirazımı reddetti ve karara bağladı.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıktığımız için kadınlar olarak kendimizi çok yalnız hissedeceğiz. Çok üzgünüm. Sosyolojik olarak daha şehirli daha seküler kadınların meselesi değil, bütün kadınların meselesi bu" ifadelerini kullandı.

Danıştay'ın ret kararına itiraz edip etmeyecekleri ile ilgili soruya "Arkadaşlarıma hukuki olarak ne gerekiyorsa yapın dedim" şeklinde yanıt veren Akşener, "Sayın Erdoğan'ın durumuna empati yapmaya çalışıyorum. Yıllardır söylüyorum, bu bir eleştiri değil gerçekliktir. Saray hayatı paralel evren yaratır, yeni bürokrasi yaratır. Üç beş önemli gördüğü şahsın itirazının tüm toplumun, kendi beslendiği alanın tümünü kapladığını zannetmiş olabilir. Ben üniversitede hoca iken Refah Partisi'nin kadın hareketini incelemiş birisiyim. Refah Partisi'nin o geleneği, milli görüş geleneği dersek, 92'de bunu incelemiş bir hocayım. O günden bugüne elbette o kadın değişti" diye konuştu.

Kanal İstanbul Finansörleri 'Söke Söke Alabilirler' mi?

Erdoğan'ın 'söke söke alırlar' ifadelerine verdiği 'tiksindirici borç' yanıtı ile ilgili de konuşan Akşener, "Şimdi borç alıyor inat etti borç alıyor. Biz de dedik ki -ilk söyleyen benim- yatırımcılara ister Türk ister yabancı finans çevrelerine dedik ki 'Bakın sakın ola ki buraya para vermeyin, ödemeyeceğiz. Biz iktidara geliyoruz, ödemeyeceğiz'. CHP Genel Başkanı da diğer muhalefet partilerinin başlarındaki liderler de aynı şeyi söyledi. "Tiksindirici borç" diye bir kavram var. 1870'li yıllarda tanımlanmış Abraham Sacks diye bir beyefendinin, şaibeli gayrımeşru borçlarla ilgili bir tarif bu. Bunun da üç tane ilkesi var. Finans kuruluşları bir yatırıma, çünkü demokrasi dışı davranan tek adam sistemlerinde bazı liderlerin kendi geleceklerini garanti altına almak amaçlı, yandaşlarına para aktarma amaçlı yaptıları yatırımların o ülkelerin sırtına sistem değiştiğinde yük olmasıyla ilgili bir tarif.

Üç ilke var. Finans kuruluşları bilgilendirildi mi? Evet bilgilendirildi, verirseniz parayı ödemeyeceğiz kardeşim. İki, 'söke söke' hikayesi var ya... Milletin rızası olması gerek, var mı? Yok. İstanbulluya sorulmuş mu? Hayır. (Son olarak) Alınan borç milletin menfaatına mı kendi menfaatına mı kullanılacak? Üç ilkenin üçü de tamam. Şimdi biz diyoruz ki sayın Erdoğan'ın kendisinden alınacak 'söke söke' bu iş, onun için ayağınızı denk alın.

Bu işin benzerleri Ekvador ve Haiti'de yapılmış. O ülkenin başkanları borçlandırma yapmış, yeni gelenler itiraz etmişler ve sonra o arkadaşlardan alınmaya kalkışılmış ve sonra da borç silinmiş. Yüzde 70'e kadar silinen borçlar var. İYİ Parti olarak 'vay istemezük' demiyoruz, biz niye mega projelere karşı olalım" dedi.

Paramount Hotel Skandalı

'Çöken Çökene Otel' olarak bilinen Paramount Hotel'in ve sahiplerinin başına gelenlerle ilgili olarak konuşan Akşener, "Bir şey oldu, gözden kaçan bir şey var ve ben o günden beri Türkiye adına korkuyorum. Tarihçiyim, Osmanlı'da, işgal döneminde hiçbir zaman olmadı. Tapunun delinmesi... Adı sürekli değişmiş bir otel var ya. Onun sahibinin kızının konuşmasını dinledim, Yasemin Viktorya Uras. Bu ülkede şantajlar olmuştur, şantaj ile çantalarla paralar alınmıştır, yolsuzluk yapılmıştır ama tapu olarak üzerinize olan bir şeye çökme diye bir şey olmamıştır. O işi nasıl yaparsınız biliyor musunuz? Çantayla parayı silahla alırsınız ama tapunuzu hiçbir güç alamaz, ne alır biliyor musunuz? Hakim alır" dedi.

Yargının mafya etkisi altına alınması tehlikesini işaret eden Akşener "Tapunun delinmesi her şeyin sorgulanması anlamına gelir, kimse bunun üzerinde durmadı. Çok feci bir şey. O hanımefendinin bütün konuşmalarını izledim. İlk olarak Zanka TV'de çıkmıştı. YouTube kanallarına destek olmak lazım, onun için söylüyorum. Arkadaşlarıma dedim ki 'çok endişeliyim'. Bu sahaya nasıl iner biliyor musunuz? Sizin ev tapunuz var diyelim, onu silah zoruyla kimse alamaz ama hakim ayarlanırsa alınır. Nitekim Zonguldak'a gittim. Bir kadın geldi yanıma, şahitlidir bu. Dedi ki 'Ben imam nikahıyla evliydim, iki oğlum var' -sizler yaşında bir hanım-. Kocası muhtemelen kazada ölmüş ve 6 bin lira maaş bağlanmış, emekli maaşı. Bir de evleri varmış, velayet yoluyla kocasından kalmış. Şimdi kadının anlattığını söylüyorum, aile bu kadın için -tırnak içinde- 'kötü yola düştü' diye bir rapor alıyor, işte sokakta gördüm ben şimdi. Evden atmışlar, çocuklar çocuk esirgemede mahkeme sonuçlanıncaya kadar. Kadın sokakta... Dedim ki otelin tapusu, işte şimdi Zonguldak'ta evin tapusu. Lütfü Türkkan onu şimdi takip ediyor. Mahkeme sürüyor. Çocuklar çocuk esirgemede, evden atılmış kadın. Maaşa el konulmuş, kadın ortalık yerde ve diyor ki 'Evi alsınlar çocuklarımı versinler'. Bakın tekrar söylüyorum bu bilek gücüyle olmaz, silah gücüyle olmaz" diye konuştu.

Muharrem Sarıkaya'nın "Yargı nasıl müsaade ediyor böyle bir şeye?" sorusuna ise Akşener, "Ya bilemem işte bakın, ben burdan ilan ediyorum. Tapu delinmesi, canla aynıdır. Tapuya dokunulması ne Osmanlı'da olmuştur ne başka bir zaman. Hakim ayarlayıp tapunun alınmasından bahsediyorum. O otelle başladı, sonra başka fabrikalar falan çıktı ortaya" dedi.

Tek Adayla Gidilmeli 

Yaklaşan seçimlerde muhalefetin tek bir ortak aday çıkarması gerektiğini düşündüğünü belirten Akşener, "Bir senaryo Cumhur İttifakı'nın adayı belli sayın Erdoğan. Millet İttifakı'nın adayını oturup konuşmadık. Oturulacak, konuşulacak. Tek tek aday mı, ortak aday mı olacak bilmiyorum. Ben kişisel fikirlerimi paylaşıyorum. Tek adayla gitmenin uygun olabileceğini söylüyorum ama bu bir dayatma değil" dedi.

"Zühtü Aslan Bey'in yaptığı konuşması ilginç bir konuşma. Anayasa mahkemesinin kaldırılmasını isteyenlere karşı entersan bir tavır o vesayeti anlattı, mahkemeleri anlattı. Oradan dün Gergerlioğlu için bir karar çıktı. Hiç şerh yok, oybirliği ile olması önemli. Üyelerden İrfan Fidan sayın Erdoğan'a çok yakın. Sayın Fidan'ın da imzası var. Bunu bir kenara koyduk. Ben İmralı ile ilişkilerin sürdüğünü biliyorum, herkes biliyor. Apo ile hükümetin ilişkileri sürüyor. AK Parti HDP'yi kurumsal olarak şeytanlaştırmışlardı. Çok uzun bir zamandır yapılan, bir hüküm cümlesi haline geldi. CHP'nin de İYİ Parti'nin de seçmenlerinin büyük çoğunluğunun bu şeytanlaştırmadan etkilendiği görüldü.

Seçimlerde HDP'nin sistemine ihtiyaç varsa sayın Erdoğan bir dakika bile düşünmez el sıkışır. HDP'nin yöneticisinin talepte bulunmasını da bir kenara koyduk. AYM'nin kararına hukuk üzerinden bakmakta fayda var. Enis Berberoğlu'nun arkadaşım olduğu için başından bu yana yanında durdum. Ama hukukta bunların öneminin olmaması gerekiyor" diye konuşan Akşener "HDP kurumsalını şeytanlaştırdı AKP, HDP'de bu şeytanlaştırmayı nötralize edecek bir tutum alamadı. Ben 8 yıl o meclisi yönettim. Pek çok şeye şahit oldu. AKP canı istediği zaman canı istediği biçimde davranıp canı istediğini paketler idi. Ancak 31 Mart'a giderken Erdoğan toptan Kürtlere terörist dedi. Bana da dedi, hepimize dedi. Hepimiz terörist olduk. Hepimizi nankör buldu, o bizim babamız ya... Benim itirazım, HDP'ye düşen görev o şeytanlaştırmayı kırmaktır. Bize de neler dendi, ne Fetöcülüğümüz kaldı ne PKK'lılığımız kaldı ama biz gayret ettik. Ben ısrarla söylüyorum, hiçbir seçmen hiçbir siyasi partinin marabası değil. Bugün bir partiye oy veren yarın başkasına verebilir.

Bakın bunu hatırlatmam lazım, CHP'nin 129 civarında belediye meclis üyesi adayının tamamını Yeni Şafak gazetesi yayımladı. Bizim de 29 belediye başkan adayı ve belediye meclis üyesi adayımızı vatandaşlık numarasıyla yayımladı. Bunları PKK'lı diye yayımladı, ortak özellikleri ise Kürt olmaları"  dedi.

Süleyman Soylu'nun Temel Karamollaoğlu ve kendisini PKK ile evrak imzalamakla itham etmesini hatırlatan Akşener, PKK'lı olma iftirasıyla fişlenen Muş asıllı Kocaelili İYİ Parti adayı ile birlikte yaptıkları miting öncesinde ne diyeceğini sorduğunda, "Kürt'üm ama PKK'lı değilim" cevabını aldığını ve buna itiraz ettiğini belirtti. "Her Kürt'ün PKK'lı olduğuna dair kanaatın oluşturulmasına sebep olundu bu ülkede, sebep olan da Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. Ben de ozaman  dedim ki 'hayır öyle demeyeceksin, diyeceksin ki ben Kürt'üm. Ama yok'." dedi.

"Dün açılım süreci, çözüm süreci gibi bir dönemden, sonra da CHP'den İYİ Parti'den aday olan Kürt'ün PKK'lı olduğuna kadar giden bir bakış açısı... Bu olmaz, olamaz" diyen Akşener, "Ben Türk'üm, benim olmadığım sıfat kalmadı. İktidardan yana olmadığınız zaman her şeysiniz" ifadelerini kullandı.

"Sayın Erdoğan seçilmek istiyor. Ama seçilmesi mümkün değil, matematik uygun değil. Siyasetin kendi içinden çok koptu. Ama sarayın içinden çıkamıyor. Anketler yanlıştır demiyorum. Anket yapanlarla şüphem yok. Telefonla yapılan ankette konuşamazsınız. O kadar acı ki, Adana'da yolda durdurdular. Genç arkadaş soğanlarını getirmiş. Arka tarafta karpuz satan insanlar var. Bir arkadaş geldi, kendi kendine bağırmaya başlayıp bir süre sonra sinir krizine döndü iş, soğanları tekmelemeye başladı. O arkadaşa ne yapıldı bilmiyorum. O arkadaş daha sonra 'Cumhurbaşkanından özür dilerim, gaza geldim' diyor. En çok ona üzüldüm. Arkada Türk bayrağı asılı. Biz ne polis konuştuk ne bayrak ne vatan ne asker konuştuk. Karpuz konuştuk, soğan konuştuk, dert konuştuk. Kendi çocuğu bedelli yapanlar, çocukları uzun dönem askerlik yapan insanları bu duruma düşüremez"  diyen Akşener "Sayın Erdoğan'ın gerçekten Türkiye'den haberi yok. Sayın Erdoğan'ın Üsküdar'daki evinin kapısını insanlar çalabilirdi. Bugün sayın Erdoğan'ın sarayında hangi ikamette oturduğuna dair kimsenin bilgisi yok. O kapı nasıl çalınacak? Hatta daha ileri gideyim, AK Partili milletvekillerinin, bakanların bile kapısı çalınamaz. Onun için seçilemeyecek" diye konuştu.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu

 

"Ben hiç kimseyle ne sayın Yavaş, ne sayın İmamoğlu, ne sayın Davutoğlu, ne sayın Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir şey konuşmadım. Ben tıkaç olmayacağım, söylediğim şey bu. Sayın İmamoğlu ve sayın Yavaş'ın anketlerde iyi gittiğini görüyoruz. Çünkü anketlerde bunlar soruluyor. İstemeler normaldir ama ben onların adına bir şey söyleyemem" diyen Akşener, "Biz milletvekillerimizle, GİK'te, il başanlarıyla tartıştık sonra CHP'ye seçim ittifakı yapalım dedik ve çalıştı. Gelecek Partisi'nin anayasa taslağı metni hukuki bir metin. Bizimki bir devlet tasarımı. Danıştay'ı, Sayıştay'ı nasıl bir sistem içine koyacağız. TBMM nasıl olacak? Cumhurbaşkanlığı makamı nasıl olacak, öneriler zinciri. Ama şu var Cumhurbaşkanlığı gerçekten tarafsız olmasını istiyoruz bu çalışmada. Kadın kotası koyduk mesela. CHP'nin çalışmasını ben görmedim, okumadım henüz. Orada ilkeler manzumesi var. Ortaklaşmış bir metin üzerinde çok kolay buluşuruz" ifadelerini kullandı.

Artagan Projesi

 

Artagan ismini anlatan Akşener, "Öztürkçe, eski Türkçe bir isim. Bolluk, bereket anlamını taşıyor. Çok yabancı isimler dolaşıyor dükkanlarda, mağazalarda. Asıl fikir babası Yiğit Karakış. Geliştirme kısmını Ümit Özdağ ile birlikte yaptılar. Kaçağı, göçeği, yolsuzluğu, çökmeyi, rüşveti ortadan kaldıracak bir sistem. Nakitsiz bir toplum yaratmak özü. Anlamı da şu; bitcoin vs. değil. Kağıt paranın sıfıra yakın kullanıldığı, akıllı sözleşme. 83 milyonun ekonomik durumunun bilindiği ama hiçbir yere sızmadığı parayla ilgili her türlü iş. Simit aldın, markette alışveriş yaptın, hepsini kapsıyor. Mali denetimin var olduğu yapay zekayla oluşturulan bir sistem" dedi.

Hükümetin halktan toplanan vergilerin plansızca harcandığını belirten Akşener "Burada çok betona yönelik zihniyet olarak tercihte bulundular. Vergi konusunda Türkiye dolaylı vergi cennetidir. Ben de markette alışveriş yapıyorum, buna karşılık 1800 TL, 2200 TL emekli maaşı alan kişi aynı dolaylı vergiyi ödüyor. Bununla şu yapılacak. Gelir vergisi Türkiye'de çok düşük. Dolaylı vergimiz yüzde 80 oranında. 300 milyar TL kaynak oluşuyor. Kendi içinizdeki havuzdaki deliklerden akan suyu tuttuğunuz zaman. Yapay zekayla 83 milyonda kimlerin ihtiyacı var, bu hızlı olarak alınarak Artagan sistemiyle ortaya çıkarılacak.

 

Artagan ile vergiler dijital hale dönüşecek. Bu modelde 300 milyar lira kaynak sağlanacak. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz ticaret, bunu sloganlaştırırsak temiz ekonomi. Yastık altı kalmayacağı için, tüketimin artması, mevduatın artması 500 milyar liralık ek kaynak ortaya koyuyor. 1.1 trilyon bizim 2021 bütçemiz" ifadelerini kullandı.

Suriyeli Sığınmacılar 

"4 milyon kimine göre 5 milyon sadece Suriye'den bahsetmiyoruz. Türkiye bir hendek durumunda. Bu iktidar zamanında yapılan anlaşmalarla Türkiye hendek ülke haline dönüştü. Durup dururken Suriye'nin iç işlerinde ne işimiz vardı? Milyonlarca insan evinden barkından olduğu bir sistem. Burada suçsuz olan sadece göçmenler, onlar itilip, kakılıyor.

10 yıl önce sizin kanalınızda MHP milletvekili olarak şunu söylemiştim, kalanlarla ilgili entegrasyon sürecinin yapılması gerekiyor. En önemlisi bu ülkenin vatandaşı ise bu ülkenin vatandaşlığının öneminin yapılması. 40 milyar dolar harcandıysa, 60 milyar dolar da Suriye'den bu ülkeye para girdi. Beşar Esad ve Suriye yönetimiyle mutlaka konuşulmalı. Silah zoruyla değil, kendi ülkesine dönmek isteyen kişilerle ilgili Suriye yönetimiyle konuşulması lazım" dedi.

"Sığınmacıların ülkesine dönmesi için teşvikler yapılmalı" diyen Akşener, "Bu işte sayın Erdoğan'ın, bu ülkeyi 19 yıldır yönetenlerin sorumluluğu var. AK Partililerden özelde işittiğim durum var. Beşar Esad 'Batı bizi zorluyor, birden geçemeyiz, zaman içinde hazırız, yardımcı olun'. Ondan sonrası fasılda hurra geçti gitti. Şimdi 4 milyon insanın hali var. Zonguldak'ta bile Suriyeli söyleniyor bana. Onun için Suriye yönetimiyle konuşulmalı.

Biden'le barışmanın yolu olarak bizimkilerin teklifi, havaalanını beklemek üzere bizim askerimizin olması. Bizim Afganistan'la uzun yıllara dayanan irtibatımız var. Bizim askerimiz orada muharip güç değil. Sosyal sorumluluk projelerin içinde yer alıyorlar. Afganistan'da durup dururken muharip güç olarak olması doğru değil" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Lider Akşener O Paraları 'Söke Söke' Erdoğan'dan Alacağım