LDP'nin Desteklediği Bağımsız İBB Adayı Merve Karataş TamgaTürk'e Konuştu: CHP İle Problemlere Çözüm Önerilerimiz Kökten Farklı

TAKİP ET

"Benim kaybettirmek istediğim şey devletçi ideoloji."

Liberal Demokrat Parti'nin desteklediği Bağımsız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Merve Karataş, TamgaTürk Yayın Yönetmeni Semir Yapıcı'nın sorularını yanıtladı. 

CHP'liler tarafından "İmamoğlu'na seçimi kaybettirmek için aday oldu" diye eleştirilen Karataş, "CHP ile problemlere çözüm önerilerimiz kökten farklı. CHP'nin iktisadi çizgisi ile benim savunduğum ideolojik çizgi birbiri ile zaten kesişmiyor. Kaldı ki şu anda İmamoğlu'nun kaderi liberallerin oylarına bağlı olamaz." dedi. 

Karataş'ın sorulara yanıtları şöyle: 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olmaya nasıl karar verdiniz?

28 Mayıs seçimlerinin ardından Türkiye'nin siyasi sahnesinde muhalefetin ilerleme kaydetme konusunda zorlandığı bir noktaya geldik. Şu anda, ana akım muhalefetin AKP'ye karşı alternatif bir politika oluşturma konusunda başarısız olduğunu görüyoruz. İki tarafın adaylarına baktığımda benzer vaatlerle karşılaşıyorum. Siyasetçiler, insanların günlük yaşamlarını zorlaştıran temel sorunlara odaklanmıyorlar. Ben, bu durumdan bıkan bir vatandaş olarak, benim gibi ana akım siyasetten umudunu kesmiş kişilerin sesi olmak istedim.

"Teşkilatlanma Zorlaştıkça Seçimler Katılmak İmkansız Hale Geliyor"

LDP sizi desteklemeye nasıl karar verdi?

Ben önceden de LDP'nin bir üyesiydim. Ancak YSK tarafından 2015 yılından beri yetersiz teşkilatlanma nedeniyle LDP'nin seçimlere katılması engelleniyor. Elbette, bu durum uzun yıllardır üyeleri de bıktırıyor. Bu da bir tür kısır döngü oluşturuyor; seçimlere giremediğimiz sürece üye sayısı umutsuzluktan daha da azalıyor, teşkilatlanma zorlaştıkça seçimlere katılmak da giderek imkansız hale geliyor.

Liberteryen örgütlerin yönetim kurulunda olduğum ve çeşitli liberal derneklerle yakın ilişki içinde olduğum için parti yönetimi bu nedenle beni bağımsız bir aday olarak çıkarmaya karar verdi. 

"İmamoğlu'nun Kaderi Liberallerin Oylarına Bağlı Olamaz"

CHP kanadından gelen “İmamoğlu’na kaybettirmek için aday oldu” eleştirilerine yorumunuz nedir?

CHP ile problemlere çözüm önerilerimiz kökten farklı. Sosyal medyada, kültürel olarak çatıştığım, önceki seçimlerde AKP'ye oy verdiğini bildiğim insanların bile bana destek açıkladığını gördüm. Benim vaatlerimi sağ görüşlü biri de gayet beğenebilir ki gördüğüm kadarıyla beğenenler oldu da. Nihayetinde bu bir yerel seçim. Neden benim sadece CHP kitlesinden oy alabileceğim düşünülüyor onu anlamıyorum, sanırım sadece dış görünüşüme bakılarak böyle bir çıkarım yapılıyor. Böyle bir şey yok. CHP'nin iktisadi çizgisi ile benim savunduğum ideolojik çizgi birbiri ile zaten kesişmiyor.

Kaldı ki şu anda İmamoğlu'nun kaderi liberallerin oylarına bağlı olamaz.

Murat Kurum'un dışında Meral Danış, Buğra Kavuncu, Azmi Karamahmutoğlu, İdris Şahin gibi adaylar da var. Benim dışımda 20'den fazla bağımsız aday var. Böyle bir senaryoda benim sırf İmamoğlu’na kaybettirmek için aday olduğumun iddia edilmesi gerçekçi değil. Benim kaybettirmek istediğim şey devletçi ideoloji.

İstanbul'un Problemleri

Seçilirseniz projeleriniz neler olacak?

İstanbul'da gördüğümüz en temel problemler:

* Kentsel dönüşümün yetersizliği ve depreme olan hazırlıksızlık

* Raylı sistemlerin yetersizliği ve trafik

* Başıboş köpekler

* Taksi sorunu

* Belediyenin esnafla rekabet etmesi

Kentsel Dönüşüm:

İstanbul'un en büyük sorunu çarpık kentleşmedir. Düşündüğümüzde deprem riskine karşı sağlam olmayan binalar, dar sokaklar, trafik sorunu, otopark sorunu, yeşil alanların azlığı, estetik olmayan görüntü: Hepsinin temelinde bu vardır.

Halihazırda Kiptaş'ın aracı kurum olarak üstleneceği ve ada bazlı dönüşüm için özel şirketlerle yerel halkı bir araya getirdiği bir oluşum ile imar sorununu güvenli, dikey mimariye dayanan estetik, nitelikli yapılarla yenileyeceğiz.

Burada ada bazlı dönüşümün sonucu olarak caddelerin genişlediği, yeşil alanların arttığı, altyapı sorunlarının çözüldüğü, her dairenin kendi otoparkının olduğu kompleks bir projeyi hayata geçireceğiz.

Finansman sorununun çözülmesi için 4749 numaralı kamu finansmanının ve borç yönetiminin gerçekleşmesi kanununa dayanarak ilimizdeki kentsel dönüşeme özel ulusal ve uluslararası yatırımcıların ilgisi çekecek yeşil tahvil ihracı gerçekleştireceğiz.

İmamoğlu gibi "Merkezi yönetimden bize ödenek gelmedi." gibi mazeretleri kabul etmiyoruz.

Belediyemiz bünyesindeki KİPTAŞ’ın borsada yeşil tahvil çıkarmasını sağlyacağız.

Kamu ve özel bankalaradan kredi çekmeye gerek duymuyoruz.

Borsada kaide şudur: Tahvili alan birgün bunu sattığında geri ödeme garantisi ister.

Bizler KİPTAŞ gelirlerini garanti göstererek aynı zamanda oluşturulan fonu %25’ni anlaşmalı bankada nakit bloke yapacağız.

Yaptığımız bu anlaşma gereği konut piyasa faizinin altında kredilendirme seçenekleriyle dar gelirli vatandaşlarımızı ödeme kolaylığına yönelteceğiz.

Deprem

En yüksek riskli bölgelerdeki kentsel dönüşümü hızlandırmak bu süreçte bizim öncelikli hedefimiz olmalıdır. Çok geç kaldık.

Biz zorunlu askerliğe karşıyız, ancak madem bu uygulama var, en azından bedelli askerlikten kışla şartının kaldırılmasını ve yerine herkesin kendi ilinde alacağı AFAD eğitimi ile bu tür durumlara hazırlık olmamızın sağlanmasını tercih ediyoruz.

Her il ve ilçe hatta mahallede, eğitim ile sertifikalandırılmış genç insan gücüne ihtiyacımız var. Mahallelere konulacak afet konteynerleri ile birlikte ilk 72 Saat içerisinde müdahale edilmeli. Bu insan gücü, uzman arama-kurtarma personellerine bilinçli bir destek sağlamak zorunda, çünkü büyük bir depremde AFAD saha personeli asla yeterli olmaz. Uzmanlar Marmara depreminde 800 bin civarında arama-kurtarma görevlisine ihtiyaç olduğunu tespit ettiler. Gasp edilmiş olan deprem toplanma alanları da yeniden belirlenmeli.

Sokak Köpekleri

Kısırlaştırıp geri salmak bu sorunu çözmüyor hiçbir şekilde. Geri salınmaları gibi bir durum köpeklerin hem kendileri için hem de insanların güvenliği için kabul edilebilir değil.

Bazı adaylar "Biz barınak kurup besleriz." diyip işin içinden çıkmaya çalışıyor. Oysa bu belediyenin cebinden çıkacak bir parayla sürdürebilecek bir proje değil ekonomik olarak.

Toplanan köpekler sahiplendirilmeye çalışılmalıdır. Bu yüzden ben en mantıklısının STK'lar ve holdinglerle işbirliği yapılması olduğunun kanaatindeyim, belirli bir sürede sahiplendirilemeyenler için son seçenek itlaf oluyor, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi.

Bunun uygulanması için yasaların da değişmesi şart, biz göreve geldiğimiz takdirde her türlü hukuki mücadeleyi vereceğiz.

Taksi Sorunu

Bugün Martı TAG'e destek olmak için Çağlayan'daydık, orada çok büyük bir kitle vardı.

Taksi lobisi mafyatik, adil rekabetten kaçınan bir lobi.

Plakalara lisans verilmiş olması kabul edilemez, lisans plakalara değil kişilere verilmesi gereken bir şeydir. Piyasada alternatif oyuncular çıkıyor, girişimciler taksi sorununu paylaşımlı yolculuk ile çözümlemeye çalışıyor ancak Türkiye ne yazık ki paylaşımlı yolculuk yönetmeliğinin olmadığı nadir ülkelerden biri. Bu yönetmelik bütün gelişmiş ülkelerde vardır. Bırakın gelişmiş ülkeleri, Afrika ülkelerinde bile var. Ancak Küba'da, Eritre gibi ülkelerde yok.

Bu yönetmelik olmadığında ne oluyor peki? Girişimcilerin sundukları bütün alternatif hizmetler korsan taksi sayılıyor cezalarla bezdirilmeye çalışılıyor. Küçük bir lobinin çıkarları korunsun diye sorunun çözümü yokuşa sürülüyor.

Belediye ne yapabilir?

İki senaryo var.

*Konuyu UKOME'ye getirmek,  

*Çevre Şehircilik Bakanlığı'nda Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün belediyeler kanununun revize edilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılması için bakanlıklarla bir (Ulaştırma ve İçişleri) araya gelmesini sağlamak. Bu süreçler de kamuoyu baskısıyla şeffaf bir şekilde yürütülmeli. Böylece kamuoyu da kim bu sorunun çözülmesine engel oluyormuş görebilir.

Engelliler

Beni engelli anneannem büyüttü. Evden asla dışarı çıkamaması, beraber gezemiyor olmamız çocukluğumda beni çok üzerdi. İstanbul'da çok fazla eve tıkılıp kalmış engelli var. Bu değişmek zorunda.

İstanbul'da engelliler federasyonunun imzalamadığı projelere imar verilmemeli. Rampalar için rasyonel bir eğim ve genişlik standardı uygulanmalı.Tüm trafik ışıkları sesli olmalı. Kamu kurumlarında en az bir çalışan işaret diline hakim olmalı. Afet durumlarında engellilerin oturdukları adresler için ayrı bir veritabanı oluşturulmalı ve bu bilgiler tehlikeli durumlarda hususi olarak dikkate alınmalı. Örneğin dilsiz biri yardım isteyemiyor diye ölüme terk edilmemeli, durumu bilinmeli. Kentsel dönüşümle ortaya çıkan yeni planlamada tüm kaldırımlar engelli dostu hâle getirilmeli, kaldırıma araba park edilmesini engellemek adına otoparklar yer altına taşınmalı. Sokakta başıboş köpek olmamalı. Asansör ve kapı genişlikleri en büyük tekerlekli sandalyeler esas alınarak tasarlanmalı, engelli derneklerini ziyaret ettiğimde bu konuda da şikayet aldım.

İstanbul'un Su İhtiyacı 

Yağmur sularının büyük bir kısmı barajlara gitmeden kayboluyor. Bunun için tüm İstanbul yerleşiminde barajlara su akmasını engelleyen yapılar kaldırılmalı.-Bundan böyle yeni yapılacak bütün yapı ve işlemlerin barajlara akıntıyı engellemeyecek şekilde yapılandırılmalı. Yağmur suları belirli bölgelerde toplanarak barajlara gönderilmeli.

Raylı Sistem ve Trafik Sorunu 

Seul 9 milyonluk bir şehir.

Madrid 3 milyonluk bir şehir.

Londra 8-9 milyonluk bir şehir.

Tüm bu şehirlerin raylı sistem haritası İstanbul'unkinden kat kat kompleks ve gelişmiş. Bu şehirlere gidenler arada nasıl bir devasa fark olduğunu görmüşlerdir. Bizim metromuz çok yetersiz. Seul'un metro haritasını Google'da aratın, İstanbul'un metro haritasının ne kadar yetersiz olduğunu daha iyi anlarsınız. Bize bugün mevcut olanın bir 2-3 katı daha metro gerekiyor.

Kentsel dönüşümün dışında bütçeyi en çok raylı sistemlere ayıracağız.

Buna ek olarak İstanbul mevcut nüfusu kaldırmıyor.İstanbul'un nüfus artışını hızlandıracak politikalardan da kaçınacağız. Kanal İstanbul gibi sorunları katlayacak bir projeye karşıyız.

İstanbul’un en büyük iki sorunu arasında gösterilen deprem ve sığınmacılar konusunda nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz? Sizce İstanbul’un en büyük sorunu ne?

Bana kalırsa en büyük sorunumuz depreme hazırlıksızlığımızdır, buna dair fikirlerimi önceki soruda yanıtladım.

Mülteci konusuna gelince: Türkiye gibi dünyanın mülteci yükünü adil olmayan bir oranda üzerinde taşıyan bir yerde liberteryenizme haklı olarak şüpheci yaklaşılıyor, insanlar liberteryenizmin açık sınır savunuculuğunu şart kıldığını zannediyor. Biz böyle bir şeyi savunmuyoruz. Sanılanın aksine, pek çok liberteryen filozof açık sınırları eleştirir.

Özellikle İstanbul gibi şehirlerde oluşan asayiş sorunu en başta kadınların ve çocukların güvenliği için bir tehdittir. İnsanımızın can ve mal güvenliği iktidarın ümmetçi ajandasına kurban ediliyor. Biz bu ajandaya sonuna kadar karşıyız ancak bu sorunu kökten çözmek ne yazık ki büyük ölçüde merkezi yönetimin elinde. Belediye ise zabıta denetimlerini artırabilir.

"Bu Kadar Rezil Bir Kampanya Sürecini Hayatımda Görmedim"

Bakanların AKP adayına destek vermesini nasıl yorumluyorsunuz?

Hepimizin vergileri ile geçinen bakanların belirli bir parti için sahaya inmesi adil olmayan bir rekabettir, aşağılık bir tutumdur. Ben partilerin devletten maddi destek almasına bile karşıyken, devlet eliyle bu kadar abartılı boyutlara varmış bir ayrımcılığı tasvip etmem mümkün değil. Ne Tayyip Erdoğan'ın ne de bakanların Kurum için oy dileniyor olması normal bir durum değil. Ben bu kadar rezil bir kampanya sürecini hayatımda görmedim.

 

merve karataş ldp chpli ibb ibb adayı bağımsız ibb adayı