Milletimizi Uyandıran Adam: Ayaz İshaki

TAKİP ET

Büyük Türkçü Ali Suavi, Muhbir'de Türk milletine şöyle hitap ediyor: 'Hemşehriler! Anlıyor musunuz gazete ne güzel okuldur! O okulda ne güzel ilimler okunuyor ve orada okuyanlar nasıl uyanıyor!' Ayaz İshaki, işte bu cümleleri şiar edinmiş ve milletini uyandırmak için birçok gazete, mecmua neşretmiş -kendi tabiriyle 'radikal milliyetçi'- bir kalem sahibi, mensup olduğu yüksek kültüre yarattığı sanat eserleriyle önemli katkılar sunmuş büyük ve ince bir ruh, bütün ömrü önce Çarlık, sonra Sovyet kabuğundaki işgalci Rus devletiyle mücadele içinde geçmiş yılmaz bir hürriyet sevdalısıdır

Büyük Türkçü Ali Suavi, Muhbir’de Türk milletine şöyle hitap ediyor: “Hemşehriler! Anlıyor musunuz gazete ne güzel okuldur! O okulda ne güzel ilimler okunuyor ve orada okuyanlar nasıl uyanıyor!”

Ayaz İshaki, işte bu cümleleri şiar edinmiş ve milletini uyandırmak için birçok gazete, mecmua neşretmiş -kendi tabiriyle “radikal milliyetçi”- bir kalem sahibi, mensup olduğu yüksek kültüre yarattığı sanat eserleriyle önemli katkılar sunmuş büyük ve ince bir ruh, bütün ömrü önce Çarlık, sonra Sovyet kabuğundaki işgalci Rus devletiyle mücadele içinde geçmiş yılmaz bir hürriyet sevdalısıdır.

1878’de Kazan’da dünyaya gelen Muhammed Ayaz İshaki, medrese eğitimi almış ve küçük yaşta Kur’an okumayı öğrenmiş kabiliyetli bir çocuktur. Kendi dilini bütün incelikleriyle kullanabildiği gibi Arapçaya da oldukça hakimdir. Milli hislerini keşfetmesinde yine küçük yaşta tanıştığı Tercüman gazetesi büyük pay sahibi olmuştur. Başta Tatarlar olmak üzere, bütün Türklerin yolunu aydınlattığı gibi Ayaz İshaki’nin de yolunu Gaspıralı İsmail Bey’in ışığı aydınlatmıştır. Henüz 19 yaşında öğretmenlik yapmaya başlayan Ayaz İshaki, Kazan’da ilk defa Usul-ü Savtiye (Seslere göre harf okutma metodu) metodunu tatbik etmiştir.

İlk siyasi adımlarını “Şakirtlik” adlı gizli bir talebe örgütü kurarak devrimden dahi önce atmış, 1901’de de “Terakki” adlı gizli bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Kısa süre içerisinde bu gizli yayın organı devlet tarafından yasaklanınca hemen 1902’de bu kez “Hürriyet” adını verdiği bir gazete neşretmeye başlamış fakat bu girişim de çok uzun ömürlü olmamıştır. Sosyalist fikirlerin açık bir şekilde fark edilebildiği bu yayınlar, dönemin ruhunu da net bir şekilde izah eder niteliktedir. Ayaz İshaki’nin fikri tekamülü adeta bir, hatta birkaç neslin timsali niteliğindedir.

İshaki, 1905 Devrimini takip eden süreçte Rusya Müslümanları Birinci Toplantısına iştirak eden isimlerdendir. Devrimin yarattığı görece rahat ortamdan birçok aydın gibi Ayaz İshaki de faydalanmış ve 1906’da “Tanğ” gazetesini çıkartmıştır. 63 sayı sonunda kapatılan gazeteyi, 1907 yılında “Tavış” takip edecektir. Tabii bu aralıkta İshaki, cezalandırılarak bir süre hapse de atılmıştır. Bir süre sonra yeni gazetedeki sert üslup da aynı akıbeti tetikler ve İshaki yeniden hapse atılır. 6 aylık cezanın akabinde Ayaz İshaki, Kazan’dan sürülür.

Yaklaşık 6 yıl Kazan’dan uzak kalan büyük İshaki, vatanına döner dönmez benzer sorunlarla karşılaşınca Petersburg’a geçer ve burada da “İl” gazetesini çıkarır. Sonradan merkezi Moskova’ya taşınan İl yasaklanınca İshaki, Moskova’da “Söz” gazetesini yayınlar. Gazetenin Türkistan’da büyük ilgi görmesi de kapatılması için yeterli bir sebep olduğundan “Söz” de selefleriyle aynı kaderi paylaşır. Tabii bu karar, İshaki’yi yıldıracak cinsten bir karar değildir, hemen yeni bir gazete çalışmasına başlanır ve “Bizninğ İl” çıkarılır. Onu “İl Sözü” takip eder. Şubat Devriminden sonra “İl” gazetesi yeniden yayın hayatına başlar.

1917 Mayısında Rusya Müslümanları Birinci Kurultayına Moskova Temsilcisi olarak katılan Ayaz İshaki, burada başkanlık divanı üyesi olur. Onun teklifiyle “İlkokullarda öz şivede eğitim, ortaokullarda genel Türk dili dersi zorunluluğu” ve yüksekokullarda da “okuma dili şamil olan Türk dilidir” maddeleri oy birliğiyle kabul edilir.

Aynı yılın Haziran ayında Kazan’da toplanan Kurultay, “İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarlarının” medeni muhtariyetini ilan etti. Başkanlığa da Ayaz İshaki’nin uzun yıllardır arkadaşı olan Sadri Maksudi getirildi. Yeni yapı, Kasım ayında Ufa’ya taşındı ve Ayaz İshaki’nin de aralarında yer aldığı 120 mebus seçerek Millet Meclisini meydana getirdi. 29 Kasım 1917 tarihinde de İdil-Ural Devleti kuruldu. Ancak Bolşevik darbesi, tıpkı Kırım’da kurulan Türk devletinin olduğu gibi Ufa merkezli bu devletin de sonunu getirdi.

Ayaz İshaki, 1925 yılına kadar önce Uzak Doğu’da, sonra Avrupa’da birçok ülke ve vilayette bulunmuş, birçok yayın organında fikirlerini paylaşmıştır. 1925 yılında Türkiye’ye gelerek bir süre Türk Yurdu’nda çalışmıştır. İki yıl sonra Promete teşkilatından aldığı teklif üzerine Varşova’ya giden İshaki, burada İdil-Ural Bağımsızlık Komitesini kurmuş ve 1928’in sonunda "Yaña Milli Yul" dergisini çıkarmıştır. Bu dergiyi 10 yılı aşkın bir süre çıkarmayı sürdürecektir.

1934-38 yılları arasında Mançurya, Kore, Japonya, Arabistan ve Finlandiya’da da bulunan Ayaz İshaki, gittiği her yerde Türkleri teşkilatlandırma ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütmüştür. Esir yurtların halklarına bağımsızlık aşkı aşılayan İshaki’nin bir toplantıda sarf ettiği şu sözler adeta kutsal bir parola mahiyetindedir: “Yaşasın bağımsız Mançurya, yaşasın bağımsız Moğolistan, yaşasın İdil-Ural!”

1935 yılında İshaki, Uzak Doğu’da yaşayan Türklerin büyük bir kurultayda toplanmasını sağlar. Çin, Kore, Mançurya ve Japonya’da yaşayan Türklerin temsilcileri burada bir araya gelir. Kurultay neticesinde Ruslardan ayrı bir millet olduklarını, ayrı bir tarihe sahip olduklarını vurgular ve gençliğin milli terbiyesi için gazete ve dergi yayınlanması kararlaştırılır. Ayaz İshaki, bu kurultayı Türkiye Türklerinin Sivas Kongresine benzetir.

Kurultayda kararlaştırılan ortak neşriyatta kısa süre içerisinde yayın hayatına başlar: Milli Bayrak. İshaki, 2. Dünya Savaşına dek bu gazetede yazmış ancak savaş patlak verince Avrupa ile ulaşımın kesilmesinden dolayı Uzak Doğu merkezli gazeteye yazılarını ulaştıramamıştır. 1936’dan 1939’a kadar Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Türklerle bir araya gelen İshaki, bütün sağlık problemlerine rağmen Türklerin hürriyet davasını anlatmaya ara vermemiştir.

1939’da yeniden İstanbul’a gelen Ayaz İshaki, edebi eserlerinin birçoğunu burada kaleme almıştır. Öte yandan Rus esareti altındaki Türklerin hürriyet davası için mücadelesini sürdürmeyi de son nefesine dek sürdürmüştür. 22 Temmuz 1954 günü kanser hastalığına yenilen İshaki, vasiyeti üzerine Yusuf Akçura’nın yakınına, İstanbul Edirnekapı Şehitliğine defnedilmiştir.

Yine bir Kazan Tatarı olan Türk dünyasının en önemli şairlerinden Abdullah Tukay'ın Ayaz İshaki için sarf ettiği şu sözcükler sahiden de bu büyük dava adamının kavgasının hakkını vermekten fazlası değildir:

“O, milletimizi uyandıran, karanlıktan aydınlığa çıkaran adam…"

ayaz ishaki idil-ural devleti Milli Bayrak Yaña Milli Yul