Özel Haber | Kılıçdaroğlu'nun Başörtüsü Çıkışı: Kadınlar TamgaTürk'e Konuştu

TAKİP ET

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündemde hiç yokken başörtüsü çıkışı; enflasyon ve sansür yasasıyla boğuşan Türkiye'de bu iki önemli sorunun önüne geçti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim’de akşam saat 21'i işaret ederek 'Hepimiz için samimiyet turnusolü olacak' diyerek bir çağrı yaptı. 

Dağ Fare Doğurdu: Kılıçdaroğlu’nun Çağrısı

Tam da TÜİK tarafından enflasyonun yüzde 83,45 olarak açıklandığı ve rekor kırdığı günde herkes Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısının ekonomiyle alakalı olduğunu düşündü. Fakat akşam saat 21 olduğunda Kılıçdaroğlu’nun videosunda adeta dağ fare doğurdu. 

Kılıçdaroğlu: 'Başörtüsü Yasağını Biz Kaldırdık' Diyorlar Ama Hikaye, Yasağı Kaldıran Bu Kardeşinizdir

Uzun uzun konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı: 

"Biliyorsunuz, uzun süredir ülkenin yaralarını kapatmaktan ve artık ülkenin geleceğine güvenle bakmaktan bahsediyorum. Çok açık yaralar var. Ve bu yaralar bizi hep geçmişe tutsak ediyor. İktidar olduğumuzda devletin atacağı adımları şimdiden anlatmaya çalışıyorum.

Helalleşme, aslında tam da bu. Halkımız birbirine düşürülmekten yorgun düştü. Kutuplaştırdılar, ayrıştırdılar, kamplaştırdılar. Adeta düşmanlaştırdılar. Oysa, devlet yaraları kapatacak ki, millet olarak dünya ile rekabete odaklanalım, büyüyelim, gelişelim. Her kapanan yara bizi birleştirecek, güçlendirecek ve ülkenin rekabet gücünü artıracak. Her adım huzurlu, refah içinde büyüyen bir Türkiye demek.

Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibari ile bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi grup toplantımızdan hemen sonra TBMM’ye sunacağız"

Kılıçdaroğlu’nun çıkışının birçok CHP’li için de sürpriz olduğu, CHP liderinin bu konu üzerinde sadece kendisine yakın isimlerle çalıştığı konuşuluyor. 

Erdoğan El Yükseltti: Anayasa Değişikliği

Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısına karşılık AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önce açık bir şekilde şaşırdığını ve Türkiye’nin böyle bir gündemi olmadığını, konunun çoktan çözüldüğünü söyledi. Ancak Erdoğan el yükseltmekten de geri durmayarak bir kanun teklifi yerine Anayasa’da değişiklik yapmayı ve kapsamı genişletip aileyi yeniden tanımlamayı önerdi. 

AKP, 'Başörtüsü' Teklifi İçin Anayasa'nın 5 Maddesinde Değişiklik Planlıyor İddiası

Kılıçdaroğlu’nun çıkışından bir gün sonra AKP Grup Toplantısında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP ve Kılıçdaroğlu’nun 2008 Anayasa değişikliği dahil, başörtüsü karşıtı tutumuna işaret edip “video görselleri” ile desteklediği konuşmasında Türkiye’nin başörtüsü diye bir sorunu kalmadığına işaret ederek şu ifadeleri kullandı: 

“Şayet bu zat, temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse, şayet bu zat, gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa… Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım.

Üstelik bu konuda elimizde, Cumhur İttifakı olarak başlattığımız girişimle, Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur. AK Parti ve MHP olarak o dönemde hazırladığımız 5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı, uygulamaya gidilemeyeceği açık kaydıyla birlikte yeniden çıkartalım. Çünkü bugün Meclis’te basit çoğunlukla çıkan bir yasayla verilen hakkın, yarın bir başka Meclis denkleminde aynı şekilde alınabilmesi mümkündür. Meseleyi Anayasa düzeyine taşıdığımızda ise süreç bu kadar kolay yürüyemeyeceği için nispeten daha kalıcı, daha sağlam, daha muhkem bir iş ortaya çıkmış olacaktır. Böylece CHP’ye, 14 yıl sonra, üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı vermiş de olacağız.

Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım."

Daha sonra Malatya'da toplu açılış törenine katılan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na her zamanki üslubu ile seslenerek başörtüsü konusunda "Sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim" dedi.

Erdoğan'dan Başörtüsü Referandumu Çağrısı

Ardından AKP’li Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da konuyla ilgili çalışma yaptıklarını ve Anayasa’nın 24. ve 41. Maddelerinde değişiklik yapılacağını belirtti. Bozdağ, "Aile var, 41'inci maddenin birinci fıkrası değiştiriliyor. 24'üncü maddeye de iki fıkra ekleniyor. Hem başı açık hem başı örtülü olan herkes için anayasal teminat getiriyoruz" diye konuştu.

Bozdağ'dan 'Yeni Anayasa' Açıklaması: Aile Kavramı Değişecek

Referandum ve Seçim Aynı Gün 

Öte yandan AKP’nin bu konuyu 2023 seçimleri sırasında referanduma götürerek avantaj sağlamayı deneyeceği de kulislerde konuşuluyor. HaberTürk yazarı Kübra Par 24 Ekim’de kaleme aldığı yazısında "Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişiklik teklifinin en azından başörtüsü bölümünü referanduma götürebilme olasılığı çok ama çok yüksek" dedi. 

Par, 'AKP'nin yasama süreçlerinde etkin olan önemli bir isme', "Referandum yapmak israf değil mi?" diye sorduğunu ve "Haklısınız ama referandum için ayrı bir tarihe gerek yok ki o da seçim günü yapılabilir" yanıtını aldığını belirtti.

Akşener: Bence Gerek Yoktu

Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısına 6’lı Masanın İslamcı kanadı diyebileceğimiz Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nden destek geldi. Ancak İslamcıların aksine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu çıkışın gereksiz olduğunu belirtti. 25 Ekim’de Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına katılan Akşener, “Sayın Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü tutumuna söyleyecek bir sözüm yok. Sayın Kılıçdaroğlu bir helalleşme yolculuğuna çıktı. Orada da büyük saygım var.” diyerek şunları kaydetti:

“Bu çerçeve içinde bu helalleşme yolculuğuna çok büyük bir saygım var ama ben de başka şeyleri hatırlatmak durumundayım. Bu ülkede Rize Belediye Başkanı, açılım sürecinde, 'Boş yere açılım yapmayın. Bizler her seferinde bir Kürt kadını alalım ikinci eş olarak bu meseleyi çözelim' dedi. O günlerde ben bu gökkubbeyi yıkmaya çalıştım tek kişi olarak. AKP Samsun İl Başkan Yardımcısı, 'Başı açık kadın perdesiz eve benzer ya kiralıktır, ya satılık' dedi. Buna da zıtladım ben. Atatürk'ün annesine hakaret edildi. Bunlarla ilgili kim helalleşecek bu ülkede? Bende bunları hatırlatıyorum.

Akşener'den Başörtüsü Açıklaması: Kapanmış Yaraları Yeniden Açmak Yerine Kanayan Yaralara Bakmak Durumundayız

Başörtüsü çözülmüş bir konu. Yani bunun hukuki bir alt yapısının olması, olmaması meselesi değildi. Kapanmış yaraları yeniden açmak yerine, kanayan yaralara bakmak durumundayız. Ben saygı duyuyorum elbette sayın Kılıçdaroğlu'nun bu tavrına ama bugün neyi tartışıyoruz? Anayasaya koyulmayı, başörtüsü içinden yeni bir kavgayı tartışıyoruz. Kılıçdaroğlu'nun duruşunu biliyoruz zaten. Bence gerek yoktu.”

Kadınlar Ne Düşünüyor?

Tüm bu gelişmelerin ışığında başörtülü kadınlara Kılıçdaroğlu’nun çıkışını, Erdoğan’ın karşılığını ve başörtüsü meselesine ilişkin düşüncelerini sorduk. 

“Apolitik Olma Seçeneğimizin Kalmadığını Düşünüyorum”

TamgaTürk’e konuşan bir sağlık çalışanı, “Başörtüsünün artık herhangi bir şekilde gündem olmasına anlam veremiyorum.” diyerek Kılıçdaroğlu’nun çıkışının anlamsız olduğunu ve Türkiye’nin daha önemli sorunlarının olduğunu belirtti. Sağlık çalışanı şu ifadeleri kullandı:

“Kılıçdaroğlu'nun da bu çıkışını aynı şekilde anlamsız buldum çünkü artık başörtüsü ile ilgili herhangi bir kısıtlamanın olmadığı apaçık ortadayken bu tarz çıkışlar yapmak hem samimiyetsiz hem de gereksiz. Halihazırda bulunan daha gerçek problemlerimiz varken muhalefetin bayatlamış bu meseleleri gündeme alması hepimiz için umut kırıcı. Gelecek seçimlerde 20 yıllık iktidarın nihayet değişebilecek olması söz konusuyken zaten çözülmüş olan bir sorunu tekrar çözmek istemek gerçekten çok komik.

Şu an için bu konuyla alakalı yaşadığım herhangi bir sorunum yok, kamuda da aynı şekilde. Lisede dördüncü senenin sonlarındayken başörtü yasakları tamamen kalkmıştı. O günden bu yana herhangi bir kısıtlama ile hiç karşılaşmadım.

Şu anda şahsi hayatımda yaşadıklarımı ise şöyle izah edeyim; siyasilerin sürekli olarak bu konuyu kullanmasından ötürü başörtüsü toplumda birçok kişi için siyasi bir simge haline geldi ve başörtülü insanların o düşünce kalıbında olması gerektiği ile ilgili ciddi bir dayatma oluştu artık toplumda. Mesela çoğu zaman başörtülü bir muhalif olduğunuz öğrenildiğinde verilen tepkiler çok rahatsız edicidir. Bunlar olayın daha bireysel boyutları, eminim yandaş olmayan çoğu başörtülü kişi bu önyargılarla defalarca karşılaşmıştır.

En az Kılıçdaroğlu'nun açıklaması kadar Erdoğan’ın çıkışını da anlamsız buldum çünkü çözülmüş olan bir sorunu çözmeyi vadeden muhalefete karşılık olarak yine yıllardır bu sorunu çözmüş olduğuyla övünen iktidar bu açıklamayı yaparak hepimizin aklıyla alay ediyor. Bu konunun hayati önem arz eden onlarca meselenin içinden sıyrılıp gündeme gelmesi başörtülü kadınlara yönelik antipati gelişmesine neden olabilir diye düşünüyorum. Çünkü aynı zamanda halkın ciddi manada canını yakan sorunlarına da kulak tıkanmasının yarattığı öfke bu gündemle birlikte bu tarafa kayabilir diye düşünüyorum.

Hala bunların konuşuluyor olmasına ve birçoğumuzun siyasi gündeme dahil olmak zorunda oluşumuza üzülüyorum. Ben normalde apolitik bir insandım ama şimdi apolitik olma seçeneğimizin kalmadığını hissediyorum.”

“Şu Anki Kanayan Yaraları Kapatmak Daha Mantıklı Olurdu”

TamgaTürk’e konuşan bir İngilizce öğretmeni ise iki tarafın öne sürdüğü söylemlerin anlamsız olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı yapmak yerine şu anki kanayan yaraları kapatmak için çalışmasının daha iyi olacağını söyledi. İngilizce öğretmeni şunları söyledi:

“Kılıçdaroğlu’nun çıkışı yerinde bir çıkış değildi diye düşünüyorum. Geçmiş yaralar geçmiş sorunlar diye kendisi de dile getiriyor. Şu an değinilmesi çözülmesi gereken daha önemli sorunlar varken ekonomiye hukuka mültecilerin durumlarına ne yapacağı konularında daha meraklıyım. Bu merak sadece Kılıçdaroğlu için değil. Yersiz ve gereksiz bir açıklamaydı. Amaç oy çekmek ise şu anki kanayan yaraları kapatmak daha mantıklı olurdu. 

Başörtüm sebebiyle kamuda eğitim hayatımda çok can sıkıcı bir sorunla karşılaşmadım. 20 yıllık iktidarın ayrıştırma politikası yüzünden "Başörtülüyse iktidar yanlısıdır." diye ön yargıyla yaklaşan arkadaşlarım oldu. Daha ağır veya rahatsız edici bir tepkiyle karşılaşmadım. Karşılıklı anlaşılıp fikirler belirtilince insanların tüm ön yargıları ortadan kalkıyor diyebilirim.

Kılıçdaroğlu madem bu sorunu ortaya koydu ve çözeceğinden bahsetti, Erdoğan'a bu işi için fırsat vermeden kendisinin somut bir çözüm sunmasını beklerdim. Erdoğan'ın getireceği çözüm şimdiye kadar getirdiği çözümlere bakarak pek de iç açıcı çıkacakmış gibi gelmiyor. Tekrar söylemem gerekirse bu konuya gelene kadar eğitim, hukuk, ekonomi ve tüm bu alanlardaki liyakatsizliklere değinilmesi, çözüm üretilmesi gerekir diye düşünüyorum.”

“Kılıçdaroğlu İktidarın Eline Koz Veriyor”

Hayatının büyük kısmı AKP iktidarıyla geçen ve yeni mezun bir sağlıkçı ise TamgaTürk’e verdiği demeçte Kılıçdaroğlu’nun muhafazakarlardan oy almaya çalışırken iktidarın eline koz verdiğini belirtti. Suni bir gündem yaratılmaya çalışıldığını belirten genç sağlıkçı şu ifadeleri kullandı:

“Kılıçdaroğlu kendini muhafazakarlara kanıtlamaya, onların sempatisini kazanmaya çalışıyor ama bunu yanlış yoldan yaptığını düşünüyorum. Kesinlikle daha önemli sorunlarımız var. Böyle bir çıkışa hiç gerek yoktu. Onların eline koz vermiş oldu. 

Ne okullarda ne iş yerlerinde hiçbir kamu veya özel kuruluşlarda sıkıntı yaşamadım. Halkın böyle bir sorunu yok. İnsanlar birbirinin inancına, dış görünüşüne karışmıyor.

Başörtüsü tartışmaları gerçeği yansıtmıyor. Sürekli başörtüsü tartışması görmek insanın canını sıkıyor. 

Suni bir gündem yaratmaya çalıştılar, başardılar ve rüzgar tersine esti. Ne yapmaya çalışıyorlar bilmiyorum ama halktan gerçekten haberdar olmamalarını imkansız görüyorum. Enflasyon, kaçak göçmenler ve işsizlik gibi büyük sorunlarımız var. Onları gündeme getirmek ve tartışmak bizim için faydalı olurdu. Enflasyon herkesi etkiliyor.”

“Ucuz Siyaset”

Yine hayatının hemen hemen tamamı AKP iktidarıyla geçen yeni mezun bir genç ise uzun zaman önce rafa kalkmış olması gereken bir sorunun tekrar tekrar tartışılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Yeni mezun genç kadın şu ifadeleri kullandı:

“Bu konunun sürekli olarak gündeme taşınmasından çok rahatsızım. Politikacıların uzun süre önce rafa kaldırılmış olması gereken başörtü meselesini düzenli bir tartışma meselesi haline getirmesi ucuz siyaset izlenimi veriyor. Genç ve başörtülü bir kadın olarak A partisi, B partisi fark etmeksizin başörtüsüyle ilgili herhangi bir yorum yapılması bende kusma hissi uyandırıyor.

Hem başörtülü olduğum için hem yeterince (!) başörtülü olmadığım için pek çok alanda ayrımcılıkla karşılaştım. Bir basketbol maçında görev almak istediğimde başörtümden dolayı olumsuz cevap aldığım oldu. Yakın zamanda Türk Hava Yollarından ön kabul aldım fakat başörtülü kabin memuru olamayacağım için görüşmeye gitmeyeceğim. Köklü okullara öğretmen olarak iş başvurusunda bulunmak istediğimde de başörtüsü engeliyle (!) karşılaşıp vazgeçtim.”

"Başörtüsü Kelimesiyle Benim Bile Sorunum Var Artık"

Bir Diş Hekimliği öğrencisi ise Kılıçdaroğlu'nun çıkışıyla başörtülü kadınların daha çok hedef haline geleceğini söyleyerek şunları aktardı:

Açıkçası Kılıçdaroğlu'nun çıkışı beni çok rahatsız etti. Çünkü başörtümün dinimin oy uğruna daha fazla istismar edilmesini istemiyorum. Gündemimizde olması gereken ekonomi gibi büyük bir sorun varken bu çıkış zaten siyasi açıdan da bir çıkış yolu getirmez bence. Zaten başörtüsüne karşı bir nefret mevcut hükümetin bu sürekli çıkışları yüzünden artarken ve başörtümüz hiç batmayacak insanların bile gözüne batar haline gelirken (o insanları suçlayamam çünkü gerçekten bizi nefret edilir bir konuma koyduklarını düşünüyorum)  bu bizi biraz daha hedef noktasına oturtmak oldu.

Kamuda bir sorun ile karşılaşmadım. Diş hekimliği öğrencisiyim ve hiçkimsenin, seküler diye tabir edilen hanımefendilerin bana karşı asla bir negatif hareketini görmedim. Sosyal alanda karşılaştığım sorunlar oldu ama özgürlük bilinci toplumun çoğu kesiminde yok ben bunu tutup da başörtülüye karşı genel bir nefret var diye insanlara empoze edemem.  Benim  bazen sosyal hayatta karşılaştığım kötü bakışlar, davranışlar oluyor muhakkak yaşayanlar da vardır ama bunu toplumun belirli bir kesimine mal etmek gereksiz. Çünkü benim yaşadığım gibi hoşnutsuz bakışları tesettürlü olmayan arkadaşlar da yaşıyor.
Dediğim gibi toplumda özgürlük bilinci eksikliği ve haddini bilmemek gibi sorunlar var. Bunu yaşadım diye başörtü sorunu olmuyor.

Referandum meselesi de bizi hedefe oturtmak. İnsanların tabiri caizse ekmek derdine düştüğü bugünlerde bu konuyu referanduma almak hiç olmayan bir nefreti oluşturmaya yetecektir. Çünkü ortada böyle bir problem yok iken ve çözülmesi gereken çok büyük sorunlar var iken bunun gündeme getirilmesi öfkeyi siyasiler üzerinden alıyor ve başka bir noktaya yöneltiyor.

Başörtüsü sorunu yok benim için ama başörtüsü kelimesi ile ilgili artık benim bile sorunum var. Bunun siyasi malzeme olmasından dolayı rahatsız hissediyorum."
 

“Kadın Bedeni Üzerinden Oy Devşirmek Çok Çirkin”

Diğer konuşan kadınlardan farklı şekilde başörtüsü takmayan ancak bir eğitimci olarak durumu gözlemleyen bir öğretmen de kadın bedeni, kadın kıyafeti üzerinden oy devşirmenin çok çirkin olduğunu belirtti. Konuya farklı bir açıdan bakan öğretmen, zorla kapatılan küçük kız çocuklarına ve Türkiye’yi adeta işgal eden sığınmacılara, kaçaklara da dikkat çekerek şunları söyledi:

“Açıkça söylemek gerekirse bu çok lüzumsuz bir çıkış oldu. Oy devşirmek için yapıldığını düşündüğüm bir şey. Bizim çok daha önemli sorunlarımız var ülke olarak; bunlardan bir tanesi ekonomi bir tanesi de ülkemizi işgal eden sığınmacı sorunu. Bütün bunlar olurken zaten biz kadınlar olarak güvende değiliz. Bizim asıl güvenlik problemimiz başörtüsü değil bunlar. Bu kadar yabancı erkek tarafından işgal ediliyor olmamız. 

Bu sorun 2010’larda rafa kalkmıştı. Artık her yetişkin kadın istediği gibi giyinip işini yapabiliyor. Ben başörtüsüz insanların daha çok ötelendiğini görüyorum birçok alanda. Aslına bakılırsa Türkiye’nin bir laiklik problemi olduğunu düşünüyorum. Bir öğretmen olarak şunu söyleyebilirim ki 18 yaşını doldurmamış birçok kız öğrenci ailesinin zoruyla ve talebiyle kapanmakta; eğer bunları hür iradeleriyle yapıyorlarsa buna bir şey söyleyemem ama bunu ilkokulda, ortaokulda yapıyorlarsa bunun hür iradeyle yapıldığı söylenemez. Zorla kapatılmaları da bu durum teşvik ediyor. Bunları da konuşmalıyız diye düşünüyorum. 

Kılık kıyafetle ilgili bir referandum çağrısını çok ürkütücü buluyorum. Kadınları ilgilendiren bir konuyla ilgili erkeklerin söz söyleme hakkının da olduğunu düşünmüyorum. Bu durum kadınların kişisel ve özel tercihleriyle alakalı, bir devlet problemi değil. Bundan sonra ne olacak bilmiyoruz, Avrupa Birliği’ne aday olmuş bir ülkenin, muasır medeniyetler seviyesinde yaşamasını hayal ettiğimiz bir ülkenin referandumu bu olmamalı. 

Toparlarsak, bu konuda konuşması gereken kişiler erkekler değil. Kadın bedeni, kadın kıyafeti üzerinden oy devşirmek çok çirkin. Ülkemizde bir başörtüsü problemi yok, bu problem çoktan çözüldü ve iyi de oldu. Bu konu çok eskilerde kaldı, daha önemli konulara odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.”

İki Yaşlı Erkeğin İnadında Tıkanan Siyaset

TamgaTürk’e konuşan kadınlar hayatları boyunca AKP iktidarından ve CHP muhalefetinden başka bir siyaset görmeyen gençler. Yanıtlardan anlaşılacağı üzere başında iki yaşlı erkek bulunan iki parti de gençlere ve kadınlara bir umut vadetmiyor. 

Ne Kılıçdaroğlu’nun tam da enflasyonun açıklandığı ve ardından sansür yasasının tartışılmaya başlandığı günlerde öne sürdüğü çıkışı ne de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na karşılık Anayasa referandumu çağrısı bir heyecan uyandırdı. 

Kılıçdaroğlu’nun ve Erdoğan’ın açıklamalarına karşı 3. bir cephe olarak adlandırılabilecek tek çıkışı ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener yaptı. Akşener öncelikli sorunlara dikkat çekip Kılıçdaroğlu’nun helalleşme yolculuğunda göz ardı ettiği konulara işaret etti. 

Akşener gibi TamgaTürk’e konuşan kadınlar da başörtüsü meselesinin artık konuşulmaması ve Türkiye’nin öncelikli sorunlarının çözülmesi gerektiğini düşünüyor. 

Öte yandan Türkiye’de enflasyon açıkladığı rakamlara pek güvenilmeyen TÜİK’te bile yüzde 83,45 açıklandı ki bu oran AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bile yüksek. 3 Kasım 2002 seçimlerine giderken Ekim ayı enflasyonu yüzde 29,2 olarak açıklanmıştı.

TÜİK Rakamlarına Göre Enflasyon Yüzde 80'i Aştı

Erdoğan'ın Onayladığı Sansür Yasası Resmi Gazete'de Yayımlandı

Siyaset gündemi şu sıralar birçok konuyla çalkalanıyor. Uzun süredir oy kaybeden AKP iktidarı Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarıyla adeta yeniden can buluyor. 

MetroPOLL Anketi: 'Erdoğan Kazanır' Diyenler Eylül Ayında Yeniden Öne Geçti

2023 seçimlerinde Anayasa referandumu olacak mı henüz bilinmiyor. Ancak böylesi bir referandumun AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işine yarayacağı; Erdoğan’ın söz konusu referandumla şahsını özdeşleştirip bu referandumda hayır demenin yahut AKP’ye oy vermemenin "aile değerlerine karşı çıkmak, LGBT’den yana olmak, Türkiye’ye ihanet etmek" olacağını ileri sürdüğü konuşmalar yapması bekleniyor.

Kılıçdaroğlu’nun çıkışı üzerine “Ortada yasal bir düzenlemeyi gerektirecek durum yok. Kılıçdaroğlu farkında olmadan bize bir pas verdi, bizim de golü atmamız lazım” diyen Erdoğan golü atmaya çok yakın hatta top çizgide denilebilir ancak bir mucizenin topu çizgiden çıkartması ve Türk milletinin öncelikli sorunlarına yönelik doğru politikalar ortaya koyması bekleniyor.

başörtüsü erdoğan kılıçdaroğlu anayasa referandum