Rusya Kazan Tatarlarına Karşı Kültürel ve Ahlaki Bir Soykırım Yürütüyor

TAKİP ET

Eski siyasi tutsak, Bağımsız Tataristan'ın sürgün hükümeti Başbakan Yardımcısı Rafis Kaşapov, Qırım Haber Ajansı'na konuştu. Rusya'da Kazan Tatarlarına karşı uygulanan soykırımı anlatan Kaşapov, 'Tataristan, cumhuriyet olarak adlandırılsa da aslında Rusya'nın sömürgesidir. 2014 yılında Kırım işgal edilince Kırım Tatarları, Kazan Tatarları ile aynı duruma düştü' dedi.

Kaşapov, Tataristan Cumhuriyeti’nin egemenliğinin genişletilmesini savunan ve Kremlin’in Kazan üzerindeki siyasi etkisini zayıflatmak için mücadele veren Tatarlar aktivistlerden biri. 2000’li yıllarda Kaşapov kardeşlere Kremlin tarafından baskı uygulanmaya başladı ve ailenin yürüttüğü tüm işler yok edildi. Rafis ve Nafis Kaşapov’a devamlı baskı uygulandı ve tehdit edildi. Rus kolluk kuvvetleri, Rafis Kaşapov’u birçok kez alıkoydu ve psikolojik şiddet uyguladı.

Rafis Kaşapov, Rusya’da Kırım’ın işgaline ve Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna topraklarına girmesine karşı çıkan ilk aktivistlerden biriydi. Putin rejimini Stalin rejimine benzeten Kaşapov, Kırım Tatarlarının kaçırılmaları, cinayetleri, evlerinde yapılan keyfi aramaları ve tutuklamaları her zaman kınadı. “Dün – Hitler ve Danzig (Gdansk), bugün – Putin ve Donetsk!” isimli makalesinde, Putin’in eylemlerinin Hitler’in Südetler’deki eylemleri ile karşılaştırdı. Kardeşi Nafis, Türk halkları, Polonya ve Ukrayna’ya Putin’in saldırganlığına karşı koymak için birleşmeye davet etti.

Aralık 2014’ta Rafis Kaşapov tutuklanmıştı. Uluslararası Af Örgütü (Uluslararası Af Örgütü), Memorial İnsan Hakları Merkezi ve diğer örgütler Kaşapov’u vicdan mahkumu olarak tanıdı. 2015 yılında Rus mahkemesi Kaşapov’u 3 yıl hapis cezasına mahkum etti. Cezaevinden çıktıktan sonra Rafis Kaşapov Rusya’yı terk ederek Birleşik Krallık’a siyasi sığınmacı olarak geldi.

İşte QHA'nın mülakatı:

Rafis Bey, 4 Mart’ta Tatar İçtimai Merkezi Başkanı Farit Zakiyev’in evinde arama yapıldı. Aktivistlere göre arama, Tatar İçtimai Merkezini kapatma girişimi çerçevesinde düzenlendi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Gerçek şu ki, arama sadece Farit Zakiyev’in evinde yapılmadı. Kolluk kuvvetleri, Tatar İçtimai Merkezi yöneticileri ve aktivistleri olmak üzere yaklaşık 15 kişinin evinde arama yaptı. Ancak insanlar baskılardan korktuğu için medyaya bu konuda bilgi paylaşmıyor. Aramalar çok acımasızdı. Kolluk kuvvetleri, metal kesme makineleri ile kapıları kesti, sert müdahale sonucu bazı insanlarda kırıklar tespit edildi. Bu tür kaba aramalar, Tatar İçtimai Merkezi’ni kimse savunmasın diye korkutmak amacıyla düzenleniyor.

Tatar İçtimai Merkezi, Rusya’nın yönetimini eleştiriyor mu?

Yetkililerle ilk çatışmamız, örgütümüzün tüzüğünde bağımsız Tataristan Cumhuriyeti oluşturma ile ilgili bir maddenin var olması nedeniyle başladı. Putin yönetime geldikten sonra Kremlin’in; Tatar diline, kültürüne ve dinine yönelik politikasını eleştirmeye başladık ve hala eleştirmeye devam ediyoruz. Başkurdistan ve Tataristan’ın bulunduğu bölgenin çok zengin bir bölge olduğu, herkes tarafından biliniyor. Kremlin yönetiminin, Tataristan’dan milyarlarca dolar pompaladığı kimse için sır değil. Her yıl gelirlerimizin yüzde 80’ini Moskova’ya gönderiyoruz. Cengiz Han bile el koyduğu topraklarda yaşayanlardan, kazançlarının sadece yüzde onunu alırdı. Kremlin, Başkurdistan’ın neredeyse tüm gelirine el koyuyor. Bu durumda Kremlin ve Putin’i eleştirmemek mümkün değil.

Kazan Tatar halkının ulusal hakları ve Tatar dilinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tataristan, cumhuriyet olarak adlandırılsa da aslında Rusya’nın sömürgesidir. 2014 yılında, Rusya Kırım’ı işgal ettiği zaman Kırım Tatarları, Kazan Tatarları ile aynı duruma düştü; FSB (Rusya Federal Güvenlik Servisi) toplu baskınlar düzenliyor, aktivistlere karşı düzmece davalar açılıyor, Kırım Tatar okulları kapatılıyor. Aynı durum uzun süredir Tataristan’da da yaşanıyor.

Haklarını savunan Tatarlar çok yüksek olmasa da buna rağmen haklarımız için mücadele etmeye devam ediyoruz. Kazan Tatarlarını ve diğer yerli halkları, propaganda medyaları bölüyor ve bu yönde 24 saat çalışıyorlar. Sürekli Rus kültürü, tarihi ve dilinin propagandası yapılıyor. Sadece Rus milletinin “ulu bir millet” olduğunu, diğer halkların ikinci sınıf olduğunu empoze ediyorlar. Her gün bu propaganda yapılıyor. Son yıllarda Tataristan’da sözde “Rus halkının yüceliği” hakkında diziler gösteriliyor. Köylerde yaşayan yaşlı insanlar bile Rusça konuşmaya başladı.

Eğitim alanında Ruslaştırma politikası yürütülüyor mu?

Son 11-12 yıl içinde Rusya genelinde 10 bin Tatar okulu ve lisesi kapatıldı. Yaklaşık 5 bin Tatar dili öğretmeni işsiz kaldı ve Rus dili öğretmeni oldu. Bu halkımıza karşı yapılan kültürel ve ahlaki bir soykırımdır. Benzer yaklaşım Rus olmayan tüm halklara karşı uygulanıyor. 

Bu yılın başında Rusya’da muhalif lider Aleksey Navalny’e destek eylemleri düzenlendi. Tatar aktivistler Navalnıy’a destek veriyor mu?

Navalny, Putin gibi emperyalist. Rusya Çeçenistan’da savaş başlattığı ve 250 bin Çeçen öldürdüğü zaman, Navalnıy saldırganlığı ve Çeçen halkının soykırımını kınamadı. Rusya Kırım’ı işgal ettiği, Donbas’a silahlı güçleri soktuğu zaman buna karşı çıkmadı. Navalnıy, Kremlin’in projesi ve Putin’in olası halefi.

Rafis Bey, siz Rusya’da Kırım’ın işgaline karşı çıkan ilk insanlardan birisiniz. Bu yüzden hapis cezasına çarptırıldınız. Rus saldırganlığına karşı çıkmanızın nedeni nedir?

Kardeşimle ben her zaman düşüncelerimizi açıkça ifade ediyoruz. 90’larda Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaş çıktığında biz Azerbaycan’a destek vermiştik. Kardeşim Nafis, Bakü’ye sığınmacılar için iki kere insani yardım götürmüştü. 1993 yılında Rusya’da anayasa krizi yaşanırken biz demokratik güçlere destek vermiştik. Çeçen Savaşı sırasında Çeçen halkına yardım etmiştik. Rusya’nın Gürcistan’daki saldırganlığına karşı çıkarak eylemler düzenlemiştik. Bu bizim görevimiz… Tepki göstermeliyiz, başka türlü olmaz. Her zaman Rus sömürge pençelerinden kurtulmak isteyen halklara destek veriyorduk. Rusya’nın “yeşil adamları”, Kırım’a girdiği zaman sessiz kalamazdım. Donbas bölgesine Rus askerleri girdiği zaman sessiz kalamazdım. Tüm bunların sonucunda bana karşı “bölücülük ve etnik nefreti kışkırtma” suçlamasıyla dava açıldı. 

2015 yılında 3 yıl hapis cezasına mahkum edildiniz. Cezaevinde ne şartlarda alıkonuldunuz anlatır mısınız?

Neredeyse 1,5 yıl tek kişilik hücrede kaldım. Cezaevine yerleştirildikten 4 ay sonra bana abone olduğum gazete ve dergileri almayı yasakladılar. Devamlı bir sebep uydurarak beni hücre cezasına gönderiyorlardı. Cezaevindeki şartlar çok kötüydü. Soğuktu ve her taraf pislik içindeydi. Kötü şartlar sağlık durumumu etkiledi. Cezaevinde birkaç kere bayıldım. Bir kere yaklaşık 20 dakika baygın kaldım. Azerbaycan Türkü olan koğuş arkadaşım sayesinde sağlık görevlileri gelip bana müdahale etti. Koğuş arkadaşım tüm mahkumlara bilinçsiz olduğumu ve yaşam belirtileri göstermediğimi bağırdı. Ve ancak tüm koğuştaki mahkumlar bağırmaya ve gürültü çıkarmaya başladıktan sonra sağlık görevlileri geldi; bana bir iğne yaparak revire götürdüler.

Tataristan’da 2014 yılındaki Kırım’ın işgali ve daha sonra Kırım Tatarlarına yönelik uygulanan baskılar nasıl karşılandı?

Çoğu Kazan Tatarı, Kırım Tatarlarına destek verdi. Kırım işgal edilirken Tataristan’a iki motorlu piyade tümeni getirildi ve tatbikat başlatıldı. Bunlar Kazan Tatarları, Kırım Tatarlarını savunmak için ayaklanmasın diye yapıldı. Tatbikat sona erdikten sonra da askerler uzun süre Tataristan’da kalmaya devam etti.

Cezaevinden tahliye edildikten sonra Rusya’yı terk ettiniz ve Ukrayna’yı ziyaret ettiniz. Kıyiv’de Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) üyeleriyle ve Ukraynalı siyasetçilerle bir araya geldiniz. Ukrayna ve Ukraynalılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet, Kıyiv’e geldiğim zaman KTMM Başkanı Refat Çubarov ve KTMM üyeleriyle görüştüm. Görüşmeye ayrıca Kırım Tatar milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da katılmıştı. Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerle görüşebildiğim için çok mutluyum. Ayrıca Kıyiv’de soydaşlarımla da görüştüm.

Ukraynalıların şovenist olmadığını fark ettim. Ruslarla konuşurken, onların Rus olmayan tüm halklarla yukarıdan, sanki ikinci sınıf insanlarla konuşur gibi konuştuğunu fark ediyorsun. Ukrayna’da böyle bir şey görmedim. Kırım Haber Ajansına düzenlediğim ziyareti hatırlıyorum. Ajansınızı ziyaret etmek ve çalışanlarıyla tanışmak çok güzeldi. Özellikle Gayana Yüksel’in Tatar halkı için yaptıklarının altını çizmek istiyorum. O her zaman Kazan Tatar halkının durumunu anlatmamız için bize fırsat tanıyordu. Bunun dışında Kıyiv’de birçok televizyon kanalına konuk oldum. Ukrayna’da gerçekten demokrasi ve ifade özgürlüğü var.

Rafis Bey, sizin ikiziniz Nafis Bey uzun süre Ukrayna’da yaşadı. Neden Ukrayna’dan Polonya’ya taşınmak zorunda kaldı anlatır mısınız?

Nafis, 16 yıl önce Tataristan’ı terk etti. Ukrayna’da ilk önce Kırım’da yaşadı. Haysiyet Devrimine aktif olarak katıldı. Euromaydan’dan sonra Rus özel servisleri tarafından takip edildiğini ve onların suikast girişiminde bulunabileceği kendisine bildirildi. Bundan dolayı Polonya’ya gitme kararı aldı ve orada siyasi mahkum statüsü aldı.

Ayrıca Kıyiv’de Özgür İdil Ural sivil platformunun temsilciliği bulunuyor. Kardeşimle devamlı olarak platform üyeleriyle iletişim halindeyiz. Kardeşim bazen Kıyiv’e eylemlere katılmak için geliyor.

Birleşik Krallık’ta siyasi sığınma hakkı aldınız. Birleşik Krallık sizi nasıl karşıladı?

Birleşik Krallık’a bana sığınma hakkı verdiği için minnettarım. Ben hapisteyken, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı beni siyasi tutsak olarak kabul etmişti. Rus cezaevindeyken BBC televizyon kanalında hakkımda haberler yayımlanmıştı. Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü, beni vicdan mahkumu olarak tanıyarak serbest bırakılmam konusunda çağrıda bulunmuştu. Birleşik Krallık yönetimi bana ev sağladı, şu an sosyal destek alıyorum ve İngilizce öğreniyorum.

Şu an yalnız mı yaşıyorsunuz?

Salgın nedeniyle ailem yanıma gelemiyor. Fakat inşallah, yakın zaman içinde tüm belgeler hazır olur ve ailemiz birleşir.

QHA

qha qırım haber ajansı Kaşapov rafis rusya kazan kırım tatar tatarlarına karşı soykırım yürütüyor