Zamanlar - II

TAKİP ET

Şimdi biraz yavaşlama zamanı

Şimdi biraz yavaşlama zamanı... Arkaya yaslanıp, sırtını güzelce yerleştirdikten sonra, uzun zamandır tuttuğun nefesini bırakmak gibi, derin bir "ohhhh" deyip rahatlamalı. Bırakmalı... O kadar çok endişeleniyoruz ki... O kadar çok şey için, gereksiz yere... Sanki hayatımız bununla geçiyor; endişelenerek, telaş içinde. Oysa eninde sonunda hepsi geçiyor, siliniyor, unutuluyor ve en önemlisi başkaları tarafından fark edilmiyor, onlar için hiç bir şey ifade etmiyor. Zamanın içinde tüm hayatlar akıp gidiyor, çoğu tarihte yer bile almıyor. O zaman neden bu endişe, bu telaş, bu sıkıntı, bu sorgulama, bu ulaşma çabası? Bırak hadi nefesini; yavaşça, bırak çıksın dudaklarının arasından. Göğsün uzun zamandır ezildiği baskıdan kurtulup, özgür kalsın, rahatlasın. Şimdi rahatlama zamanı. Denizin kenarına kumlarla buluştuğu noktaya gidip ayaklarını suya sokarsın ya hani. Sen denizle gökyüzünün buluştuğu noktaya, ufka bakarken, deniz nazikçe ayaklarını okşar her dalgayla. Yavaş yavaş, her gel gitle, kumlara biraz daha gömülürsün ve bu seni mutlu eder. Şimdi aynen öyle rahatlayıp, gülümseyerek ufka bakarcasına hayata bakmalı. Şimdi kendini bırakma zamanı. Sevginin koynunda hayatın tadını çıkartmalı. İçtiğin suyu sanki onu ilk defa tadıyormuş gibi bir susuzlukla ve keyifle yudumlamalı. Aldığın havanın yavaş yavaş ciğerlerine doluşunu, yaşam oluşunu hissetmeli. Şimdi, şöyle bir arkana yaslanıp yaşadığını hatırlama ve şu anın bir daha gelmeyeceğini fark etmenin zamanı. Şimdi hayatın zamanı... Twitter: @selin_kunt