AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son zamanlarda kabinede yaptığı değişikliklerde atadığı isimlerin FETÖ geçmişi dikkat çekiyor.
Fetullah Gülen'le Fotoğrafı Olan Bakan
AKP'li Cumhurbaşkanı, faiz indirimi konusunda anlaşamadığı Lütfi Elvan'ın yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Nureddin Nebati'yi getirdi.
Nureddin Nebati'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilmesinden sonra Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen'le fotoğrafı yeniden gündeme geldi.
O dönem AKP MKYK Üyesi ve Teşkilat Başkan Yardımcısı olan Nureddin Nebati, hemen her AKP'li gibi çözüm sürecinin sıkı bir destekçisiydi.
AKP'li Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Ensar, TÜGVA gibi oluşumlarla ilişkileri de biliniyor.
Nureddin Nebati'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilmesinden sonra Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen'le fotoğrafı yeniden gündeme geldi.
O dönem AKP MKYK Üyesi ve Teşkilat Başkan Yardımcısı olan Nureddin Nebati, hemen her AKP'li gibi çözüm sürecinin sıkı bir destekçisiydi.
AKP'li Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Ensar, TÜGVA gibi oluşumlarla ilişkileri de biliniyor.
Fetullah Gülen'i Öven Bakan
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "görevden affını talep eden" Abdülhamit Gül'ün yerine Adalet Bakanlığı görevine Bekir Bozdağ'ı atadı.
Bozdağ, geçmişte Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e övgüleriyle ve yargıda, poliste cemaat yapılanması olmadığını savunmasıyla biliniyor.
Bozdağ, 2011 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşmada FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'i "bu ülkenin yetiştirdiği bir kıymet, bilge bir insan" olarak nitelendirmiş ve "Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şey de açık. Devletin denetimi gözetimi altında açık. Her şey göz önünde olan…" ifadelerini kullanmıştı.
Bozdağ aynı zamanda AKP iktidarının Türkiye'yi neredeyse bölünmeye götüren "çözüm süreci" döneminin de mimarlarından; Bozdağ o dönem yine Adalet Bakanlığı görevini yürütüyor ve çözüm sürecinin kararlılıkla yürütüleceğini ifade ediyordu.
Bozdağ, geçmişte Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e övgüleriyle ve yargıda, poliste cemaat yapılanması olmadığını savunmasıyla biliniyor.
Bozdağ, 2011 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşmada FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'i "bu ülkenin yetiştirdiği bir kıymet, bilge bir insan" olarak nitelendirmiş ve "Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şey de açık. Devletin denetimi gözetimi altında açık. Her şey göz önünde olan…" ifadelerini kullanmıştı.
Bozdağ aynı zamanda AKP iktidarının Türkiye'yi neredeyse bölünmeye götüren "çözüm süreci" döneminin de mimarlarından; Bozdağ o dönem yine Adalet Bakanlığı görevini yürütüyor ve çözüm sürecinin kararlılıkla yürütüleceğini ifade ediyordu.
Erdoğan'ın Öcalan Çıkışları
Çözüm süreci destekçisi ve Fetullah Gülen'le iltisaklı isimlerin bakanlık görevine getirilmesinin yanı sıra AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da son zamanlarda Kürtçü terör örgütü PKK'nın elebaşı İmralı canisi Abdullah Öcalan'ın adını çok sık anar oldu.
AKP'li Cumhurbaşkanı, Kürtçü terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı HDP'nin eski genel başkanı Selahttin Demirtaş ve bebek katili Öcalan arasında bir hesaplaşmanın olduğunu; bebek katili Öcalan'ın da Demirtaş'tan rahatsız olduğunu sık sık ifade etmeye başladı.
AKP'li Cumhurbaşkanı'nın hapisteki terör örgütü elebaşı ile örgütün siyasi kanadının eski genel başkanı arasındaki hesaplaşmaya dahil olması dikkat çekti. İmralı canisi Öcalan'ın "rahatsızlığından" AKP'li Cumhurbaşkanı'nın nasıl haberdar olduğu şu an bir muamma.
AKP'li Cumhurbaşkanı, Kürtçü terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı HDP'nin eski genel başkanı Selahttin Demirtaş ve bebek katili Öcalan arasında bir hesaplaşmanın olduğunu; bebek katili Öcalan'ın da Demirtaş'tan rahatsız olduğunu sık sık ifade etmeye başladı.
AKP'li Cumhurbaşkanı'nın hapisteki terör örgütü elebaşı ile örgütün siyasi kanadının eski genel başkanı arasındaki hesaplaşmaya dahil olması dikkat çekti. İmralı canisi Öcalan'ın "rahatsızlığından" AKP'li Cumhurbaşkanı'nın nasıl haberdar olduğu şu an bir muamma.
FETÖ'cüler Şen Şakrak Partide
Fetullahçı Terör Örgütünün en büyük destekçilerinden birisi olan Nazlı Ilıcak da yakın dönemlerde salınanlar arasında.
Aynı şekilde Fetullahçı hainlerin Türk ordusuna ve bağımsız yargıya saldırdığı vakitlerde FETÖ'nün propaganda aracı olarak görev yapan ve kapatılan paçavra Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan da yine yakın dönemlerde salındı.
Bu isimlerin gerçekleştirdiği buluşma dikkat çekti. FETÖ'nün kalemşörleri Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan, Hasan Cemal ve karikatürist Salih Memecan gibi isimler Ilıcak'ın evinde toplandı. Doğrusu evde bir Zekeriya Öz eksikti.
Bu isimlerin de aynı şekilde çözüm süreci destekçisi olmaları kamuoyunun hafızasında duruyor.
Ahmet Altan, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, 5 Temmuz 2019’da "darbeye teşebbüs" suçu nedeniyle Ahmet Altan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozarak, "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan ceza verilmesine hükmetmişti.
Bunun üzerine yerel mahkeme, 4 Kasım 2019’da Altan'a "terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezası verip adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vermişti.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz edince Altan 13 Kasım 2019'da yeniden tutuklandı. Altan tutuklandıktan sorna Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunup “tutuklama için gereken şartlar bulunmamasına rağmen tekrar tutuklandığını, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın hürriyetlerinin ihlal edildiğini” savunmuştu.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü ise Altan'ın başvurusunu kabul edilemez bulmuştu. Altan, bunun üzerine AİHM’e gitmişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ahmet Altan’ın başvurusuna Türkiye aleyhine “hak ihlali” kararı vermişti.
Nazlı Ilıcak da darbe girişiminin ertesinde, 26 Temmuz 2016 tarihinde, “hükümeti devirmek, terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütü propagandası” suçlamasıyla Bodrum’da yakalanmıştı. İstanbul’da çıkarıldığı mahkeme tarafından 22 Eylül 2016 tarihinde hakkında geçici tutukluluk kararı verilen Ilıcak’ın itirazları reddedilmişti.
Ilıcak da “emniyet ve ifade özgürlüklerinin ihlali” nedeniyle14 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunmuştu. Ilıcak hakkındaki geçici tutukluluk kararı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı 4 Kasım 2019 tarihine kadar uzatılmıştı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, AİHM'nin kararı üzerine "silahlı terör örgütüne yardım" suçundan hapis cezasına çarptırılan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkındaki hükmü bozmuştu.
Ahmet Altan kararın ardından tahliye edilmişti.
Aynı şekilde Fetullahçı hainlerin Türk ordusuna ve bağımsız yargıya saldırdığı vakitlerde FETÖ'nün propaganda aracı olarak görev yapan ve kapatılan paçavra Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan da yine yakın dönemlerde salındı.
Bu isimlerin gerçekleştirdiği buluşma dikkat çekti. FETÖ'nün kalemşörleri Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan, Hasan Cemal ve karikatürist Salih Memecan gibi isimler Ilıcak'ın evinde toplandı. Doğrusu evde bir Zekeriya Öz eksikti.
İLGİLİ HABER
Nazlı Ilıcak'ın Evinde FETÖ PartisiBu isimlerin de aynı şekilde çözüm süreci destekçisi olmaları kamuoyunun hafızasında duruyor.
Ahmet Altan, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, 5 Temmuz 2019’da "darbeye teşebbüs" suçu nedeniyle Ahmet Altan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozarak, "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan ceza verilmesine hükmetmişti.
Bunun üzerine yerel mahkeme, 4 Kasım 2019’da Altan'a "terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezası verip adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vermişti.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz edince Altan 13 Kasım 2019'da yeniden tutuklandı. Altan tutuklandıktan sorna Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunup “tutuklama için gereken şartlar bulunmamasına rağmen tekrar tutuklandığını, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın hürriyetlerinin ihlal edildiğini” savunmuştu.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü ise Altan'ın başvurusunu kabul edilemez bulmuştu. Altan, bunun üzerine AİHM’e gitmişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Ahmet Altan’ın başvurusuna Türkiye aleyhine “hak ihlali” kararı vermişti.
Nazlı Ilıcak da darbe girişiminin ertesinde, 26 Temmuz 2016 tarihinde, “hükümeti devirmek, terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütü propagandası” suçlamasıyla Bodrum’da yakalanmıştı. İstanbul’da çıkarıldığı mahkeme tarafından 22 Eylül 2016 tarihinde hakkında geçici tutukluluk kararı verilen Ilıcak’ın itirazları reddedilmişti.
Ilıcak da “emniyet ve ifade özgürlüklerinin ihlali” nedeniyle14 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunmuştu. Ilıcak hakkındaki geçici tutukluluk kararı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı 4 Kasım 2019 tarihine kadar uzatılmıştı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, AİHM'nin kararı üzerine "silahlı terör örgütüne yardım" suçundan hapis cezasına çarptırılan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkındaki hükmü bozmuştu.
Ahmet Altan kararın ardından tahliye edilmişti.