Giriş
Bu dosyada, daha önce dosyalarını hazırladığımız FPÖ ve CHEGA partilerinin, Avrupa Parlamentosu’ndaki “Kimlik ve Demokrasi” isimli ittifak ortakları olan AfD(Almanya için Alternatif)’yi mercek altına alacağız. Almanya her zaman Avrupa’daki konumu ve Avrupa Birliği’ndeki önemi ile gündeme gelmiş, Dünya savaşlarında ve Avrupa’daki denge oyunlarında başat rol oynamıştır. Lakin bu defa, dışişlerini değil, içişlerini ilgilendiren bir durumla karşı karşıyalar. Son dönemlerde yapılan çeşitli anketlerde ikinci parti konumuna yükselen ve milliyetçi ve aşırı sağ* olarak nitelendirilen AfD, her ne kadar Avrupa’daki diğer milliyetçi partilere benzerlik gösterse de kendine has özelliklere de sahip. Önce kısa bir AfD tanıtımı yapacağız, ardından daha da derinlere inip bu partiye dair bugüne kadar ne yazılmış ne çizilmiş bunlara göz atacağız ve parti programlarından öne çıkan başlıkları inceleyeceğiz. Sonrasında hem çeşitli anketlere hem de AfD hakkında öne çıkan ve dikkat edilmesi gereken noktalara değineceğiz. Son olarak ise AfD’nin Alman siyasetine tesir eden etkisini ve bu partinin seçmen kitlesini inceleyeceğiz.
*: Bugüne kadar yaptığımız dosyaların kiminde aşırı sağ, kiminde popülist gibi kavramlarla Avrupa’daki milliyetçi partileri tanıttık ancak bu konuda literatürde bir kavram karmaşası mevcut ve bu nedenle bu partilerin çeşitli parametreler ışığında, ülkelerinin siyasi ve kültürel kodları ölçüsünde kendilerine has yorumlanmaları en doğrusu olacaktır.
Görsel 1:
AfD’nin Kuruluş Yılları ve İdeolojisi
AfD, 2013 yılında, eski partileri CDU(Almanya Hristiyan Demokrat Birliği)’dan ayrılan Konrad Adam, Alexander Gauland ve Bernd Lucke gibi isimler tarafından kuruldu. Herkes bu yeni partiyi ve bu partinin ideolojisini merak ederken, parti kurulduktan yalnızca 5 ay sonra gerçekleşen “German Bundestag” yani Federal Meclis seçimlerinde AfD barajı geçemese bile %4.7 oy almayı başardı. İlk aylarda gelen bu başarı hikayesi elbette onları memnun etse de zaman içerisinde parti kurucuları/kadrosu arasında görüş ayrılıkları belirginleşmeye başladı. Örneğin kuruculardan Lucke, partinin ne sağ ne sol kanatta yer almasını, aksine yeni bir parti modelini benimsemesi gerektiğini düşünüyordu (Wolf,2016). Parti her ne kadar yeni bir modeli benimsese de dünyadaki gelişmeler, Avrupa Birliği’ndeki çözülmeler ve göç krizi gibi meseleler neticesinde ideolojik duruşları belirginleşmeye başladı. 2015’te parti liderliğini kaybeden Lucke, partiyi “aşırı sağa ve radikalleşmeye” kaydığı gerekçesiyle terk etti ve ayrılan diğer AfD mensuplarıyla kısaltması ALFA olan bir parti kurdular. Kısacası AfD yıllar içerisinde ideolojik ve söylemsel değişiklikler geçirdi ve bu değişim şimdiye kadar onlara iyi gelmiş gibi gözüküyor. Kuruluş yılı olan 2013’te Euro-skeptic yani Avrupa’ya karşı şüpheci bir tavra ve liberal-market söylemine vurgular yapan partinin özellikle 2015’te gerçekleşen lider değişikliğinden sonra bu konuların önüne göç meselesini getirdiğini söylemek yanlış olmaz (Goerres vd.,2018)
Tanja Wolf tarafından 2016 yılında “Is the Alternative for Germany Really Right-Wing Populist? ismiyle yayımlan bir makale AfD’nin o dönemlerde bir tanımlanma sorunu yaşadığını gözler önüne seriyor (Bu tanımlama sorunu Avrupa’daki bütün milliyetçi partiler için geçerli olabilir). Wolf, başlangıçta AfD hakkında yazılan çeşitli makale ve yazılarda partinin ideolojik duruşuyla ilgili şu ifadelerin kullandığını görmüş: “Sağ-Popülist, Muhafazakâr, Sağ-Radikal, Neo-Liberal”. Kimi gazeteciler onları sağ-popülist olarak nitelendirirken, Neo-liberal olduklarını vurgulayan gazeteciler de olduğu görülüyor. Sonuca geldiğinde ise Wolf çeşitli parametreler ışığında AfD’nin kesinlikle radikal veya aşırıcı olarak görülemeyeceğini, aynı şekilde muhafazakâr olarak da nitelendirilemeyeceğini söylüyor. Onun vardığı sonuç ise AfD’nin konumunun sağ-popülist olarak tanımlanabileceğini gösteriyor.
AfD’nin Girdiği Seçimler ve Yükselişi
Tablo 1:
Federal Meclis Seçimleri | AFD oy oranı |
2013 | 4,70% |
2017 | 12,60% |
2021 | 10,30% |
Tablo 2:
Avrupa Parlamentosu Seçimleri | AFD oy oranı |
2014 | 7,10% |
2017 | 11,00% |
AfD yıllar içerisinde çeşitli dalgalanmalar yaşasa da %10 bandında oylarını korumayı başardı. Özellikle 2017 yılında aldığı %12.60’lık oyla 1949’tan beri, barajı aşıp ilk kez Bundetag’a giren partiler arasında en iyi sonucu elde etti (Goerres vd., 2018). Son anketlerde ise bugüne kadar alamadığı kadar yüksek oy oranlarına ulaştığını görüyoruz ve böylelikle anketlerde ikinci parti konumuna kadar yükseldiler.
Grafik 1:
(https://www.politico.eu/europe-poll-of-polls/germany/ )
Tıpkı Avrupa’daki diğer milliyetçi partiler gibi AfD’nin de ana gündemlerinden birisi göçmen karşıtlığı. Yine CHEGA ve FPÖ’ye benzer noktalarından biri de serbest piyasa vurgusunda bulunması. Aynı şekilde onların parti programlarında da anti-İslam görüşü mevcut. İfade özgürlüğü ve demokratik değerlerin savunuculuğu konusunda ise tıpkı CHEGA ve FPÖ gibi ciddi taleplere sahipler. Ancak kimilerine göre AFD diğer bütün milliyetçi partilerden farklı ve bu durum tehlikeli. Foreign Policy’de yer alan bir haberde bahsedildiği üzere, AfD Yahudi karşıtlığı üzerinden de politikalar yürütüyor. Bunun dışında Euro para birimi hakkında diğer partilere nazaran daha radikal söylemlere sahip. Parti programlarında gerekirse Euro hakkında bir referandum bile yapılabileceğini vurguluyorlar. Tıpkı Euro konusunda olduğu gibi, Avrupa Birliği konusunda da şüpheci yaklaşımları var. Bütün bu çıkarımlar da kimilerine göre onları diğer partilerden ayrı bir yere konumlandırıyor. Bu partiyi daha yakından tanıyabilmek için parti programlarındaki bazı maddelere göz atalım.
Afd Parti Programı-Almanya için Manifesto
“Kültür, Dil ve Kimlik”
- “Çok-Kültürlülük yerine önde gelen Alman Kültürü”
AfD, Alman kültürüne bağlıdır.
- “Kimliğimizin merkezinde yer alan Alman dili”
Kültürümüz ayrılmaz bir şekilde Alman diliyle bağlantılıdır.
Alman kimliğinin merkezi bir unsuru olan Almanca dili, diğer birçok ülkede olduğu gibi, ülkenin resmi dili olarak ilan edilmeli ve Alman Anayasası'nda bu şekilde düzenlenmelidir.
AfD, AB düzeyinde Almancanın standart iletişim biçimi olarak İngilizce ve Fransızca ile eşit bir zemine yerleştirilmesini sağlayacaktır.
“Ekonomi, Dijitalleşme ve Tüketiciyi Koruma”
- Serbest Rekabet Refahımızı Destekliyor
Serbest piyasa rekabeti, en iyi ekonomik sonuçları üretir. Hem alıcılar hem de satıcılar için en faydalı olan mal ve hizmetlerin sübvansiyonsuz arzı her zaman kazandırır. Bu nedenle AfD, rekabet ne kadar güçlü olursa ve kamu harcamalarının gayri safi milli hasılaya oranı (kamu harcama oranı) ne kadar düşük olursa bunun herkes için o kadar iyi olacağını ileri sürüyor.
- Bürokrasiyi Azaltma
AfD, yatırımı çeken ve yeniliği teşvik eden bir ekonomik çerçeve çağrısında bulunuyor. Amacımız, bürokrasiyi geniş bir düzeyde kuralsızlaştırmak ve azaltmaktır. Aşırı ve verimsiz düzenlemelerden endişe duyuyoruz.
“Finans ve Vergiler”
- AfD, hem şu anda alınmayan servet vergisinin hem de veraset vergisinin kaldırılmasını istiyor. Her ikisi de gelir dışı değerler üzerinden alınan vergilerdir, yani vergi mükellefinin ekonomik kapasitesinden bağımsız olarak toplanırlar.
“Dış Politika ve Güvenlik Politikası”
- NATO'nun rolü savunma ittifakı olarak kaldığı sürece, NATO üyeliği Almanya'nın dış ve güvenlik politikasına ilişkin çıkarlarına uygun gelmektedir.
- Kuzey Atlantik İttifakının (NATO) Avrupa bileşeninin önemli ölçüde güçlendirilmesinden yanayız. Bu hedefe ulaşmak için Alman Silahlı Kuvvetlerinin askeri yeteneklerinin yeniden canlandırılması ve bunların stratejik ve operasyonel gerekliliklerle uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
“Göç, Entegrasyon ve İltica”
- Bir yanda siyasi mülteciler ve savaştan kaçanlar ile diğer yanda düzensiz göçmenler arasında bir ayrım yapmak gerekiyor.
- Ortak AB İltica Politikası, Dublin Anlaşması'nın güney AB ülkeleri tarafından ihlal edilmesinin yanı sıra Alman hükümetinin hataları nedeniyle başarısızlığa uğradı. Bu nedenle, AB'nin dış sınırlarının tamamen kapatılmasını savunuyoruz.
- Kuzey Afrika gibi göçün kaynaklandığı bölgelerdeki güvenli ülkelerde barınma ve sığınma merkezleri kurulacak. Bu tür merkezler BM ve AB yetkileri kapsamında işletilecek. Koruma arayan kişilerin yalnızca bu merkezlere sığınma talebinde bulunmaları bekleniyor. Almanya ve AB'de sığınma talebinde bulunan kişilerin istisnasız bu merkezlere geri dönmeleri teşvik edilecek.
- Bu tür merkezlerin makul bir süre içinde kurulamaması durumunda Almanya, bu tür merkezleri yerel standartlara ve yerel temel bakıma uygun olarak güvenli ülkelerde kuracak.
AfD’ye Karşı Geliştirilen Fikirler ve AfD Seçmenleri
Zaman içerisinde AfD’nin radikal bulunan bazı söylemleri gerekçe gösterilerek, partiye karşı çeşitli fikirler geliştirildi, hatta iş öyle noktalara geldi ki partiyi kapatma arzusunu dahi dile getirenler oldu. Çoğu siyasetçi ve düşünür AfD’yi bu düzlemde eleştirerek bu yükselişe dur diyebileceğini varsaydı ancak hepsi şu ana kadar başarısız olmuş gözüküyor. Eylül 2023’te Politico’da yayımlanan bir haberde ise bu başarısızlığa vurgu yapılarak, peki şimdi ne yapmalı sorusu soruluyor. Bu sorunun cevabı ise şöyle dillendirmişler:
“Seçmenlerin en önemli endişelerini ve sorunlarını ciddiye almaya ve bunlara çözüm bulmaya çalışın.” (Oylarını AfD’ye kaybeden köklü ve merkez partilere ithafen)
Aynı yazıda AfD’ye oy veren seçmenlerin oy verme davranışlarını etkileyen bir araştırmaya da yer verilmiş:
“Infratest Dimap tarafından yakın zamanda yapılan bir ankette şu anda AfD'ye oy verme kararınızı en çok hangi konular etkiliyor? sorusuna seçmenlerin %65’i göç, %47’si enerji politikaları ve yüzde 43’ü ise ekonomi dedi.”
Görsel 2:
(The European Conservative)
AfD’nin seçmen kitlesini daha iyi tanıyabilmek için Arzheimer ve Berning tarafından 2019 yılında yayımlanan “How the Alternative for Germany (AfD) and their voters veered to the radical right, 2013–2017” isimli makaleye göz atmak faydalı olacaktır. Sosyal medya verilerini kullanarak kaleme alınan bu makalede ortaya çıkan sonuçlara göre 2013 ve 2017 arasındaki veriler göz önüne alındığında, partinin mevcut ideolojisinin oluşmasında göçmen karşıtlığı meselesinin en öne çıkan konulardan biri olduğu anlaşılıyor.
Görsel 3:
Yukarıda bulunan Görsel 3’e göre partinin Facebook gönderileri göz önüne alındığında 2013 yılında en çok paylaşılan konu Euro olurken, 2016 itibariyle göçmen meselesi parti sayfasında en çok bahsedilen konu olmuş (Arzheimer & Berning, 2019). Kuruluş aşamasında ekonomik liberalleşme ve sosyal muhafazakarlık vurgularıyla öne çıkan partinin, özellikle Merkel’in Dublin Regülasyonu ’nu geçici olarak askıya alması sonucu, Almanya’nın karşılaştığı yoğun iltica başvurusunu ve göç sorununu ana gündemine aldığı söylenebilir. Bu da aslında başlarda vurguladığımız üzere, partinin söyleminin ve politika üretme biçiminin yıllar içerisinde değişime uğradığını gösteriyor.
Seçmen kitlesini daha iyi anlayabilmek için yapılan bir diğer araştırmada ise, Avrupa’daki sağ-popülist partilerin birçoğunda olduğu gibi AfD’nin seçmen grubunun da göçe ve özellikle Müslüman çoğunluklu ülkelerden gelen sığınma taleplerine şiddetle karşı çıktığını görüyoruz (Goerres, 2018). Bu araştırmada ilgimi çeken ve belki de AfD’yi Avrupa’daki diğer milliyetçi partilerden farklı bir konuma sokan noktalardan biri olan şey ise göç karşıtlığı ile bilinen bir partinin seçmen grubunun önemli bir bölümünün, Rusya veya eski Sovyet topraklarından Almanya’ya göçen vatandaşlardan oluşması (Goerres, vd. 2017). Hatta durum öyle bir noktaya ulaşmış ki seçim manifestolarının Rusça olarak da yayımlamışlar.
AfD’nin Alman Siyasetine Etkisi-Merkez Sağ ve Radikal Sağ Ayrımı
Sonuç kısmına geçmeden evvel, yine AfD hakkında yapılmış haberlere ve kaleme alınmış makalelere göz atmak, partinin henüz iktidar ortağı olmamışken, köklü geçmişe sahip büyük partilerin politikalarına ve söylemlerine nasıl tesir ettiğini anlamamıza yardımcı olacaktır.
Arzheimer’e göre göç sorununu vurgulamak AfD gibi radikal sağ olarak nitelendirilen partilerin oy oranlarını artırmalarına neden olurken, Bale’e göre merkez-sağ göç sorununun asıl muhatabıdır ve bu sorunu gündeme alması durumunda radikal-sağa kayabilecek oylarını koruyabilir (Arzheimer&Berning 2019). Buna ek olarak, Downes ve Loveless’ın Avrupa’daki merkez-sağ ve radikal sağ partilerin mücadelesini konu alan makalelerine baktığımızda, öne çıkan dört tane hipotez görüyoruz. Onlara göre;
- Göçü vurgulayan merkez-sağ partiler, seçimlerde radikal-sağ partilere göre daha iyi performans gösterir.
- Göçü vurgulamayan merkez-sağ partiler seçimlerde daha kötü performans sergiler.
- Buna karşılık radikal-sağ partiler, özellikle ekonomik kriz döneminde göç meselesini vurgulamaktan fayda görmezler.
- İktidar veya iktidar ortağı olan merkez-sağ partiler olanların göçü vurgulasa bile oy açısından olumlu bir etki yaramıyor.
Bütün bu çalışmalar göz önüne alındığında ve AfD örneği üzerinden gidildiğinde ise, AfD’nin göçmen sorunu üzerinden söylem geliştirmesinin merkez-sağ parti olan CDU’yu da bu konu hakkında söylem üretmeye ittiğini görüyoruz. 17 Aralık 2023 tarihinde The Guardian’da yayımlanan habere göre, şu anda muhalif konumda bulunan CDU, göç sorunu konusunda çeşitli politikalar üretmeye başlamış. Haberde vurgulananlar ise şu şekilde:
“Almanya'nın muhalif muhafazakarları (CDU), sığınmacıları Ruanda'ya gönderme planları da dahil olmak üzere ülkenin göç ve sığınma politikasında kapsamlı bir değişiklik yaparak seçmenleri geri kazanmanın yollarını arıyor.”
“Hıristiyan Demokratların (CDU) önde gelen üyelerinden Jens Spahn hafta sonu yaptığı açıklamada, partisinin gelecekteki mültecilerin Afrika'daki Gana ve Ruanda gibi sığınma başvurularının değerlendirilmesi için üçüncü ülkelere veya Moldova ve Gürcistan gibi AB dışındaki Avrupa ülkelerine nakledilmesinden yana olduğunu söyledi.”
Downes ve Loveless’ın hipotezlerinin adeta canlı bir örneği olarak CDU, kendisinden kopan oyların AfD’ye gittiğinin farkında. Bu durumu düzeltmek için AfD’nin parti programında dile getirdiği, sığınmacıların bir başka ülkeye gönderilmesi vb. meselelerde, sıklıkla eleştirdikleri parti ile aynı çizgiye geldiler. Geçmişte özellikle Merkel liderliğinde daha ılımlı mesajlar veren CDU, göçmen sorununu tespit eden ve farklı yollarla dile getiren AfD’ye daha fazla oy kaptırmamak için göçmen sorununu vurgulamak dahil çeşitli radikal söylem değişikliklerine gitmek zorunda kaldı. Bu durum da bize merkez-sağ ve radikal-sağ arasındaki oy kaymalarının nedenlerini/nasıllarını daha somut bir örnek aracılığıyla göstermiş oldu.
CDU’nun değişimine bir başka somut örnek olarak ise yeniden tasarladıkları parti temel programı gösterilebilir. CDU, iktidara hazırlandığını belirterek yeni bir parti programı oluşturmak için 6-8 Mayıs 2024 tarihleri arasında kongresini düzenledi. Bu kongredeki en önemli meselelerden biri kuşkusuz, göçmen sorununa dair programlarına ekleyecekleri maddelerdi. Bu konuda AfD’nin net tutumu ve yükselttiği oyları etkili olmuş gözüküyor, çünkü yeni kabul edilen temel program, Avrupa'da koruma arayan kişilerin artık Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve Avrupa hukuku kapsamında koruma almamasını öngörüyor. Bunun yerine, Avrupa'ya sığınma başvurusunda bulunanların güvenli bir üçüncü ülkeye nakledilmesi ve orada bir prosedürden geçmesi gerekiyor. Yani CDU mevcut İngiliz-Ruanda modeline benzer bir prosedür öneriyor.
Sonuç
Federal Meclis seçimleri 2025’in sonbahar aylarında gerçekleşecek olan Almanya’da siyaset iyiden iyiye ısınmaya başlarken, AfD ise anketlerde daha önce almadığı kadar yüksek oylara ulaşmış vaziyette. Biz de bu dosyada hem göçmen karşıtlığı hem de Avrupa’daki diğer milliyetçi partilerden ayrışan çeşitli söylemleri ile gündem olan AfD’yi inceledik. AfD’nin, karşısında durulamayan yükselişinin nedenlerini/nasıllarını tartışırken, partinin ideolojik tanımlanmasına dair birçok farklı makaleyi, veriyi ve analizi ele aldık. Son olarak da Avrupa siyasetindeki merkez-sağ ve radikal-sağ arasındaki oy geçirgenliği ve bu durum özelinde yaşanan politik söylem değişikliklerini vurguladık.
Her zaman olduğu gibi kıymetli yorum ve eleştirilerinizi büyük bir merakla bekliyor olacağım. Bir sonraki dosyada görüşmek ümidiyle.
Kaynaklar
AfD Parti Programı
https://www.afd.de/wp-content/uploads/2017/04/2017-04-12_afd-grundsatzprogramm-englisch_web.pdf
Arzheimer, K. & Berning, Carl, C. (2019) How the Alternative for Germany (AfD) and their voters veered to the radical right, 2013–2017. Science Direct, Electoral Studies 60
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0261379418305158?via%3Dihub
Arzheimer,K. (2008) Protest,Neo-Liberalism or Anti-Immigrant Sentiment: What Motivates the Extreme Right in Western Europe?
Downes, James. F. & Loveless,M. (2018) Centre right and radical right party competition in Europe: Strategic emphasis on immigration, anti-incumbency, and economic crisis. Science Direct, Electoral Studies 54.
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0261379417303657
Foreign Policy. Germany’s Far-Right Party Is Worse Than the Rest of Europe’s. 26 Ocak 2024.
Goerres, A., Spies, Dennis.C., ve Kumlin, S. (2018) The Electoral Support Base of the Alternative for Germany. Swiss Political Science Review 24(3)
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/spsr.12306
Politico. Decline, fear and the AfD in Germany. 5 Eylül 2023
Pro Asyl. Warum das neue CDU-Grundsatzprogramm so gefährlich ist 8 Mayıs 2024
https://www.proasyl.de/news/warum-das-neue-cdu-grundsatzprogramm-so-gefaehrlich-ist/
The Guardian. CDU seeks to win back German voters with its own Rwanda asylum plan 17 Aralık 2023
Wolf, Tanja. (2016) Is the Alternative for Germany Really Right-Wing Populist
https://czechpolsci.eu/article/view/34914
ZDFheute Die Kernpunkte des CDU-Grundsatzprogramms 7 Mayıs 2024
https://www.zdf.de/nachrichten/politik/deutschland/cdu-grundsatzprogramm-kernpunkte-100.html
Veriye dayalı bir çalışma. Tebrik ederim.