Ankara Emlakçılar Odası Başkanı Akçam: Türkiye'nin Emlak Krizi Diye Bir Sorunu Yok, Türkiye'nin Mülteci Sorunu Var

Akçam, Türkiye'de aslında bir emlak krizi olmadığını bir 'mülteci krizi' olduğunu dile getirdi.

Türkiye genelinde özellikle büyük şehirlerde barınma ve konut krizi gün geçtikçe derinleşmeye devam ediyor. Vatandaş asgari ücretin üzerine kadar çıkan kiralar ve piyasadaki düşük ev arzı sebebiyle  konut kiralamakta ve bulmakta sorun yaşıyor. 

Ev sahipleri ise enflasyon oranına karşılık olarak yüzde 25 kira zammı karşısında mağduriyet yaşadıklarını öne sürüyor. Gün aşırı olarak ev sahipleri ile kiracılar arasında “evden çıkartma” tartışmaları ile yaralamalar ve hatta cinayetler yaşanıyor. 

TamgaTürk, para karşılığı yabancıya mülk satışı, kaçak göçmen ve mülteci sorununun temelini oluşturduğu barınma ve konut krizini Ankara Emlakçılar Odası Başkanı Hakan Akçam ile konuştu. Akçam, Türkiye’de aslında bir emlak krizi olmadığını bir “mülteci krizi” olduğunu dile getirdi.

"Türkiye'nin Parayla Vatandaşlık Dağıtma Sorunu Var"

TamgaTürk muhabirine konuşan Akçam’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: 

-Türkiye’de yaşanan emlak krizini nasıl değerlendiriyorsunuz ve hangi sebebe dayandırıyorsunuz? 

Aslında Türkiye’nin emlak krizi diye bir sorunu yok. Türkiye’nin mülteci sorunu var. Parayla vatandaşlık dağıtma sorunu var. Yurt dışından gelerek mülk ve para karşılığında vatandaşlık alanlar bu soruna sebep oldular. Çünkü getirdikleri yüksek meblağlar, Türk vatandaşının ekonomik gücü bu meblağlara yetişmiyor. Bu yüzden bir yandan da yaşanan bu sıkışıklık ekonomik krizden de kaynaklanıyor. Ev, arsa, iş yeri gibi mülklerde kendi vatandaşımıza rahatlıkla yetebilecek bir kapasitedeyiz.

Ancak emlak krizi, kontrolsüz bir şekilde alınan mülteciler ve yurt dışından yüksek meblağlarla vatandaşlık almak için gelen yabancılardan kaynaklanıyor. Fiyatların çok yükselmesinin sebebi de bu. Türkiye’de adını vermek istemediğim ancak bu işte sayılı olan arkadaşlarımızdan biri bana şöyle bir durum aktardı: "Vatandaşlık almak için buraya gelen bir Hollandalıya 400 bin TL’lik bir araziyi 400 bin dolara sattım.’’

Ayrıca Kanal İstanbul’un olduğu bölgede yatırım amaçlı olarak Katar, BAE, Suudi Arabistan adı altında gelen Ruslardan kaynaklı, Avrupa’dan gelen Almanlardan, İngilizlerden kaynaklı olarak bu bölgedeki arsa değerleri yüzde 1000 artış gösterdi. 2007 yılında 15 bin TL olan bir arsanın bugün olan değeri 20-25 milyon TL ve satılıyor. Araziyi alan kişinin ise kim olduğu belli olmuyor. Alan kişi avukatına vekalet veriyor ve arsayı avukatı alıyor. Alan kişinin ise kim olduğu bilinmiyor.

Aslında 2020  yılına kadar Türkiye’de bir emlak krizi söz konusu değildi. Hatta haberlerde konut fazlamızın olduğu, konut stokumuzun olduğu konuşuluyordu. Pandeminin gelişi ile bir anda bu konutlar yerin dibine mi girdi? Mülteciler o dönemde tüm konutları kapattı bunun sonucunda da vatandaş böyle bir konut krizi ile karşı karşıya kaldı. Bugün bankalar konut kredisi veremiyor. Ancak yabancı uluslararası şirketler istediği kadar krediyi istediği kadar taksit yaparak kullanabiliyor. Ama vatandaşa kredi yok. Türkiye’de yüksek gelirli, orta gelirli ve dar gelirli olarak üç sınıf vardı. Şu anda ise orta gelirli kalmadı.

-Kiralardaki artış sizce normal mi? 

Kiralarda anormal bir artış söz konusu. 20 yıllık bir mülk kendi değerine eşdeğerdir. Ancak mültecilerden kaynaklı olarak değerinin çok üstünde pazarlanıyor. Bugün 10 Milyon Liralık mülk alan bir insan 50.000 TL’ye veremez. Orta kesime 25.000 TL’ye dahi veremez çünkü bu rakam bugün asgari ücretin 2 katından daha fazla. Sonucunda ise 250.000 dolara vatandaşlık alan 3 eşli 20 çocuklu adam bu mülkü alıyor. Kimin aldığı da paranın kaynağı da belli olmuyor. Türkiye’de sınıflar arasındaki makas gittikçe açılıyor. Pandemide verdiğim bir röportajda ‘’Bugün bizi eve sokuyorlar ama çıktığımızda ekmeği 10 liraya satacaklar.’’ demiştim.

"Yüzde 25 Zam Sınırı Sorunları Çözemez"

-Yüzde 25 zam sınırı sizce sorunları çözer mi? 

Asla çözemez. Mahkeme dosyaları bugün olduğundan daha da fazla olarak çoğalır. Toplumsal manada çok büyük karışıklıklar doğabilir. Çok basit bir örneklem olarak kilosu 30 lira olan beyaz peynirin kilosu bugün 150 liraya kadar çıktı. Merkez Bankası Başkanı çıkıp açıklama yapıyor kira zammı yüzde 25 ile sınırlı diye. Enflasyon yüzde 200’e dayanmışken yüzde 25 zam çözümü bu sorunu çözemez. Bu sorunun çözüm yolu TOKİ kaynaklı olarak vatandaşımıza taahhüt edilen konutların bir an önce faaliyete sokulması. TOKİ konut projelerini faaliyete sokarsa fiyat düşüşlerini görmeye başlarız. TOKİ’ye burada çok iş düşüyor. 5 milyon talep varken 500 bin konut çok az. TOKİ, 1 milyon konutu 3 yıl içerisinde yapabilecek bir güce sahip. Bu konutlar yapılır ve vatandaşa teslim edilirse talep azalır ve konut sıkıntısı yaşayan vatandaş rahatlar.

-Cumhurbaşkanının açıklamış olduğu “boş evden yüksek vergi alma'' uygulaması piyasadaki ev arzının artmasına olumlu yansır mı? 

Boş evden yüksek vergi alma politikası bu sorunun %10’unu ancak çözer. Rakamsal olarak konuşmak gerekirse Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi bir konut stokumuz var. Ancak mülk sahipleri belli sebeplerden kaynaklı olarak bu mülkleri kiraya vermiyorlar.

"Göçmen Krizi Sağlık ve Eğitim Sistemimizi de Olumsuz Yönde Etkiliyor"

-Türkiye’de ki kaçak göçmenlerin ve mültecilerin emlak krizindeki payı ne kadar?

Bugün emniyetin raporlarına göre Türkiye’de 17 milyonun üzerinde kaçak göçmen, mülteci, yabancı uyruklu vs var. Bu da demek oluyor ki bizim bir İstanbul kadar konuta ihtiyacımız var. Ancak bir yandan da kaçak göçmenlerin, mültecilerin yaşadıkları yerleri görsek, verdikleri kiralara nazaran yaşadıkları yerlerde insan yaşamaz halde. O da ayrı bir muamma.

Var olan bu göçmen krizi sadece konut krizine sebep olmuyor. Sağlık ve eğitim sistemimizi de olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye’nin birçok sorununun kaynağı olan bu soruna dikkat etmesi zaruri. Cumhurbaşkanımızın bu konuyu incelemeye alacağına ve bir çözüm bulacağına ise inanıyorum.