Dosya | Başıboş Köpek Sorunu: Bu Hale Nasıl Geldik?

TAKİP ET

TamgaTürk, başıboş köpek sorununun kronikleşmesine neden olan 5199 sayılı kanun ve yarattığı mama endüstrisini dosya konusu olarak ele aldı.

Türkiye başıboş köpek terörüne bir kurban daha verdi. Köpeklerden kaçarken bir kamyonun altında kalan minik Mahra, verdiği yaşam mücadelesini kaybederek maalesef hayatını kaybetti. Yıllardan beri kronik bir sorun olarak varlığını devam ettiren başıboş köpek sorununun şimdiye dek çözülmemesinin nedenleri ise düşündürücü. Mahra ne ilk kurban, maalesef ne de son olacak. Siyaset kurumu ve köpekperest lobi grupları arasındaki ilginç ilişki ve etkileşimin tarihi, can yakmaya ve can almaya devam eden bu sorunun çözümsüzlüğünün nedenlerini gözler önüne seriyor.

Başıboş Köpeklerden Kaçarken Kamyonun Altında Kalan Mahra'dan Acı Haber

2000’li Yıllar


Türkiye’de Osmanlı’dan beri var olan köpek sorunu, şehirleşme ve çarpık kentleşmeyle birlikte büyüdü. Bu alanda yapılmış istatistiki çalışmalara ulaşmak imkansız olsa da, özellikle 80’ler ve 90’larda sokak köpeği nüfusunun artış hızının artması, çarpık kentleşme, yanlış atık yönetimi vb. insan kaynaklı etkilerle açıklanabilir. 90’larda zirve yapan başıboş köpek nüfusu, dönemin kanunlarına göre bu sorunun çözümü belediye uhdesinde olduğu için, belediyelerin en çabuk çözüm arayışı nedeniyle, zehirleme&vurma yöntemiyle azaltılmaya çalışıldı. 2000’lerin başına gelindiğinde, bu dönemin gazetelerinde yapılan kısa bir basın taraması, İstanbul başta olmak üzere birçok ilde başıboş köpekleri zehirleyen belediyeler ve ortaya çıkan manzaradan rahatsız olarak protesto eden hayvansever portreleriyle dolu. Bir döneme damgasını vuran Panter Emel isimli hayvansever de bu dönemin bir ürünü.
 

5199 Sayılı Kanun Çıkıyor


2004 yılına gelindiğinde, belediyelerin insani olmayan itlaf politikaları ve başıboş köpek sorununun bu politikalara rağmen devam etmesi sebebiyle, protestolar ve kamuoyu baskısı zirve yapmıştı. Bu halet-i ruhiyenin bir yansıması olarak 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, o dönem bir nebze liberal ve AB uyum sürecini önemseyen politikalar güden AKP’nin bir icraatı olarak kabul edilmişti. Bu kanun, birçok bakımdan ilkleri içeriyordu: O zamana dek sağlık ve mülkiyet kanunlarıyla düzenlenen hayvan hakları ve korunması meselesi, bu kanunla beraber müstakil bir düzenlemeye kavuştu. Kanun eziyet vb. fiillere idari para cezası öngörüyor ve en önemlisi sahipsiz hayvanların sağlık gerekçeleri dışında öldürülmelerini yasaklıyordu. Hayvan ticaretinden bilimsel deneylere birçok alanı düzenleyen kanun, ayrıca iki yeni uygulama getirdi. İlk uygulama, İl Hayvan Koruma Kurulları’nın oluşturulmasıydı. Kanunun bu maddesi, gönüllüleri de kapsıyordu: Yerel yönetim sınırları içerisinde gönüllüler, bu kurullar tarafından verilen belgelerine dayanarak bakım, besleme, toplama ve aşılama gibi faaliyetlere katılma hakkı elde ediyorlardı. Bu gönüllülerin hayvan dernekleri ya da vakıflarına üye olmaları yahut bu alanda hizmet etmiş olmaları gerekiyordu. İkinci uygulama ise, toplandıktan sonra kısırlaştırma, aşılama gibi işlemlerin yapılması akabinde hayvanların alındıkları ortama salınmalarını şart koşuyordu. 

ÖZEL HABER | Ali Öztürk İle Röportaj

Kanun Yetersiz Kalıyor


5199 sayılı kanun sahipli ev hayvanları ve ticari özellik taşıyan hayvanlar için birçok iyileştirme getirse de, başıboş köpek sorununu “bulduğun yere bırak” kaidesi sebebiyle çözememişti. Şehir sakinlerinin şikayetleri üzerine belediyeler topladıkları köpekleri kanunen öldüremedikleri için belli alanlara hapsetmeye başladılar. İstanbul’da Belgrat Ormanı, Ankara’da Bademlik, İmrahor gibi bölgeler belediyelerin fiili olarak başıboş köpekleri bıraktıkları bölgelere dönüştüler. Üstelik köpeklerin üreme hızlarından ötürü yapılan kısırlaştırma faaliyetleri bir anlam ifade etmemeye başladı, kısırlaştırmanın köpek nüfusunu sabit tutmak için dahi %80’lere varan bir oranda yapılması gerektiği anlaşıldı. Köpek nüfusu azalmadığı gibi, git gide arttı. 
 

Başıboş Köpek Endüstrisi Doğuyor


Kanunun “bulduğun yere bırak” ve “gönüllüler başıboş köpek besleyebilir” maddeleri sebebiyle başıboş köpek nüfusuyla birlikte bir topluluğun daha sayısı arttı: Köpekperestler. Sokak köpeği sorunu toplumda infial uyandırdıkça siyaset kurumu üzerine baskı arttı ve birkaç defa sokak köpeklerinin toplanmasını mümkün kılan değişiklik yapma hamleleri oldu. 2012 ve 2014’teki bu hamleler, hayvanseverler tarafından protesto edildi. Sonuç olarak kanunun bu maddesi iptal edilmedi.

TamgaTürk ekibi, İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul ve Ankara için paylaştığı kamuya açık verileri incelediğinde, ilginç bir manzarayla karşılaştı. Hayvanları korumak için kurulan sayısız derneği inceleyen TamgaTürk muhabirleri, kuruluş tarihi bilgisine ulaşabildikleri 2000’den sonra kurulmuş sokak hayvanlarını koruma derneklerinin sayısında ilginç bir artış fark etti. 2004’te bir, 2005’te bir, 2008’de iki, 2009’da bir, 2011’de bir, 2012’de bir, 2013’te dört, 2014’te üç, 2015’te dört, 2016’da bir, 2017’de dört, 2018’de altı, 2019’da yedi, 2020’de on, 2021’de beş ve henüz üçüncü ayı bitmeyen 2022’de iki dernek kurulduğu tespit edildi. Kamu yararına çalışan dernek statüsü almış eski ve köklü dernekler bu araştırmaya dahil edilmedi.

Tarihi tespit edilebilen bu dernekler dışında yaklaşık 200 dernek incelendiğinde çoğunun birkaç yüz kişilik Facebook sayfalarından ibaret olduğu, ancak mutlaka bir bağış adresi içerdiği görüldü. Üstelik web sayfası, logosu dahi olmayan birçok derneğin temsilcilerinin yerel ve ulusal basında belediye projeleri kapsamında haberlere demeç verdikleri tespit edildi. Başıboş köpek sorunu çözülemedikçe, çözümsüzlüğün nedenlerinden biri olan lobi gruplarının siyasette etkinliğinin arttığı görüldü. 2018 yılında kurulan İYİ Parti’nin başka hiçbir özelliği olmadığı halde köpekperest kontenjanından GİK üyesi olarak seçilen mensupları düşünülünce bu hiç de sürpriz değil. 

ÖZEL HABER | Türkiye'nin Başıboş Köpek Sorunu



Bu derneklerin çoğu, doğrudan bağış yerine “mama kumbarası” denen bir yöntemi tercih ediyorlar. Ormanamama.com, Candostlarim.com, Mamakesesi.com, Empatidost.com, Fonzip.com gibi e-ticaret siteleri ve uygulamalar bu derneklerin yarattığı endüstrinin merkezinde yer alıyorlar. Dernekler kanununa göre bir derneğe banka havalesiyle bağış yaptığınızda bu resmi bir bağış olarak kayda giriyor. Dernekler bu gelirleri nasıl ve nerede harcadıklarını kayıt altına alıp beyan etmek zorundalar. Ancak Bu sitelere yönlendirilerek “mama satın almak” suretiyle bağış yaptığınızda bağışınız resmi kayda girmiyor. Bir ticari işleme konu oluyor. E-ticaret sitesi -haliyle- ticari kârını gizli tutuyor. Bunun yanında, satın alma işlemi sonucunda alınan mamanın köpeklere ulaşıp ulaşmadığını sistematik ve anlık bir şekilde takip eden bir uygulama yok. Dernekler bu sitelere “referans” olarak taahhütte bulunuyorlar, fakat bu taahhüdün tetkik ve tahkiki mümkün değil. 

Başıboş Köpekler Ürgüp'te Turizme Tehdit Oluşturuyor: ATV Turlarına Katılım Azalıyor



Faaliyetlerini görece daha şeffaf paylaşan bu derneklerden birisi, aylık 7000 kg köpek maması dağıttığını ifade ediyor. Mezkur sitelerden satın alınması durumunda (bu dernekte de bu sitelere yönlendirme var) toplu alım indirimi olsa dahi bu 140.000 lira gibi bir meblağa tekabül ediyor. Yurt genelinde Çevre, Doğal Hayat ve Hayvanları Koruma faaliyet alanında 2.670 faal dernek var. Bunların yarısı soyu tükenmekte olan hayvanlar yahut güvercin, kanarya gibi kuşlarla ilgili dernekler. Üçte birinin sokak hayvanları için kurulduğu varsayıldığında, 890 dernek ediyor. Bu derneklerin üye ve bağışçılarıyla yarattığı endüstrinin hacmini hesaplayacak veriler açık kaynaklarda yok, ancak aylık yaklaşık 20.000.000 TL mama bağışı adı altında yardım toplandığını iddia etmek mümkün.
 

Çözümsüzlüğün Nedeni


5199 sayılı kanunun sorunu çözmek yerine yalnızca düzenlemeyi tercih etmesi ve siyaset kurumunun köpekperestlerin sayıları az olsa da yüksek sesle yaptıkları lobinin etkisinde kalması, sokak hayvanlarını besleme endüstrisini doğuran başlıca neden. Sorunun çözümünün önce sahiplenmeye imkan tanıyan, gönüllülerin “sokakta beslemek” yerine evlerinde ya da düzenli, gönüllüler tarafından finanse edilen barınaklarda beslemesini zaruri hale getiren, bu mümkün olmadığında hızlı ve acısız bir itlaf politikasında olduğunu -çoğu zaman başıboş köpek kurbanlarını akıl almaz usullerde suçlayarak- inkar eden köpekperestlerin çoğu, eksik akıl ve iyi niyet bileşkesinin kurbanı olarak bu endüstriye hizmet ediyorlar. 

20 Yaşındaki Genç Kız Başıboş Köpeklerden Kaçarken Otomobilin Altında Kaldı



Üstelik ilginç bir şekilde hayvansever kontenjanı adı altında siyasi partilerde kazanılan nüfuz, özendirici etki yapıyor. Birçok arkadaş grubu bölgelerindeki başıboş köpekler için dernek kurarak belediye etkinliklerine katılıyor, barınaklarda -çoğu zaman göstermelik- gönüllülük hizmetlerinde bulunuyor, yerel gazetelere demeç veriyorlar. Bu sayede siyasete -hemşehri derneklerine benzer biçimde- giriş bileti almış oluyorlar. Varlıklarını, tatminlerini ve artık siyasi nüfuz güçlerini buna borçlu oldukları için başıboş köpek sorununun çözülmesini asla istemiyorlar. 5199 sayılı kanun, sorunun çözülmemesinden menfaat temin eden bir azınlık yarattığı için, başıboş köpek sorununu yaratan bir yasal düzenleme olarak tarihe geçiyor. 

TamgaTürk

Başıboş Köpek Sorun sokak köpeği hayvansever dernek siyaset 5199 kanun teklifi kanun