İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu: 'Sarayın Bekası Türk Milletini Eziyor, Çare Meclistedir'

TAKİP ET

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu bugün, 30 Nisan'da meclis grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. 23 Nisan'da İstanbul'da yaşanan depreme ilişkin olarak hükümetin 6 Şubat depremlerinden çıkarılan derslerle gerekli önlemleri neden almadığını soran Dervişoğlu

Türkiye, Dünya’nın en pahalı ve en vasat iletişim hizmetine tonla para öderken, depremde, felaketlerde dahi cep telefonu kullanamazken, internete ulaşamazken, siz işinize geldiğinde, ustaca bant daraltıyor, sosyal medyaya sansür koyabiliyorsunuz. Varlık fonuna aldığınız Türk Telekom’u da, Turkcell’i de siz yönetiyorsunuz. Milletin cebinden rant şebekelerine kaynak aktarmak dışında, iktidarın torpillilerine milyonlarca lira huzur hakkı ödemek dışında Allah aşkına, hiç birinizin aklına, bu milletin hayrına, geleceğine, refahına dair bir şey yapmak gelmiyor mu?

şeklinde konuştu. Türkiye'yi Türk milletinden kopmuş bir avuç azınlığın idare ettiğinin altını çizen Dervişoğlu:

"Bundan sonra iki seçenek var; Ya millet bekası galip gelecek ya da sarayın bekası Türk Milletini ezecektir. Sorun Sarayda, Çare ise buradadır,  Meclistedir!"

dedi. Dervişoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "hicret" ve "göçmen" çıkışlarına tepki göstererek

"Türkiye'de göçmen varmış, hadisenin adı da hicretmiş. Hicrete kurban olun. Bu bezirgan saltanatıyla oynadığınız demografik kumarın, o mukaddes hicret ile hiçbir benzerliği yoktur. Ağızınızdan çıkanı kulağınız duysun. Kendinize gelin kendinize" dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Suriye'de düzenlenen konferansa tepki göstererek "Pişmiş aşa su katma" çıkışında bulunduğunu da hatırlatan Dervişoğlu, "Bunların pişirdiğin aşın malzemesi zehirdir. Su katsalar ne, katmasalar ne! Pişmiş aş dediğin, bu millete dayatılan baldıran zehridir! Bugün incinmişsin. Bekle, sandık geldiğinde çok daha fazla incineceksin. Bu millet bu ihaneti affetmeyecek." 

ifadelerini kullandı. Yasadışı sığınmacılar ve Kıbrıs konusuna da değinen Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Baksanıza ülkenin başındaki kişi, Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Programı’nda ne diyor; Yine ensar-muhacir diye başlıyor, ardından da hicret benzetmesi yapıyor. “Türkiye’de 4 milyon 33 bin “göçmen” vardır” diyor. Bazen ne dediğiniz değil, ne demediğiniz önemlidir. Sığınmacıları, kaçakları göçmen diye tarif eden Erdoğan acaba ne yapmak istiyor diye sorsak, şıklar belli;
a- Bu kavramın ne olduğunu bilmiyor? Mümkündür, çünkü umurunda değildir.
b- Bu kavramı da istediği gibi şekillendireceği bir oyun hamuru zannediyor. Bu da mümkündür.
c- Derdi başkadır. 

En esaslı şık da budur. Evet, Recep Tayyip Erdoğan’ın derdi başkadır. Buradan kendisine sesleniyorum; sen, göçü de göçmeni de, bugünün mevcut ve yarının müstakbel kaçaklarını meşrulaştırmak için eğip bükemezsin. Böyle bir selahiyete sahip değilsin.

Sayın Erdoğan, göçmen ne demektir? Geçici koruma statüsünün adı, ne zaman göçmenlik olmuştur? Ben Türk yasalarına göre göçmen nedir, sana söyleyeyim:

“Türk soyundan olan ve Türk kültürüne bağlı olup,  yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye’ye gelip,  5543 Sayılı İskân Kanunu uyarınca göçmen olarak kabul edilen kişilere göçmen denir.” Ben ortada,  Ata yurdunda her gün bir başka zulme uğrayan Uygur Türklerini göremiyorum. Ben ortada, Varlık yokluk mücadelesi veren Türkmeneli’nin asil evlatlarını göremiyorum. Ben Batı Trakya’da, bu çağda türlü baskılarla mücadele eden Evlad-ı Fatihanı göremiyorum.

Ama ne görüyorum biliyor musun? Türk dışında herkesle kucaklaşan, Başında olduğu Türk devletinin, ismiyle, özüyle, kurumlarıyla, gelenekleriyle kavga eden bir iktidar görüyorum.

Ben Aksaçlılığın bilgeliğini değil, cehaletin karanlığını görüyorum. Türk Devletleri Teşkilatı diye yola çıkıp, Kıbrıs Türklüğünü Kumarhane kapitalizmine,  Yasa dışı bahis baronlarına satanları görüyorum. Akdeniz’de vatanın mavisinden bahsedenlerin, Doların yeşiline ram olduklarını görüyorum."
 

iyi parti müsavat dervişoğlu