İYİ Partili Tolga Akalın TamgaTürk'e Konuştu: Bedeli Ne Olursa Olsun Geri Gönderme Mutlaka Yerine Getirilecektir

TAKİP ET

"Şu an Türkiye'de toplamda kaç sığınmacı ve kaçak göçmen olduğunu Göç İdaresi Başkanlığı bilmiyor. İddia ediyorum, Sayın Süleyman Soylu da bilmiyor."

İYİ Parti Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın, TamgaTürk muhabiri Semir Yapıcı'nın sorularını yanıtladı.

İYİ Parti'nin göçmenleri geri gönderme politikasından taviz vermeyeceğini belirten Akalın, "Bu konu Türkiye’nin Milli Güvenliğinin en önemli başlıklarından biridir. Entegrasyon Türkiye için bir tercih değildir. Mümkün de değildir." dedi.

Akalın, İYİ Parti'nin iktidar olması halinde göçmenleri geri göndermek için eğer anlaşmaya yanaşmazlarsa Suriye'de ABD ve Rusya'yı karşısına alabileceğini de belirtti.

Akalın ayrıca, Türkiye'deki sığınmacı sayısına ilişkin olarak "Şu an Türkiye’de toplamda kaç sığınmacı ve kaçak göçmen olduğunu Göç İdaresi Başkanlığı bilmiyor. İddia ediyorum, Sayın Süleyman Soylu da bilmiyor." ifadelerini kullandı.

İki Eksenli Geri Dönüş Planı

-İYİ Parti Türkiye’deki tüm sığınmacıları gönderecek mi? 

İYİ Parti iktidarında devlet politikası haline gelecek temel esasları belirleyen Milli Göç Doktrini kapsamında herhangi bir yolla Türkiye’ye gelen sığınmacıların tamamı kapsamlı geri dönüş planımız çerçevesinde ülkelerine geri gönderilecekler.

İYİ Parti olarak her aşaması düşünülmüş, iki eksenli geri dönüş planımız var. 

Öncelikli planımız Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti’nin müzakere ve iş birliği süreci sonunda Suriyeli sığınmacıların geri dönüş planı üzerine inşa edilmiştir. Bu noktada Türkiye ve Suriye arasında imzalanmış 1998 Adana Mutabakatı ve ardılı olan “Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” müzakere zemininin temelini oluşturacaktır. 

Burada bizim için stratejik öneme sahip iki hedef var; birincisi Suriyeli sığınmacıların güvenli geri dönüş şartlarının uygun zeminini sağlamak, ikincisi Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak iç savaş ile oluşmuş güç boşluğundan faydalanan terör örgütlerinin bölgedeki varlığına son vermek.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararını bu sebeple önemsiyoruz ve referans alıyoruz çünkü bu karar da uluslararası zeminde Suriye'nin toprak bütünlüğünü vurgulamaktadır.

Bu süreçte özellikle Suriye’nin yeniden inşası ve ekonomik yardımlar noktasında AB’nin de siyasi çözüm sürecine dâhil olmasını öngörüyoruz. 

Güvenli geri dönüşün sağlanması için uygulayacağımız politika setlerinin ve diplomatik girişimlerimizin sonuçsuz kalması hâlinde ise Türkiye kendi çözümünü sağlama ve güvenli bölge ihdası yoluna gidecektir. 

İYİ Parti olarak, uluslararası şartlar ve çözüm yolunun mahiyeti ne olursa olsun, Suriyeli sığınmacıların güvenli geri dönüş zeminini mutlaka sağlayacağız. 3 yıllık bir süreçte sığınmacıların tamamını vatanlarına kavuşturacağız.

"Bedeli Ne Olursa Olsun Geri Gönderme Mutlaka Yerine Getirilecektir"

-Göçmenlerin geri gönderilmesiyle alakalı olarak planlara ve stratejiye ilişkin olarak açıkladığınız belgede bütçe ve finansa ilişkin “bir göçmenin geri gönderilmesinin maliyeti” niteliğinde bir çalışmanız var mı?

Esasen 5 aşamalı bir planın nihai aşaması olan Türkiye’nin ABD Barış Fonunun kırılgan devlet endeksini dikkate alarak geri gönderme için ihdas etmesi gereken zorunlu bölgenin yaklaşık 90 Milyar dolarlık bir maliyeti olduğunu partimizin göç komisyonunda birlikte çalıştığımız eski Devlet Bakanımız Ayfer Yılmaz’ın başında olduğu bir ekip ortaya koydu. 

Kaçak göçmenler açısından doğrudan maliyetin kişi başı ortalama 1000 Dolar civarında olduğu bilinmektedir. Ancak tüm bunların ötesinde kaçak göçmen veyahut koruma altındaki Suriyelinin geri gönderilmesinde finansal maliyet karar almada bir etken değildir ve olmayacaktır. Bedeli ne olursa olsun geri gönderme mutlaka yerine getirilecektir.

"Türkiye'deki Sığınmacı Sayısını Süleyman Soylu da Bilmiyor"

-Dezenformasyon yasasına göre halkı infiale sürükleyecek yanlış bilgiyi paylaşmak suç haline geldi; bu bağlamda İçişleri Bakanlığı verileri ne derece güvenilir olacak? Göçmenler konusunda İçişleri Bakanlığı'ndan farklı sayılar telaffuz etmek bir sorun yaratacak mı?

Bugün, Geçici Koruma Kapsamında Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacıların ve kaçak yollarla ülkemize girmiş düzensiz göçmenlerin sayısına dair, maalesef devletin resmî kurumları da dahil olmak üzere hiç kimse doğru rakamları bilmiyor.

Devlet kurumlarının ve yetkililerin sığınmacı ve kaçak göçmenlerin sayısına yönelik verdiği rakamlarda ciddi çelişkiler var.

Şu an Türkiye’de toplamda kaç sığınmacı ve kaçak göçmen olduğunu Göç İdaresi Başkanlığı bilmiyor. 

İddia ediyorum, Sayın Süleyman Soylu da bilmiyor. 

Bu noktada yapılabilecek en doğru yöntem mevcut verilerden hareket ederek tahminlerde bulunmaktır. Bizim hesaplamalarımıza göre son Afgan kitlesel göçü hariç olmak üzere en az 8 milyon sığınmacı ve kaçak göçmen var Türkiye’de. 

Bu sayı BM'nin tanıdığı 193 ülkenin 91'nin nüfusundan fazladır.

Sansür yasası, “Yalan haberin cezalandırılması” adı altında, hakikati tanımlama yetkisini iktidarın kontrolüne devreden bir yasadır.

Şartlar ne olursa olsun, biz sarayın yalanlarını değil milletin gerçeklerini konuşacağız.

-Türkiye’deki Suriyeli sayısına ilişkin tahminler bakımından, özellikle Suriyeli bebek doğum oranlarının son birkaç yıldır istatistik hesaplarına tam olarak dahil edilmediği düşünülüyor. Artış oranındaki bu duruma ilişkin İYİ Parti nasıl bir tutum izleyecek?

Hacettepe Üniversitesinin yaptığı araştırmaya göre Suriyeli sığınmacı bir kadın ortalama 5.3 çocuk doğurmaktadır. Türkiye’de doğurganlık hızının 2021 yılında 1.7 olduğu düşünüldüğünde Suriyeli sığınmacıların doğum oranının ne kadar yüksek olduğu görülecektir. Doğum oranından hareketle geleceğe yönelik bir projeksiyon yapıldığında Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in ifade ettiği gibi Suriyeli sığınmacıların 2053 yılında sayısının 35 milyon olacağı öngörülmektedir. Bu hesaplamaya kayıt dışı ve kaçak göçmenlerin sayısı dâhil edildiğinde önümüzdeki 30 yıl içerisinde Türkiye’nin demografik yapısının ve Türk millî kimliğinin hayati bir tehdit altında olduğu anlaşılacaktır. 

-Sayın Akşener’in gezilerinde bilhassa ekonomi konusunu oldukça yüksek perdeden dillendirdiğini görüyoruz, göçmenlerle ilgili aynı tonda açıklamaları olacak mı? 

Tüm kamuoyu araştırmalarında kaçak göçmen ve sığınmacı sorunu Türk vatandaşlarının en önemli 3 sorunundan biri olarak ifade edilmektedir. Sayın Genel Başkanımız konunun hamasetten uzak nitelikli bir  çözüme kavuşturulması için  benim başkanlığımda eski devlet bakanları ,valiler , diğer devlet bürokratları konuyu çalışan akademisyenlerden oluşan büyük bir komisyon kurdu ve 8 ay boyunca 43 adet insanımızın katkısı ile Milli Göç Doktrinini Raporu ve Strateji Eylem Belgesi ortaya konulmuştur. Bu Türkiye’de hazırlanmış ilk kararlı 5 aşamalı  geri gönderme planıdır. Bir geri gönderme temennisi değildir. Bir geri gönderme planıdır. Elbette genel başkanımız bu planı kademe kademe halkımız ile paylaşacaktır.

"Entegrasyon Türkiye İçin Bir Tercih Değildir"

-Altılı Masa'da göçmenler konusunda İYİ Parti'den farklı düşünenler var, seçimin kazanılması halinde nasıl bir yol haritası oluşturacaksınız?

İYİ Partinin tartışmayı kabul etmeyeceği husus geri gönderme iradesi ve kararlılığıdır. Geri gönderme planımızın esaslarını tartışmaya açmamız mümkün değildir. Ancak teferruatlarını elbette ki konuşacağız. Bu konu Türkiye’nin Milli Güvenliğinin en önemli başlıklarından biridir. Entegrasyon Türkiye için bir tercih değildir. Mümkün de değildir. 

-Türk vatandaşı olan göçmenlerin seçimde oy kullanmasına karşı İYİ Parti'nin bir önlemi var mı?

AK Parti azalan toplumsal desteğini tahkim etmek amacıyla sığınmacılara yoğun bir şekilde vatandaşlık dağıtıyor. Öte yandan para karşılığında yabancılara satılan istisnai vatandaşlıkların sayısı her geçen gün artıyor.

İYİ Parti Grubu olarak Türkiye Büyük Meclisinde İçişleri Bakanlığı'na sığınmacılara verilen vatandaşlık sayısına yönelik sorduğumuz sorular ve  verdiğimiz önergeler cevapsız bırakılmaktadır. TBMM başta olmak üzere her mecrada bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz

Halihazırda vatandaşlık almış sığınmacılarla ilgili esas süreci ise iktidara geldiğimiz ilk günden itibaren başlatacağız.

6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve ilgili Geçici Koruma Yönetmeliği Türkiye'de bulunan sığınmacıların kaldıkları süre ne olursa olsun vatandaşlık almalarına izin vermemektedir. İYİ Parti iktidarında ilgili kanun ve yönetmeliğe aykırı şekilde verilmiş tüm vatandaşlıkları iptal edeceğiz.

-Göçmenlerin gettolaştığını ve mahallelerinde kendi güvenliklerini sağlayacak bir durumda olduklarını görüyoruz. Şehir kotaları sizce yeterli mi yoksa İYİ Parti’nin bu konuda başka bir çalışması olacak mı?

Yerleştirme planı ve kota sistemi yokluğu yüzünden bazı şehirlerin demografisi bozulmakta, kayıtlı Suriyeli ve diğer ülke uyruklu sığınmacılar ile müracaatçılar kayıtlı oldukları illerde dahi tutulamamaktadır. 

Türkiye’nin gerek Suriyeli sığınmacılar gerekse diğer ülke uyruklu sığınmacılar ve müracaatçılar konusunda, derhâl kota sistemine geçmesi şarttır. Kota sisteminde benimsenecek oran, şehir merkezleri ve mahalleler planında örneğin yüzde 10’u aşmamalıdır. İktidarımızın ilk gününden itibaren bu kota uygulayacağız. Sığınmacıların ülke içindeki mobilizasyonunu engelleyeceğiz ve kayıtlı oldukları şehirlerde kalmalarını sağlaycağız.

Yabancılar için %10 kota sistemi uygulamamız, Atatürk döneminde çıkarılan 1934 tarihli İskân Kanununa dayanmaktadır. Atatürk'ün iskan kanunu il, ilçe ve mahallerlerde yabancı nüfusa %10 kotası getirmekteydi. Ancak 2006 yılında, 1934 tarihli İskân Kanunu AK Parti tarafından değiştirilmiş ve yabancıların iskânına ilişkin yüzde 10 kotası kaldırılmıştır. % 10 kotası iktidar tarafından kaldırılmamış olsaydı; ülkemizde sığınmacıların gettolaşmasının önü alınabilir, sığınmacılar ülke sathına dengeli bir biçimde dağıtılabilir, sınır illerimiz ve büyük şehirlerimizdeki yoğun Suriyeli sığınmacı nüfusu seyreltilebilirdi. 

-Para karşılığı vatandaşlık alan yabancı nüfusa ilişkin İYİ Parti'nin bir tasarrufu olacak mı? Bu konuda nasıl bir yol izlenecek?

İstisnai vatandaşlıkları  inceleyeceğiz. Yanlış beyan ve usulsüz işlemler tespit edilirse istisnai vatandaşlıkları iptal edeceğiz. Usulsüz işlemlerle yanlış beyanlara dayalı olarak vatandaşlık işlemi gerçekleştiren yetkililerle ilgili yasal süreç başlatacağız.

"Türkiye, AB İle Yaptığı Geri Kabul Anlaşması'ndan Geri Çekilecek"

-Geri Kabul Anlaşması kapsamında Yunan ve Bulgar sınırları ile Ege Denizi’ndeki büyük güvenlik önlemlerine karşı İYİ Parti’nin herhangi bir tasarısı var mı? Frontex’in Yunanistan’a göçmenlerin geri itilmesine ilişkin destek verdiğine dair raporları gördük. Yunanistan’ın göçmenleri geri itmesine yönelik bir eylem planı hazırlayacak mısınız? 

Herkesin bilmesi gereken iki husus var.

Bir; Suriyeden iç savaş kaynaklı harekete geçen kitlesel göç ekseninde kaynak ülke Suriye, Transit ülke Türkiye hedef ülkeler Avrupa Birliği ülkeleri idi. İki; AK Parti iktidarı 2016 yılında imzaladığı Geri Kabul Anlaşması ile sığınmacıların AB'ye geçişini engelleyerek Türkiye'yi hedef ülke haline getirmiştir.

2015 yılında krizin zirve yaptığı dönemde Avrupa’ya geçen mülteci sayısı 861 binden fazla iken AB ile Geri Kabul Anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sadece bir yıl içerisinde 36 bin dolayına gerilemiştir. Başka hiçbir şey söylemeye lüzum yok.

Sadece bu veri bile AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşmasının Türkiye’yi nasıl AB’nin hendek ülkesi hâline getirdiğini göstermektedir. Bu konuyla Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bugün Avrupa halkları kendi topraklarında huzur ve güven içinde yaşıyorsa Türkiye’nin ve Türk milletinin fedakarlığı sayesindedir” demiştir 

Bizim öncelikle yapacağımız iş Türkiye'nin, AK Parti iktidarında olduğu gibi, İYİ Parti iktidarında AB'nin hendek ülkesi olmayacağını tüm dünyaya ilan etmektir. Bu aynı zamanda iktidarımızda göç politikamızın temel esaslarını belirleyen Milli Göç Doktrininin de temel ilkelerinden birisidir.

AB ile Suriyeli sığınmacıların geri dönüş sürecinde iş birliği yapmayı hedefliyoruz. Ancak AB bu hususta işbirliğine yanaşmaz ve Türkiye’yi AB'nin hendek ülkesi yapma politikasına devam ederse Türkiye AB ile yapılmış geri kabul anlaşmasından çekilecektir.

"Tüm Kaçak Göçmenleri Sınır Dışı Edeceğiz"

-Türkiye'ye kaçak giren Afgan göçmenlerle ilgili nasıl bir tutum izlenecek?

Bildiğiniz üzere Haziran 2021' de gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden arasındaki kayıt dışı görüşme, devlet bürokrasisinden uzakta ve özel bir tercümanla gerçekleştirilmişti. 

Sayın Erdoğan ve ABD Başkanı Biden Görüşmesinden kısa süre sonra, Ağustos 2021’de Afganistan kaynaklı büyük bir göç akımı ülkemize doğru harekete geçti. Biz İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanlığı olarak Sayın Erdoğan ve Biden arasında Türkiye’ye yönelik Afgan göçüne dair gizli anlaşmayı tespit ettik ve kamuoyuyla paylaştık.

ABD Dışişleri Bakanlığı tutanakları ile sabittir ki AK Parti iktidarı, Biden ile anlaşarak Afganistan’dan kaçan Afganların vize işlemlerinin yapılması için Türkiye’nin sınırlarını açık tutma taahhüttü vermiştir.  Vize alan küçük azınlık ABD'ye gitmiş vize alamayan kitleler Türkiye'de kalıcı hale gelmiştir.

Bu konuda izleyeceğimiz tutum son derece açık. İYİ Parti iktidarında Türkiye’yi hendek ülke haline getiren her türlü resmi ya da zımni anlaşma iptal edilecektir. İktidarımızın ilk yılında Afganlar da dahil olmak üzere tüm kaçak göçmenleri geldikleri ülkeden sınır dışı edeceğiz. Bu uluslararası hukukun bize verdiği bir haktır.

-Kitle halinde gelen Suriyeli ve Afgan göçmenlerle ilgili tasarruflarınız dışında Pakistan'dan, Afrika'dan, Bangladeş'ten gelenler var bunlarla ilgili ne yapacaksınız?

İYİ Partinin Milli Göç Doktrini, iktidarımız döneminde uygulayacağımız politikaların temel esaslarını ve çerçevesini belirlemektedir. Milli Göç Doktrinimiz kapmasında Türkiye'ye kaçak yollarla gelmiş ya da kaçak duruma düşmüş tüm düzensiz göçmenler her hal ve şartta uluslararası hukuka uygun bir şekilde sınır dışı edilecektir.

"PYD-YPG'nin Bölgedeki Varlığını Ortadan Kaldırmak Öncelikli Hedefimiz Olacaktır"

-Bölgedeki Türk ve Arap nüfusu boşaltan terör örgütü PKK/YPG'ye karşı operasyonlar sürecek mi?

Suriye'nin kuzeyinde Şubat 2012 itibariyle bir güç boşluğu oluştu. Cezire, Ayn el-Arap ve Afrin başta olmak üzere bu bölgeler PYD-YPG terör örgütünün kontrolüne geçti. Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere tarafsız uluslararası kuruluşlarından raporlarını kamuoyuyla paylaştık. Uydu fotoğrafları ve uluslararası raporlarla sabittir ki PYD-YPG bölgede stratejik göç mühendisliği ve etnik temizlik yapmıştır. Suriye'nin kuzeyinde PYD-YPG güdümünde bir terör devletinin demografik altyapısını oluşturmayı hedefliyorlar. Bu noktada en az maliyetli ve öncelikli plan, en başta ifade ettiğim gibi, Türkiye ve Suriye arasında Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayacak bir işbirliği süreci başlatmaktır.

Suriye'nin kuzeyinde terör örgütleri, varlık sebeplerini ülkedeki merkezi otorite yoksunluğuna borçlular. O halde Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve merkezi otoritenin yeniden tesis edilmesi ile PYD-YPG'nin bölgedeki varlığını ortadan kaldırmak öncelikli hedefimiz olacaktır.

Bu hedefin sağlanamaması, Suriye'nin kuzeyinde güç boşluğunun devam etmesi ve terör örgütlerinin varlığını sürdürmesi durumunda askeri operasyonlar BM 51. madde - meşru müdafaa hakkı çerçevesinde ve Türkiye'nin çıkarları kapsamında gerçekleştirilebilir. 

"Gerektiğinde ABD ve Rusya'yı Dahi Karşımıza Alabiliriz"

-Bombalandıkları için değil gelmeleri için bombalandılar şeklinde bir söz var; göçmenleri gelmeleri için bombalayan ülkelerle, bilhassa Rusya ile nasıl anlaşacaksınız? Dış aktörlerin ve özellikle Suriye’nin Türkiye ile iş birliğine gitmediği bir senaryoda, Suriye’deki güvenli bölgenin genişletilmesi hususu yalnızca “ya hep ya hiç” niteliğinde ilkesel bir yaklaşımı mı ifade ediyor? İYİ Parti, gerektiğinde ABD’yi ve Rusya’yı dahi karşısına almaya hazır mı?

Hazırladığımız kararlı geri gönderme planı esasen 5 aşamalı bir plan olup biz bunun ikinci üçüncü ve dördüncü merhalelerini güvenlik nedeni ile kamuoyu ile paylaşmadık . Nihayetinde 5. Aşamada bir son seçenek olarak Türkiye’nin müstakil güvenli bölge inşa etme seçeneği zaten oradaki fiili güç odaklarının rızası seçeneğine dayanmamaktadır. Dolayısıyla sorunuza cevap evettir.

Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Türkiye'ye bu ülkelerden de yoğun bir göç oldu. Özellikle Ruslar Antalya, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde büyük miktarda emlak almaya başladı. Antalya'nın bazı ilçelerinde 4 kişiden birisinin Rus olduğu ileri sürülüyor. Bu nüfusla ilgili bir çalışmanız olacak mı?

Bu bir stratejik göç mühendisliği değildir. Rusya’ya uygulanan ağır ekonomik ambargo ve savaş koşulları gereği ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların oluşturduğu geçici bir durumdur. Benzer koşullar Ukrayna vatandaşları içinde geçerlidir. Bazı bölgelerde oluşan yoğunlaşmanın da kota uygulamasına tabi tutulmasında fayda vardır.
 

tolga akalın sığınmacılar suriyeli suriyeli sığınmacılar Afgan Afganlar afgan kaçaklar geri gönderme iyi parti milli göç doktrini pkk ypg sığınmacıların geri gönderilmesi