ÖZEL HABER | İran'da Unutulan Turan

TAKİP ET

Güney Azerbaycanlı milli aktivist Mesud Haray, Tamga Türk'ten Muhammed Âkif'e konuştu. 

"Urmu-Qarabağ

Gül varkı ada düşər.
Meyvə var dada düşər.
Urmu'da dolananda 
Qarabağ yada düşər
...
Urmu'dan Xoy'a gələm
Çağırsan toya gələm 
Qarabağ yeli əsir
Bilmirem qoya gələm 
..."

Mesud Haray – Qurşun ve Şeir kitabından.

1974’te Güney Azerbaycan’ın Hoy şehrinin Yukarı Şavanlı (Şamanlı) kentinde dünyaya gelen Mesud Haray, Tahran’ın faşist molla rejimi tarafından 1997 yılında Omid Zəncan adlı süreli yayında yayımlanan “Haray” şiiri nedeniyle henüz 23 yaşında iken tutuklanmış. Hayatında derin bir iz bırakan olaya neden olan şiirinin adını soyadı olarak alan Mesud Haray 2018 yılında devrim muhafızlarının baskıları nedeniyle vatanını terk ederek eşi ve çocuklarıyla birlikte kardeş ülke Türkiye’nin başkenti Ankara’ya taşınmış. Güney Azerbaycan’daki insan hakları ihlallerine karşı mücadelesini 3 yıldır Türkiye’de sürdüren Haray, ANT TV’de haber masasında ve SASAM Stratejik Araştırma Merkezi’nde İran Masası Uzmanı olarak çalışmış. Şu anda Ankara Üniversitesi Misak-ı Zafer yazarları üyesi olan Haray, GünazTV’de yayımlanan “Özümüz ve Sözümüz” adıyla bir tarih ve edebiyat programı da sunuyor. 

Türkiye'de Güney Azerbaycan'a ve bölgede yaşayan Türk çoğunluğuna yönelik farkındalığın oldukça zayıf olduğunu belirten Haray, "Bir Güney Azerbaycanlı Türkiye'ye geldiğinde ilk karşı karşıya kaldığı sıkıntı kimlik meselesidir. Türkiye toplumunun büyük çoğunluğu, Güney Azerbaycan'da 40 milyon Türk'ün yaşadığından habersizdir. Böyle bir şey olur mu? 21. yüzyılda informasyon bu kadar gelişmişken toplum bu kadar habersiz olabilir mi?" dedi.

Türkiye'ye geldiğinden beri Güney Azerbaycan'ın Türk toprağı olduğunu, Güney Azerbaycanlıların Türk olduklarını "bir bir" anlatmaya çalıştığını kaydeden Haray, "Bazıları Tractor Sazi falan duymuşlar ama bizim Türk olduğumuzu yine kabul etmiyorlar. Biraz bir şeylerden haberdar olanlar da siz 'Azerisiniz' diyorlar. Bunu da anlatmaya çalıştık. Bu 'Azerilik', Stalin'in Türkleri birbirinden etme planıdır. Biz Türküz. Güney Azerbaycan'da kimse kimseye Azeri demez, böyle bir ifade yok. Ruslardan sonra Fars ırkçıları da Pehlevi'den bu yana hep bunu söylediler, siz 'Türk değilsiniz, siz Azerisiniz' diye. Azeri dediklerinde de Farsların bir kolu, Azerice dediklerinde de Farsça'nın bir başka şivesini kastediyorlar. Bunu İran'da da tartışıyoruz ancak orda birçokları kabul ettiler, Azeri diye bir şeyin olmadığını. Ama şu an Türkiye'de bu yanlış algı hâlâ devam ediyor" şeklinde konuştu. 

Türk Olmak İçin Mutlaka Türkiyeli mi Olmak Gerekiyor?

"Burda başka bir kafa da var, Türk deyince sadece Türkiyeli anlamında düşünüyorlar. Sanki başka yerlerde Türkler yaşamıyormuş gibi. Kuzey Azerbaycan'da ben bununla rastlaştım. Birine 'Ben Türk'üm' deyince 'Yok biz Azeri'yiz, Türk dediğinde Türk vatandaşı olman lazım' dedi. Böyle bir şey olur mu? Türk olmak için mutlaka Türkiyeli mi olmak gerekiyor?" diyen Haray, "Başka sorunlar da var, mesela Türk Ocaklarında, orda bizi herkes biliyor, anlıyor. Oraya gitmem gerekir diye düşündüm, gittiğimde ise başka bir mesele ile rastlaştım. Müslümancılıkla Türkçülüğü aynı görenler olduğunu gördüm. Bir hocadan ben sordum mesela, "Yani ben Müslüman olmazsam Türk olamam mı?" dediğimde herkesin önünde "Olamaz, Türk olman için Müslüman da olman gerekir" dedi. Böyle kafalarla rastlaştık. Bu da sanırım ancak bir Güney Azerbaycanlının gözüne çarpabilir, başkaları bu sözleri duymaya alışmışlar. Şaka gibi, biz de Müslümanız ama biri Müslüman olmazsa Türk olamaz mı yani?" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki Fars Aşıkları

Türkiye'de bazı kesimlerde İran hayranlığının bulunduğunu kaydeden Haray "Bir taraftan da burada 'Fars medeniyetinin vurgunları'na rastladık. Yani İran coğrafyasında Türklerin tarihi varlığını bilmezden gelen hocalar bile var. Bu da çok şaşırtıcı bir durum. Kaçarları biliyorlar, Kaçarların öncesinden hiçbirinin haberi yok. Tam bin yıla yakın Türkler şu an Güney Azerbaycan dediğimiz o topraklara hükümran olmuşlar. Bunları ya bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar. Bunun sebebini araştırdığımda ise karşıma Pers hayranlığı çıktı. Bir Güney Azerbaycanlı Türkiye'ye geldiğinde şu tabloyla karşılaşıyor. Mesela burda ikamet izni alacak, Suriyelilerin, Arapların, Kürtlerin gördüğü değeri görmediğini hemen fark ediyor. Bu da bir Güney Azerbaycanlı'yı ki Güney Azerbaycanlıların hepsi Türkiye sevdalısı, ata babalarından bile 'Türkiye bizim ata vatanımızdır' sözlerini işitmiş insanlar, hayal kırıklığına uğratıyor"  dedi.

Yurtdışı Türkler Başkanlığı Yurtdışı Türkler Hariç Herkese Yardım Ediyor

Türkiye'de bulunan Güney Azerbaycanlı öğrencilerin ciddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Haray, "Daha önceleri 'Türk soylu belgesi' vardı. Yani bir Güney Azerbaycanlı öğrenci Türk olduğunu ispat edip bu belgeleri edindiği zaman Türkiye'de indirimlerden, burs hizmetlerinden, kolaylıklardan faydalanabiliyordu. Ahmedinejat göreve gelince bu belgelerin kıymetini kökünden yok etti. Belgeler hala var ama bunlar sayesinde bir indirim, burs ya da kolaylık elde edilemiyor. Bundan başka burada Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları var burda, biliyorsunuz. Bu kurum öğrencilere burs sağlıyor. Şu an bunlar yüz öğrenciye burs veriyorsa bunların 10'u Suriyeli, 70'i Türkiyeli ve 20 kişi yurt dışı Türklerinden öğrenciler oluyor. Ama bu akraba topluluklar içerisinde Türk hiç yok, bu grupta Ruslar, Farslar ve Afrikalılar var. Türklere yardım vermek için kurulan kurum Türkler dışında herkese yardım ediyor. Türkiye'de Türk olmakla elde edilebilen bütün avantajlar ortadan kaldırılmış durumda" şeklinde konuştu.

Güney Azerbaycan Türkleri Mezhep Farkı Nedeniyle Ayrımcılığa Maruz Kalıyor

Türkiye'de Güney Azerbaycanlılara karşı mezhep kökenli bir eğri bakış olduğunu belirten Mesut Haray, "Başka bir meseleye de değinmeliyim, Şii-Sünni meselesine. İran'da Humeyni gelince İslami bir hükümet kurdu. Bu İslami hükümet 42 sene içinde bütün insanların inançlarını berbat etti. Artık bizde dini inanca bu bağlılık kalmadı. Güney Azerbaycanlılar için dinin önemi örneğin 1. sıradan 10. sıralara kadar düşmüştür. Ama burada öyle değil. Buraya gelince sanki biz Şiiyiz, Sünniliğe karşıymışız gibi, bizim aramızda eski zamanlardan Araplardan kalma bir nefret kendini gösteriyor. Bu nefret de bazı Sünni Türkler arasında Güney Azerbaycanlılara karşı soğuk davranışlara sebep oluyor" dedi.

Türkiye toplumunda Güney Azerbaycan'daki Türklerin varlığının bilinmiyor olmasının nedenlerine de değinen Haray, "Güney Azerbaycanlılar neden burda görmezden geliniyor? Bu görmezden gelme eğitimde de göze çarpıyor. Mesela 4. sınıf sosyal bilgiler kitabında Türkiye'nin komşularını anlatılıyor. Kitapta Yunanistan'da, Bulgaristan'da, Gürcistan'da, Irak'ta bulunan Türk nüfusunun var olduğu yazılmış ama İran'a gelince sanki orda Türk yaşamıyormuş gibi görmezden gelinmiş. Halbuki Türkiye'den sonra en çok Türk nüfusunun bulunduğu topraklar Güney Azerbaycan'dır. İran'ın içinde Güney Azerbaycanlılar, Kaşkaylar, Türkmenler, Halaçlar, Horasan Türkmenlerini dahil edince Türklerin sayısı 40 milyonu buluyor. Niye böyle peki? Türk bilim insanları İran'da yaşayan Türklerden haberdar değiller mi? 21. Asırdayız. Enformasyonun bu kadar geliştiği bir devirde İran'da Türklerin yaşadığını bilmiyorlar yani. Tabii ki bunu bilmeyen tarihte de bizi orda görmezden gelecektir, tarihte o topraklarda bin yıl boyunca imparatorluklar kurduğumuzu da bilmezden gelecektir. Bizim büyük meselelerimizden biri budur, eğitimdedir" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Güney Azerbaycan'a karşı devlet olarak aldığı tavır yüzünden yalnız bırakıldıklarını kaydeden Haray "Aslında İran ve Türkiye arasındaki siyasi meselelerden dolayı, belki de bilmediğimiz meselelerden dolayı, orda yaşadığımız felaketlerden, direndiğimiz meseleler, dil ve kimlik meselelerimiz, Türklük meselelerimiz burda görmezden geliniyor. Duyanlar var ama duymazdan geliyorlar" dedi. 

Güney Azerbaycanlılar İran İstihbaratının ve 'İrancıların' Takibi ve Tehdidi Altında

Türkiye'deki bazı İran sevdalısı kişilerin Güney Azerbaycan Türklerine karşı açıktan düşmanlık güttüğünü belirten Haray, "Türkiye'deki Güney Azerbaycanlılar İran istihbaratı tarafından tehdit ediliyor, takip ediliyorlar, Güney Azerbaycan meselesini burda gündeme getirenler sürekli tehdit altında, zor günler yaşıyorlar. Yalnızca İran istihbaratı değil, İran'ın burda Şii kolları var, İran sempatizanları da var mesela. Mesela kendimden bahsedersem Karabağ Savaşı zamanı birçok tehdit aldım. 'Seni yok edecekler', 'seni alıp İran'a götüreceğiz', 'sen kimsin' falan, bana bunlar söylendi. Güney Azerbaycan mücadelesini yürüten birçok Güney Azerbaycanlı İran'ın istihbaratı da bunlara dahil, Türkiye'ye uzanmış olan kolları tarafından takip ve tehdit ediliyorlar" şeklinde konuştu.

Güney Azerbaycanlılar 'Amerika ve İsrail'in Ajanı' mı?

Hem yalnız bırakılıp hem de Amerika ve Avrupa'ya gitmek zorunda kaldıklarında "ajan" olarak yaftalandıklarını belirten Haray, "Türkiye'deki sığınmacı, mülteci olarak bulunan Güney Azerbaycanlıların durumu bilhassa daha da berbat. Türkiye'ye geldiklerinde çok zor şartlarda yaşamaya mecbur kalıyorlar, birçoğu burada tutunamayıp başka memleketlere gitmek zorunda kaldılar, kalıyorlar. Bunların yazdıkları yorumların, hatıraların, mektupların çok azı dile getirilmiş. Bunların içinde istisna olanları var. Burda iş bulup burda tutunabilenler var ancak belki yüzde 95'ten fazlası burda iş imkanı elde edemeyip, barınamayıp, Türkiye'yi terk etmek mecburiyetinde kalarak Avrupa'ya, Amerika'ya gitmek mecburiyetinde kaldı. Bu Güney Azerbaycanlılar buralara gitmek zorunda kaldıkları için bazıları da bunlara 'Siz Amerika'nın, İsrail'in adamısınız' falan diyorlar. Sen benim burda elimden tutmayacaksın, iş imkanı yaratmayacaksın, Türkiye'de yaşamama imkan tanımayacaksın, başka memlekete gittiğimde de beni mi suçlayacaksın? Bu yabancı ülkelerde milli mücadelelerini sürdüren birçok Güney Azerbaycanlı teessüfler olsun ki bugün Türkiye'de değiller. Avrupa'dalar, Amerika'dalar. Şimdi ordan mücadelelerine devam ediyorlar diye Amerika mı bu işi yürütüyor? Yok öyle bir şey. Güney Azerbaycan Milli Mücadelesi müstakil bir mücadeledir. Ne Türkiye'ye bağlı ne Azerbaycan'a bağlı ne Amerika'ya bağlı ne İsrail'e bağlı, hiçbir yere bağlı bir hareket değil. Milli haklarımızı müdafaa etmek, onları elde etmek uğrunda ve orda bağımsızlığımızı, istiklalimizi berpa etmek (tamir etmek, yeniden kurmak) uğrundadır" dedi.

Güney Azerbaycan Diasporasının Tek Çatı Altında Olmaması Normal

Diasporanın parçalı yapıda bulunmasını normal bulduğunu belirten Haray, "Güney Azerbaycan diasporasına gelirsek, diasporanın bir çatı altında toplanmadıkları doğru. Bu da normal, Böyle talepler geliyor ancak böyle bir şey de imkansız. Herkes kendi çabasıyla, teşkilatıyla kendi tutumuyla bu mücadeleye emeğini veriyor. Benim düşüncem bu. Tabi bunların içinde farklı farklı düşünenler de var. Yani federalizm isteyenler de var, orda insan haklarımızı elde edelim federal yaşayalım diyenler de var, bağımsız müstakil Güney Azerbaycan uğrunda mücadele edenler de var, Bütöv Azerbaycan ideasını da ortaya koyanlar var, bazıları Türkçü, Turancı hatta. Bunların aynı çatı altında toplanmaları imkansız ancak bunların ortak noktaları Güney Azerbaycan'ın milli haklarını elde etmek uğrunda hareket etmektir. Bir çatı altında değiller, birbirlerine karşı tavırlar gösterebilirler, başka milletlerde de bunlarla rastlamak mümkün. Bunları normal görüyorum hatta bazen kendi aralarında rekabet var, bu da daha güzel. Ancak düşündüğüm o ki zamanı geldiğinde tıpkı bir elin parmakları gibi yumruk olma kabiliyetleri de vardır" ifadelerini kullandı.

İran 40 Senedir Bölücü Terörü Destekliyor 

Güney Azerbaycan'ın durumunun Türkiye'de konuşulmadığını kaydeden Haray, "Daha önceleri burda muhalefet Güney Azerbaycan meselesini gündeme getirmeye çaba göstermişti ancak iktidardan böyle bir tavrı asla görmemiştik. Ancak son zamanlarda Karabağ Savaşı sırasında görülen Güney Azerbaycan ayaklanması güzel bir etki bıraktı. Daha önceki süreçte Barış Pınarı Harekatı sırasında Tractor Sazi'nin bir maçında 80-90 bin kişinin asker selamı vermesi herkesin dikkatini çekti. Yine de bir suskunluk vardı herkes bunu konuşmuyordu. Ancak Karabağ Savaşı'nda bu daha da çok dikkati çekti. Burda iktidarın Azerbaycan'ın yanında olması ve Güney Azerbaycan'ın buna destek vermesi, işi farklı yönlere taşıdı. Sayın Erdoğan'ın Araz okuduğunda biz sanki Güney Azerbaycan müstakil olmuş gibi hissettik" dedi.

İran'ın Türkiye ve Türk karşıtı siyasetine de değinen Haray, "Belki 30-40 senedir İran PKK-PJAK gibi örgütleri destekledi ve büyük sorunlara, çok fazla insanın ölümüne neden oldu. Ancak düşüncem o ki şu an İran Türkiye'nin etki gücünü fark etmiştir. O etki gücü de Güney Azerbaycan'dır. Ben Farsların BBC'de çok güzel bir açıklamasını okudum. Şöyle yazmışlardı: 'Bütün memleketler başka memleketlerde lobi elde etmek için büyük paralar harcarlar ancak Türkiye bir kuruş harcamadan İran'da ve dünyada 35-40 milyonluk bir Güney Azerbaycan lobisine sahip'. Bakın bu ifade de doğrudur, Türkiye böyle bir güce malik. Ancak Türkiye bu gücü ele almıyor, bunu yaparken de ne düşünüyor, onu da ben değil Türk siyasetçileri bilir.  Aslına bakarsanız ben Güney Azerbaycan'ın milli mücadelesini veren, bunun için hapislere bile düşen bir adam olarak şunu diyebilirim ki bizim Türkiye'den hiçbir beklentimiz yoktur. Yalnız ve yalnız manevi beklentimiz vardır. Örnek olarak Erdoğan'ın okuduğu o şiir verilebilir. Bunun da sebebi şu, orda yüz yıldır asimilasyon siyaseti yapıldı. Türk milleti orda özgüvenini kaybetti.. Bu özgüveni yeniden kazanmak için başka Türk memleketlerin bizim yanımızda olmaları, bize manevi destekte bulunmaları bence gücümüze güç katacaktır hatta Güney Azerbaycan Milli Mücadelesinin nihai hedefine ulaşması için harcayacağı uzun yılları da kısaltacaktır" şeklinde konuştu.

Molla Rejimi Türkçeye, Türk'e Düşman

Tahran rejiminin Türk düşmanı politikalarına ve Türklere karşı uyguladığı yoğun baskıları belirten Haray, "Güney Azerbaycan'ın durumuna gelince, orda bir milli mücadele var. Tutuklananlar var, çok zor koşullarda yaşayan insanlarımız var. Biliyorsunuz bizim dilimiz orada yasak. Asla hiçbir okulda okutulmuyor, tersine Türkçe yazanları, öğreten insanları mahkemeye verip hapse atıyorlar. Mesela bir arkadaşımız var orda, amacı her köyde bir kütüphane kurmak. İnsanlardan yardım toplayıp her köye bir kütüphane kurmak istiyor ama 15 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Yani Güney Azerbaycan'da durum böyle. Geçen yıl, bizde Güneş Yılı, 1398-1399 arasında bizim birkaç yayınevimiz kapatıldı. Tahran'daki en büyük yayınevimiz Andişeye No (Yeni Fikir) kapatıldı. Türkçe dergi, kitap basmak yasaklandı. Tutuklamalar öyle bir noktadaki geçen yıl hapis cezası alan Güney Azerbaycanlılar toplamda 974 ay hapis cezası aldılar. Yani Güney Azerbaycan'da demokratik haklarını kullanan insanlar, insan hakları savunucuları toplamda 82 yıla yakın bir süre hapis cezasına çarptırıldı. Bin 34 kırbaç cezasına çarptırıldılar. Birçok insan sürgüne gönderildi. Ancak teessüfler olsun ki bunların belki de binde biri bile Türkiye medyasında yansıtılmadı" ifadelerini kullandı.

Müstakil Güney Azerbaycan Demek Türkiye'nin Doğu Sınırlarını Emniyet Altına Alması Demek 

Müstakil bir Güney Azerbaycan'ın bölgede Türklük ve Türkiye için yaratacağı şansları, yol açacağı sonuçları da anlatan Mesut Haray, "Güney Azerbaycan Milli Hareketi'nin nihai hedefi insan haklarını orda berpa etmek, insan haklarını berpa etmek, milletimizi saadete, bahtiyarlığa götürmektir. Hareket'in çoğunluğu da bunu hür ve müstakil bir Güney Azerbaycan'ı amaç olarak görmektedir. Çünkü orda bir federatif yönetim kurulması imkanı yok. İnsanlarımızın çoğu müstakillikten başka bir yaşama şansımızın, yolumuzun olmadığını düşünüyorlar. Bu fikri taşıyan insanlara ben de dahilim. Ben de böyle düşünüyorum. Yani biz ilk başta müstakillik için ayağa kalkmadık, bize bundan başka bir yol bırakmadılar. Şu anda başka bir çıkış yolu yok. Yoksa biz de orda federatif, insan haklarımızı elde ettiğimiz, dilimizi kullanabildiğimiz, çocuklarımıza öğretebildiğimiz bir durum elde etmek isteriz ancak böyle bir şeyin imkanı yok, imkansız. Bu imkansızlığı da görünce bize müstakillikten başka bir yol kalmadı. Bunların içinde Bütöv Azerbaycan mefkuresi de en öne çıkan fikir. Ve çok da güzel olabilir. Ben öyle düşünüyorum. Azerbaycan müstakilliğini elde ederse Türkiye'nin bir güçlü kardeşi olabilir. Biliyorsunuz İran Türkiye'ye karşı sınırlarında Kürt kantonları oluşturdu, Kürtleri sınır bölgelerine yerleştirdi. Bu da İran'ın Fars ırkçısı siyasetinin doğrultusunda yaptığı bir şeydir. Türklerin arasına Kürtleri sokmaya çalışıyorlar ancak Güney Azerbaycan'ın müstakilliği elde edilirse Türkiye doğu sınırlarını emniyet altına almış olacaktır.

Son olarak ben kendim Turancı birisiyim, bu doğrultuda adım atıyorum. Güney Azerbaycan da inşallah Turan'ın altın köprüsü olacaktır, bu doğrultuda hiç durmadan milli mücadelemize devam edeceğiz ve umut ediyorum ki Türk insanı dünyaya barış ve güzel bir yaşam sunma imkanı bulacaktır" ifadelerini kullandı.

iranda unutulan turan mesud haray mesut söyleşi röportaj Türk Olmak İçin Mutlaka Türkiyeli mi Olmak Gerekiyor? Türkiye'deki Fars Aşıkları Yurtdışı Türkler Başkanlığı Yurtdışı Türkler Hariç Herkese Yar