TamgaDosya | Türk Milliyetçiliğinin Gelişen Ekonomik Gündemi

TAKİP ET

Hem Avrupa'da hem de Türkiye'de yeni akım milliyetçi bir siyasetin bizleri beklediğini söylemek yanlış olmaz.

Türk milliyetçiliği temelde en basit ifadeyle Türk olan için en iyisini ister. Türk’ün iyi yemek yemesini, sağlıklı olmasını, mutlu olmasını, bilim yapmasını, iyi eğitim görmesini, iyi sağlık hizmeti almasını, dünyada sözünün geçer olmasını ve saymakla bitmeyecek olan daha birçok iyiye sahip olmasını ister. Bu isteklerin gerçekleşmesi için de Türk milliyetçiliğinin ideolojik olarak güçlü, akılcı ve gerçekçi olmasını dileyecektir(dilemelidir). Bu yazının temel sorusu “Türk milliyetçiliğinin ekonomik bir temeli var mıdır?” olmayacaktır çünkü bu soru Türk milliyetçisi düşünürlerince sıkça “hayır” olarak cevaplanmıştır.  (Bkz. İskender Öksüz-Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi) Asıl sormak istediğim soru ise şudur “İktidar olmak ve yönetmek isteyen bir ideoloji ekonomik kaygıları ve fikirleri olmadan başarıya ulaşabilir mi?” Bu soruyu Huntington’ın eserinden bir alıntıyla daha da açıklığa kavuşturmak isterim. 

“A nationalist party whose function has been the promotion of independence from colonial rule faces a major crisis when it achieves its goal and has to adapt itself to the somewhat different function of governing a country” (1968, s.17)

Çeviri: İşlevi, sömürge yönetiminden bağımsızlığı desteklemek olan milliyetçi bir parti, amacına ulaştığında ve kendisini bir şekilde farklı bir işlev olan ülke yönetmeye uyarlamak zorunda kaldığında büyük bir krizle karşı karşıya kalır.

Bu tespiti yaparken Huntington’un milletlerini sömürgeleşmekten kurtarmış milliyetçi partilerin ülke yönetmekteki sorununa dikkat çektiğini görüyoruz. Yönetmek, öncelikli ve en önemli olarak ekonomik politikayı sonrasında ise dış/iç politikayı yönlendirmeyi bilmek gerektirir. İşte tam da burada Türk milliyetçilerinin ekseriyetinin Turancı yani Türk birliği savunucusu olduğunu düşünürsek, dış politika fikri bazı farklılıklar hariç oturmuştur diyebiliriz. Fakat ekonomik gündem söz konusu olduğunda Türk milliyetçiliğinin bugüne kadar değişik akımlardan etkilendiği ve belki de gerçek “aşkını” bulamadığını söylemek doğru olacaktır. Örnek vermek gerekirse, işte MHP’nin çoğunlukla anti-sosyalist vurgular barındıran ancak kapitalizme de eleştiriler getiren 1969’daki seçim bildirgesinden önemli kısımlar:

Ekonomik Durum Başlığı- Madde 4

-    İktisadi kalkınma çözümleri, yurt dışından ithal edilecek ekonomik sistemlerle çözülemez.
-    Özel bir ekonomik ve sosyal yapıya sahip olan memleketimizin milli karaktere uygun Milliyetçi bir ekonomi düzenine ihtiyacı vardır.
-    Açgözlü Hıristiyan batının, kendi menfaatlerine uygun ve Siyonizm mensuplarının menfaat nizamı olan kapitalizmi reddederiz.

Cumhuriyet tarihi boyunca farklı ekonomik akımlardan etkilenen milliyetçilik akımı zaman zaman devletçi veya Atatürk’ün değimiyle mutedil devletçi, zaman zaman ise üstte gördüğümüz hem anti-sosyalist hem de anti-kapitalist temsilcilere sahip oldu. İşte tam da burada, Türk milliyetçiliğinin ekonomik gündeminin gelişimi ve belki de dönüşümü hakkında İYİ Parti’nin kuruluşu önem arz ediyor. İlk olarak parti programını incelediğimizde karşımıza şu satırlar çıkıyor:

-    Serbest piyasa sisteminin her durumda kısıtlı kaynakları en etkin bir biçimde dağıtamadığı ve toplumsal ahengi bozacak boyutlarda gelir ve servet eşitsizliğine yol açtığı gerçeklerini göz ardı etmeden, özel mülkiyet, serbest girişim, serbest sözleşme ve çalışan haklarının evrensel hukuk kuralları ile güvence altına alındığı bir ekonomik yapıyı desteklemekteyiz.

-    Piyasa ekonomisinin etkinliğinin artırılabilmesi ve özel sektör öncülüğünde bir büyümenin sağlanabilmesi amacıyla tüm tedbirleri alacak, bu çerçevede öncelikle Rekabet Kurumu’nun etkin çalışması sağlanarak, bazı sektörlerde gözlemlenen eksik rekabetin yol açtığı yüksek fiyatlandırma ve verimsizliğin önüne geçilecektir.

-    Devletin piyasalara müdahalesinin en aza indirgenmesi temel hedef olmakla birlikte, ekonomik gelişmenin tamamen piyasa tercihlerine bırakılmasının olumsuz etkileri aşikardır. Bu bağlamda devletin özellikle imar yoluyla rant yaratıp, kısıtlı kaynakları verimsiz alanlara yapay bir şekilde yönlendirmesi engellenecektir.

İki Farklı Milliyetçi Seçmen Kitlesi

Parti programlarından da anlaşıldığı üzere milliyetçi akımlar ekonomik gündem konusunda zaman içerisinde değişime uğramışlardır.  Kendilerini milliyetçi olarak adlandıran iki seçmen grubu olan MHP seçmeni ve İYİ Parti seçmeninin dünya görüşü, Türkiye tahayyülü ve fikirlerinin farklılığına daha yakından şahit olmak için konuyla ilgili bulguları da içeren bir araştırmayı paylaşmak isterim. Efe ve Kentel (2022) 2018 genel seçimlerindeki seçmen grubunu baz alarak yaptıkları çalışmada, milliyetçiliğin çeşitli parti seçmenleri üzerindeki farklılığına dikkat çekmişler. Sordukları bazı sorulara İYİ Parti ve MHP seçmeninin verdikleri cevaplara baktığımızda farkın ne kadar büyük olduğunu görüyoruz:

Seçmenlerin “Parti tercihine göre ne kadar milliyetçisiniz?” sorusuna verdikleri cevapların dağılımı Grafik 1’de verilmektedir.

GRAFİK 1: PARTİ TERCİHİNE GÖRE NE KADAR MİLLİYETÇİSİNİZ?


Aynı araştırmada yer alan diğer bir soru parti tercihine göre “Türkiye, dış politikada nereye yönelmeli?” Şeklinde sorulmuştur. Bu soruya ilişkin dağılım Tablo 1’de verilmektedir.

TABLO 1: PARTİ TERCİHİNE GÖRE "TÜRKİYE, DIŞ POLİTİKADA NEREYE YÖNELMELİ?"

 

 

AK Parti

MHP

CHP

İYİ Parti

HDP

Kararsız/Oy kullanmayan

Diğer

 

 

Türk dünyası

46,3

60,9

29,6

11,0

11,0

39,0

28,0

Avrupa

15,6

10,9

63,0

44,1

57,0

24,7

46,6

Ortadoğu/Müslümanlar

50,9

44,8

11,7

16,3

14,6

27,7

25,8

ABD

11,1

4,4

13,7

11,9

13,3

10,0

11,0

Rusya

13,0

11,2

12,0

12,0

10,8

7,7

16,3

Çin

9,8

3,8

9,6

7,3

2,2

4,2

12,7

Fikrim yok

15,1

12,9

11,1

9,0

7,1

23,7

5,9

İYİ Parti seçmeninin dış politikada Avrupa ile iyi ilişkiler kurmaya MHP seçmenine göre çok daha istekli olduğu görülmektedir (İYİP= %44,1-MHP= %10,9) (Tablo 1).

Aynı araştırmada yer alan iki soru konuyla yakından ilgilidir.  Bu sorular ve sorulara verilen cevapların dağılımı Grafik  2 ve Grafik 3’te verilmektedir.

GRAFİK 2: PARTİ TERCİHİNE GÖRE "YANLIŞ İŞLER YAPTIĞINI DÜŞÜNSEM DE DEVLETİMİ SAVUNURUM

 

KESİNLİKLE KATILIYORUM

KATILIYORUM

KARARSIZIM

KATILMIYORUM

KESİNLİKLE KATILMIYORUM

AK Parti

36,6

23,3

13,3

18,8

8,0

MHP

55,8

28,3

3,0

10,1

2,8

CHP

8,9

18,7

11,0

34,0

27,4

İYİ Parti

12,0

23,0

11,2

30,7

23,1

HDP

7,1

8,8

12,0

22,6

49,6

Diğer

10,2

11,0

9,1

36,8

32,9

Kararsız/Oy kullanmayan

16,0

21,9

13,5

30,5

18,2

GRAFİK 3 PARTİ TERCİHİNE GÖRE "DEVLETİMİN HER YAPTIĞIYLA GURUR DUYMUYORUM

 

KESİNLİKLE KATILIYORUM

KATILIYORUM

KARARSIZIM

KATILMIYORUM

KESİNLİKLE KATILMIYORUM

AK Parti

21,6

20,8

11,8

18,6

27,3

MHP

13,8

24,5

16,7

11,3

33,8

CHP

32,2

30,0

9,2

14,7

14,0

İYİ Parti

34,5

23,6

10,9

24,3

6,7

HDP

37,6

14,4

10,3

15,5

22,3

Diğer

39,0

21,2

12,3

12,0

15,5

Kararsız/Oy kullanmayan

23,6

31,0

16,8

18,1

10,5

Grafik 2 ve Grafik 3’te gördüğümüze göre, İYİ Parti seçmeninin devlet hassasiyeti MHP seçmeninden daha az. Bu da aslında iki farklı milliyetçi seçmen grubunun ekonomik yönetimde de devletin rolüne dair fikirlerinin ayrılığı hakkında bize ipuçları verebilir. 

GRAFİK 4: PARTİ TERCİHİNE GÖRE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN

 

EKONOMİK GÜÇ 

GÜÇLÜ DEMOKRASİ

TOPLUMSAL BARIŞ

ASKERİ GÜÇ

DİĞER

 FİKRİM YOK

AK Parti

34,4

21,7

23,8

14,4

 

4,3

MHP

31,3

4,3

21,8

31,3

9,5

1,7

CHP

27,0

49,9

13,8

5,1

1,7

3,2

İYİ Parti

44,7

34,8

10,7

6,7

 

2,3

HDP

11,6

39,4

35,5

4,2

4,5

4,8

Diğer

43,4

26,2

17,0

6,7

3,0

3,7

Kararsız/Oy kullanmayan

31,8

30,3

18,8

8,7

1,9

8,6

Ve son olarak Grafik 4’e baktığımızda İYİ Parti seçmeninin ekonomik kaygılarının MHP seçmeninden daha fazla ön plana çıktığını görebiliriz. Bu da yine yeni akım Türk milliyetçiliğinin ekonomik gündem konusunda daha duyarlı olduğunu gösteriyor. 

Yeni Akım Milliyetçilik (Seküler Milliyetçilik)

Bütün bunlardan da öte İYİ Parti, belki de farkında olmadan, şehirli ve seküler milliyetçileri bir çatı altında topladı. Bunu yaparken de politik eksende merkez sağa oturma isteğini dile getirdi. Her ne kadar seçim sonuçlarına bakıldığında başarısız olunduğu görünse de geçmişten günümüze merkez sağ siyasetin Türkiye’deki temsilcilerine baktığımızda serbest piyasa ekonomisi veya liberal ekonomi vurgusu gözümüze çarpacaktır. Özellikle Turgut Özal’ın Türk ekonomisini pazara açması ve liberalleştirmesinden sonra merkez sağ ve serbest piyasa vurguları sık sık yan yana anılmıştır. Bu yazı için önemli olan nokta ise milliyetçi söylemi ağır basan ve kurucu kadrolarında Önceki dönemlerde MHP’de siyaset yapmış isimlerin ağırlıkta olduğu İYİ Parti’nin bir bakıma serbest piyasacılık ile milliyetçiliğin kesişim noktası hâline geldiğidir. Bana kalırsa İYİ Parti bunu farkında olmadan ve plansız bir şekilde yaptığı için, seçmenin gözünde konumu tam belirlenememiş ve bu belirsizlik seçim sonuçlarına olumsuz yansımıştır. Ancak burada vurgulanmak istenen Türk milliyetçiliğinin geçmişten bugüne birçok temsilinin olduğu, günümüzdeki temsilinin ise serbest piyasa vurgusu yapan bir milliyetçilik olmasıdır. Bahsedilen serbest piyasa modeli elbette marketteki sorunların Adam Smith’in iddia ettiği gibi görünmez bir el tarafından çözüleceğini savunamaz. Savunulması gereken model devletin rolünün olabildiğince kısıtlandığı, ancak kimi zaman da sisli bir havada uzaktan az çok süzülebilen bir elin yardımıyla piyasaya müdahale edilen ve bazı sektörlere öncü bir devletin olduğu modeldir. M. Bahadırhan Dinçaslan’ın eseri Seküler Milliyetçilik’te (2023) de görünmez el teorisinin yetersizliğine vurgu yapıldığını belirtmeliyim. Aynı eserden bir alıntıyla belki de yeni akım milliyetçiliğin bakış açısını anlamanıza yardımcı olmak isterim:

"Bir rejimdeki mekanizmaların işlerliğini belirleyen en önemli faktörlerden birisi ekonomik sistemdir. Ekonomik sistem bireyin toplum karşısındaki konumunu, devlet-vatandaş ilişkilerini belirlediği gibi, rejimin ekonomiden bağımsız özelliklerinde kaygısını güttüğümüz "en doğru ve en iyinin vb." seçilmesi sürecine katkı yapar. Bu bakımdan serbest piyasanın faydalarının anlaşılması ve milliyetçiliğin sosyalist özentili zehirlerinden kurtarılması, Seküler Milliyetçiliğin meselelerinden biridir ve en az sekülarist kavga kadar önemlidir."(2023, s.151)

Türk milliyetçiliğinin bir ekonomik temeli olamayacağını daha önce de ifade ettik. Fakat nasıl bir ekonomik gündemle başarılı olabileceğini düşünmesi gereken Türk milliyetçiliği, belki de serbest piyasa ekonomik modelini kendi söylemiyle birleştirerek hem benzerleriyle olan farkını vurgulamak (devletçi ve ulusalcı söylemlerden farkı) hem de milliyetçi düşünceye çeşitli saiklerle soğuk bakan seküler seçmene yeni bir çözüm sunmak suretiyle bir ivme kazanabilir. Özellikle son zamanlarda neredeyse bütün çevrelerce tanınan ve adı konulan Seküler Milliyetçiler için yeni bir söylem ve program fırsatı verecek olan bu yeni bakış açısı Türk milliyetçiliği için büyük önem arz edecektir. Yirmi dört saatin bile çok önemli olduğu Türk siyasetinde önümüzdeki yıllarda yaşanacak gelişmelerin ne getireceği elbette bilinemez ancak hem muhalefetten hem de iktidardan yılmış yığınlar için yeni akım bir siyaset çıkış yolu olabilir. Bu yeni akım siyasetin de bugüne kadar çeşitli sebeplerle birbirinden ayrı düşmüş Türk milliyetçiliği ve serbest piyasacılığın kesişim noktasında birleşmesi muhtemeldir. Bu kesişim kümesi hem Türk milletinin çeşitli kesimlerini bir araya getirebilecek hem de Türk milliyetçiliğinin modası geçmiş, devletçi ve beceriksiz temsilini yıkacak; yerine yeni, seküler, serbest piyasacı ve iktidar(yönetme) odaklı bir milliyetçilik inşa edecektir. 

Almanya ve Avusturya Örnekleri

Peki bu kesişim kümesi yalnızca Türkiye’de mi meydana gelmiştir? Elbette hayır. Almanya’da son dönemlerin gözde partisi ve kimi kaynaklara göre anketlerde yüzde %22’lere yükselmiş olan AFD (Alternative für Deutschland) bahsedilen kesişim kümesinin belki de en iyi örneğidir. Sağ milliyetçi bir parti olarak anılan AFD’nin parti programını incelediğimizde iktisadi öngörülerin ve politikaların serbest piyasa ekonomisinin gereklerini çok iyi temsil ettiğini görüyoruz. İşte birkaç örnek: 

Bölüm 10: Ekonomi, Dijitalleşme ve Tüketicinin Korunması

-    Serbest piyasa rekabeti en iyi ekonomik sonuçları üretir. Sübvansiyonsuz mal ve hizmet arzı hem alıcılar hem de satıcılar için en faydalı olandır ve her zaman kazandırır. Bu nedenle AfD şunu iddia eder, rekabet ne kadar güçlü olur ve hükümetin gayri safi milli hasılaya yapılan harcamalara oranı ne kadar düşük olursa (devlet harcamaları oranı), herkes için o kadar iyidir.
-    Devlet tarafından yönetilen herhangi bir ekonomi er ya da geç yanlış tahsis ve yolsuzlukla sonuçlanır.
-    Amacımız, bürokrasiyi geniş bir düzeyde kuralsızlaştırmak ve azaltmaktır. Aşırı ve verimsiz düzenlemeler konusunda endişeli olduğumuzu belirtiyoruz.

Afd kadar başarılı ve gündem olmasa da yine milliyetçi bir parti olan Freedom for Austria(FPÖ) da bahsedilen kesişim kümesinin önemli bir örneği. İşte parti programının Refah ve Sosyal Düzen adlı başlığından birkaç kesit:

-    Liberal bir bütçe politikasının amacı vatandaşlar üzerindeki baskıyı azaltmaktır. Etkin yönetim ve kamu kaynaklarının ekonomik, verimli ve amaca uygun kullanımı yoluyla işveren ve çalışanlara uygulanan vergi ve harç oranları gerekli asgari düzeye indirilmelidir.
-    Başarılı iş ve sağlıklı bir işgücü piyasası için düşük vergiler ve performans teşvikleri çok önemlidir.
-    Sosyal sorumluluğu olan bir pazar ekonomisine bağlıyız, performansa odaklanmayı teşvik ediyor ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyümesini kolaylaştırmayı istiyoruz.

Sonuç

Bütün bunlar göz önüne alındığında hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yeni akım milliyetçi bir siyasetin bizleri beklediğini söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar İYİ Parti bu kesişim noktasını temsilde sorunlar yaşamış olsa da henüz doğum aşamasında olan bir fikrin ilk adımlarına şahit olduk. Önümüzdeki süreçte daha da belirginleşecek ve örneklerinin dünya genelinde de artması muhtemel olan yeni akım milliyetçilik, Türkiye’de de hem parti bazında hem de sivil toplum bazında daha güçlü temsil edilecektir. Bir kere daha vurgulamak gerekirse bu kesişim kümesinin elemanları serbest piyasacılık ve milliyetçilik olacaktır ancak sekülerizm gibi önemli vurguların da bu temele katılmasıyla bu kümenin büyümesi ve gelişmesi mümkün olacaktır. Bu yen akım milliyetçilik başarılı olur ya da olmaz ancak bu kesim kümesinin içerdiği her özellik Türk siyasetinin önümüzdeki yıllarında belirleyici bir rolde olacaktır. 

Hazırlayan: Muharrem Ercan Yüksel
Boğaziçi Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dördüncü Sınıf Öğrencisi

Kaynaklar

AFD Parti Programı
                 https://www.afd.de/wp-content/uploads/2017/04/2017-04-12_afd-     grundsatzprogramm- englisch_web.pdf

Dinçaslan, M. Bahadırhan. Seküler Milliyetçilik-21.Yüzyılda Türk Milliyetçiliğinin Teorisi” (2023)

Ete and Kentel. Türkiye’de Milliyetçilik Algısı (Haziran,2022)
             https://ipc.sabanciuniv.edu/Content/Images/CKeditorImages/20220707-10070803.pdf

FPÖ Parti Programı
                 https://www.fpoe.at/themen/parteiprogramm/parteiprogramm-englisch/

Huntington, P. S.  Political Order in Changing Societies (1968)

İYİP Parti Program
                 https://iyiparti.org.tr/storage/img/doc/iyi-parti-guncel-parti-program.pdf

MHP 1969 Seçim Bildirisi
                 https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/handle/11543/786

Öksüz, İskender. Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi-Teori (1978)
 

türk milliyetçiliği türk milliyetçiliğinin gelişen ekonomik gündemi ekonomik gündem türk milliyetçilik