Milli Düşünce Merkezi, vefatının 45. yıl dönümünde Hüseyin Nihal Atsız'ı anma programı gerçekleştiriyor. M. Esad Kıraç'ın sunduğu programda konuklar; Türkolog Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, yazar, şair ve çevirmen Bahadırhan Dinçaslan ve Demlik Mecmua Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Selim Birtane.
Program Esad Kıraç'ın konuklara, Atsız'ın hem kavga adamı hem de sanat adamı olmasını açıklamları ve bu yönlerine değinmelerini istemsiyle başlıyor.
Konukların Atsız ile ilgili görüşleri şu şekilde:
Ahmet Bican Ercilasun: "Kavga adamı olmak ruhunda fırtınalar taşımak demek, sıradan insan olmamak demek. Bir davası ve ülküsü olmak demektir. Burada kavga adamı derken mafya bozuntusu şeklinde bir şey kastetmiyorum. Burada kavga adamı derken bir ülkünün bir dileğin kavgasını yapan insanları kastediyoruz. İşte kavga adamı bunun heyecanını yüreklerinde taşıdığı için sanatlarına taşımışlardır. Sanat yapısında mutlaka heyecan vardır. Ruhlarında heyecan taşımayan insanlar çok üstün sanat eserleri yaratamazlar. Dolayısıyla Atsız’da kavga adamlığı ve sanat adamlığı çelişen bir durum değil aksine destekleyen durumdur."
Bahadırhan Dinçaslan: "Şiir ve sanat biraz eksik şeyleri tamamlamak içindir. Hocamızın dediği gibi kavgası olmayan adamın sanat yapması pek mümkün değildir. Kavga, basitçe yumruk yumruğa kavga etmek değil; bir şeylerden bir rahatsızlık duymak ve bu rahatsız olunan durumla mücadele etmektir. Hayatın gidişatından memnu olan insan herhalde bir sanat eseri yaratmakla ilgilenmez ve uğraşmaz. Atsız kendisini bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim diye tarif ediyor ve bu ülkü geleceğe dönük bir vizyondur, bir projeksiyondur. Geleceğe dair ben şöyle bir yerde olacağım ya da şöyle bir yerde olacak dediğiniz zaman ülkü sahibi olursunuz ve bu kavga gerektirir. Eğer yeteneğiniz varsa mizacınız ruhunuz buna uygunsa kavganızın sanatını yaparsınız. Zaten kavgalı olduğunuz için sanat yaparsınız."
Y. Selim Birtane: "Atsız bir kartvizite sahip olsaydı altını çok fazla şeyle doldurabilirdi. İdeolog, şair, yazar, Türkolog ve liste uzuyor gidiyor. Fakat bizim gönüllerimizde yerleşmesinin ve onu Atsız Hoca kılan şeyin en büyük meselesi kavgası. Sanat adamlığının, yazarlığının, şairliğinin ve başarılı bir kurgucu olmasının yanında verdiği kavgayla biz onu hatırlıyoruz. Aslında sanatını da güzel kılan şey bu. Kavgasındaki samimiyeti, ciddiyeti ve hiçbir zaman bundan ödün vermemesidir. Aslında o, kavgayı sanatının ortasına yerleştiriyor ve bununla estetik ürünler üretiyor. Bazıları şiir, bazıları roman ve bazıları öykü. Lakin biz zihnimizde her zaman Atsız’ın nasıl bir kavga adamı olduğunu, nasıl bir dik adam olduğunu ve nasıl vazgeçmediğini hatırlıyoruz."