DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtlıyor. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi hakkındaki konuşmalarına cevap veren Ali Babacan, “‘Biri var ya biri’ demiş. O biri benim. Bu aralar Sayın Erdoğan’da biraz kompleks seziyorum. Çünkü ‘Alanım ekonomi, ekonomistim’ diyor. Ekonomide sonuçlar ortada. Ne zaman ekonomideki iyi günleri hatırlasa aklına ben geliyorum ve bir laf atıyor" ifadelerini kullandı.
Ekrem İmamoğlu hakkındaki duruşmanın görüleceği sırada Meral Akşener tarafından arandığını ve Akşener'den "Ben İstanbul'a gidiyorum, karar galiba olumsuz çıkacak, siz de gelir misiniz" şeklinde davet aldığını ifade eden Babacan, çıkan kararın gecesinde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından 2 kere arandığını ve Saraçhane'deki etkinliğe çağırıldığını söyledi. Teklifin Kılıçdaroğlu'ndan gelip gelmemesine göre karar aldıklarını söyleyen Babacan, teklifin CHP Genel Başkanı'ndan gelmemesi durumunda mitinge katılmalarının "siyasi nezaketsizlik" olacağını söyleyerek Meral Akşener'in tutumunun doğru olmadığını iddia etti.
Babacan'ın konuşmalarından öne çıkan kısımlar şöyle:
"İktidarın İçine Düştüğü Durum Zor Durum"
"Şu anda iktidarın içine düştüğü durum zor durum. Ne zaman güzel şeylerden bahsedecek olsalar hep geçmişe dönüyorlar. İçlerinde hep şu var; 'bir zamanlar çok başarılıydık’. Evet bir zamanlar hep beraber başarılı olduk ama şu an öyle bir dönem artık yok. İnsan kaynağı erimiş durumda, dürüst ve ehil insanlar çok zayıfladı. İş üretecek fazla kadro yok ellerinde. Bu iş kadro meselesidir. Biz her alanda çözüm üretiyoruz.
"Sayın Erdoğan'da Ali Babacan Kompleksi Seziyorum"
İyi bir şey yapmak için kimseden izin almama gerek yok. Bizim ilişkimiz patron-işçi, amir-memur şeklinde olmadı. Ben masaya AK Parti'nin kurucusu olarak oturdum. 'Benim bakanım, benim valim' yeni terminoloji. Benim dönemimde yoktu. Paradan 6 sıfır atılması konusunda, bir soru soruldu, cevap verdim. İlk defa orada duyulmuş oldu. Açıkladığımda Tayyip Bey'in haberi yoktu. 'Bunları açıklamışsın ama keşke bana söyleseydin ben açıklasaydım' dedi. Ben de 'Efendim soruya verdiğim cevaptı bu' dedi. Sayın Erdoğan'da Ali Babacan kompleksi seziyorum. Çünkü ‘Alanım ekonomi, ekonomistim’ diyor. Ekonomide sonuçlar ortada. Ne zaman ekonomideki iyi günleri hatırlasa aklına ben geliyorum ve bir laf atıyor. Bugünkü açıklaması da çok enteresan. Zorunlu tasarrufla ilgili konu. Uzun yıllar çalışanların maaşından kesildi ve devlet harcadı. Tarih 13 Aralık 2002. 18 Kasım'da hükümet kurulmuş. Herkes bize 'nemamız nerede' diye soruyor. Hazine Bakanı olmuşum. İnsanlar 20-25 yıl alacağını istiyor. 4 Şubat'ta 6 büyük sendika temsilcisi ile oturup müzakereler yapmışız. 4 Şubat saat 03.00 civarında basın huzurunda anlaştığımızı açıklamışız. Sendikalarla tam mutabık kaldık. Ödeme planı, işletecek faiz, uygulanacak rakamlar, taksit sayısı.
"'Borcumuzu Ödeyebilir Miyim' Diye İzin Mi Alacağım?"
Sayın Erdoğan'ın kaçırdığı bir şey var. Geçmişi hatırlamakta güçlük çekiyor olabilir. O gün Genel Başkan, Başbakan değil. O gün Abdullah Gül Başbakan. Açıklamayı da KESK Başkanı Sami Evren anlaşma metnine imza atmak istememişti. Sabah Abdullah Bey aradı, 'bitirmişsiniz, açıklamışsınız, nasıl anlaştınız' dedi. Anlattım 'hayırlı olsun' dedi. Bu anlaşmalar için ne sayın Erdoğan'dan ne sayın Gül'den talimat aldım. Zaten devletin borcu. 'Borcumuzu ödeyebilir miyim' diye izin mi alacağım?"
"Biz insanların etnisitesine, dinine, mezhebine, inanıp inanmamasına, yaşam tarzına bakmıyoruz"
Bizim eşit vatandaşlığa inanan bir örgüt ağımız var. Bizi buluşturan nokta; demokratlık. Ortak noktamız demokrat bakış. Biz insanların etnisitesine bakmıyoruz, dinine, mezhebine, inanıp inanmamasına, yaşam tarzına bakmıyoruz. Herkes için özgürlük, adalet, refah ve zenginlik diyerek yola çıktık, yürüyoruz. Hiç kimse kendi mahalleme zarar gelmesin diye yanlışların üstünü örtmeye kalkmasın. Bizim tutumumuz her zaman şeffaflıktan yana. Devlet kural koyar, düzenleme yapar, arkasından da uyup uymadığını denetler. Bunu adaletle yapar. Karar alırken istişare ile yapar. Adalet, eşitlik, şeffaflık bu kuralları uygulayın inanın hiçbir sorun kalmaz.
"Ülkeyi yöneten zihniyet bağımsız bir kurum bırakmadı"
Şu anda ülkeyi yöneten zihniyet bağımsız bir kurum bırakmadı. Özerk çalışması gereken ne varsa tamamını talimatla yürüttüğü için güçler ayrılığı, denge kontrol sistemi kalmadı, ama hepsinin çözümü var. İyi bir kadro görevlendirin, iyi istişare ile karar alın. Hiçbir şey yapmayın, sadece tarım eylem planındaki maddelere bakın, bu ülke Avrupa'nın en büyük üreticisi olmaya hazır.
"Vatandaşın Cebinden Kepçe ile Toplayıp, Kaşıkla Vermeyi Müjde Olarak Açıklıyorlar"
TÜİK uzun süredir gerçek enflasyonu açıklamıyor. Gerçek enflasyonu vatandaşımız görüyor, yaşıyor. Yeni ev tutup da kira ödeyen, elektrik, doğal gaz faturası ödeyen herkes görüyor. Bugünkü yüzde 25 zam açıklaması, yüzde 15.4'e göre yapıldı. Sayın Erdoğan 'Gönlümden koptu yüzde 25 zam veriyorum' dedi. Tüketici Derneği yüzde 36 açıklamış. İTO bile yüzde 24 açıklamış. İTO ile TÜİK arasındaki makas ilk defa bu kadar büyüdü. Gerçek enflasyonla bütün vatandaşın cebinden kepçe ile toplayıp arkasından kaşıkla vermeyi müjde olarak açıklıyorlar. En çok buna üzülüyorum. Sağlam bir enflasyon mücadelesi programıyla, buna gelirler politikası denir.
"Enflasyon Önden Gidiyor, Maaşlar Arkadan Yakalamaya Çalışıyor"
Gelirler insanların maaşı ile düzenlemedir. Komple maliye, para politikası, enflasyonla politikasıyla beraber alırsanız kalıcı olur. Enflasyon önden gidiyor, maaşlar arkadan yakalamaya çalışıyor. Enflasyonun artmasının sebebi tamamen kur artışıdır. Bir ara dolar bazında da artış oldu. Petrolde oldu, enerjide oldu. Döviz kurunun kontrolünün kaybedilmesi ve sıçramanın bütün maliyetleri bastırmasıdır. Peki sonuçta ne oldu? Son 2 yılda TÜİK'in verilerine bakarak pay ne olmuş? Daha iki sene önce. İşgücü, yani alnının teriyle çalışan son 2 yılda toplam gelirden yüzde 37 alırken, yüzde 25'e düşmüş. Zengin daha da zenginleşmiş. Parası olanın daha çok parası var. Ama alın teriyle çalışanların toplam ekonomiden aldığı pay düşmüş.
"Altılı Masa'ya Oturunca Tek Parti Olmadık"
İnanın Altılı Masa gerçek demokrasiyi önce kendi içinde işletmeye çalışıyor şu anda. Altılı Masa'da ne ezen var ne ezilen var. Herkes kendi önerilerini koyuyor. Altılı masa mutabakatla yürüyen bir masa. Altılı masaya oturunca tek parti olmadık. Hâlâ altı ayrı partiyiz. Ortak kararlarımızı mutabakatla alıyoruz. Aynı Avrupa Birliği gibi, G20 gibi, NATO gibi.
Altılı Masa'nın dibinde dalga falan yok, istikrarlı bir akım var. Biz adayımızı belirlediğimiz noktada, 6 parti sapasağlam o adayın arkasında durduktan sonra işler çok değişecek. Adayımız seçildiği zaman bütün yetkiyi adayımız alacak ama bu yetkiyi kullanırken 6 partiyle istişareler nasıl yürüyecek. Bunu kamuoyuna ilan edeceğiz.
"'EYT' ile Adalet Sağlanmadı"
Türkiye'de hızla istihdam artırmak gerekiyor. Emekli vatandaşlarımız arasında adalet 'EYT' ile yine sağlanmadı. Bu iş kolay bir iş değil. Madem EYT yapacaktınız, bütçe geçtikten sonra böyle büyük bir harcama kalemi açıklanır mı? Böyle devlet yönetilir mi?"
"Biz hiçbir siyasi partiyle adaylar konusunda, olası isimler hakkında 'olur' ya da 'olmaz' demiyoruz" ifadelerini kullanan Babacan, 'aday olup olmayacağına' ilişkin soruya; "Altılı Masa'da hiçbir isimle ilgili olumlu olumsuz hiçbir görüş zikredilmedi. Altılı Masa böyle bir mutabakata varırsa en iyi şekilde yaparım, sorun yok" yanıtını verdi.
Babacan, Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak, "Ortak adayımızı belirledikten sonra sonuna kadar arkasında dururuz. Ortak aday altı genel başkandan biri olursa zaten işimiz çok kolay. Ama dışarıdan aday olması durumunda da, ortay adayımızın görüşlerine saygılı oluruz. Demokrasiye inansın, özde demokrat olsun, kucaklayıcı olsun, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olsun"