İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu bugün, 25 Haziran'da partisinin haftalık TBMM grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Türk Milletinin tarihi ve coğrafi varlığı, onur, şeref ve haysiyeti olduğunda kimsenin menfi tepkisinin umurlarında olamayacağını kaydeden Dervişoğlu,ifadelerini kullandı. 18 Haziran tarihinde yapılan TBMM Genel Kurulu oturumunda Talat Paşa'yı ve Türkiye'yi itham eden bir milletvekilinin bu düşmanca saldırısına değnen Dervişoğlu,"Ben bunları “Ne Mutlu Türk’üm diyene” sözünde bahsi geçen her Türk gibi, “vazife” addediyorum. Ben Türk Milletinin milli karakterine ve seciyesine kir, pislik veya çamur atmakla görevli, resmi ya da gayrı resmi memurlara karşı söz, eylem ve kimlik müdafaasına bir ömür adadım. Bin ömrüm olsa da yine hepsini adarım. Feda olsun. İşte Talat Paşa hassasiyetimiz de tam olarak bununla ilgilidir. Bilinçli ve bilinçsiz tarafların tamamı da bunu böyle anlamalıdırlar."
şeklinde konuştu."Bu düşmanca saldırıya geçit vermemek adına mecliste direnç gösteren tüm milletvekillerimizi alınlarından öpüyor, tebrik ediyorum. Çok değil 8 yıl önce aynı kürsüden yapılan, benzer bir açıklama karşısında Talat Paşa’yı ve Türkiye’yi savunmak için sıraya giren Cumhur Koalisyonu üyeleri, bugün hiçbir şey olmamış gibi susuyorsa, Türkiye’yi soykırımcılıkla itham eden o zatı ve onun ithal kirli sözlerini umursamıyorsa, orada bir hassasiyet değil, üstü kapalı bir onay hatta memnuniyet görülmekteyse mesele ancak umursamaz, ilkesiz ve teslimiyetçi bir iktidar zaafiyetiyle tanımlanabilir."
"Üç günlük siyasetinizle, 3000 yıllık devletin kirletilmesine seyirci kalamazsınız"
Bu saldırılara sessiz kalanları sert şekilde uyaran Dervişoğlu,ifadelerini kullandı. Adalet ve hürriyetin herkese lazım olduğunu kaydeden Dervişoğlu,“Türkiye Cumhuriyeti Devleti yazılı makamların, masalarında oturanlara sesleniyorum: Üç günlük siyasetinizle, 3000 yıllık devletin kirletilmesine seyirci kalamazsınız. Aklınızı başınıza alın. O makamlar için iradelerinize koydurduğunuz ipotekleri kaldırın, Türk Milletine, Türk Devletine rağmen, onların hilafı ısrarında kalırsanız, tarih sahnesinde sorumluluktan kurtulamazsınız."
ifadelerini kullandı. Ardından hukuk devleti tartışmalarına değinen Dervişoğlu,"Cumhur Koalisyonuna imtiyaz olarak tanımlanırken, milletten esirgeniyorsa orada ancak ve ancak esaret vardır, zorbalık vardır, istibdat vardır. Evet, Adalet sarayları. En büyüğü ise Çağlayan’dadır. Ve bu en büyük adalet sarayının gölgesinde Abide-i Hürriyet anıtı vardır.
O anıtta ölülerimiz değil, Mücadelemiz yatmaktadır. Sadece Talat ve Enver Paşalar değil, Mithat Paşa’lar, Mahmur Şevket Paşa’lar yatmaktadır. Her daim kahrolsun istibdat, yaşasın Hürriyet diyerek Yaşasın Vatan, Yaşasın Türk Milleti diyerek ömrünü bu yolda feda edenler yatmaktadır. Bu sıradan tarih değil “Bizim tarihimizdir”. Türk’ün makus talihini yenenlerin tarihidir. Namık Kemal’lerden, Mustafa Kemal’lere kadar çağın Türk’e uymasını bekleyerek uyuyanların değil, Türklüğün çağı geçmesi için, onu uyandıranlar, ona şevk ve şan verenlerin tarihidir."
"Hukuk devleti" kavramının Türkiye’de iki önemli eksiği vardır. Bunlardan birincisi, hukuktur. İkincisi ise ne yazık ki devlettir. Bu ikisi olmayınca, geriye meşruluğunu yeniden üretemeyen, haliyle de geriye iktidardan ziyade, alelade bir organizasyon kalmaktadır. Sarayın makam saplantısıyla ürettiği tehdit ve tehlike budur."
şeklinde konuştu. Türk modernleşmesine karşı her türlü saldırıya karşı koyacaklarını belirten Dervişoğlu şöyle devam etti:
"Talat, Enver, Cemal Paşalar. Derdimiz, sadece bu önemli şahsiyetlerin aziz hatırları ile sınırlı değildir. Derdimiz, Türk modernleşmesine, uyanışına, inkişafına karşı girişilen sağlı sollu, bölücü yıkıcı saldırılara karşı Türk milletini ve onun devletinin değerlerini savunmaktır."
AKP-MHP ortaklığının "terörsüz Türkiye" adı altında yürüttüğü ikinci çözüm sürecine değinen Dervişoğlu
"Sözde “Terörsüz Türkiye” söylemi içine gizlenen PKK’nın silah bırakacağına dair maksatlı, başka ajandalı ama özünde ahmak iyimserlik, PJAK gibi ikiz terör örgütlerinin, emperyalizm tarafından kullanılma olasılığına karşı sessizdir. Bu gibi örgütlerin İran’ın parçalanması olasılığı karşısında ellerini ovuşturması, rejime karşı isyan çağrıları yapması hatta son açıklamalarında İran Azerbaycan’ındaki Türk kardeşlerimize bile iş birliği çağrıları yapacak kadar hadsizleşmektedirler ve özgüven kazanmaktadırlar. Görüldüğü gibi, terör yalnızca Türkiye’de değil Suriye’de de, İran’da da dış güçlerin maşası olarak her daim hazır ve nazır pusuda beklemektedir. Türkiye’nin hem İran Azerbaycanı'ndaki kardeşlerinin esenliğini korumak ve sürdürmek hem de bölücü teröre fırsat vermemek için kendisine düşen tüm tedbirleri alması gerekmektedir.
İran Azerbaycanı'ndaki kardeşlerimizin Ayaklarına taş değecek olursa soluğu orada alacak milyonlarca Türk vardır. Türkiye’nin de, Azerbaycan’ın da kalbi oradaki kardeşlerimizle çarpmaktadır. Sadece PJAK ya da PKK değil, İsrail ve ABD başta olmak üzere, herkesin aklını başına alması gerekir. Onların oyun kurup, oynadıklarını zannettikleri bu toprakları;
bizler vatan, sınırlarımız ötesini de komşularımız biliriz.
ifadeleriyle sert şekilde eleştirdi. Türkiye'nin Rusya olmadığının altını çizen Dervişoğlu, ne beşeri ne de gönül coğrafyamızın sınırlarını milletlere hapishane olsun diye çizmedik ifadelerini kullanırken,
şeklinde konuştu."Biz İran değiliz. Dünya ve ahiret arasında haraç kesen bir molla devleti kurmadık! Biz ABD değiliz. Bizim tarihimiz, keşfedilmiş topraklar üzerinde çoğalan kölelerin değil, Fethedilen topraklar üzerinde uzlaşmasını bilen bir akılla vatan inşa etmiştir!
Ezcümle Biz Türk’üz. Cumhuriyetle, meşveretle, adaletle ve hürriyetle varolduk. Egemen olduk, tarihe mal olduk! Dün böyleydi, yarın da böyle olacaktır.
Biz Fransa da değiliz. Biz, meşvereti kurduğumuz her otağa binlerce yıl taşıdık. Biz cumhuriyeti başka milletlerin rızkına ve toprağına tebelleş olmak, sömürgeler oluşturmak için kullanmadık!
Biz Almanya değiliz. Kendi tarihine travma nesnesi olarak bakıp da travmatik toplum olmadık. Biz vatanı için gerekeni yapanların, Yaparken de insanlık vicdanına ihanet etmeden Şan ve şerefini kaybetmeyenlerin torunlarıyız!
Biz İngiltere değiliz. Biz dünyanın yedi kıtasınının kanını emip, tahtını tahkim edenlerin ahvadı değiliz. Haram ve günahla bezenmiş taçlara boyun eğenlerden de değiliz!
Biz hamdolsun, İsrail hiç değiliz. Milli şuurumuzu ve milli kimliğimizi Tanrıyı da aşan bir kibirle ve aymazlıkla inşa etmedik. Tarihsel acılarımızı ve mağduriyetlerimizi Masum insanların, çocukların bedenine bomba olarak yağdırmadık.