Erbaş hutbenin İngilizce kısmına ilişkin "Hem burada cemaat içerisinde Türkçe bilmeyenler var onlar için hem de dünyaya mesaj verdik" dedi.
Bayram namazı hutbesinin tam metni şu şekilde:
"Aziz Müslümanlar!
Ramazan-ı şerifin ilahi tedrisatından geçen kullarına bayram lütfeden Cenab-ı Hakk'a sonsuz hamd ü senalar olsun.
Bayramları Allah’ı anma, birlik ve beraberlik, sevinç ve neşe günleri ilan eden Resûl-i Kibriyâ Efendimize salât ve selam olsun.
Aziz Kardeşlerim!
Bayramlar fıtratımızla buluşma günleridir.
Birbirimize gönlümüzü açma, sevincimizi paylaşma günleridir. Kardeşliğimizi pekiştirme, yüreklerimizi birleştirme günleridir. Bayramlar dilleri, renkleri ve coğrafyaları farklı; imanları, gönülleri ve duaları aynı milyonlarca Müslümanın aynı duyguyu yaşadığı vahdet anlarıdır.
Kardeşlerim!
Her nimet gibi bayramlar da şükür vesilesidir. O halde şükrümüzle tüm varlığın ve nimetin kaynağı olan Yüce Yaratıcımıza yakınlaşalım.
Bayramları hakiki manada bayram haline getirecek olan bizleriz. Öyleyse bayramın neşesini ve mutluluğunu herkesle paylaşalım. Paylaşarak iyi ve güzel olanı çoğaltalım. Acısı olanın acısını azaltalım, yükü olanın yükünü hafifletelim, derdi olanın derdine ortak olalım.
Allah Resûlü’nün “Bir mümin, diğer bir mümin için birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibidir.” ilkesine sadakat gösterelim.
Muhterem Müminler!
Bayramlar hatırlamaktır. Anne babamızdan başlayarak aile büyüklerimizi, eşimizi, dostumuzu, komşu ve akrabamızı ziyaret edelim. Öksüz, garip ve kimsesizleri sevindirelim.
Hastaların hatırını soralım, yetimlerin yüreğine dokunalım, yaşlıların duasını alalım. Yüzümüzde beliren tebessümle, kalbimize doğan sıcaklıkla çocuklarımıza bayram neşesini tattıralım.
Bayramlar sevgi, barış ve barışma günleridir. Geliniz bu bayram, aramızdaki kırgınlık ve küskünlükleri bir kenara bırakalım. İman kardeşliğinin lezzetine varalım.
Bayramlar dua vakitleridir.
Dünyanın neresinde olursa olsun derdi ve sıkıntısı olan kardeşlerimiz için el açıp Rabbimize yalvaralım. İslam beldelerinin güven ve huzur içinde kutlayacağı bayramlar için niyazda bulunalım.
Bu vesileyle buradan, İstanbul’dan, Süleymaniye minberinden tüm insanlığa sesleniyorum:
Ey insanlar!
Allah dünyayı hepimiz için yaratmıştır ve dünya hepimize yeter. Geliniz kimse kimseye haksızlık yapmasın.
Herkes hakkına razı olsun. “Benim daha iyi yaşamam için ötekinin elindekini de alayım, o ne olursa olsun” felsefesi ile değil, “ötekinin de yaşayabilmesi için paylaşmam ve yardımlaşmam lazım” felsefesi ile hareket edelim.
Bu anlayışı her alanda hayata geçirirsek dünyada savaşlar, zulümler son bulur. Kadın, çocuk milyonlarca masum insan yurdundan, yuvasından kaçarak başka sığınacak yerlere gitmek zorunda kalmaz. Farklılıklar çatışma sebebi değil, zenginlik vesilesi olur.
Tüm insanlar dokunulmaz haklarını doya doya yaşar. İbadet özgürlüğünün ve mabet dokunulmazlığının korunması toplumsal barışa ve dünya barışına katkı sağlar.
Dünyada her üç dört saniyede bir insan açlıktan ölüyor. Her üç dört saniyede bir insan da tokluktan, fazla yemekten ölüyor. İslam’ın bir denge dini olarak zekat, infak, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma ilkelerinin ne denli önemli olduğu bu tabloda ne kadar da vurucu bir şekilde kendini gösteriyor.
On this occasion, I am crying out to all humanity from here, from Istanbul, from the pulpit of Sulaymaniyah:
O people!
Allah created the world for all of us and the world is enough for all of us. Let no one be unfair to anyone.
May everyone be happy with what he is entitled. Let's act not with the philosophy of "Let me take what the other has in order for me to live better, no matter what happens to the other", but let's act with the philosophy of that "I should share and help others so that they can live better".
If we put this understanding into practice in every field of life, wars and persecutions in the world will come to an end. Millions of innocent people, women and children will not have to flee their homes and go to other places as refugees.
Differences are not a reason for conflict, but a source of wealth. All people should be able to live their inviolable rights to the fullest. The protection of freedom of worship and inviolability of temples contributes to social and world peace.
Aziz Kardeşlerim!
"Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.” ilahi emrine boyun eğerek Ramazan mektebinde kazandığımız güzel hasletleri hayatımız boyunca koruyalım.
Ramazan’ın huzur, bereket ve samimiyetini ömrümüzün her anına taşıyalım.
Süleymaniye’de Bayram sabahı şairinin şu güzel mısralarıyla hutbemi bitiriyorum:
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum
Ben de bir varisin olmakla bugün mağrurum.
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi
Senelerden beri rüyamda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses."