İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde açıklamalarda bulundu.
İstanbul'un depreme hazırlıksız olduğundan bahseden İmamoğlu, kaçak göçmenlerle beraber artan nüfus yoğunluğunun da önünün alınamadığını ve bakanlıkların bu konuyla ilgili hiçbir somut adımda bulunmadığını ifade etti.
Niye Askeri Alanları Konuta Açıyoruz?
İmamoğlu, "20 milyon kişi varken İstanbul’un nüfusu azalıyor diyemeyiz" dedi ve "2 milyonun üzerinde misafirimiz var. Bunun adı sığınmacıdır. Ben konuşunca bakanlar açıklama yapıyor ama soruna çözüm bulmakta bir çaba göremiyorum." ifadelerini kullandı.
Suriyeli sığınmacı sorununun üstünün kapatılmaya çalışıldığının da sinyalini veren ve bu hamlenin İstanbulluların nüfüsunu tehlikeye attığının altını çizen Ekrem İmamoğlu, yetkili bakanlıklara seslenerek "Madem nüfus azalıyor, o zaman niye askeri alanları konuta açıyoruz?" dedi.
İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"2 Milyonun Üzerinde Bizim Ekstra Bir Misafirimiz Var"
"Geçen hafta Çin Halk Cumhuriyeti'nin önemli bir kenti Shenzhen'in Belediye Başkanı'nı burada misafir ettik. 18 milyonluk bir nüfustan bahsediyor. Aslında bu nüfus, orada okuyan ya da 6 aydan fazla oturumu olan herkesi kapsayan bir nüfus. Ki ben, bu nüfus sayımıyla ilgili uzun zamandır bir eleştiriyi yapıyorum. Türkiye'de yerleşik nüfusun, TÜİK verileri üzerinden hesaplanamayacağını ve bu bize realiteyi vermediğin, bu kapsamda bütün yönlendirmelerin ve bütün stratejik kararların altlığını oluşturan nüfus verisinin de ne yazık ki doğru bir veri oluşturmadığını yıllardır söylüyorum. 'İstanbul'un resmi nüfusu 16 milyon' dedim Shenzhen'in Belediye Başkanı'na. Ki 1 milyonun üzerindeki üniversite öğrencisinin, neredeyse yüzde 60'ı bizim gurbetçimiz ama o, bu sayıda yok. Sonra, su tüketimindeki yüzde 20'lik artışa göre konuşuyorum ki, 2 milyonun üzerinde bizim ekstra bir misafirimiz var. Bunun adı sığınmacıdır, resmidir, gayriresmidir. Ben buradan bir söz söyleyince, bütün bakanlarımız açıklamalar yapmaya koşuyorlar ama soruna çözüm bulmakta, toplumu aydınlatmakta bir çaba göremiyorum. Bu bağlamda, bütün bunları üst üste koyduğumuzda, 20 milyon oluyoruz."
"İstanbul'da Nüfus Azalıyorsa, O Zaman Askeri Alanları Niye Konuta Açıyoruz?"
"Bunu niye söylüyorum? 20 milyonluk bir nüfus varken, biz şunu konuşamayız tek başına: 'İstanbul'da zaten nüfus azalıyor.' İstanbul'da nüfus azalıyorsa, o zaman askeri alanları niye konuta açıyoruz? Ne yapıyoruz biz? O kadar meseleler birbirine grift (iç içe) bir şekilde girmiş ki. Burada tek sorunumuz var. Yüzlerine baktığımda, başımı hafif öne eğmek durumunda kaldığım bilim insanlarını, bu işin odağına koymamaktır tek sorun. Bu kadar nettir. Tekniği, aklı, veriyi oturup masada analiz etmemektir. Yani bir kişinin ya da bir şahsın, bir grup insanın keyfi, siyasi ihtiraslarıyla karar alabileceği bir mesele değildir. Bunu söylerken kimse üzerine alınmasın. Bunun adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir veya bir başka partidir; fark etmez. Siyasi ihtiras alanı değildir, olamaz. Memleketin geleceğinden bahsediyoruz ve geleceğini konuşuyoruz. Bu kadar açık ve nettir mesele. İşte o bakımdan ticari ilişkiler, tedarik zincirleri, üretim, yani tüm meselelerin, 7 üzerindeki bir şiddette deprem yaşandığında, Türkiye'ye çok çeşitli bedeller ödeteceğini görüyoruz. Bu derece hayati bir konuya ne kadar ağırlık verirsek verelim, yaptıklarımızdan da tatmin olma şansımız yok. Daha fazlasını yapmakla da yükümlüyüz."