Hala Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında birçok skandal yaşandı.
Şüphesiz bu skandalların her biri başlı başına AKP Genel Başkanı Erdoğan'a oy vermeme sebebi.
TamgaTürk, 14 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimlere 66 gün kala seçim süreci boyunca her gün AKP Genel Başkanı Erdoğan'a neden oy verilmemesi gerektiğine ilişkin bir seri başlattı.
Bugün 14 Mart, öncelikle Tıbbiyeli Hikmet'ten ve öncesinden bugüne; Türk milleti için her türlü cefayı çekmiş, yeri gelmiş Türk milletini kan ve ateşle boğmak isteyenlere karşı direnmiş, yeri gelmiş memleketin en ücra köşelerindeki amansız hastalıkların kökünü kurutmak için mücadele etmiş Türk doktorlarının Tıp Bayramı'nı kutlarız.
AKP istibdadı döneminde sağlık çalışanlarının şartları giderek kötüleşti. Bu kötüleşmede AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bilhassa doktorlara yönelik olumsuz tavırları etkili oldu. Doktorlara yönelen şiddet dilinden diğer sağlık çalışanları da nasibini aldı.
Sağlık-Sen'in raporuna göre; 2022 yılında 422 sağlık çalışanı şiddete maruz bırakıldı.
13 Ocakt'ta 2022 yılında yaşanan şiddet olaylarına ilişkin konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, şunları söyledi:
“Aralık ayında yaşanan 15 şiddet olayıyla birlikte 2022 yılında toplamda 249 şiddet olayı yaşandı. 2021 yılında bu rakam 190 idi. Yıl boyunca yaşanan 494 saldırganın neden olduğu 249 şiddet vakasında 422 sağlık çalışanı şiddet kurbanı oldu. 1 doktor ve 1 güvenlik görevlisi ise görevi başında hayatını kaybetti. Şiddet olaylarının 210’una hasta ve hasta yakınları neden olurken, 35’ine kendini bilmez kişiler sebebiyet verdi. 4 olaya ise idareciler neden oldu. 249 şiddet olayının 216’sı hem sözlü hem fiili, 32’si sözlü, 1’i mobbing şeklinde cereyan etti."
Erdoğan'ın İktidarının İlk Yılında Doktorlar Hedef Alınmaya Başlandı
Erdoğan henüz iktidarının ilk yılında, 27 Temmuz 2003'te Gaziantep'te bir meslek yüksek okulunun temel atma töreninde doktorları hedef alıyordu. Erdoğan, konuşmasında ileride değineceğimiz eğitim sistemine ilişkin eleştirilerde bulunuyor, "Türkiye'de sadece öğrenim vardır. Ezberci bir mantık vardır veya kopyacı bir mantık vardır. Bunun aşılması lazım. Niye eğitim yok? Hocam gücenmesin! Yani okuldan mezun olup diploma alır ama herhangi bir pratik uygulama geldiği zaman bakarsınız ki gencimiz maalesef..." diyordu.
Ancak Erdoğan, sözlerine hekimleri suçlayarak devam edip şu ifadeleri kullandı:
"Doktoru bile iğne yapmaktan acizdir. Delik deşik eder sizi, hala damarı bulamaz. Ama bir hemşireye hemen verirsiniz, bakarsınız ki bir girişte hemen damara girer. Niye? Çünkü hemşirede pratik var. Ama doktorda onunla ilgili pratik yok."
Nitekim aynı yıl AKP'li Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ da "Hekimler hastaların cebinden elini çeksin" ifadelerini kullanarak doktorları hedef alıyordu.
Bu dil nedeniyle şehir eşkıyaları doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetten çekinmedi. Nitekim bu şiddeti uygulayanların caydırıcı cezalar almaması olayların boyutunun giderek büyümesine neden oldu.
Doktorların ve sağlık çalışanlarının sesini duyan ise olmadı.
Çalışma Şartları Giderek Kötüleşti
Geçen yıllar içerisinde Erdoğan ve AKP hükümetinin doktorlara yönelik sözleri devam etti. Bir yandan bu tür eleştirilerle doktorları itibarsızlaştırmaya devam eden Erdoğan diğer yandan Türkiye'nin sağlık politikalarını da değiştiriyor; doktorların çalışma şartları giderek kötüleşiyordu.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlıklı bir muayene için bir doktorun hasta başına 20 dakika süre ayırması gerekirken, Türkiye’de hekimler kamu kurumlarında ve özel sağlık kuruluşlarında hastalarına kimi zaman 5 dakikaya kadar inen sürelerde zaman ayırabiliyor.
"Giderlerse Gitsinler"
Şartların kötüleşmesi nedeniyle 1 Ocak 2020’den 2022’ye kadar 13 bin 557 hekim istifa etti ve birçok Türk hekimi yurt dışına gitti.
8 Mart 2022'de konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan yine doktorları hedef aldı ve "Son zamanlarda bir şey daha çıktı hastanelerde şöyle böyle oluyor diye. Bakın hatalarımız olabilir. Bu devasa şehir hastanelerini yapanlar kim? Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar, değerli kardeşlerim samimi konuşuyorum dost acı söyler ama gerçeği söyler bu hastaneleri inşa eden biziz. Bu doktorları okutan yetiştiren bu devlet değil mi? E? Bu devlet sizi okuttu yetiştirdi en çok maliyeti yüksek olan da sağlıktır. Ama şimdi az para veriyormuş. Sordum en az alan ne alıyordur? 8 bin 9 bin, en yüksek alan 25 bin civarında. Buna rağmen özel sektör çok daha yüksek verdiği için oralara kaçıp gidiyorlar mı. Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni, bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz buralarda onlarla devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Doktorluk gibi bir aziz mesleği oraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir. " ifadelerini kullandı.
Göçmenlerin Bindirdiği Yük
Yine ileride değineceğimiz göçmen politikası nedeniyle Türkiye'de sağlık çalışanlarının yükü giderek arttı. 17 Mart 2022'de Suriyelilere verilen sağlık hizmetlerini açıklayan AKP'li Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Türkiye’de Suriyelilere 97 milyon kez poliklinik hizmeti verildi. Suriyelilere 3 milyon kez yataklı tedavi hizmeti sunuldu. Suriyeli sığınmacılara 2,6 milyon kez ameliyat yapıldı. Türk sağlık tesislerinde 754 bin Suriyeli bebek dünyaya geldi." dedi.
Görev Başında Katledilen Doktorlar
Bütün bunlarla beraber sağlık çalışanları hemen her gün şiddete maruz kaldı. Hiç yaşanmaması gereken şiddetin dozu zaman zaman giderek arttı ve sağlık çalışanları görevleri başında katledildi.
AKP istibdadıyla geçen 20 yılda 10 hekim görevleri başında katledildi.
12 Mayıs 2022'de kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Ancak bunun da etkin bir çözüm olmadığı kısa sürede görüldü.
Konya Şehir Hastanesi'nde görevli Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya, bir hasta yakını tarafından başından vurularak öldürüldü. Karakaya'nın görevi başında canice katledilmesinin ardından Sağlık-Sen 7 Temmuz'da tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında iş bıraktı.
Ancak doktorların hedef alınması bununla bitmedi, Konya'da imam olarak görev yapan Ahmet Gür 8 Temmuz günü Cuma hutbesinde doktorların iş bırakmasına tepki göstererek "Dün hastanelerin hiçbir tanesi görev yapamadı. Bu, doktorların daha fazla öldürülmesini getirir, tahriktir" dedi.
Aynı Yozgat'ta ise Yozgat İl Emniyet Müdürü Murat Esertürk'ün sağlık görevlilerini tehdit ettiği iddia edildi.
Çin Virüsü Salgını
Nitekim yine ileride ele alacağımız Çin Virüsü salgını sırasında yaşanan uygulamalar, sağlık çalışanlarının insanüstü olarak nitelendirilebilecek fedakarlıklarına karşın AKP istibdadının sağlık çalışanlarına yönelik tavrı değişmedi. Sağlık çalışanları salgın sırasında hastayken dahi çalıştırıldı.
Nitekim, aktif görevde iken Çin Virüsü nedeniyle ölen hekim sayısı 2020'de 98, 2021'de 57 ve 2022'de 7 oldu.
Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre ise Çin Virüsü salgınının başlangıcı olan 2020’den bugüne 543 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Yine TTB'nin verilerine göre Çin Virüsü'ne bağlı ölümlerin yüzde 34,0’ü hekimlerde, yüzde 13,4’ü eczacılarda ve yüzde 7,3’ü hemşire ve ebelerde oldu.
AKP'nin Çöken Sağlık Politikaları
AKP istibdadının sağlık politikasındaki yıkım sadece şiddet olaylarıyla da sınırlı değil; vatandaşların randevu bulamaz hale gelmesi ve bu nedenle özel hastanelere yönelmeleri; burada yüksek ücretlerle tedavi olmak zorunda kalmaları, hasta sayısı garantili ve yüksek ücretler ödenerek yapılan şehir hastaneleri gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.
6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta yaşanan depremde Hatay'da yıkılan hastaneler AKP istibdadının sağlık politikalarının çöküşünün timsalleri oldu.
Serimiz devam edecek...