AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda, BM'nin 78'inci Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti.
Erdoğan "Kıbrıs Türk tarafının samimi gayretlerine rağmen Ada'da çözümün artık federasyon modeli temelinde gerçekleşemeyeceği bir gerçektir. Uluslararası toplumu bunu kabullenerek KKTC'nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz." ifadelerini kullanarak BM ülkelerine KKTC'yi tanıma çağrısı yaptı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"(BM) Güvenlik Konseyi, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline gelmiştir.
Rus-Ukrayna Savaşının, Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesine yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine en büyük tehdit, bu ülke üzerinde hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir.
Suriye ve Irak başta, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Sahel'de, kendi çıkarları için DEAŞ ve benzerlerini paravan olarak kullananların riyakarlıklarından bıktık.
Sırf kendi siyasi, ekonomik çıkarları için terör örgütleriyle çalışmaya devam eden ülkelerin, terörden ve bağlantılı sorunlardan şikayet etme hakkı yoktur.
Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde dünyanın güvenliğini, huzurunu, refahını sağlamakla görevli kurumları hızla yeniden yapılandırmalıyız.
Coğrafyasıyla ve demografisiyle, dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip bir küresel yönetim mimarisi inşa etmeliyiz.
Doğu Akdeniz'in barış, refah ve istikrarın egemen olduğu coğrafyaya dönüşebilmesi ancak tüm tarafların hak ve hukukuna saygı gösterilmesiyle mümkündür. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yoktur. Kimsenin de haklarımızı yok saymasına müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının 60. yıl dönümündeyiz. Kıbrıs Türk tarafı Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması için daima samimi gayret göstermiştir. Bu çözümün artık federasyon modeli temelinde gerçekleşemeyeceği herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
Uluslararası toplumu bunu kabullenerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımaya bu ülke ile diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz.
Adadaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nden de sergilemekle mükellef olduğu tarafsızlığa titizlikle riyaet etmesini bekliyoruz. Zaten itibarı zedelenen bu gücün Kıbrıs'ta yeni bir itibar kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz.
Ortadoğu'ya kalıcı barışın gelebilmesi, ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür.
1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devleti hayata geçirilmeden, İsrail'in de aradığı huzuru ve güveni bulabilmesi zordur.
AB'den beklentimiz,ülkemize yönelik yükümlülüklerini süratle yerine getirmesidir,Türkiye'ye yönelik sergilenen ikircikli tavırların son bulması gerekiyor.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın bu tarihi fırsatı değerlendiremediğini görüyoruz.
Ermenistan’ın başta Zengezur Koridoru’nun açılması olmak üzere, verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz.
Artık herkesin kabul ettiği gibi, Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir.
Tek millet, iki devlet şiarıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz.
Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız.
Buradan tüm ülkeleri, uluslararası kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını Sıfır Atık Hareketine destek vermeye davet ediyorum.
Bilhassa gelişmiş ülkelerde bir virüs gibi yayılan ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı, artık tahammül edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır.
Avrupa'da Kur'an'a karşı saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek eylemleri teşvik eden zihniyet, kendi eliyle geleceğini karartmaktadır.
Aileye sahip çıkmak insanlığın istikbaline sahip çıkmaktır. Küresel dayatmalar karşısında dostlarımızı ailenin korunmasına hassasiyet göstermeye çağırıyorum.
Ermenistan-Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeyi kesinlikle kınıyorum ve bölgedeki gelişmelerin süratle sona ermesini temenni ediyorum."