“Almanlar geldiğinde erkeklerimiz saklanmak zorunda kalmışlardı. Fakat Amerikalılar geldiğinde kadınlarımızı saklamak zorunda kaldık.” Bu sözler 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında Normandiya bölgesinde yaşayan bir Fransız’a ait. Alman işgaline karşı ülkeye gelen Amerikan askerlerinin Fransız kadınlara sarkıntılık ve tecavüzlerinden ötürü dile getirilen binlerce şikayetten yalnızca biri.
Fakat daha ilginci, bu tecavüzlerin kimler tarafından daha sık işlendiği. Orduda %10’dan az oranda yer almalarına rağmen, resmen tecavüzle suçlanan 181 Amerikan askerinden 139’u zenciydi. Bu oran “beyazların zencilere uyguladığı ayrımcılık”a delil olarak gösterilse de, ABD’ye baktığımızda da durum pek farklı değil. Bugünlerde Fransa yeniden Afrikalılar başta olmak üzere göçmenlerin tecavüzlerini artırdığı bir ülkeye dönüşmüş durumda.
Paris: Tecavüzcü Cenneti
Fransa’nın suç oranları en yüksek bölgeleri, genellikle göçmenlerin yaşadığı bölgeler. Uzun süredir göçmen çeken Marsilya ve başkent Paris bu bölgelerin başında geliyor. İkinci nesil göçmen radikalleşmesini sonuna dek yaşayan Fransa’da göçmenlerin toplam nüfusa oranı her geçen yıl artıyor. 2023 yılında nüfusun %10.3’üne ulaşan göçmen oranı, 2016’dan beri düzenli olarak artışta. 2016’dan beri düzenli olarak artan bir diğer istatistik eğrisi de, tecavüz eğrisi. Üstelik tecavüz suçlarında artış oranı daha fazla olan alt grup, 15 yaşından küçüklere yönelik tecavüz suçları.
AB geneline bakılınca, tecavüz kaydı tutma ve sınıflandırması açısından farklı yol izlediği için tecavüz oranı geleneksel olarak yüksek çıkan İskandinav ülkeleri kenara ayrıldığında Fransa en çok tecavüz suçu işlenen ülke olarak görünüyor. Aynı zamanda Almanya’dan sonra en çok göçmen barındıran ülke.
Olimpiyatlarda Tecavüz Gölgesi
Yaklaşan Yaz Olimpiyatları öncesi Fransa’daki tecavüz problemine dikkat çeken Robert Semonsen, yalnız 2023’te Paris’teki sonuçlanmış tecavüz davalarının %77’sinde sanıkların göçmen olduğunu gösteriyor ve uyarıyordu: Bu turist akınıyla birleştiğinde istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Semonsen’in kehanetinin gerçekleşmesi çok uzun sürmedi. Olimpiyatlar için Paris’e gelen Avustralyalı bir turist, 5 Afrika kökenli erkeğin toplu tecavüzüne uğradıktan sonra tükenmiş bir halde bir kebapçıya sığındı. Üstelik tecavüzcülerden birisi kadını kebapçıya kadar takip etmiş hatta sipariş vermeye kalkmıştı. İngilizce bilmeyen işletmeci ve müşteriler bir süre sonra durumu anlayınca tecavüzcüyü tartaklayarak polis çağırdılar. Paris’i eski imgelerden romantik ve cazip bir şehir olarak hayal eden turist ise hayatı boyunca izini taşıyacağı bir travma ile ülkeden ayrılacak.
Dünyanın Derdi Artık Fransa’nın Derdi
Tecavüzler yalnız kadın düşmanı medeniyetsiz kültürlerden gelen erkek sürülerinin ilkel güdülerinden kaynaklanmıyor. Hamas’ın İsrail’e düzenlediği terörist saldırıdan sonra dünyanın pek çok yerinde Yahudileri hedef alan eylemler, Fransa’da bir dizi tecavüz olarak kendini gösterdi. 12 yaşındaki Yahudi bir kıza yaşıtlarının anti-semitik sloganlarla tecavüz etmesinden sonra, uzun süredir Fransa’da yaşayan bir başka göçmen, “Filistin’in intikamını almak için” Fransız Yahudisi bir kadını kaçırıp tecavüz etti. Göçmenlerin geldikleri ülkelerden getirdikleri dertler, düşmanlıklar, kamplar, artık Fransa’nın iç meselesi oldu. Macron dahi göçmenliği zorlaştıracak tedbirler alan bir yasa çıkarmak zorunda kaldı.
Milyonlarca ne idüğü belirsiz, medeniyetsiz, göçmen genç erkeğe ev sahipliği yapan Türkiye’de uluslararası bir etkinlik düzenlendiğinde yaşanacak sahnelerin ne olabileceği ise merak konusu.