Biri firari, altısı tutuklu 76 sanığın yargılandığı ve son duruşması 26 Mart'ta görülerek karara bağlanan davanın 4 bin 532 sayfalık gerekçeli kararı açıklandı.
Karar gerekçesinde "Cinayetin işlenmesinde tespit edilen sorumluluklarının yanında örgütle irtibat ve iltisakı ile sonraki eylemlerinden dolayı yapılan tespitlerle örgüt mensubu oldukları anlaşılan sanıklardan Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Faruk Sarı'nın örgütün çıkarlarını gözeterek birlikte hareket ettikleri, konumları itibari ile gereken tedbirleri alıp müdahale etmek yerine cinayetin gerçekleşmesini, bunun öncesi ve sonrasında bilgi, kayıt ve belgelerin yok edilmesini sağladıkları, tüm istihbarat ağının bulunduğu bilgi havuzuna ilgili verilerin kaydedilmesi gibi işlemleri yapmadıkları ve yapılan kaydı ise cinayetin hemen sonrasında sildikleri…" ifadeleriyle Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Faruk Sarı'nın örgüt tarafından gerçekleştirilen suikasta dair bilgi ve belgeleri imha ettikleri belirtildi.
Bunun yanında gerekçede "Olay tarihlerinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde tim komutanı Yüzbaşı olarak görevli olup, 15 Temmuz 2016'daki darbe kalkışmasında Jandarma Genel komutanlığında yaralı vaziyette ele geçtiğinden bahisle hakkında yapılan yargılamada ‘darbeye teşebbüs' suçundan mahkumiyetine hükmedilen örgüt mensubu sanık Muharrem Demirkale'nin maktulün ev ve iş yerlerinin cinayet öncesinde emri altındakiler keşfinin yaptırıldığı, sanık Muharrem ile sanık Ali Fuat'ın önceye dayalı tanışıklıklarının bulunduğu, failin cinayet günü takip edildiği, bu takibi yapan kişilerin sanık Ali Fuat ile irtibat halindeki sanık Muharrem'in emir ve komutasındaki unsur elemanları olduğu…" denilerek Muharrem Demirkale'nin Hrant Dink'in iş yerinde ve evinde keşif yaptırdığı kaydedildi.
Bunun yanında gerekçeli kararda "Cinayet mahalliyle Levent bölgesi arasında cinayet öncesi ve sonrasında aynı gün içinde sanığın uzunca bir süre ve sürekli şekilde mekik dokumak şeklinde gidip geldiğini ortay koyan baz bilgilerinin tespit olunmasıyla bu sanığın cinayeti, öncesini ve sonrasını diğer sanık Ali Fuat ile işbirliği içinde takip ettirdiğinin anlaşıldığı, söz konusu cinayetin işlenmesinde işbu sanıkların ayrı ayrı aldıkları rolün sübuta ermesi karşısında, söz konusu işbirliği içerisinde cinayetin azmettirici ve faillerini desteklemek ve eylemi tasarlamak suretiyle mensubu oldukları FETÖ/PDY silahlı terör örgütün yıkıcı emelleri doğrultusunda cinayetin işlenmesini sağladıklarının anlaşıldığı…" ifadeleriyle söz konusu cinayetin mürteci Fetullahçı teröristlerin kurduğu bir kumpas olduğu ifade edildi.
Dink'in katledilmesi sonrasında Emniyet'te çekilen o meşhur fotoğrafla birlikte "cinayeti milliyetçiler işledi" algısı oluşturularak Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslar için kamuoyunda ortam oluşturulmuş, vatandaşların zihninde "Milliyetçi ve Atatürkçü derin bir yapılanmanın bu cinayeti işlediği" algısı Fetullahçı gazeteciler eliyle bu fotoğraf üzerinden yaratılmıştı.
Sonunda bu cinayeti işleyen ve söz konusu fotoğrafı çektiren şahısların Türk milletinin Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmasını engellemeye çalışan mürteci Fetullahçı teröristler olduğu ortaya çıkmış oldu.
Söz konusu fotoğrafta katil Ogün Samast yanındaki polisler ve elindeki Türk bayrağı ile "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" ifadesinin yer aldığı bir posterin önünde poz veriyordu.