Ancak Independent Türkçe'den Çağla Üren'in derlediği habere göre son günlerde İsrail, aşırı ortodoks Yahudilerin bu yaşam tarzını mümkün kılan politikaların ülke tarihinin en büyük sivil felaketlerinden birindeki rolünü sorguluyor.
Cuma günü aşırı ortodoks Yahudilerin düzenlediği Lag BaOmer dinî bayramı kutlamaları büyük bir felaketle sonuçlanmıştı. Kutlamada bir platformun çökmesi sonucunda yaşanan izdihamda 45 kişi yaşamını yitirmiş ve 100’den fazla kişi de ağır yaralanmıştı.
Ulusal yas ilan edilen ülkede, aralarında çocukların da bulunduğu 45 erkeğin ölümünden aşırı ortodoks Yahudilerin izole yaşam tarzının ve bunu mümkün kılan politikacıların sorumlu olduğuna ilişkin yaygın bir görüş var.
Felaketin sorumlusunun tespit edilmesi için polisi, yerel makamları ve bakanlıkları hedef alan çok sayıda soruşturma başlatıldı.
Gazeteciler de görmezden gelinen ya da reddedilen tavsiyelerle uyarılara dikkat çekti. Sağlık ve güvenlik yetkililerinin tavsiyelerinin festivali düzenleyen Haredi gruplarının isteği üzerine geçersiz kılındığı iddia ediliyor. Ayrıca Haredi hahamları ve siyasî parti liderlerinin de kutlama alanına sınırsız erişim için hükûmete baskı yaptığı da iddialar arasında.
Kutlamalar geçen yıl Çin virüsü salgını sebebiyle iptal edilmişti. Ancak bu yıl, Safed kentindeki Meron Dağı'nda, Çin virüsü salgınıyla ilgili uyarılara rağmen düzenlenen kutlamaya yaklaşık 100 bin kişi katıldı.
Eleştiri oklarının hedefi olan siyasîler arasında son yıllarda iktidardaki yerini korumak için aşırı ortodoks partilere bel bağlayan Başbakan Binyamin Netanyahu, Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana ve Kutsal Bölgeler Genel Müdürü Yossi Schwinger yer alıyor. Milletvekilleri de hükûmetin felaketteki sorumluluğunun araştırılması için bağımsız bir ulusal komisyon kurulması için çağrı yaptı.
Öte yandan ülkedeki yaygın bir görüşe göre hükûmetin kısıtlamalarına ve diğer kurallara tâbi olan topluluklarda, böyle bir felaketin yaşanması ihtimalinin çok daha düşük. Bu da aşırı ortodoks Yahudilerin yaşam tarzıyla ilgili sorgulamaları gündeme getiriyor.
İbrani Üniversitesi'nde antropoloji ve psikoloji profesörü olan Yoram Bilu, konuya ilişkin "Bu, Haredilerin özerk yaşamının bir parçası. Özerklikleri, devletin kaynakları ve rızası olmadan var olamaz" diye konuştu. Bilu sözlerini şöyle sürdürdü:
"İsrail’deki rock festivallerinde neler olup bittiğine bir bakın. Polislerin ve yetkililerin talepleri çok daha katıdır."
Bu arada diğer İsrailliler arasında aşırı ortodokslara yönelik öfke artıyor. Anketler, pek çok kişinin bu grupları cinsiyetçi ve hatta vatanseverlik karşıtı olarak gördüğünü işaret ediyor. Ayrıca izdihamdan sonra kurtarma çalışmalarına katılan kadın askerlerin fiziksel şiddete ve sözlü saldırıya uğraması da bu öfkeyi beslemiş olabilir.
İsrail Savunma Kuvvetleri, cumartesi akşamı yaptığı açıklamayla aşırı ortodoks Yahudilerin kadın askerlere saldırdığını doğrulamıştı. "Askerlerin saldırıları görmezden gelerek görevine devam ettiği" bildirilmişti.
Ordu Radyosu'na konuşan bir asker de şu ifadeleri kullanmıştı:
"Mezarlığa gidip yaralıları aramaya başladık. Kadın askerler yaralılara dokunduğu için birdenbire kargaşa başladı. Bize tekme atmaya ve tükürmeye başladılar. Kadın askerlere her taraftan tekme ve yumruk atıp tükürdüler."