İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) 23 Nisan Özel Oturumu'nda konuştu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne dair eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, "Bu sistem; dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, bir darbe teşebbüsünün sonucunda, olağanüstü hal koşullarında gerçekleştirilen tartışmalı bir referandumla devreye sokulmuş, olağanüstü yetkilerin olağanlaştırılması için yaşama geçirilmiştir. Bu sistem sınırsız yetkileri tek kişiye teslim eden bir sistemdir" dedi.
Dünyanın 20'inci yüzyılda tek adam rejimlerinin bedellerini yıkımlarla ödediğini belirten Dervişoğlu, "Tüm mazlum milletler emin olsun ki; Türk milleti, tek adam rejimine son verip, milli egemenlik ve Cumhuriyet idaresinin meşalesini yeniden yakacaktır. Bu kutlu ateşi yeniden harlayacak olansa Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem tezimizdir!" şeklinde konuştu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Meclis Genel Kurulu’nda yazı olan “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir!” sözlerine işaret eden Dervişoğlu, “Bu bir temenni değildir. Dünyaya ve insanlığa karşı verilmiş bir hükümdür. Egemenlik vazgeçilemezdir, devredilemezdir. Bu, bir vaat değildir, Türk milletinin tarihe karşı verdiği bir sözdür! Egemenlik, kanla ve irfanla kurulmuş Cumhuriyet’in ebedi hakkıdır. Bu bir lütuf da değildir. Türk istiklal ve istikbalinin hiçbir faninin eline teslim edilemeyeceğinin ispatıdır. 23 Nisan, işte bu yüzden bayramdır” dedi.
“Umarım bir ders çıkarırsınız”
2024 yılında 41 bin 488 çocuk hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, suça sürüklendiği gerekçesi ile ceza mahkemelerinde yargılanan çocuk sayısının 134 bin 383 olarak kayıtlara geçtiğini belirten Dervişoğlu, “Dikkat ediniz, yaklaşık 135 bin çocuktan bahsediyoruz” şeklinde konuştu.
AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde 60 bin civarında olan hükümlü ve tutuklu sayısının da 400 bini aştığına dikkat çeken Dervişoğlu, “Bu veriler ya adaletsizliğinize ya da dirayetsizliğinize delalettir. Diler ve umarım ki, bundan kendinize bir ders çıkarmaya muvaffak olursunuz” ifadesini kulandı.
“Gençlerimiz tutunacak bir umut dalı bulamazken, katillere umut hakkından bahsediliyor”
23 Nisan’ın sahibi çocuklarının neşe dolu olmadığı gibi kendisinin de bir mahcubiyet içerisinde bulunduğunu dile getiren Dervişoğlu, “Çünkü milli egemenlik de çocuklarımızın hürriyetleri gibi her fırsatta bir bahaneyle gasp edilmektedir. Türk vatandaşlığı arsa karşılığı pazarlanırken, Türk vatandaşlarının mal güvenliği kalmamıştır. Gençlerimiz tutunacak bir umut dalı bulamazken, katillere umut hakkından bahsedilmektedir. Teröristlere kahraman muamelesi yapılırken, Atatürk’ün teğmenleri ordudan atılmaktadır. Kısaca Türkiye, iktidarın ödeye ödeye bitiremediği diyeti haline gelmiştir” dedi.
Sistem eleştirisi
Türk milletinin egemenlik haklarından mahrum halde olduğunu savunan Dervişoğlu, “Çünkü, 8 yıldır, tüm yöntemler kullanılarak, şahsilik sapağına yönü çevrilen bir Türkiye vardır. Bu sapakta hukuk yoktur, gayrımeşruluk vardır. Güven yoktur, endişe vardır. Devlet yoktur, şahıs vardır. Meclis yoktur, saray vardır. Hürriyet yoktur, istibdat vardır. Cumhuriyet devleti yoktur, Cumhur İttifakı devleti vardır. Bahsettiğim şey Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir” dedi.
“Cumhurbaşkanı’nın milli bayramlara olan mesafesini biliyoruz ama…”
TBMM’nin 105. yılı ile 23 Nisan dolayısıyla Genel Kurul salonunda misyon şefleri ve yabancı konukların da yer aldığına ancak Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nden sadece bir cumhurbaşkanı yardımcısı ile bir bakanın özel oturuma katıldığına işaret eden Dervişoğlu, “TBMM’nin manevi şahsiyetine yabancı konuklar kadar önem ve özen göstermenizi istirham ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın milli bayramlara olan mesafesini biliyoruz ama hiç olmazsa kabine yetkililerin böylesine önemli bir günde kendilerine ayrılan yerde TBMM’de bulunmalarını arzulardım” şeklinde konuştu.
Dervişoğlu şöyle devam etti:
“Bu vesileyle altını çizmek isterim ki; realizmin kolaycılığı ve konforu, hiçbirimizi dünyayı yakabilecek yeni ateşlere odun taşımaya mecbur bırakamaz. Dünya barış içerisinde bir arada yaşayabilen ulus devletlere ihtiyaç duymaktadır. Çıkarmamız gereken ders, çok uzaklarda değildir. Dünya 20. yüzyılda tek adam rejimlerinin bedelini hesaplanamaz yıkımlarla ödemiştir. Demokrasinin önemini ve değerini anlamak için insanlık tarifsiz acı ve kederleri tekrar yaşamak zorunda değildir. Bu sebeple hepimiz, bu çıkmaz sokaktan dönmek zorundayız. Camdan saraylarda oturan despotların birbirlerinin camlarına taş attığı bu oyuna hep birlikte son verebiliriz. İşte bu meclisin ve bu meclisi kuran iradenin; milli egemenliği bir bayramla, bayramı da çocuklarla birleştirmesinin sebebi budur. Türk milleti binlerce yıllık şeref ve haysiyet mirasını, 20. yüzyılda yakan değil, ısıtan ve kuşatan bir ateşle taçlandırmıştır. Vicdansız bir dünyada vicdanın, esaretle dolu bir dünyada hürriyetin ve istiklalin ışığı olmuştur”