İyilerin ve cesurların hikâyesi, elektrikleri kesilmiş konferans salonlarında telefon ve çakmak ışıkları altında söylenen iktidar şarkıları olarak başlamıştı. Daha partinin adı yokken yüzlerce genç hiçbir makam veya maddi kazanç beklemeden bizim çocukların önderliğinde hür ve müreffeh bir ülke inşa edeceği inancıyla gecesini gündüzüne kattı. Seçim oldu, Anadolu’da köy köy gezdi, büyük şehirlerde kapı kapı oy istedi. Partiyi öyle sahiplendi ki genel başkanına anne dedi. Türklüğün alametifarikası olan teşkilatçılık, yeni bir parti kurmanın verdiği heyecan ve Türk siyasetinde bir boşluğu doldurmanın verdiği gurur ile MHP’nin sert yapısının izin vermediği yeni milliyetçiliği inşaya koyuldular.
Bu sahiplenme ile inanılmaz değerli bir ivme yakalandı. Sosyal medyada güçlü bir İYİ Parti dalgası başladı, tamamen gönüllü, sıradan insanların profillerini güneş logoları süsledi. Bugüne kadar siyaset yapmamış insanlar sokaklara çıkarak Akşener’i ve İYİ Partisini anlattı. Seçim sürecinde ne yaşansa yaşansın asla onları vazgeçirmedi, MHP’nin ilk seçimlerinde aldığı oy oranlarını bilenler daha fazla çalışmaya yeminliydiler.
Ancak bir şeyler oldu. Parti içindeki birtakım gelişmeler bu insanlar tarafından yanlış okundu, gerek parti gerek partililer kendilerini açıkla(ya)madı. Bunun bir sebebi de aslında her partide olan birtakım rahatsızlıkların hayatlarında ilk kez siyasete giren insanlarca garipsenmesiydi. Genel Merkez farkında mıdır bilmem ama duygusal düşünmek ideolojisinin bir sonucu olan Türk milliyetçileri gücendirildi, gönüllülerdeki heyecan söndü. Artık İYİ’ler sokaklarda değil, sosyal medyada canhıraş partiyi savunmuyor, köşelerine çekildiler, birçoğu ise verdiği oydan bile pişman. Burada partinin bir öz eleştiri yapmalı ve partinin kuruluşunda emeği olan her yaştan ve her meslekten insandaki heyecan kaybının nedenleri iyi incelenmeli ve bu insanları yeniden partiye kazandırmanın yolları aranmalıdır.
Bir yandan heyecanını kaybetmiş, hatta verdiği oydan pişman olan arkadaşların durumu tekrar değerlendirilmesi lazım. Hayal kırıklıkları ve boşa gittiğine çalışmaların açtığı derin yaraları sarmamız gerekiyor. Nedeni ise milliyetçi siyasetin ittifak sistemleri içinde yok olma tehlikesi karşısında var olma mücadelesidir.
Günümüz Türkiye’sinde başkanlık sisteminin doğal bir sonucu AK Parti ve CHP’nin lokomotifi olduğu iki ittifak çevresinde şekillenen bir siyaset meydana gelmiştir. Türk siyasetinde ayakta olan iki milliyetçi parti olan MHP ve İYİ Parti ise bu ittifaklara dâhil olarak kendine yaşam alanı aramaktadır. Ne var ki her iki parti de dâhil oldukları ittifaklarda kendi ilkelerinden taviz vermekte, ideolojik olarak ayrışsalar bile müttefik partilerle yan yana durmaya gayret ederek var olmaya çalışmaktadır. Tabii ki bu durum bir fizik kuralı olmayıp ittifak içerisindeki küçük ortaklar güçlü olabildiği sürece ittifakın lokomotif partisini kendi ilkeleri ve kaygıları nispetinde dengede tutabilir.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş temennimiz olsa da bu yeni dönemde ayakta kalabilmek için gerek İYİ Parti gerekse MHP’nin ittifaklar içinde oyunu maximize ederek AK Parti ve CHP’ye söz geçirebilme gücüne erişmesi gerekmektedir. AK Parti’nin iktidar meşruiyetinin MHP desteğine muhtaç olması sebebiyle MHP’nin güvenlikçi politikalarda ve birtakım bürokratik atamalarda hükumete söz geçirebildiği ve bununla yetindiği görülmektedir. İYİ Parti’nin ise CHP’nin politikalarının tayininde ve yerel yönetimlerde nazının geçtiği aşikârdır. Tabii ki İYİ Parti bu ayrıcalığını genel seçimde aldığı %10 oya dayandırmaktadır.
Türk Milliyetçilerinin, geleceğin Türkiye’sinde güçlü bir şekilde var olabilmesi ancak milliyetçi partilerin alacağı yüksek oylara bağlıdır. Aksi halde milliyetçi partiler lokomotif partilere stepne olmaktan öteye gidemeyecek ve akabinde eriyip tamamen yok olacak partiler haline gelecektir.
İYİ Parti’nin kaybolan heyecanı geri getirecek, yapılan hataları telafi edecek birtakım adımlar atması gerekir. İYİ Parti’ye emek vermiş tüm seçmenlerin de parti siyasetinden bağımsız olarak milliyetçi düşüncenin siyasi arenada varlığı için bir tercih yapmaları gerekiyor.
Özellikle siyasi partilerin tüm dünyada “big-tent” koalisyonlar haline geldiği günümüz siyasi dünyasında MHP ve İYİ Parti bir nebze de olsa ideolojik homojenliğini koruyabilmiştir. Buna rağmen CHP’de parti içindeki birtakım isimlerin varlığı nasıl nasıl ki CHP seçmeninde rahatsızlık yaratmıyorsa İYİ Partililer de partide kişileri tartışmayı bir kenara bırakmalıdır. Ancak İYİ Parti’nin de bu küskünleri bir şekilde tatmin etmenin gerekliliğini anlaması gerekmektedir.Emir A. Gürbüz
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 28 Mayıs 2020 - 17:40
İYİ'ler Nereye Gitti
İyilerin ve cesurların hikâyesi, elektrikleri kesilmiş konferans salonlarında telefon ve çakmak ışıkları altında söylenen iktidar şarkıları olarak başlamıştı
Köşe Yazıları
28 Mayıs 2020 - 17:40